Edit Content
KURUMSAL
FAALİYET ALANLARI
MEDYA

Haksız Fiillerde Zamanaşımı Süresi

Zamanaşımı süresi, haksız fiil nedeniyle zarar gören kişilerin tazminat istemlerini hangi süreler içinde isteyebileceği açısından önemlidir. Bu çerçevede bu makalemizde Borçlar Kanunu ve Ceza Kanunu bağlamında zamanaşımı süreleri gözönüne alınarak açıklamalar yapılacaktır.

TBK’da Öngörülen Zamanaşımı Süresi

Zamanaşımı Türk Borçlar Kanunu’nun 72.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.”

Maddede belirtilen zamanaşımı süresi hem kusur sorumluluğunda hem de kusursuz sorumluluk hallerinde uygulanmaktadır. Dolayısıyla TBK’nun 49 vd. maddelerinde düzenlenen kusur sorumluluğu hallerinde ve TBK’nun 65-69. maddeleri arasında düzenlenen sorumluluk hallerinde de uygulanır.  Trafik kazaları nedeniyle doğrudan genel hükümlere göre sorumluluk hallerin de de bu madde hükümleri uygulanır.

Diğer taraftan, trafik kazalarından kaynaklanan manevi tazminat davaları (KTK m. 90 ve 109/son) da TBK’nun 72.maddesine tabidir. Bu davalarda zamanaşımına ilişkin olarak 2 ve 10 yıllık süreler gibi ceza zamanaşımı da uygulanır. Bunun dışında, trafik kazaları nedeniyle açılacak MADDİ TAZMİNAT DAVALARI kural olarak KTK’nun 109.maddesine tabidir.

a)İki Yıllık Zamanaşımı Süresinin İncelenmesi

İki yıllık zamanaşımı süresi, zararın ve failinin öğrenildiği an başlar. Zararın ve failin veya hukuki sorumlunun öğrenilmesinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde tazminat davası açılmamışsa, tazminat alacağı zamanaşımına uğrayacaktır. Zarar ve fail veya sorumlu olaydan itibaren 10 yıl içerisinde öğrenilememişse tazminat alacağı zamanaşımına uğramış olacaktır. Davacı zararı ve faili 9 yıl 10 ay sonra öğrenmişse 2 ay içerisinde davayı açmak zorundadır.

aa)Zararın Öğrenilmesi

Zararın öğrenilmesinden amaç zararın varlığının öğrenilmesidir; zararın miktarının ya da kapsamının öğrenilmesi gerekmez. Öğrenilen zararın genel olarak bir tazminat davası açabilmek için yeterli nitelikte olması gerekir. Zararın varlığının öğrenilmesi, ileride doğacağı öngörülen başkaca zararlı sonuçları da öğrendiği var sayılır.

Yargıtay 4.HD bir kararında, bacakta kalıcı kısalık ve diz kapağında normal hareketi önleyici sertlik sonucu sürekli beden gücü kaybına yol açan durumun alınan hastane raporundan anlaşıldığını belirterek, rapor tarihini zararın öğrenildiği tarih olarak kabul etmiştir.(4 HD. 13/12/1987 tarih, 7532/485)

İleride doğması öngörülemeyen (gelişen) zararlar varsa, bu zararın öğrenildiği tarihte zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır. Nitekim Yargıtay 11.HD. bir kararında, daha önceden açılıp kesinleşen tazminat davasına rağmen, davacının yaralanması nedeniyle oluşan maluliyet oranında sonradan meydana gelen %6 oranındaki artış nedeniyle tazminat istenebileceğine ve zararın, buna ilişkin rapor tarihine işaret edilmektedir.(11.HD. 21/02/1994 gün ve 6410/1301)

Zarardan sorumlu olanın tahmini değil, kesin olarak belirlenmesi gerekir. Failde yanılma zamanaşımını etkilemeyecektir.

ab)On Yıllık Zamanaşımı Süresinin İncelenmesi

On yıllık zamanaşımı süresi, zarar verici fiil veya olaydan itibaren başlar. Olaydan itibaren on yıldan fazla süre geçmişse tazminat alacağı zamanaşımına uğrar.

