Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir (TCK Md. 22/2). Taksir sorumluluğu kasta göre cezai sorumluluğun daha hafif halidir.
Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır (TCK Md. 22/3).
“5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
Taksir
Madde 22- (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.
(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.”
Taksirle öldürme
Madde 85- (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Taksirle öldürme, kişinin özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı davranması veya yaptığı görev veya iş kaynaklı meydana gelen olumsuz durum sebebiyle kişi ya da kişilerin ölümüne sebep olmaktır. Burada kazaya sebep olan eylem sonucunda ölüm meydana gelmiş olur ve bu kişi taksirle insan öldürme suçundan yargılanır.
Kişi hareketin sonuçlarını öngörüp bu neticeyi istememesine rağmen istenmeyen netice meydana gelmiş ise bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme söz konusu olacaktır ve bu halde taksirle insan öldürmeden verilecek cezada hakimin takdirine ve kusur durumuna göre 1/3’ten 1/2 oranına kadar cezada artırıma gidilecektir.
Taksirle ölüme sebep olmada ölen kişilerin sayısı da önem taşır. TCK Md. 85/2 gereğince verilecek cezanın 2 yıl ile 15 yıl arasında belirlenmesi gerekir.
Bilinçli taksirin var olmadığı ve kişinin hareketin sonuçlarına dair bir öngörüsü olmadan dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal etmek suretiyle ölüme sebep olması halinde genel anlamda ve bilinçli olmayan taksirle adam öldürme söz konusu olacaktır ve ceza da buna göre hakimce tayin edilecektir.
Taksirle Öldürme Suçunun Tanımı ve Unsurları Nelerdir?
Kanunda taksirle öldürme, özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı davranması sonucu ölüm meydana gelmesi olarak kabul edilmiştir.
Bunun üç unsuru temel olarak söz konusudur:
* Taksirle öldürme bakımından kusurlu bir eylem olmalı,
* Bu eylem sonucunda ölüm meydana gelmeli,
* Ölümün gerçekleşebileceği konusunda fiili işleyen fail bir öngörüde bulunmamış olmalıdır.
Taksirle Öldürme Suçunda Ceza Yaptırımları Nelerdir?
Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır
TCK Md.22/6’ya göre taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.
Taksirli davranışlardan sorumlulukta bu düzenleme bir cezasızlık halini ifade etmektedir. Ancak failin kişisel ve ailevi durumu bilinçli taksir söz konusu ise bir cezada indirim sebebidir.
Taksirle Öldürme ile Kasten Öldürme Arasındaki Farklar Nelerdir?
Taksirde bilerek ve isteyerek ya da bir plan doğrultusunda kişinin canına kast etmek söz konusu değildir. Kastla suçun işlenmesinde ise suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi söz konusudur. Kişi öldürme amacıyla bir eylemde bulunmaktadır.
Taksirde ise amaç bir davranışın yapılmasıdır ve doğrudan öldürme amaçlı bir eylemin ifası söz konusu değildir. Ancak ifa edilen görev ya da yapılan iş dikkat ve özen kurallarına, işin esasına uygun ifa edilmediği için ortaya çıkan olumsuzluk sonucunda meydana gelen bir ölüm söz konusudur. Bu bakımdan taksirle ölümden sorumluluk cezai anlamda daha düşük bir sorumluluktur ve cezası da ona göre daha düşüktür.
Taksirle Öldürme Suçunda Kusur Türleri Nelerdir?
Kanunda kusur sınıflandırması bakımından basamaklı bir ayrım yapılmamıştır. Taksir yönüyle kanunda bilinçli taksir ve genel anlamda bütün suçlar bakımından geçerli olan taksir kavramları kullanılmıştır.
Kişi hareketin sonuçlarını öngörüp bu neticeyi istememesine rağmen istenmeyen netice meydana gelmiş ise bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme söz konusu olacaktır. Taksirde ise ölüm sonucunun ortaya çıkabileceğini fail öngörmeden kusurlu hareketi yapmıştır. Bilinçli taksir özellikle trafik kazalarında uygulanan bir kusur halini ifade etmektedir.
Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir. Bu sebeple olayın meydana gelmesinde asli ve tali kusurlu ayrımı yapılmaktadır. Asli kusur ortaya çıkan neticenin failin hareketine bağlanması anlamına gelir. Tali kusur ise ölen kişinin meydana gelen neticede daha eylemiyle daha fazla belirleyici olmasını ifade eder.
Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
Burada geçerli olan kusur halleri, 6098 sayılı TBK’da düzenlenen haksız fiil ve kusurlu hareketlerden daha dar kapsamlıdır ve sadece cezai sorumluluk bakımından düzenlenmiştir.
Kusur halleri bakımından çeşitlilik çok fazladır:
– İşte kullanılan makinenin yanlış ve hatalı idaresi ve operatör hatası,
– Trafik kazasında hız sınırlarının aşılması ve kural ihlali yapılması,
– Doktorun ameliyatta kusurlu tedavi uygulamaları ve cerrahi işlemleri,
– Polisin hatalı silah kullanması sonucunda seken kurşunun kişinin ölümüne sebep olması.
Bu kusurlu eylemler sonucunda ölüm meydana gelmiş olmalıdır. Ölüm bu eylemlerden kaynaklanmalıdır. Ölüm eylemin bir sonucu olarak gerçekleşmektedir ancak fail bu eylemi yaparken bir ölüm olabileceğine dair öngörüde bulunmaktan yoksundur veya bunu öngörmesi mümkün değildir. Öngörmekte ise bilinçli taksir söz konusu olur.
Taksirli hallerde eylemin ifası bakımından özenli ve dikkatli bir davranışta bulunulmaması ve bunun sonucunda bir kişinin ölmüş olması gerekir. Ölüm, bu özensiz ve dikkatten yoksun eylemin bir sonucu olarak gerçekleşmelidir. Sadece taksirli eylem yapılmış olması yeterli değildir, bunun sonucunda ölüm meydana gelmeli ve her ikisi arasında “nedensellik bağı” kurulmuş olmalıdır.
Taksirle Öldürme Suçunda Yargılama Süreci
Taksirle öldürme, kasten öldürme gibi re’sen soruşturulması gereken ve soruşturma bakımından şikayet aranmayan bir suçtur.
Taksirle öldürmeye Cumhuriyet savcısı CMK Md. 160-161 kapsamında el koyar ve suç soruşturmasını başlatarak kolluk aracılığıyla ölüm olayına ve failin eylemlerine dair delilleri ve bilgileri toplar, ifadeleri alır.
Sonrasında toplanan bilgilerden edindiği kanaate göre iddianame tanzim eder. Taksirle öldürmede hazırlanan İddianame yetkili mahkemeye sunulur.
Taksirle öldürme suçunda görevli mahkeme suç TCK Md. 85/1 kapsamında ise Asliye Ceza Mahkemesi TCK Md. 85/2 kapsamında ise Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Duruşmalı yargılama yapılır ve bu suçlarda basit yargılama ve seri muhakeme usulü uygulanmaz.
Mahkeme, 15 gün içerisinde iddianameyi kabul edip etmediği konusunda bir karar verir. Kabul ederek tensip zaptı düzenler ve duruşma günü verir ya da reddederek iddianamedeki eksikliğin giderilmesini sağladıktan sonra iddianamenin yeniden gönderilmesini talep eder.
Mahkeme, yargılamaya başladıktan sonra duruşmalı olarak yargılama yapar ve bir karar verir. Karar, istinaf ve temyiz kanun yollarına tabi olup hem sanık hem de maktulün yakınları bu karar aleyhine başvuruda bulunma hakkına sahiptir.
Temyiz incelemesinde kararın kesinleşmesi ile yargılama süreci son bulur.
Kararın hukuka aykırı olduğu değerlendirilmekte ise karar aleyhine AYM’ye 6216 sayılı Kanun kapsamında bireysel başvuru yapmak mümkündür.