Kira sözleşmesi de bir sözleşme türüdür ancak kiralara dair TBK’da özel hükümlere yer verilmişir. Kiracı ve kiraya veren bakımından Sözleşmenin feshi farklı değerlendirilmesi gereken bir konudur. Buna göre;

*1 yıl geçerli olması şekinde yapılan bir Sözleşme belirli sürelidir. Ancak konut ve çatılı işyeri kiralanmasında Sözleşmenin sona ermesi bakımından düzenlemelere 6098 sayılı Kanun’da yer verilmiştir. Genelde konut ve işyeri kiralamaları belirsiz süreli sözleşme ile yapılır ve kanunda da buna göre düzenlenmiştir.

* Kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren ise sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez.

– Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.

* Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.

* Kiraya veren bakımından; kira bedelinin ödenmemesi halinde iki haklı ihtar sebebiyle, kira bedelini ödemede temerrüt sebebiyle, ihtiyaç, inşa ve onarım sebebiyle, kiracı tarafından verilen yazılı bir tahliye taahhüdü sebebiyle, kiralananı özenle kullanma ve komşulara saygı gösterme borcuna aykırılık sebebiyle, kiralananı kötü (hor) kullanma sebebiyle fesih ve tahliye söz konusu olabilir.

Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir.

Kiracı veya kiraya veren tarafından yukarıda açıklanan çerçevede bildirim yapılmadıkça sözleşmenin 10 yıla kadar uzadığını ve belirsiz hale geldiğini konut ve çatılı işyeri kiralamasında kabul etmek gerekmektedir.

Konut ve çatılı işyeri kiralamasında Sözleşmeler genelde 1 yıllık süre ile yapılır ve sürenin bitmesiyle kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez.

Yenileme değil Kanun hükmü gereğince Sözleşmenin 1 yılın bitiminden sonra 10 yıla kadar belirsiz süreli hale gelmesi söz konusu olup, Sözleşme hükümleri uygulanmaya devam olunur.





Evlilik sözleşmesi, sözleşme özgürlüğü kapsamında yapılan, evlenen kadın ve erkeğin evli iken veya evlendikten sonra evlilik birliği süresince veya gelecekte evliliklerinin sona ermesi halinde evlilik birliğine konu mallarının nasıl pay edileceğine dair bir Sözleşmedir. Kanunda düzenlenen ismiyle “Mal Rejimi Sözleşmesi”, halk arasında yanlış bir isimlendirme ile “Evlilik Sözleşmesi” olarak da adlandırılmaktadır.

Bu sözleşme evlilik devam ederken ya da evlenmeden önce de yapılabilir. Özel şekli, ehliyet ve geçerlilik şartları bulunan bir aile hukuku sözleşmesi türüdür.

Mal rejimi sözleşmesinin noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılmaması durumunda sözleşme kesin hükümsüzdür. 





İcra takibi borcun kaynağı olan alacağın takibi için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre başlatılan bir cebri icra yoludur. Devletin zor gücüyle ve bunun için teşkil edilmiş bulunan İcra Daireleri eliyle kişinin alacağına ulaşmasını sağlamak amaçlanır. İcra takibi başlatan Alacaklı, gerekli ve ilamsız icra bakımından şart olan belgeler ile uygulanacak takip yolunu seçmek suretiyle Takip Talebi düzenler ve yetkili İcra Dairesi’ne sunar. Takip Talebi incelendikten sonra nitelikleri haiz bulunması haklinde İcra Dairesi borca ilişkin “Ödeme Emri” düzenler ve bunu borçluya gönderir. Ödeme Emri ve yapılan tebligatta, bununla ilgili ona yasal süre verilir ve bu süre içerisinde borcun ödenmesi ya da ödenmeyecek ise itirazlarını bildirmesini ve mal beyanında bulunmasını ister. İtiraz edilmesi halinde takibe ilişkin başka bir hukuki sürecin takibi gerekir.





Tazminat davaları maddi ve manevi tazminat davaları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Öncelikle tazminat istemine konu olan haksız fiilin ne olduğu ve tazminat siteminin konusu belilrnerek bu dava açılmalıdır. Bazı hallerde bir ceza davasına ya da hukuk davasına binaen haklılığın söz konusu olduğu durumlarda tazminat davası açılabilmektedir. Örneğin bir ceza davasında kişi hakkında hakaret suçundan hüküm verilmişse, Davacı ve hakaret davasının mağduru olan kişi, bunu gerekçe göstererek hakarette bulunan kişiden manevi tazminat davası açarak atzminat siteminde bulunabilecektir.

Yine meydana gelen bir trafik kazasında, kusarlu olan ve diğer tarafın zararına sebep olan kişi aleyhine sigorta poliçesi kapsamında karşılanması mümkün olmayan kayıplara ilişkin maddi tazminat davası açmak da mümkündür.





Hukukumuzda değişik türde şirketler söz konusu olmaktadır. Bu kapsamda kurulacak şirketin niteliğine göre de şirket kuruluş işlemleri farklılık arz etmektedir. Sermaye şirketleri ile şahıs şirketlerini de biribinden ayırmak gerekmektedir.