Ceza Kanunundaki Zamanaşımı Süresi

TBK’nun 72/2.maddesinde; “.. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilmiştir. Maddede belirtilen ceza zamanaşımı “dava zamanaşımı”dır.

TCK’nın 66. Maddesinde ceza zamanaşımı düzenlenmiştir. Buna göre;

(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;

  1. a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
  2. b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş yıl,
  3. c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
  4. d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
  5. e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl, Geçmesiyle düşer.

(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup, onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının geçmesiyle kamu davası düşer. Onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.

(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.

(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur. Seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.

(5) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.

(6) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden itibaren işlemeye başlar. Teşebbüs hâlinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden itibaren işlemeye başlar. Kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden itibaren işlemeye başlar. Çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm-nüfuzu olan kimseler tarafından işlenmişse çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.

(7) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde dava zamanaşımı uygulanmaz.

Taksirli Suçlarda ve Diğer Bazı Suçlarda Zamanaşımı Süresi

TCK’nın 85/1 maddesine göre; taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 85/2. Maddesine göre de; fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu durumda taksirle trafik kazası yapan kişinin ceza dava zamanaşımı ve dolayısıyla tazminat davası zamanaşımı da 15 yıl olacaktır.

Yaralamalı kaza söz konusu ise; TCK’nın 89.maddesinde 3 ay ile 3 yıl hapis cezası öngörülmüş olduğundan ceza dava zamanaşımı ve dolayısıyla tazminat zamanaşımı süresi 8 yıldır.

Kasten adam öldürme suçlarında zamanaşımı (81.m) 25 yıl, nitelikli öldürme suçlarında ise (82.m) 30yıldır.

Kasten yaralama suçlarında zamanaşımı (86.m) 8 yıl, nitelikli kasten yaralama suçunda ise 15 yıldır.

Hakaret ve tehdit suçlarında zamanaşımı 8 yıldır.

Tazminat Davasında Ceza Zamanaşımının Uygulanabilmesinin Şartları Nelerdir?

a)Zarar Veren Fiil Suç Teşkil Etmelidir

Zarar veren fiilin ceza kanununda ya da özel kanunlarda suç teşkil etmesi gerekir. Eylemle ilgi ceza mahkemesince verilmiş kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı varsa, hukuk mahkemesi bu kararla bağlıdır(TBK 74.m). Ceza Mahkemesi, failin ceza ehliyeti bulunmadığı, suç unsurlarının bulunmadığı veya suç işlemediği gerekçeleriyle beraat kararı vermişse, hukuk mahkemesi bununla bağlıdır. Ceza mahkemesi delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı vermişse, hukuk hakimi bu beraat kararıyla bağlı olmayacaktır.(4 HD 25/01/1990 gün ve 6101/285).

Zarar veren eylem genel affa uğramış ise, ceza zamanaşımı uygulanmayacaktır. Ceza davası görülürken af kanunu çıkmışsa, tazminat davası, af sebebiyle ceza davasının düşmesine karar verildiği tarihten itibaren 2-yıl içinde açılmalıdır. Ceza davasının henüz açılmadığı hallerde ise, af kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde açılmalıdır.

Özel af halinde veya infaza ilişkin indirim halinde fiilin suç olma özelliği devam etmektedir. Bu hallerde ceza zamanaşımı süresi uygulanacaktır.

b)Ceza Zamanaşımı Süresi Daha Uzun Olmalıdır

Ceza zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için eylem TBK’nun 72/1 deki zamanaşımından daha uzun bir ceza (dava ) zamanaşımına tabi olması gerekir. Ceza zamanaşımı 15 yıl ise, TBK’nun 72/1 deki 2 ve 10 yıllık süre de 15 yıl olarak uygulanacaktır. Buna karşın ceza zamanaşımı süresi 5 yıl ise TBK’nundaki 2 yıllık süre 5 yıla uzayacaktır, fakat 10 yıllık süre uzamayacaktır.

c)Ceza Zamanaşımı Süresi Uygulamasında Ne Tür Sorunlarla Karşılaşılabilir?

Ceza zamanaşımı süresi ancak haksız fiil failine karşı uygulanabilir, hukuken tazminat sorumlusu olan kişilere karşı uygulanamaz. Haksız fiil faili, adam çalıştıranın yardımcısı ya da aile başkanının sorumluluğu altında olan kişi ise, eylemi gerçekleştirene karşı ceza zamanaşımı süresi uygulandığı halde, adam çalıştıran ve aile başkanına karşı uygulanamaz. Bu kişilere karşı TBK’nun 72/1 maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır.

Faili ceza davasında yargılanırken öldüğü için kamu-davasının-düşmesi-kararı verilmişse, bu kez mirasçılara karşı açılacak tazminat davasında ceza zamanaşımı ileri sürülebilir.

Trafik kazalarından kaynaklanan manevi tazminat davaları da KTK 90, 109/son maddeleri uyarınca TBK’72.maddesindeki zamanaşımına tabidir. Bu nedenle bu davalarda da ceza zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Maddi tazminat davaları yönünden ise, ceza zamanaşımı yalnızca faile uygulanırken, KTK 109 daki ceza zamanaşımının faille birlikte işletene de uygulanmasıdır.

Faiz alacağı, asıl alacağın zamanaşımına tabidir. Asıl dava ceza zamanaşımına tabi ise, faiz alacağı da ceza zamanaşımından yararlanır. Asıl dava zamanaşımına uğramış ise, faiz alacağı da zamanaşımına uğrar. Asıl alacak ödendiğinde, faiz hakkı saklı tutulmamış ise faiz alacağı da sona erer. Asıl tazminat alacağı ödenmemişse, bu alacağın faizi de istenebilir.

Zamanaşımı Hangi Durumlarda Kesilir?

TBK’nun 154.maddesinde zamanaşımının kesilmesine dair hükümler düzenlenmiştir. Zamanaşımının durması nedenleri TBK’nun 153.maddesinde düzenlenmiştir. Durma halinde, sebep ortadan kalkınca durduğu ana kadar işlediği yerden devam eder. Kesilme halinde ise, o ana kadar işleyen süre yok olur. Sebep ortadan kalkınca yeniden (baştan itibaren) işlemeye başlar. Müteselsil borçlularda birine karşı zamanaşımı kesilirse diğerine karşı da kesilmiş olur.

Zamanaşımı ise, alacağın muaccel olmasıyla başlar (TBK 149.m) ise de;

  • Borçlu borcunu ikrar etmişse,
  • Borçlu borcuna karşılık faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuş ise,
  • Borçlu borcuna karşılık rehin vermiş ise,
  • Borçlu borcuna kefil göstermiş ise,
  • Alacaklı, alacağı ile ilgili hukuk mahkemesinde dava açmışsa,
  • Alacaklı kendisine karşı açılan davada alacağını defi yolu ile sürmüş ise,
  • Alacaklı alacağı ile ilgili hakeme başvurursa,
  • Alacaklı icra takibinde bulunursa,
  • Alacaklı alacağı ile ilgili iflas masasına başvurması hallerinde zamanaşımı kesilir.

Zamanaşımı asıl borçluya karşı kesilince, kefile karşı da kesilmiş olur. Kefile karşı kesilince, asıl borçluya karşı kesilmez.

Zamanaşımı kesilince yeni bir süre işlemeye başlar. Borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir mahkeme ya da hakem kararına bağlanmış ise, yeni süre her zaman 10 yıldır.

“Haksız Fiil Nedeniyle Maddi Tazminat Davası” başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler