Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınmaması ve Tenfizi

Tanıma ve Tenfizin Anlamı Nedir?

Yabancı mahkeme ilamları tanınmadan kesin hüküm niteliği taşımaz. Bu bakımdan, yabancı mahkeme ilamının kesin hüküm ve kesin delil olarak kabul edilebilmesi için Türk mahkemelerince tanınmasına karar verilmesi gerekir.

Başka bir ülke mahkemesi tarafından verilen bir kararın ülkemizde hüküm ifade edebilmesi için tanınması gerekir. Örneğin Almanya mahkemelerince verilen boşanma kararının ülkemizde icra edilebilmesi için öncelikle tanınması gerekir.

Tenfiz ise, yabancı mahkeme kararlarının yerine getirilmesine dair bir kavram olup, mahkeme kararının yerine getirilmesine imkân veren bir işlemdir.

Tanımanın Şartları Nelerdir?

Yabancı mahkeme ilamının tanınması için aşağıdaki koşulların bulunması gerekir:

  • Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş bir ilam bulunmalıdır.
  • Talep konusu karar şekli anlamda kesinleşmiş olmalıdır.
  • Tanınması istenen karar özel hukuk alanına ilişkin bir karar olmalıdır.
  • Tanınması talep edilen yabancı mahkeme kararı kamu düzenine açıkça aykırı olmamalıdır.
  • Kararın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması ya da yabancı mahkeme kararının davalısının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemiş olması gerekir.
  • Kararın davalının savunma haklarına uygun davranılarak verilmiş olması gerekmektedir.

Çekişmesiz yargı işine dair kararların tanınması da aynı şartlara tabidir (MÖHUK m. 58/2).

Tenfizin Şartları Nelerdir?

Bir yabancı mahkeme kararının tenfiz edilebilmesi için aşağıdaki koşulların bulunması gerekir:

a) Tenfizi İstenen Kararın Mahkeme Kararı Olması Gerekir

b) Kararın Kesinleşmiş Olması Gerekir

c) İlamın Türk Mahkemelerinin Münhasır Yetkisine Girmeyen Bir Konuda Verilmiş Olması Gerekir

d) Hüküm Kamu Düzenine Açıkça Aykırı Olmamalıdır

e) Aleyhine Tenfiz İstenenin Yokluğunda Karar Verilmemiş Olması Gerekir

f) Türk Mahkemesince Tenfiz Kararı Almalıdır.

Tenfizle İlgili Usul Kuralları Nelerdir?

Görevli Mahkeme: 5718 sayılı MÖHUK m. 51/1 hükmüne göre, “Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.”

Yargılama Usulü: MÖHUK m. 55/1-son hükmü uyarınca tenfiz istemi, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır.

Kimler Tenfiz İsteyebilir?

5718 sayılı MÖHUK m. 52/1 hükmü uyarınca kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Dolayısıyla somut olayın durumuna kararda menfaati bulunan herkes tenfiz isteminde bulunma hakkına sahip olacaktır.

Tenfiz İstemi Ne Şekilde Yapılır?

Tenfiz isteminin şekli MÖHUK m. 52 hükmünde ele alınmıştır. Buna göre,

Tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. Dilekçede aşağıdaki hususlar yer alır:

a) Tenfiz isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.

b) Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti.

c) Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu.

Görüldüğü üzere (a) bendinde karşı tarafın ve varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin de bilgilerine yer verilmelidir.

Tenfiz Dilekçesine Hangi Belgeler Eklenir?

Tenfiz dilekçesine hangi belgelerin eklenmesi gerektiği MÖHUK m. 53 hükmünde açık şekilde yazılmıştır. Buna göre,

Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir:

a) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.

b) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi

TANIMA ve TENFİZLE İLGİLİ YARGITAY UYGULAMASI

Vatandaşlık kazanmak için yapılan evliliklerin sayılmaması, kararın kamu düzenine aykırılık teşkil edeceği anlamına gelmez.