Adi şirket ortaklığı, iki gerçek ve tüzel kişinin bir araya gelip, şirket beyannamesini noter onayı ile imza etmeleri ve vergi kaydı yaparak mükellef haline gelmeleri ile kurulmuş olur. Tüzel kişiliği yoktur ve şirketin malları bakımından elbirliği mülkiyet geçerlidir.





İş kazası, 4857 sayılı İş Kanunu’nda bu kapsamda kabul edilen hallerde işveren aleyhine maddi ve manevi tazminat sitemiyle açılabilen davalardır. İş kazası sonucunda yaralanma, ölüm ve ruhsal zarar görme söz konusu olabilecektir. İş kazası kabul edilen haller geniş kapsamlı olarak düzenlenmiş olup, açılan davalarda meydana gleen vakanın öncelikle iş kazası olup olmadığı konusunda çekişme söz konusu olmaktadır. Tazminat istemi, maddi ve manevi olarak iş kazası kaynaklı yapılan bir istemdir ve davalar İş Mahkemelerinde açılır. Dava açma süresi iş kazasının meydana geldiği tarihten itiabren 10 yıldır ve ceza davası da söz konusu ise bu süre ceza dava zamanaşımı süreine göre uzayabilir.





Velayet, evlilik birliğinde anne veya baba tarafından müştereken ve birbirine bağlı olmadan kullanılır. Ergin olmayan her çocuk, boşanma gerçekleşmiş ise anne veya babasının velayeti altındadır. Boşanma veya ortak yaşamın sona ermesi halinde velayet anne ve babadan birisine hakim kararı ile verilebilir. Velayet, anne ve babadan birisinin ölmesi halinde sağ kalan eşe; boşanma halinde ise mahkemece kedisine bırakılan tarafa aittir. Velayet davası, TMK Md. 169 kapsamında açılan ve velayet konusunda talebi içeren bir dava türüdür. Bu dava Aile Mahkemesinde görülür ve talepte bulunan davacının yerlelşim yeri mahkemesinde açılır.





İlk derece mahkemesi olan Aile Mahkemesi’nde çekişmeli boşanma davasının genel olarak dilekçe ve duruşma aşamaları ile birlikte verilecek duruşma zamanları da dikkate alınırsa asgari 1 yıl ile azami 2 yıl arasında süreceği değerlendirilmektedir. Ancak bu sürecin 3 yıla kadar uzadığı ve çekişmenin niteliğine göre dav sürecinin uzaması da söz konusu olabilmektedir.

İlk derece mahkemesinde anlaşmalı boşanmanın, başvuru tarihinden itibaren Kanun’da öngörülen koşullar sağlandıktan ve Anlaşma Protokolü Mahkemeye sunulduktan sonra asgari 15 gün, azami 2 ayda sonuçlanması gerektiği değerlendirilmektedir. Kararın kesinleşmesi ile birlikte süreç tamamlanmaktadır.





Avukatlık ücretleri, asgari anlamda Türkiye Barolar Birliği’nin Adalet Bakanlığı ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükümlerine göre belirlediği ücretlerdir. Bu ücretler genel anlamda asgari bir bedel üzerinden belirlenir ve bu asgari ücretin altında bir ücret alınması yasal olarak mümkün değildir.

Avukat, işin niteliğine, kapsamına ve ne kadar süreceğine bağlı olarak asgari ücretin üsütnde bir değer belirleyebilir.





Kiralananın tahliyesi, kanunda sayılan sebeplere bağlı olarak açılması gereken bir davadır. Bu sebeplerin varlığı ve tahliye koşullarının söz konusu olması halinde bu dava açılabilir.





Kanunda sayılan belirli koşulların varlığı halinde mahkeme kararıyla gerçekleşen bir boşanma şeklidir. Kanunda sayılan üç koşul var olmalıdır:

  1. a) Dava tarihi itibariyle evlilik, en az bir yıldır devam ediyor olmalıdır.
  2. b) Taraflar arasında karşılıklı ve birbirine uygun bir şekilde boşanma iradesi söz konusu olmalıdır. Eşlerin birlikte mahkemeye başvurması ya da açılmış bir boşanma davasını diğer eşin kabul etmesi ile bu durum söz konusu olur.
  3. c) Boşanma yönündeki her iki tarafın iradesi ve boşanmaya ilişkin varılan anlaşma mahkemece uygun bulunmalıdır. Anlaşmanın içeriğinde yer alan boşanmanın mali sonuçları, maddi ve manevi tazminat talepleri, mal paylaşımı, nafaka ödemesi ve çocukların velayeti konusunda da anlaşma söz konusu olmalı ve bu hakimce onaylanmalıdır.

Anlaşma tereddüte mahal vermeyecek ve çekişmeli boşanmaya sebep olmayacak nitelikte olmalıdır. Tazminat istemi hakkını saklı tutacak şekilde bir anlaşmalı boşanma yapılamaz.





Boşanma davası dilekçesi, boşanma sebebine konu eylemleri ve bu eylemlerin ne surette boşanma sebebi teşkil ettiğini içerecek şekilde hazırlanmış olmalıdır. Sadece boşanmaya dair talebi içerecek bir dilekçeden ziyade boşanmanın gerekçelerini, talepleri ve kimin kusurlu olduğu ile buna dair tazminat taleplerini içerecek bir dilekçe ile dava açılmalıdır.





Boşanma süreçleri zor, takibi gereken ve süre olarak da uzun bir zamana yayılan bir dava sürecini içerir. Boşanma davası süreçleri kendine özgüdür ve her ilişkinin niteliğine göre öncesi ve sonuçları itibariyle başka davaların da açılarak sürecin devam ettirilmesini gerektirebilir. Sonrasında mal paylaşımı, velayet vb. davaları da boşanma davasını tamamlayıcı ancak ona eklemlenen ayrı davalardır.

Uzman bir boşanma avukatı sizin de dava sürecini kolay ve yetkin bir hukuki danışmanlık ile atlatmanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca hak kaybına uğramamanız için hukuken size destek olarak davaya yön verecektir.

Avukat seçmek bakımından boşanma konusunun hassasiyetine uygun ve davanın niteliğine göre uzmanlığı bulunan bir avukatın hukuki yardımından yararlanmak gerekmektedir.

Boşanma davaları, savunma görevi yapan avukatlar bakımından özel ihtisas gerektiren ve deneyime ihtiyaç duyan kendine has bir dava türüdür. Aile hukuku alanında boşanma davaları, sonuçları itibariyle çocuk ve malvarlığı bulunması halinde her iki eş bakımından daha da önemli bir dava türü haline gelmektedir.

Diğer yandan var olan yasal süreler, hak kaybına sebep olması bakımından ve iddiaların ispatı yönüyle de önem taşıdığından ayrıca davanın işleyişindeki usul ve yöntemleri bilmek ve buna göre yargılamayı sürdürmek gerektiğinden Avukat takibi önem taşımaktadır.

Boşanma davası sonrasında, karşı dava açılması, boşanma gerekçelerinin hukuka uygun bir şekilde sunulması, velayet hakkı, nafaka bağlanması, mal rejimine tabi malvarlığına ilişkin davalar yönüyle konu hakkında deneyimli ve hukuki bilgisi yeterli bir avukatın hukuki yardımı ile boşanma sürecini takip etmek gerekmektedir.

Uzmanlığımız itibariyle deneyimli avukat kadromuzla or.av.tr adresimizden bilgi alabilir ve hukuki yardım için bize başvurabilirsiniz.





Ceza yargılaması bakımından ülkemizde genel anlamda avukat tutma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak bazı yargılamalarda müdafi olmadan yargılama yapılması usule aykırılık kabul edilmekte, bazı hallerde müdafi görevlendirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.

Ceza yargılamasında kişinin durumu ve konumuna avukat görevlendirmesi farklılık arz eder. Bu durumları sistematik olarak aşağıdaki şekilde genel olarak sıralamak mümkündür:

  1. Şüpheli veya sanık, soruşturmada her zaman müdafi yardımından yararlanabilir. Buna uygun koşullara sahip değilse ve bir müdafinin hukuki yardımından yararlanabilecek konumda değilse istemi halinde müdafi görevlendirilir. Müdafi görevlendirme Baro tarafından yapılır.
  2. Şüpheli ve sanığın müdafii yoksa;
  • Çocuk ise,
  • Kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise,
  • Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmakta ise,

KENDİSİNE soruşturma ve kovuşturma evrelerinde MÜDAFİ GÖREVLENDİRİLMESİ ZORUNLUDUR.

  1. Müdafi Görevlendirmesi talep üzerine şöyle yapılır:

Soruşturmanın veya kovuşturmanın yapıldığı yer Barosu tarafından Müdafi;

– Soruşturma evresinde, ifadeyi alan merciin veya sorguyu yapan hâkimin istemi üzerine,

– Kovuşturma evresinde, mahkemenin istemi üzerine,

Görevlendirilir.

Şüpheli veya sanığın kendisinin sonradan müdafi seçmesi halinde, baro tarafından görevlendirilen avukatın görevi sona erer

  1. Mağdur ve Şikayetçi Bakımından Avukat Görevlendirme (CMK Md. 234)

Mağdur ve şikâyetçinin de kendilerine karşı işlenen bir suçta Vekil görevlendirilmesini isteme hakları bulunmaktadır.

  • Cinsel saldırı,
  • Çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile,
  • Kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve,
  • Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda,

Baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme hakları vardır.

  1. Mağdur;
  • onsekiz yaşını doldurmamış,
  • sağır veya dilsiz ya da
  • meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa,

İstemi aranmaksızın ZORUNLU OLARAK bir vekil görevlendirilir.

Senette yazılı “TEMİNATTIR” kelimesi, neyin teminatı olduğuna ilişkin bir açıklama belirtmedikçe, tek başına senedi teminat senedi yapmaz. (Yarg. HGK 2017/743 Ε..2020/129 Κ.)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararına göre, senet üzerinde yalnızca “TEMİNATTIR” ibaresinin bulunması, o senedi otomatik olarak teminat senedi yapmaz. Bunun teminat senedi sayılabilmesi için, senedin hangi borcun teminatı olarak düzenlendiğinin açıkça belirtilmesi veya taraflar arasındaki ilişkinin bunu göstermesi gerekir.

Bu karar, uygulamada sıkça karşılaşılan teminat senedi ve bono ayrımına ilişkin önemli bir içtihattır. Eğer senedin teminat amacı taşıdığına ilişkin başka bir ek anlaşma, sözleşme veya delil yoksa, bu senet adi bono (ödeme senedi) olarak kabul edilebilir ve icra takibine konu olabilir.

AİHM Dosya Sorgu Ekranı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) dosya sorgulama ekranına buradan ulaşabilirsiniz.

Bu bağlantı üzerinden:

•Açılmış davalarınızı sorgulayabilir,

•Başvuru numarası ile dosya durumunu takip edebilir,

•AİHM karar süreçleri hakkında bilgi alabilirsiniz.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yazışma adresi aşağıdaki gibidir:

European Court of Human Rights

Council of Europe

67075 Strasbourg Cedex

FRANCE

📌 İletişim için ek bilgiler:

📞 Telefon: +33 (0)3 88 41 20 18

📠 Faks: +33 (0)3 88 41 27 30

📧 E-posta: contact@echr.coe.int (Genel Bilgilendirme İçin)

Başvuru ve yazışmalar genellikle posta yoluyla yapılmalıdır. Özellikle yeni bir başvuru yapıyorsanız, dilekçenizi ıslak imzalı olarak göndermeniz gerekmektedir.

Başvuru süreciyle ilgili detaylı bilgiye AİHM resmi web sitesinden ulaşabilirsiniz.

AİHM başvurusu hakkında yardıma ihtiyacınız varsa, sorularınızı sorabilirsiniz! 😊

1.İİK’nin 68/A Uyarınca Sanığın Bizzat Hazır Bulundurulmasına İlişkin İhtaratların Asile (Borçluya) Tebliği Gerekir.

2.Vekilin İstifa Dilekçesinin Asile Tebliği Gerekir.

3.Sanığın ve Müdafisinin Yokluğunda Verilen Hükmün, Kamu Davasının Tarafı Olan Sanığa Da Ayrıca Tebliğ Edilmesi Gerekir.

4.İsticvap, Yemin Gibi Şahsa Bağlı İşlemlerde Tebligat Vekile Değil, Bizzat Asile Yapılır.

5.İcra Takibine Vekil Vasıtasıyla İtiraz Edilse De, İtirazın İptali Dava Dilekçesinin Asile Tebliği Gerekir.

6.Kesinleşen İşe İade Davalarında İşverenlikçe Gönderilecek İşe Davet Yazısının Bizzat İşçiye (Asile) Tebliğ Edilmesi Gerekir.

7.İcra-İflas Suçlarında Borçlunun Cezalandırılabilmesi İçin İcra Emrinin Borçlunun Vekiline Değil, Kendisine Tebliğ Edilmiş Olması Gerekir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararına göre, fazla mesai ücretinin ödendiği tanık beyanıyla değil, yazılı belgeyle ispatlanması gerekmektedir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi

2015/22101 E. – 2018/17832 K.

İstinaf Sınırı (İş, Asliye, Sulh, Tüketici, Aile, Kadastro) – HMK md.341

•2017: 3.110 TL

•2018: 3.560 TL

•2019: 4.400 TL

•2020: 5.390 TL

•2021: 8.150 TL

•2022: 8.800 TL

•2023: 17.830 TL

•2024: 28.250 TL

•2025: 40.000 TL

Temyiz Sınırı – HMK md.362

•2017: 41.530 TL

•2018: 47.530 TL

•2019: 58.800 TL

•2020: 72.070 TL

•2021: 78.630 TL

•2022: 107.090 TL

•2023: 238.790 TL

•2024: 378.290 TL

•2025: 544.000 TL

Temyiz Duruşma Sınırı – HMK md.369

•2017: 62.290 TL

•2018: 71.300 TL

•2019: 88.210 TL

•2020: 108.120 TL

•2021: 117.960 TL

•2022: 160.660 TL

•2023: 358.110 TL

•2024: 567.520 TL

•2025: 816.000 TL

İcra Mahkemesi Kesinlik Sınırı – İİK md.363

•2017: 7.260 TL

•2018: 8.310 TL

•2019: 10.280 TL

•2020: 12.600 TL

•2021: 13.740 TL

•2022: 18.710 TL

•2023: 41.700 TL

•2024: 66.140 TL

•2025: 95.000 TL

İcra Mahkemesi Temyiz Sınırı – İİK md.364

•2017: 40.000 TL

•2018: 40.000 TL

•2019: 40.000 TL

•2020: 58.800 TL

•2021: 64.150 TL

•2022: 87.370 TL

•2023: 194.770 TL

•2024: 308.632 TL

•2025: 444.000 TL

Temyiz Duruşma Sınırı – HUMK md.438

•2017: 23.250 TL

•2018: 26.610 TL

•2019: 32.920 TL

•2020: 40.350 TL

•2021: 44.020 TL

•2022: 59.950 TL

•2023: 133.620 TL

•2024: 211.760 TL

•2025: 304.000 TL

İcra Mahkemesi Kesinlik Sınırı (İstinaf Uygulaması Öncesi Kararlar) – İİK md.363

•2017: 6.550 TL

•2018: 7.490 TL

•2019: 9.260 TL

•2020: 11.350 TL

•2021: 12.380 TL

•2022: 16.860 TL

•2023: 37.580 TL

•2024: 59.549 TL

•2025: 85.000 TL

Karar Düzeltme Sınırı – HUMK md.440

•2017: 13.900 TL

•2018: 15.910 TL

•2019: 19.680 TL

•2020: 24.120 TL

•2021: 26.310 TL

•2022: 35.830 TL

•2023: 79.870 TL

•2024: 126.560 TL

•2025: 182.000 TL

Senetle İspat Sınırı – HMK md.200

•2017: 2.590 TL

•2018: 2.960 TL

•2019: 3.660 TL

•2020: 4.480 TL

•2021: 4.880 TL

•2022: 6.640 TL

•2023: 14.800 TL

•2024: 23.450 TL

•2025: 33.000 TL

İdari Yargı İstinaf Sınırı – İYUK md.45/1

•2017: 5.000 TL

•2018: 5.000 TL

•2019: 6.000 TL

•2020: 7.000 TL

•2021: 7.000 TL

•2022: 9.000 TL

•2023: 20.000 TL

•2024: 31.000 TL

•2025: 40.000 TL

İdari Yargı Temyiz Sınırı – İYUK md.46/1-b

•2017: 120.000 TL

•2018: 137.000 TL

•2019: 144.000 TL

•2020: 176.000 TL

•2021: 192.000 TL

•2022: 261.000 TL

•2023: 581.000 TL

•2024: 920.000 TL

•2025: 1.324.000 TL

Tüketici Hakem Heyeti Sınırları

                  İlçe     / İl

•2017: 2.400  / 3.610 TL 

•2018: 4.570 / 6.860 TL

•2019: 5.650 / 8.480 TL

•2020: 6.920 / 10.390 TL

•2021: 7.550 / 11.330 TL

•2022: 30.000 TL

•2023: 66.000 TL

•2024: 104.000 TL

•2025: 149.000 TL

Duruşma Sınırı – Tam Yargı – İYUK md.17

•2017: 32.000 TL

•2018: 36.000 TL

•2019: 44.000 TL

•2020: 53.000 TL

•2021: 57.000 TL

•2022: 77.000 TL

•2023: 171.000 TL

•2024: 270.000 TL

•2025: 388.000 TL

Duruşma Sınırı – Vergi Yargısı – İYUK md.17

•2017: 36.000 TL

•2018: 36.000 TL

•2019: 44.000 TL

•2020: 53.000 TL

•2021: 57.000 TL

•2022: 77.000 TL

•2023: 171.000 TL

•2024: 270.000 TL

•2025: 388.000 TL

Tek Hakimli Davalar – İYUK md.17

•2017: 36.000 TL

•2018: 36.000 TL

•2019: 44.000 TL

•2020: 53.000 TL

•2021: 57.000 TL

•2022: 77.000 TL

•2023: 171.000 TL

•2024: 270.000 TL

•2025: 388.000 TL

ISLAHTA 1 HAFTALIK SÜRENİN VERİLMESİ VE VERİLMEMESİ GEREKEN DURUMLAR

1. Islah Hakkını Henüz Kullanmamış Olan Tarafa

•Kanunda ıslah süresi “tahkikatın sona ermesine kadar” olarak belirlendiğinden,

Islah yapması için 1 haftalık kesin süre verilemez.

Örnek:

• Duruşmada “Islah edeceğiz, ıslah hakkını kullanacağız” diyen tarafa,

Islah yapması için 1 haftalık kesin süre verilmez.

2. Islah Hakkını Kullanmış (Islah İşlemini Yapmış Olan) Tarafa

Yapılmış olan ıslah işlemindeki usuli eksikliği tamamlamak için 1 haftalık kesin süre verilir.

Örnekler:

1. Islah işlemi yapılmış fakat ıslah dilekçesi verilmemişse,

•Yapılmış olan ıslah işleminin dilekçesinin verilmesi için 1 haftalık kesin süre verilir.

2. Islah işlemi yapılmış fakat nispi harç yatırılmamışsa,

• Harcın tamamlanması için 1 haftalık kesin süre verilir.

Islah Nedir ?

Islah, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) kapsamında tarafların dava veya cevap dilekçelerinde yaptıkları eksiklikleri veya hataları düzeltmelerine olanak tanıyan bir hukuki imkandır.

Islahın Süresi

HMK madde 176’ya göre:

Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.

Karar verilmeden önce ıslah işlemi gerçekleştirilmelidir.

Kısmi ıslah veya tam ıslah şeklinde yapılabilir.

 

Islahın Kapsamı ve Sınırları

•Islah, ancak usule ilişkin işlemleri düzeltmeye yöneliktir.

•Maddi hukuka ilişkin taleplerde ıslah yapılamaz.

•Islah yoluyla davanın tamamen değiştirilmesi mümkün değildir.

•Islahın karşı tarafın rızasına bağlı olmaksızın yapılabilmesi, davanın ilerleyişi açısından büyük önem taşır.

Islahın Etkisi

•Islah yapılan kısım, yapıldığı andan itibaren hüküm doğurur.

•Geriye etkili olup, baştan itibaren düzeltilmiş kabul edilir.

•Usul ekonomisi ve hakkaniyet açısından önemlidir.

 

 

Islah süresi içinde yapılmazsa, usul hatalarının düzeltilmesi imkanı kaybedilir. Bu nedenle, tarafların dava sürecinde dikkatli olmaları ve ıslah hakkını zamanında kullanmaları büyük önem taşır.

Yargı Kararları

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi

11.03.2024, 2024/2325 E., 2024/4534 K.

11.03.2024, 2024/2325 E., 2024/4534 K.

25.01.2023, 2021/19589 E., 2023/13549 K.

 

04.10.2021, 2021/9368 E., 2021/13549 K.

 

KESİN SÜRE BİTTİKTEN SONRA MASRAF YATIRILMIŞ OLSA DA, CELSE ATLANMASINA SEBEP OLUNMADIĞI SÜRECE KESİN SÜRENİN SONUÇLARI UYGULANMAZ.

Yargıtay içtihatları, kesin süre bittikten sonra masrafın yatırılması halinde de, masrafın kesin sürenin verildiği celse ile bir sonraki celse arasında yatırılmış olması nedeniyle kesin süreden beklenen amacın hasıl olduğu, celse atlanmasına ve yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediğinden kesin sürenin sonuçlarının uygulanmaması gerektiği yönündedir.

Kararlar:

•İstanbul BAM 43. HD. 13.07.2023 tarihli ve 2023/708 E., 2023/730 K.

•İstanbul BAM 43. HD. 02.11.2023 tarihli ve 2020/1602 E., 2023/1160 K.

•Yargıtay 11. HD. 25.04.2022 tarihli ve 2021/1326 E., 2022/3365 K.

•Ankara BAM 20. HD. 27.10.2022 tarihli ve 2020/1642 E., 2022/1341 K.

KEP Adresleri UETS Gibi Tebligata Elverişli Olmayıp Bu Yolla Yapılan Tebligatlar Yok Hükmündedir

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi

2023/3280 E.

2024/587 K.

1.İş akdi feshi öncesi karşılıklı çözülebilecek sorunların büyütülmesi ve inatlaşma.

2.Fesih öncesi alınması gereken savunma, tutanak, ihtar, uyarı vb. fesih işleminden sonra yapılması.

3.İş davalarının sonuçlarının değerlendirilmemesi, yapılan hataların devam ettirilmesi.

4.Arabuluculuk süreçlerinin doğru yürütülmemesi, özellikle ihtiyari arabulucu sürecinin yanlış yürütülmesi.

5.İş ilişkisine dayalı süreçlerin sözlü olarak yürütülmesi, yazılı süreçlerin ihmal edilmesi.

6.İşçinin davranışı veya verimliliği ile ilgili fesihlerde savunmasının alınmaması.

7.Deneme süresinin iyi değerlendirilmemesi, işçinin bu sürede değerlendirilmeyip daha sonra değerlendirmeye tabi tutulması.

8.Feshin son çare olması ilkesinin gözden kaçırılması.

9.İş sözleşmesi ve eklerinin yazılı olarak hazırlanmaması, işçiye tebliğ edilmemesi.

10.İş sözleşmesi veya sözleşme ekleri ile kararlaştırılan konulara aykırı hareket etmek.

11.Davayı kazanma ihtimalinin yüksek görülmesi, eksikliklerin göz ardı edilmesi.

12.Ücret ve ücret eklerinin elden ödenmesi, eksik ödenmesi veya izinlerin eksik/hiç kullandırılmaması.

13.Fesih öncesi/fesih sonrası süreçlerin iyi planlanmaması ve gerekli evrakların tutulmaması.

14.Özlük dosyasına önem verilmemesi, eksik evraklar veya imzasız evraklar olması.

15.İşçiye yapılacak esaslı değişikliklerin yazılı olarak onayına sunulmaması ve yazılı onay alınmaması.

16.Haklı neden/geçerli neden ayrımının yapılamaması.

17.İşe iade gibi durumlar için fesih öncesi gerekli durumun analiz edilmemesi (6 ay kıdem, 30 işçi şartı gibi).

18.6 aylık süreçte işçiyi değerlendirmemek.

19.İşçinin haklı nedenle feshine neden olacak durumların ortadan kaldırılmaması (yasal çalışma şartlarına dikkat edilmemesi, işverenin ayrımcılık yapması, mobbing uygulaması vb.).

20.Bildirim süresinin tam kullandırılmaması.

21.Belirsiz süreli olması gereken iş sözleşmesinin bazı hakları ortadan kaldırmak adına belirli süreli olarak yapılması sonucu iş sözleşmesinin belirsiz süreli kabul edilmesi.

22.İşverenin haklı olduğunu ispatlayamaması ve belge eksikliği.

23.İşverenin fesih nedeni ile ortaya koyduğu belge ve delillerin farklı olması.

24.Mahkemede tanıklık yapacak personelin bu konuda bilgilendirilmemesi veya olayı bilmeyen çalışanların tanıklık yapması.

25.En önemlisi, mevzuata hakim olunmaması veya bu konuda etkin danışmanlarla çalışmama.

İspatlama Amacıyla Tartışmayı Veya Kavgayı Kamerayla Kaydetmek Suç Teşkil Etmez.

(Yargıtay 12. Ceza Dairesi;

2017/5122 E., 2018/2516 K.)

1 Ocak 2025 Tarihinden İtibaren Uygulanacak Asgari Ücret ve İşveren Maliyeti

Açıklanan verilere göre 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren uygulanacak net asgari ücret tutarı 22.104,00 TL olacaktır.

Bu değişikliğe istinaden asgari ücret hesabı ve işveren maliyetini gösteren tablo aşağıda sunulmuştur:

Brüt Ücret: 26.004,70 TL

Kesintiler:

Sigorta Primi İşçi Payı (%14): 3.640,66 TL

İşsizlik Sigortası İşçi Payı (%1): 260,05 TL

Gelir Vergisi Matrahı: 22.104,00 TL

Kesintiler Toplamı: 3.900,71 TL

Net Ücret: 22.104,00 TL

Ödenecek Net Asgari Ücret: 22.104,00 TL

İşveren Maliyeti:

SGK Primi İşveren Payı (İndirimli %15,5): 4.030,73 TL

İşveren İşsizlik Sigorta Payı (%2,25): 585,11 TL

Toplam İşveren Maliyeti: 30.620,53 TL

İndirim ve Destekler:

SGK Prim (%5 İndirimli): 8.516,54 TL

BAĞ-KUR Prim (%5 İndirimli): 7.671,39 TL

Asgari Ücret Desteği (Tahmini): 900,00 TL

Not:

5510 sayılı Kanun’un 81. maddesinin (I) bendine göre, belirtilen şartları sağlayan işverenlere SGK primi işveren payında 5 puanlık indirim uygulanmaktadır. Bu nedenle hesaplamada SGK primi işveren payı %20,5 – 5 puan = %15,5 olarak dikkate alınmıştır.

ÜST ARAMASI

•Üst araması, aranılacak kişiyle aynı cinsiyete sahip kolluk görevlisi tarafından yapılır.

•Kişi direndiği takdirde, orantılı güç kullanılarak arama gerçekleştirilir.

•Üst araması sırasında, yapılan aramanın konusu olan eşyanın ne olduğu veya aramanın yapılmasına temel teşkil eden sebepler ilgiliye açıklanır.

•Üst araması sırasında, kişinin beraberinde olan eşya da mümkünse elektromanyetik cihazlarla, değilse beş duyu organı aracılığıyla aranır. Sahipsiz eşya hakkında da aynı hüküm uygulanır.

•Üst ve eşya araması, kişinin veya aracın ilk durdurulduğu yerde ya da o yerin yakınında, mümkün olduğunca başkaları tarafından görülmeyecek şekilde yapılır. Kişi durdurulduğu yerden başka bir yere götürülerek arama yapılamaz, ancak gerektiğinde kolluk aracından veya yakındaki kapalı bir yerden yararlanılabilir.

Giyisilerin Çıkartılarak Yapıldığı Üst Arama Şartları:

Tedbirin amacına başka türlü ulaşılamaması halinde, üst araması aşağıdaki şekilde gerçekleştirilebilir:

•Öncelikle, bu aramanın neden gerekli görüldüğü ve nasıl yapılacağı, o birimde görevli en üst kolluk amiri tarafından ilgili kişiye bildirilir.

•Arama, kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak gerçekleştirilir.

•Arama, kişinin utanma duygusunu en az ihlal edecek şekilde yapılır. Bu kapsamda, önce bedenin üst kısmındaki giysiler çıkartılır; alt kısımdaki giysiler ise üst kısımdaki giysiler tekrar giyildikten sonra çıkartılır. Bu giysiler mutlaka aranır.

•Arama sırasında bedene dokunulmaması için gerekli özen gösterilir.

•Arama, mümkün olan en kısa sürede tamamlanır.

Kaynak: Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği

Kasten Yaralamaya İlişkin Süreler

Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerine göre kasten yaralama suçlarında uygulanacak cezalar ve artırımlar şu şekildedir:

TCK 86/2 maddesine göre, ceza 4 aydan 1 yıla kadar belirlenir.

TCK 86/2 – 86/3 kapsamında, ceza yarı oranında artırılır ve 6 aydan 1 yıl 6 aya kadar olur.

TCK 86/1 maddesi gereğince, ceza 1 yıldan 3 yıla kadar belirlenir.

TCK 86/1 – 86/3 maddelerinde belirtilen durumda, ceza yarı oranında artırılarak 1 yıl 6 aydan 4 yıl 6 aya kadar çıkar.

TCK 86/1 – 87/1 kapsamında ceza bir kat artırılır ve alt sınır 3 yıldan az olamaz, toplam ceza 3 yıldan 6 yıla kadar olur.

TCK 86/1 – 86/3 – 87/1 kapsamında, önce yarı oranında ardından bir kat artırılır ve alt sınır 5 yıldan az olamaz, ceza 5 yıldan 8 yıl 12 aya kadar çıkar.

TCK 86/1 – 87/2 maddesi kapsamında, ceza iki kat artırılır, alt sınır 5 yıldan az olamaz ve toplam ceza 5 yıldan 9 yıla kadar belirlenir.

TCK 86/1 – 86/3 – 87/2 maddeleri kapsamında önce yarı oranında, sonra iki kat artırılır. Alt sınır 8 yıldan az olamaz, toplam ceza 8 yıldan 12 yıl 18 aya kadar olur.

TCK 86/1 – 87/3 maddesinde, yarısına kadar kırığın derecesine göre artırılır. Bu durumda ceza 1 yıl 1 aydan 4 yıl 6 aya kadar değişir.

TCK 86/1 – 86/3 – 87/3 maddeleri kapsamında, önce yarı oranında, sonra yarısına kadar kırığın derecesine göre artırılır. Ceza 1 yıl 7 ay 15 günden 6 yıl 9 aya kadar belirlenir.

TCK 86/1 – 87/4 kapsamında, ceza 8 yıldan 12 yıla kadar olabilir.

TCK 86/1 – 86/3 – 87/4 maddeleri kapsamında, ceza 12 yıldan 16 yıla kadar çıkar.

Telefon numarasını izinsiz olarak başkasına vermek TCK m. 136/1 kapsamında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturur.

Yargıtay’ın bir kararına göre, telefon numarası kişisel veri niteliğindedir ve başkasına verilmesini gerektiren “makul, meşru ve mantıklı bir sebep” yoksa, sahibinin rızası dışında telefon numarasının başkasına verilmesi TCK m. 136/1 kapsamında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturur.

Yargıtay 12.CD, 21/12/2016 Tarih ve 2015/10737 E., 2016/13557 K.

“Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; mağdur …’a yönelik cinsel taciz, tehdit ve hakaret suçlarından hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık …’in mağdura cinsel amaçlı olarak arkadaşlık teklifinde bulunmasına yardımcı olma amacını taşıyan sanık … tarafından, mağdurun eski erkek arkadaşı olan sanık …’dan temin edilen mağdura ait GSM numarasının, mağdurun bilgisi ve rızası dışında, sanık …’e verildiği ve sanık …’in de mağduru telefonla arayıp ona çok sayıda mesaj gönderdiği olayda,

Mağdurun cep telefonu numarasını diğer sanık …’e verirken “Telefonda ayarlayabilirsen, bu kadınla birlikte olabilirsin, kadın çalışıyormuş.” biçiminde sözler söylediğine dair ilk ifadesinden dönen sanık …’ın mağduru tanımayan diğer sanık …’e ve ilk ifadesinde mağdurun telefon numarasını bilmediğini beyan etmesine rağmen mağdurun eski kız arkadaşı olduğunun ortaya çıkmasından sonra gerçeği kabullenip bu beyanından dönen sanık …’ın mağduru tanımayan diğer sanık …’a, mağdura ait GSM numarasını vermelerini gerektiren makul, meşru ve mantıklı bir sebep bulunmaması nedeniyle mağdurun rızası dışında hareket ettiklerinin açıkça anlaşılması karşısında, sanık …’ın kişisel veri niteliğindeki mağdura ait cep telefonu numarasını kaydedilmiş haliyle ve hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle diğer sanık …’a, sanık …’ın da diğer sanık …’e iletmek amacıyla ele geçirdiği mağdura ait cep telefonu numarasını mağdurun rızasına aykırı şekilde diğer sanık …’e vermesi şeklinde sübut bulan eylemlerinden dolayı sanıklar S.ile H.’ın TCK’nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülüp, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle sanıklar hakkında CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca beraat kararı verilmesi kanuna aykırıdır.”

KASTEN ÖLDÜRME SUÇLARINDA YARGITAY CEZA GENEL KURUL KRİTERLERİ

“Bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesi sırasında;

1.Suç nedeni,

2.Kullanılan aletin cinsi,

3.Kullanılış şekli,

4.İsabet alınan bölge,

5.Darbe adedi ve şiddeti,

6.Failin suçtan önceki ve sonraki davranışları,

7.Aradaki husumet, hedef seçme olanağının bulunup bulunmadığı,

8.Mağdurdaki yaraların yerleri ve nitelikleri,

9.Failin fiiline kendiliğinden mi yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği

gibi hususlar dikkate alınır.”

İlgili Ceza Genel Kurulu Kararları:

•Ceza Genel Kurulu 2008/1-77 E., 2008/165 K.

•Ceza Genel Kurulu 2011/1-95 E., 2011/163 K.

•Ceza Genel Kurulu 2009/1-209 E., 2010/29 K.

•Ceza Genel Kurulu 2006/1-97 E., 2006/132 K.

•Ceza Genel Kurulu 2018/121 E., 2021/388 K.