Mi̇ras Kavramı
Miras; ölenin hak ve borçlarına halefiyet olup, ölümün doğal ve yasal bir sonucudur. Miras terekeye göre paylaştırılır. Miras payları zümre esasına göre belirlenir.
Ölenin hak ve borçlarını içeren her şey terekeye dahildir. Buna göre kişinin sağlığında mal varlığına dahil olan bazı haklar terekeye geçmediği gibi, sağlığında mevcut olmayan bazı haklar da terekeye geçebilmektedir. Bu nedenle ölüm terekenin kapsamını belirlemede tayin edicidir.
Yine kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar da terekeye geçmez. Boşanma davası açma hakkı gibi kişiye sıkı sıkıya bağlı olan haklar da bu kapsamdadır. Ölümden önce başlatılan bir yargılama kapsamında ölümden sonra verilen yargı kararı uyarınca terekeye dahil olan alacaklar da miras hukuku kapsamındadır.
Miras bırakanın tüm malvarlığı terekeye dahildir. Malvarlığından kastedilen kişinin maddi değerle ölçülebilen, malvarlığının tüm aktifleri ve pasifleridir.
Türk Medeni Kanunu; yasal mirasçıların belirlenmesinde “zümre usulü”nü esas almıştır. Zümre usulü soy bağını esas alarak miras bırakana yakınlığına göre kan hısımlarının belirli gruplara ayrılmasını ve varislerin kimler olduğunu belirlemeye dayalı bir yöntemdir. 4 zümre üzerinden sıralı olarak varislerin kimler olduğuna ve paylarına karar verilir.
TMK’ya göre yasal mirasçıların sonuncusu devlet kabul edilmiştir. İlk üç zümrede mirasçı olabilecek kimse yoksa, eş ve evlatlık da bulunmuyorsa veya hayatta değilse, miras bırakan da ölüme bağlı bir tasarrufta bulunmadığı takdirde, devlet yasal mirasçı olmaktadır. Devletin mirasçılığında külli halefiyet ilkesi geçerli olmayıp, tereke kapsamına göre miras bırakanın borçlarından sorumluluk esastır.
Hukukumuzda yasal mirasçılık kural, iradi mirasçılık ise istisnaidir. Kanun, yasal mirasçıların haklarını korumayı amaçlamıştır. İradi mirasçılık, sadece ölüme bağlı tasarruf adı verilen hukuki işlemlerle tesis edilebilir.
Tereke
Ölenden kalan mal ve alacaklar ile borçlarını içeren bütüncül bir durum tespitine dayanan ve bütün malvarlığı değerlerini içeren bir tanımlamadır. Aktif ve pasif konumda olan bütün değerler terekeye dahildir ve terekenin neyi içerdiğini sınırlı sayı ilkesi ile ve sayma yolu ile belirlemek de modern yaşamda mümkün değildir.
Tereke konusunda tespite dair sorun yaşanması halinde Tereke Tespit Davası açılması ve buna göre Tereke Defteri’ne ölenden kalan değerlerin kayda geçirilmesi gerekmektedir.
Tereke tespit davasında murisin taşınırları, taşınmazları, banka hesapları, alacakları ve borçları hepsi araştırılmalı ve tespit edilmelidir.
Tereke tespiti davası, ölen ve miras bırakan kişinin son yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemelerinde açılır. Bu konuda Kanunda bir zamanaşımı süresi öngörülmemiş olup, terekenin ne olduğu konusunda sorun bulunan hallerde ölen kişi hakkında her zaman gereken tespiti davası açılabilir.
Tereke, kurum ve kuruluşlara yazılan müzekkereler, banka verileri, ödeme ve alacak kayıtları, her türlü bocu ve alacağı ortaya koyan kayıtlar, tanık beyanları vb. deliller ile tespit edilir.
Mi̇rasin İnti̇kali
Taşınır değerler bakımından birlikte hareket edilmesi ile varisler, kendilerine düşen parasal ve diğer değerleri edinirler. Bankadaki parasal değerler genel anlamda bölünerek edinilir ya da varislerden birisine mirasın pay edilmesi konusunda Vekaletname verilmek suretiyle intikali sağlanır.
Taşınmazlar bakımından öncelikle tapu tescili için istenen belgelerin hazır edilmesi gereklidir. Buna göre varisler payları oranından intikal eden taşınmaza dair Veraset ve İntikal Vergisini 7338 sayılı Kanun VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU gereğince ödemekle yükümlüdürler.