Davacı erkek,… İlçe Mahkemesi’nin kararı ile tarafların evliliğinin hükümsüz (butlan) olduğuna karar verildiğini belirterek kesinleşen yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Tanınması istenilen yabancı mahkeme kararında, davacı erkeğin vatandaşlık kazanabilmek için, davalı kadının ise para karşılığında bu evliliği yaptığı, bu nedenle yapılan evliliğin gerçek bir evlilik olmaması gerekçesiyle evliliğin hükümsüz olduğuna karar verilmiştir. Mahkeme Türk Medeni Kanunu’nun 145. maddesinde evliliğin butlanı sebeplerinin sayıldığı, bunlar arasında vatandaşlık elde etmek amacıyla yapılan evliliklerin olmadığı bu nedenle kararın kamu düzenine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Yabancı mahkeme ilamının tanınmasına ya da tenfizine karar verilebilmesi için hükmün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması gerekmektedir (5718 S.K m.54/1-c). Tanıma ve tenfizde; yabancı mahkeme kararının doğruluğu, uygulanmış olan usul hükümleri, maddi ve hukuki tespitler inceleme dışında tutulmalıdır. Yabancı mahkemenin Türk Hukukunun emredici hükümlerini dikkate almaması veya yanlış yorumlayıp uygulaması tek başına yabancı kararın tanıma ve tenfizine engel teşkil etmez (İçtihatı Birleştirme Kararı 10.0.2012 gün 2010/1 esas, 2012/1 karar). Anayasa ile düzenlenen temel hak ve hürriyetlere, milletlerarası hukukta kabul edilen temel ilkelere, adil yargılanma ve savunma hakkında genel ahlaka, Türk hukuk düzeninin temelini oluşturan ve devletin vazgeçemeyeceği ilkelere aykırılık oluşturması halinde, kamu düzenine açıkça aykırılıktan söz edilir. 5718 sayılı Yasanın 54/1-c maddesinde bu durum “açıkça aykırılık” ibaresiyle ifade edilmiştir. Türk Medeni Kanunu’ndaki butlan sebepleri arasında vatandaşlık kazanmak için yapılan evliliklerin sayılmaması, kararın kamu düzenine aykırılık teşkil edeceği anlamına gelmez. Bu nedenlerle mahkemece davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. (Y2.HD, 20/06/2018 T., 2017/6175 E., 2018/7698 K.)

Ölümle sona ermiş olan bir evliliğin boşanma ile ortadan kaldırılmış olması, Türk kamu düzenine açıkça aykırıdır. Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunması tenfiz ve tanıma kararı verilmesine engeldir (5718 s. MÖHUK m.54/c).

Dava, yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tenfizi ve tanınması isteğine ilişkin olup, yabancı ilamın tarafı olan kadının ölümünden sonra onun mirasçısı tarafından açılmıştır. Yabancı mahkemece, boşanma kararının 27.05.2010 tarihinde verildiği, ancak eşlerden kadının bu tarihten önce, 16.05.2010 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Başka bir ifade ile, yabancı mahkemedeki dava görülmekte iken, henüz karara bağlanmadan, evlilik eşlerden birinin ölümüyle sona ermiştir. Ölümle sona ermiş olan bir evliliğin boşanma ile ortadan kaldırılmış olması, Türk kamu düzenine açıkça aykırıdır. Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunması tenfiz ve tanıma kararı verilmesine engeldir (5718 s.MÖHUK.m.54/c). O halde, ölümden sonra verilen bir boşanma kararı, Türkiye’de tanınamaz ve tenfiz edilemez. Bu durum nazara alınarak tanıma ve tenfiz isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. (Y2.HD, 26/05/2015 T., 2015/8474 E., 2015/10696 K.)

Yabancı mahkeme ilamına konu anlaşmalı boşanmada, tarafların yabancı mahkemede bizzat dinlenilmemiş olmasının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğundan söz edilemez.

Dava, Almanya Selgenstadt Asliye Hukuk Mahkemesince verilen boşanma ilamının tanınmasına ilişkindir. Tanınması istenen yabancı mahkeme kararının 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 54. maddesi koşullarını taşımadığı, tanınması talep edilen hükmün içeriğinin ayrıntılı olmadığı, davalı kocanın usulünce duruşmadan haberdar edilmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Mahkemece tanıma ve tenfiz koşullarının mevcut olup olmadığının araştılmasında; yabancı mahkeme kararının doğruluğu, uygulanmış olan usul hükümleri, maddi ve hukuki tespitler inceleme dışında tutulmalıdır. Yabancı mahkemenin Türk Hukukunun emredici hükümlerini dikkate almaması veya yanlış yorumlayıp uygulaması tek başına yabancı kararın tanıma ve tenfizine engel teşkil etmez. Davanın açılması, tebligatların yapılması, delillerin toplanıp değerlendirilmesi, hükmün verilmesi ve kesinleştirilmesi gibi usul hukukuna ait konular hakimin hukukuna (Lex fori) tabidir. Türk hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilmeyecek normların ihlal edilmesi halinde ise, kamu düzeninin açıkça ihlalinden söz edilebilir. Yabancı mahkeme hakimi Lex fori çerçevesinde karar gerekçesi oluşturmuştur. Kaldı ki, davalı Türk hukukunun uygulanmadığı ya da yanlış uygulandığını ileri sürerek yabancı mahkeme yönünden istinaf yahut temyiz gibi bir üst denetim yoluna da başvurmamıştır. Diğer yandan; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanununun 54. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık nedeniyle tanıma talebinin reddine karar verilebilmesi için, aykırılığın Türk kamu düzenine aykırı olması yeterli olmayıp, aykırılığın Türk kamu düzenine “açıkça” aykırı olması, “yani benimsendiği takdirde Türk hukuku bakımından “tahammül edilemez bir durumun ortaya çıkması” gerekir. Yabancı mahkeme ilamına konu anlaşmalı boşanmada, tarafların yabancı mahkemede bizzat dinlenilmemiş olmasının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğundan söz edilemez. Ayrıca davalının, hükmü veren yabancı mahkemede de o yer kanunları uyarınca usulüne uygun şekilde avukat ile temsil edildiği de anlaşılmaktadır. O halde; yabancı mahkeme ilamını tanıma koşulları oluştuğu halde yazılı gerekçe ile isteğin reddi doğru değildir. (Y2.HD, 18/06/2012 T., 2011/19791 E., 2012/16687 K.)

Dava ve boşanma nedeninin Türk hukukunda düzenlenmemiş olması tanıma ve tenfize engel değildir.

Tanınması istenen yabancı mahkeme kararında tarafların müşterek milli hukuku olan Türk Hukukunun uygulanmadığı; dava ve boşanma nedeninin Türk Hukukunda bulunmadığı, bu hali ile söz konusu boşanma kararının kamu düzenine aykırı olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Yabancı mahkemenin Türk hukukunu uygulamaması veya yanlış uygulaması başlı başına kamu düzenine açık aykırılık oluşturmaz ve tanımaya da engel teşkil etmez. Türk hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilmeyecek normlarının ihlal edilmesi halinde kamu düzeninin açıkça ihlal edildiğinden sözedilebilir. Davalı, Türk hukukunun uygulanmadığı yahut yanlış uygulandığını ileri sürerek yabancı mahkeme önünde istinaf yahut temyiz yoluna da başvurmamıştır. Bu durum karşısında tanımanın koşulları gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. (Y2.HD, 07/02/2007 T., 2007/820 E., 2008/1118 K.)

Nafakaya ilişkin yaş sınırlarını gösteren yasal ödeme tutarı talimatnamesi de tenfizi istenen ilamın hüküm fıkrasının eki niteliğindedir. Bu sebeple tenfizi istenilen ilamın infazı da imkan dahilindedir.   

Davacı; Almanya’nın Bocholt Asliye Hukuk Mahkemesince, küçük M. A. U. ve E. U. Hakkında nafakaya ilişkin olarak verdiği 28.11.2000 gün ve 14 F 346/60 sayılı kararın tenfizini istemiştir. Mahkemece; yabancı kararın Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 388. maddesinin aradığı koşulları taşımadığı ve kamu düzenine aykırı olduğu belirtilerek reddine karar verilmiştir. Nafaka Yükümlülüğüne Uygulanacak Kanuna dair Lahey Sözleşmesi 21.11.1982 tarihinde onaylanarak kabul edilmiştir. Bu sözleşme aile ve hısımlıktan kaynaklanan tüm nafakaları içersine almaktadır. (S.m.1) 2675 Sayılı Yasada nafakaya borçlunun milli hukukunun uygulanacağının belirtilmesine rağmen, sözleşmenin 4. maddesinde, nafaka alacaklısının mutat meskeninin bulunduğu devletin iç hukukunun uygulanacağını açıklamıştır. (Sm.4) Yine 11. maddesinde de kamu düzenine açıkça aykırılık halinde tenfiz isteğinin reddedileceğine işaret edilmiştir. Bocholt Asliye Hukuk Mahkemesi, kendi kanununun 1612.maddesini ve buna bağlı yasal ödeme talimatnamesini dikkate alarak küçükler hakkında nafakaya hükmettiği anlaşılmaktadır. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş anlaşmalar kanun hükmündedir. (AnM:90/son)  Küçük M. A. 1991, E. 1992 doğumlu olup anneleriyle birlikte Bocholt’ta oturdukları sabittir. Nafaka alacaklısının mutat meskeni Bocholt’tur. Yabancı mahkemenin kendi kanununu uygulamasında isabetsizlik yoktur. Yabancı ilamın kamu düzenine açıkca aykırı bulunması halinde tenfiz isteğinin reddi imkan dahilindedir. (2675 S.K.m. 38/c ve Sözleşmenin 11/1. maddesi) Yabancı ilamın da; Anayasa ile düzenlenen temel hak ve hürriyetlere, milletlerarası hukukta kabul edilen adil yargılanma hakkı, genel ahlak ile Türk hukuk düzeninin temelini oluşturan ilkelerin dikkate alınmaması halinde, kamu düzenine açıkça aykırılıktan söz edilebilir. Kanunun yanlış uygulanması kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturmaz. Yabancı mahkemenin kendi kurallarını, özellikle usul hükümlerini uygulaması (Lex Fori) yerindedir. Nafakaya ilişkin yaş sınırlarını gösteren yasal ödeme tutarı talimatnamesi de tenfizi istenen ilamın hüküm fıkrasının eki niteliğindedir. Bu sebeple tenfizi istenilen ilamın infazıda imkan dahilindedir. Bu açıklamalar karşısında davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile isteğin reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Y2.HD, 22/01/2007 T., 2006/10297 E., 2007/53 K.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler