İsim ve soyisim değişikliği davası farklı ve kişisel sebeplere bağlı olarak açılan bir dava türüdür. İsim, kişinin sosyal ilişkilerinde temsilini sağlayan bunun yanında onun kişiliği üzerinde de etkili olan şahsiyete özgü bir tanımlamadır.
Kişi doğumundan itibaren aile büyüklerinin kendisine verdiği adlandırmayla edindiği bu tanımlamayı, ergin olmasıyla benimsemekte zorlandığı zaman ya da başkaca haklı sebepler mevcut ise her zaman değiştirmek isteyebilir. Aynı gerekçeler soyadı için de söz konusu olabilir.
Soyadı ise 1934 yılında kanun ile düzenlenen ve ait olunan ailenin bütün olarak temsilini sağlayan daha geniş bir sosyal tanımlamadır. İsim kişinin bireyselliğini sağlarken soyadı onu daha geniş bir ailenin içine dahil eder.
“4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
2. Adın değiştirilmesi
Madde 27- Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir.
Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilân olunur.
Ad değişmekle kişisel durum değişmez.
Adın değiştirilmesinden zarar gören kimse, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebilir.
2525 sayılı Soyadı Kanunu
Madde 5 – Mümeyyiz olan reşit soy adını seçmekte serbesttir.
Akıl hastalığı ve akıl zayıflığı dolayıyla vesayet altına alınmış olan reşidin adını babası, yok ise anası, bu da yok ise vasisi seçer.
Madde 10 – Bu kanunun tayin ettiği müddet geçtikten sonra soyadlarını değiştirmek isteyenler Kanunu Medeninin bu baptaki hükümlerine tabi olurlar.”
2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun 10 uncu maddesi gereğince soyadının değiştirilmesinde de Türk Medeni Kanunu hükümleri uygulanır.
İsim ve Soyisim Değişikliği Davası Nasıl Açılır?
İsim ve soyisim değişikliği davası, kanunda düzenlenen gerekçeleri içeren bir Dava Dilekçesi ile açılır.
Türk Medeni Kanunu’nun 27 nci maddesi gereğince isim ve soyadı değiştirme davası ancak haklı sebeplere dayanmalıdır. Haklı sebep, kişi bakımından objektif haklı sebepler olabileceği gibi sadece o kişi bakımından geçerli olan subjektif haklı sebepler de söz konusu olabilir.
Objektif Sebepler olarak toplumda tasvip görmeyen ve kişinin benimsemediği ve aidiyet hissetmediği bir isim ve soyisim olabilir. Örneğin toplumun değer yargıları ve yaklaşımı bakımından sorgulanan, olumsuz anlamı olan, kötüye yorumlanması mümkün olan, suçlama içeren ve olağan bir gözle bakıldığında kişiye verilmesi nesnel anlamda hoş karşılanmayan isim ve soyisimleri bakımından değişiklik yönüyle haklı sebeplerin var olduğunu söylemek mümkündür. Bu durumu her dava için ayrıca değerlendirmek gereklidir.
Subjektif Sebepler ise daha çok o kişi bakımından önem arz eden, kişiliğine etki eden, onun davranışlarını yönlendirmesi ve sosyal ilişkilerinde kendisini ifade etmesinde etkili olan sebepler olup bu bakımdan var olan ve değişikliğe konu isim ya da soyisimle kişisel ilişkisi yönüyle şekillenen bir durumdur. Bu yönüyle birey kendisi bu konuda rahatsızlığını, yaşadığı sorunları, isim veya soyisminin kendisi bakımından oluşturduğu olumsuzlukları ve neden olduğu sorunları Mahkemenin bilgisine sunmak durumundadır. İsmin sahip olan kişiye değil başka kişiye dair bir çıkarım yapmaya neden olması, sosyal ve ailevi ilişkilerde kişiyi değil daha önce bu isimle tanınan ve kötü şöhreti bulunan kişiyle özdeş kılınması ve bunun yanında gülünç, anlamsız ya da temsil anlamında kişiliği temsil etmekten yoksun bulunması gibi bir dizi kişisel sebep de haklı sebep olabilir.
Değişiklik davası ile düzeltme davası birbirinden farklıdır. Düzeltme yazım yanlışlarına, kaydın düzeltilmesine ve sosyal yaşamdaki tanımlama ile kayıtlardaki tanımlamanın birbirine uyum sağlamasına dair bir davadır ve prosedür olarak daha kısa sürede sonuçlanır. Mahkeme, yapılan hatayı ve yanlışlığı bizzat tespit etmek suretiyle düzeltmeye karar verir. Örneğin “HASRET” isimli bir kişinin adının “HASİRET” olarak yanlış kayda girmesinde olduğu gibi düzeltme davasının konusu kaydın düzeltilmesidir. Değişiklik ise HASRET isminin NEVZAT olarak değiştirilmesi ve artık kişinin bu isimle anılması ve kayıtlarda bu isimle yer almasıdır.
İsim ve Soyisim Değişikliği İçin Hangi Belgeler Gereklidir?
Dava açılmasında gerekli evrak ve belgeler:
* Avukat tarafından açılacak böyle bir davada “özel yetkili vekaletname” verilmiş olmalıdır.
*Haklı sebepleri içeren Dava Dilekçesi,
*Nüfus kayıtları,
*Delil niteliğinde olabilecek isme dair eldeki kanıtlayıcı belgeler,
*Mevcut ve açılan davaya konu ad ve soyadı yüzünden sosyal hayatta ve resmi iş ve işlemlerde bir sorun ve karışıklık yaşanmışsa, konu basın yayın organlarına yansımışsa buna dair belgeler,
*Dava açısından gerekli olan diğer bilgi ve belgeler.
İsim ve soyadı değişikliği davasının en önemli delillerinden birisi de subjektif ve objektif haklı sebepleri ortaya koymak bakımından tanık beyanlarıdır.
İsim ve Soyisim Değişikliği Dava Süreci Nasıl İşler?
İsim ve soyisim değişikliği davası için yetkili mahkeme, davacının ikametgahının bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Özellikle dava açılırken bu hususun dikkate alınması önemlidir.
İsim ve soyadı değiştirme davasına Nüfus Müdürlüğü tarafından görevlendirilmiş bir memur davalı olarak katılır.
Bu dava sonucunda verilen karar nüfus kayıtlarına işlenir ve nüfus kaydı ilgili bölümleri buna göre düzenlenir. Erkek eş soyadını değiştirdiğinde evlilik dönemi içinde kadının soyadı da değişir. Ayrıca, yaşı küçük çocukların veya evlatlığın soyadı da başkaca bir işleme gerek olmadan kendiliğinden değişir. Kişiye özgü şahsi hallere dair bilgilerde bir değişiklik olmaz (Medeni hal, doğum vb.)
Ad ve soyadı değiştirme davası kabul edildiğinde mahkeme değişikliği yerel veya ulusal bir gazetede ilan ettirir ve nüfus kayıtlarında gerekli değişikliğin yapılması için mahkeme kararını nüfus müdürlüğüne bildirir.
TMK Md. 27’ye göre, ad ve soyadı değişikliği nedeniyle herhangi bir şekilde zarar görenler, değişiklikten haberdar olunmasından itibaren 1 yıl içerisinde isim ve soyadı değişikliği kararının kaldırılması için dava açabilir.
İsim ve Soyisim Değişikliği Davası Ne Kadar Sürer?
İsim ve soyadı değişikliği davası, gerekli prosedürler hızlı bir şekilde yerine getirildiğinde, kanıtlar sunulduğunda ve Mahkemece işin esası bakımından başkaca araştırma yapmaya gerek olmadığında ilk celsede veya en geç ikinci celsede tamamlanabilen bir davadır. Ortalama olarak 3 ay ile 10 ay arasında bir sürede bu davaların mahkemelerin iş yoğunluğu ve açılan davaya ilişkin talep ve sunulan belgeler ve kanıtlar kapsamında sürebileceği değerlendirilmektedir.