Veraset tarikiyle vukubulan intikallerde:
a) Ölüm Türkiye’de vukubulmuş ise mükelleflerin Türkiye’de bulunmaları halinde ölüm tarihini takibeden dört ay içinde, mükelleflerin yabancı bir memlekette bulunmaları halinde ölüm tarihini takibeden altı ay içinde;
b) Ölüm yabancı bir memlekette vukubulmuş ise mükelleflerin Türkiye’de bulunmaları halinde ölüm tarihini takibeden altı ay içinde, mükellefler müteveffanın bulunduğu memlekette oldukları takdirde ölüm tarihini takibeden dört ay içinde, mükellefler müteveffanın bulunduğu yerin dışında başka bir yabancı memlekette oldukları takdirde de ölüm tarihini takibeden sekiz ay içinde;
c) Gaiplik halinde, gaiplik kararının ölüm siciline kaydolunduğu tarihi takibeden bir ay içinde; 2. Diğer suretle vakı intikallerde malların hukukan iktisab edildiği tarihi takibeden bir ay içinde.
Beyanname verme yükümlülükleri bulunmaktadır.
Tapu intikal işlemleri mirasçılar tarafından 2 yıl içerisinde yapılmazsa, Tapu Sicil Müdürlüğü 1435 sayılı Tapu Kanunu Ek 1’inci Maddesi gereğince yetkili Sulh Hukuk Mahkemesinden “mirasçılık belgesi” alıp mirasçılar adına tescil işlemi yapabilmektedir.
Mi̇rasçılıktan Çıkarma
Mirasçılıktan çıkarma belirli hallerde söz konu olan ve mirasbırakana 4721 sayılı TMK ile tanınmış bir haktır. Kanun’un 510’uncu maddesinde düzenlenmiştir.
Mirasbırakanın, kanunda gösterilen sebeplerden birine dayalı olarak tek taraflı iradesi ile ölüme bağlı tasarrufu sonucunda saklı payı bulunan mirasçının miras hakkını yitirmesi demektir. Mirasçının bazı davranışları sebebiyle uygulanan bir özel hukuk yaptırımı olarak TMK’da kabul edilmiştir. Koruyucu amaçlı olarak mirasçılıktan çıkarma da mirasçının alt soyunu korumak bakımından uygulanabilmektedir (TMK Md. 513). Sadece saklı paya sahip mirasçılar bakımından u yaptırım söz konusu olabilir.
TMK m. 505 geeğince mirasbırakanın altsoyu, anne ve babası ile eşi saklı paylı mirasçılardır ve altsoyun kapsamında evlilik dışındaki çocukları, evlatlık ve altsoyu da yer almaktadır.
Mi̇rasçılıktan Çıkarma Sebepleri̇ Nelerdi̇r?
Mirasbırakan, saklı paylı mirasçısını TMK m. 510’da sayılan iki sebeple yapabilir. Bunlardan başkaca herhangi bir sebep çıkartmaya gerekçe olamaz. Mirasçılıktan çıkarmada iki halşöyledir:
a) Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse.
Mirasbırakan bu suçun işlendiğine dair vicdani bir kanıya ulaşmış ise bunu gerekçe göstererek ve mahkeme kararının varlığına bağlı kalmaksızın mirasçılıktan mirasçısını çkarabilir. Çıkarma işleminde çıkarmanın yaal gerekçeleri gösterilmelidir. Bu sebebin varlığını ispat ölüm halinde çıkarmadan yararlananlara ve vasiyet alacaklasına yüklenmiştir.
Mirasçılıktan çıkarma için saklı paylı mirasçının işlediği suç sebebyile kovuşturmaya uğraması ya da cezalandırılmış olması gerekmez. Hukuka aykırı bir eylemle işlenen ve kasten gerçekleştirilen suçlar mirasçılıktan çıkarmaya konu olabilir. Mirasbırakanın kusuru bu eylemde söz konusu ise veya mirabırakan mirasçıdan daha fazla kusurlu ise mirasçılıktan çıkarma yapılamaz. Ayrıca aile ilişkilierine etkili olan olumsuz ve ağır nitelikte bir suç söz konusu olmalıdır.
TMK m. 510 uyarınca çıkarmaya konu olan suç, mirasbırakan ya da mirasbırakanın yakınlarından birine karşı işlenmiş olamlıdır. Suç malvarlığına veya kişinin vücut bütünlüğüne yönelebilir. Kanun’un Md. 578 kapsamında mirasbırakana yönelen suçlar, mirastan yoksunluk gerekçesi kabul edilmiştir. Bu suçlar bazen çıkartmaya esas alınanlar ile aynı olabilmektedir.
b) Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse.
Aile hukukundan doğan yükümlülükler de sınırlanması mümkün olmayan bir genişliğe sahiptir. Kusurlu bir davranışıyla aile bağlarını zedeleyen ya da bozan saklı paylı mirasçının miras hakkının elinden alınması da söz konusu olabilir. Bu kapsamda; nafaka borcunun ifa edilmemesi (TMK m.364), ana-baba ve çocuklar arasındaki yükümlülüklerin ifa edilmemesi (TMK m.322), eşler arasındaki sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmesi gibi aileye müteallik eylemler söz konusu olabibilir. Boşanmaya konu olmuş ancak henüz boşanmanın gerçekleşmediği durumlarda da bu eylemler çıkarma sebebi kabul edilebilir.
Mirasçının aile evini terk etmesi, kaçması, genel ahlak ve adaba aykırı faaliyette bulunması, ailenin saygınlığına aykırı eylemleri ile anne/babasına karşı yükümlülüklerin ihlali, mirasbırakanın hastalığıyla ilgilenmemesi ve ıona karşı tasvibi mümkün olmyana eylem ve söylemleri ile kötü muamelesi cçıkarma sebebi teşkil etmektedir. Mirasbırakana ilgi göstermemek ve ticari ilişkileri sebebiyle mirasbırakanın mağduriyetine sebebiyet vermek ve mirasçı kaynaklı saldırıların söz konusu olması mirascçılıktan çıkarma sebebi oluşturur.
İhlalin nasıl cereyan ettiğini ve var olup olmadığını hakim takdir eder.
Hangi̇ Suçlar Mi̇rasçılıktan Çıkarmaya Sebep Olur?
Öldürme, dolandırıcılık, sahtecilik, iftira, hakaret, sövme, haksız suç isnat etmek, yalan yere şahitlik, zimmete para geçirmek gibi suçlar mirasçılıktan çıkarmada etkili olabilmektedir. Anne ve babaya karşı sövme ve hakaret, kötü muamele de çıkarma sebebidir.
Mirastan yoksun kalmaya esas alınacak bir fiili işlemek mirastan çıkarmaya da gerekçe oluşturabilir.
Mi̇rasçılıktan Çıkarma Süreci̇ Nasıl İşler?
Ölüme bağlı tasarruflar; vasiyetname ve miras sözleşmesi olarak ikiye ayrılmaktadır. Mirasbıraknın iradesi bu tasarruf şekillerinden birisiyle dış dünyaya yansımalıdır.
Mirasçılıktan çıkarma işleminin sonuç doğurması ancak mirasbırakanın yapacağı ölüme bağlı tasarrufla söz konusu olur. İrade beyanı şekle bağlı işlemler ile yansıtılır.
Vasiyetname olarak kabul edilemeyecek bir belge ya da evrak bu şekilde bir tasarruf işlemi kabul edilemez.
Çıkarma işlemi kural olarak vasiyetname ile yapılabilir. Geçerlilik koşullarını haiz olması şartıyla resmi, el yazılı ya da sözlü vasiyetname tiplerinin tamamı ile çıkarma işlemi yapılabilir.
MİRASÇILIKTAN ÇIKARMAYA KARŞI HANGİ DAVALAR AÇILABİLİR?
Mirasçılıktan çıkarma, gerekli koşulların varlığı durumunda tenkis davası ve iptal davası konusu olabilir.
Bu davalar, mirasbırakanın son yerleşim yerindeki asliye hukuk mahkemesinde açılabilir (HMK m. 11, TMK m. 576/2).
Tenkis Davası
Çıkarma işleminde, sebebin gösterilmemesi, gösterilen sebebin gerçek ya da geçerli olmaması hallerinde tenkis davası açılabilir. Çıkarmaya konu fiillerin geçerliliğine dair yeterlilik söz konusu olmalıdır. Belirtilen fiillerin geçerli bir çıkarma sebebi olup olmadığı hâkim tarafından değerlendirilir ve takdir edilir.
Mirasçılıktan çıkarmada gösterilen fiil ve davranışların gerçekten var olması gerekir. Gerçeklik taşımayan ve hayal ürünü olan ya da kurgu içeren olgular ve olaylar tenkis davası konusu olur.
Tenkis davasının davacı tarafı, mirasç̧ılıktan çıkarılan saklı paylı mirasçıdır (TMK m. 560). Mirasçılıktan çıkarılanın altsoyunun tenkis davası açma hakkı ise saklıdır (TMK m. 511/3).
Bu davanın davalı tarafı ise mirasçılıktan çıkarmadan yararlanan mirasçılar ve/veya vasiyet alacaklıları olarak kabul edilmektedir.
Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin dava hakkı, mirasçılıktan çıkarma tasarrufunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tasarruf vasiyetname şeklinde düzenlenmişse vasiyetnamenin açılması tarihinin, miras sözleşmesi şeklinde düzenlenmişse mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçtikten sonra düşer.
Tenkis davası sonucunda saklı paylı mirasçı yasal mirasın payının tamamına değil, saklı payına daşr hak sahşibi olur (TMK m.512/3). Bu bağlamda mirasçılıktan çıkarma tasarrufu, bu tasarrufun etkili olduğu miras payı ölçüsünde devam eder.
İptal Davası
Hâkim tarafından TMK m. 557’de düzenlenen sebeplerden birine dayalı olarak ölüme bağlı tasarrufun iptaline karar verildiğinde, mirasçılıktan çıkarma işlemi ölüme bağlı tasarruf işleminin tamamı iptal edilerek hükümsüz hale getirlm,iş olıur. İptal davası ile sadece çıkarma tasarrufu değil, ölüme bağlı bütün tsarruf işlemleri geçersiz hale getirilmiş olur.
– Mirasbırakanın, ölüme bağlı tasarrufu yaptığı anda “ehliyetsiz bulunması” bir iptal sebebidir (TMK m. 457 b. 1).
– Mirasbırakanın, ölüme bağlı tasarrufu yanılma, aldatma, korkutma ya da zorlama sonucunda iradesi olumsuz etkilenerek yapması da bir iptal sebebi kabul edilmiştir (TMK m. 557 b. 2).
– Mirasbırakanın, ölüme bağlı tasarruf işleminin içeriğinin, bağlandığı koşulların veya yüklemelerin hukuka veya ahlâka aykırı olması da bir iptal sebebi kabul edilmektedir (TMK m. 557 b. 3).
– Mirasbırakanın, ölüme bağlı tasarrufu kanunda belirlenen şekli kurallara aykırı yapması da bir iptal sebebidir (TMK m. 557 b. 4).
– Mirasçılıktan çıkarma tasarrufuna ilişkin son iptal sebebi de mirasbırakanın, mirasçılıktan çıkarma sebebinde açık bir şekilde yanılmasıdır. TMK m. 512/3 uyarınca; yanılma sebebiyle çıkarma yapılmışsa ve bu yanılma çıkarmada tek etkili sebep ise çıkarma geçersiz olacaktır. Yanılma, şahısta veya fiilde söz konusu olabilir. Genel iptal sebeplerinden farklı olarak bu durumda mirasçı yalnızca çıkarma tasarrufunu iptal ettirebilir, var olan diğer tasarruflar ise geçerli olmaya devam eder. Dolayısıyla bu gibi hallerde genel bir iptal değil kısmi bir iptal söz konusu olur. Yanılma durumu da davacı tarafından ispat edilmelidir.
TMK m. 558/1 uyarınca; iptal davası, tasarrufun iptalinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılır.
İptal davası çıkarmadan yararlanan mirasçı ya da mirasçılara karşı açılmalıdır. Bu davada ispat yükü̈, mirasçılıktan çıkarılan kimseye yüklenmiştir.
İptal davası, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açılmalıdır. Bu davayı aööçma hakkı, her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl geçince ortadan kalkar. İyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçince ortadan kalkar bu hak.
İptal edilme halinde davacı mirasçı, mirasbırakanın başka bir tasarruf işlemşi söz konusu değilse sadece saklı payına değil, mirastan alması gereken bütün payını almaya hak kazanır. Miras payı yeniden ihya olur. Bu yönüyle iptal kararı geçmişe etkili olur ve pay sahibinin hakkını almasına imkan sağlar. İptal davası davanın tarafları arasında sonuç doğurur, taraf olmayan mirasçılar üzerinden ise bir sonuç ortaya çıkarmaz.
Mi̇rasçılıktan Çıkarılan Ki̇mse Ne Yapmalıdır?
– Mirasçılıktan çıkarılan kişi kanuni sürelere özen göstermekli ve tasarrufu veya hak sahipliğinden yoksun bırakıldığını öğrendiği tarihten itibaren hak düşürücü sürelerin başladığını gözetmelidir.
– Mirasçılıktan çıkarılan haklarını korumak, tenkis ya da iptal davası açmak bakımından çıkarmaya dair bütün belgeleri toplamalı ve bir hukuki danışmanlık hizmeti almalıdır.
– Çıkarma sebeplerinin varlığı veya yokluğuna dair belgeler mutlaka elinde olmalı, varsa kolluk veya mahkeme evrakını dosyalamalıdır.
– İspat yükü bakımından mirasçılıktan çıkarılmaya dair delillerin ne olduğuna, kapsam ve içeriği ile elde mevcut olmalarına özen göstermelidir.
Daha fazla miras hukuku hakkında bilgilendirme veya hukuki destek için hemen şimdi bizimle iletişime geçin!
Bir Yanıt