Cinsel iftira atmak ile başka bir suça ilişkin iftira atmak arasında bir fark yoktur. İftira TCK’da suç olarak düzenlenen bir fiildir. Esasen burada cezalandırılan eylem, kişiye haksız bir şekilde işlemediği bir eylem ile ilgili yapılan isnad sonucu onun hakkında ceza verilmesi, yaptırım uygulanması ve adli birtakım işlemlere maruz kalmasına neden olunmasıdır.
“5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
İftira
Madde 267- (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.
(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (…) hükmolunur.
(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
(7) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 17/11/2011 tarihli ve E.: 2010/115, K.: 2011/154 sayılı Kararı ile.)
(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.
(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.”
İftira suçunun temel unsuru bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnadında bulunmak ve bu sebeple onun hakkında yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamaktır. Kanun metninde idari yaptırım uygulanmasını sağlamak da yer aldığı için kişi hakkında işlemediği bir kabahat sebebiyle idari yaptırım uygulanırsa da iftira suçu işlenmiş olacaktır.
* Suçun temel cezası 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak Bu fiile ilişkin eser ve delilleri uydurma da söz konusu ise ceza yarı oranında artırılır.
* Kişi hakkında gözaltı ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri daha uygulanmış ise maddenin bir ve ikinci fıkralarına göre tayin edilen ceza yarısı oranında daha artırılacaktır. Yani bu sebeple bir kez daha iftira atanın cezası artırılacaktır. Ayrıca kişinin özgürlüğünden koruma tedbirleri ile mahrum bırakılması halinde iftira atan kişi ayrıca TCK Md. 109’da düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da yargılanacaktır.
* İftira sebebiyle mağdur olan kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş ise iftira eden faile yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezası verilmesi gerekmektedir.
Kanunda kademeli olarak, iftiraya konu suçun ağırlığı kaynaklı mağduriyetin niteliğine göre cezanın artırılması benimsenmiştir.
İftira suçunun oluşabilmesi için, kendisine hukuka aykırı fiil isnat edilen kişinin bu fiili işlemediğinin failce bilinmesi gerekir. Bu bakımdan suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Başka bir deyişle iftira suçu muhtemel kastla işlenemez.
Cinsel İftiranın İspat Edilmesi Süreci Nasıl İşler?
İftira, isnad edilen suçun niteliğine göre ispatı gereken bir olgudur. Bir kişinin cinsel bir suçun faili olduğuna dair iftira ancak kişi orada olmadığını ispat ederek, MOBESE kayıtları ve CCTV (kapalı devre kamera sistemi) kayıtları ile bireysel olarak şahsi durumuna dair kayıtlar ile bunu ispat edebilir.
Örneğin kişinin hiç konaklamadığı bir otelde bir kadına tecavüz ettiği iddiası bakımından öncelikle otel kayıtları bir delildir. Sonrasında otelin güvenlik kamerası ve giriş çıkış kayıtları önem taşır. Sonrasında otel çalışanlarının tanık olarak beyanları ispat için bir kanıttır. Yine kişi hakkında var olan iletişim ve HTS kayıtları da ispat amaçlı etkili olabilecektir. Örneğin İstanbul’da işlenen böyle bir suçta suç tarihinde Ankara’da polisin GBT sorgulamasına girdiği belirlenen bir failin her şeyden önce suçu işlemediği belirlenmiş olacaktır. Fail suç tarihinde olay yerinde değilidir.
Suçun işlenmediğinin ispatı çok unsurlu ve detaylı araştırma ve inceleme yapılmasını gerektiren, kolluğun da titizlikle olayların akışını ortaya belirlemesi ve özenle çalışması zorunlu olan bir alandır.
İspat için öncelikle Cumhuriyet savcısı olaya CMK Md.160-161 kapsamında el koymalı ve kolluk eliyle iftiranın nasıl yapıldığı ve delil olarak sunulan bilgilerin nasıl uydurulduğuna ve düzenlendiğine dair bilgi toplanmalıdır. Bunun yanında bilgisine başvurulan kişilerin beyanları da iftirayı ispat etmede önemlidir.
Cinsel İftiraya Karşı Mağdurun Hakları Nelerdir?
Mağdur her zaman iftira edenin hakkında yetkili mercilere CMK Md. 158’e göre şikayette bulunabilir.
Mağdur olduğunu ispat bakımından yetkili mercilerin delilleri toplamasını talep edebilir. Bu yönde yetkili mercileri harekete geçirebilir.
İlgili kamu kurum ve kuruluşlarının elindeki delillerin dosya kapsamına alınmasını talep edebilir.
Masumiyetinin ispatlanmasını her zaman isteyebilir.
Kesin olarak iftira atıldığı belirlendikten sonra ise delilleriyle maddi ve manevi tazminat davası açmak ve yapılan saldırı sebebiyle tazminat talep etmek mümkündür. İftira hakka yönelen haksız bir saldırıdır ve kişinin hakları doğrudan zarar görür.
İftira atan bakımından hem cezai sorumluluk hem de tazminat sorumluluğu söz konusudur. Mağdur edilen bu yönüyle her iki hakkını da kullanabilir.
Cinsel İftirada Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?
İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar. Mağdurun fiili işlemediği sabit hale geldikten sonra suçu işleyen iftiracı bakımından dava zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır.
Cinsel İftira İçin Örnek Yargıtay Kararları
*Yargıtay 8.Ceza Dairesi Kararı (Esas : 2021/1798 Karar : 2023/2217 Karar Tarihi :11.04.2023)
“…II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği, tanık ifadeleri arasındaki çelişkinin gözden kaçırıldığı, hukuka aykırı, eksik inceleme ile karar verildiği ve benzerine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, sanık katılanın kendisine cinsel saldırıda bulunduğundan bahisle polis merkezine müracaatçı olması üzerine başlatılan soruşturmada dinlenen tanık beyanı ve alınan uzmanlık raporu ile katılanın atılı suçu işlemediği gerekçesiyle hakkında cinsel saldırı suçundan kovuşturmaya yer olamadığına karar verildiği, böylece sanığın iftira suçunu işlediği iddiasına ilişkindir.
2. Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı 10.10.2014 tarihli uzmanlık raporunda, mağdurdan alınan genital svap örneği ve mağdureden alınan iç çamaşırı üzerinde kan ve meni örneği bulunamadığı, bulunan vücut sıvısı örneğinin ise, sanıktan alınan kuru kan örneğinden farklı olup, bayan genotipik özellikte olduğu tespit edilmiştir.
3. Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Anabilimdalı Başkanlığı 13.04.2016 tarihli rapor, şahısta duygulanımda sığlık, düşünce içeriğinde fakirleşme, hesap kabiliyetinde ve soyutlama yeteneğinde zayıflık gözlendiği, kişide hafif derecede zeka geriliği (IQ50) saptandığı, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azaldığı, 5237 sayılı Kanun’un 32 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında olduğu, beyanlarına itibar edilebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
4. Tanık M.T., torunuyla veya yalnız olarak evden hiç ayrılmadığını, bakkala gitmediğini, eşinin yalnız kalmadığını, M.F. ise, sanığın eşi Veysel ile eve döndükten 15 dk kadar sonra katılanın eve geldiğini, birlikte yemek yediklerini, ellerini yıkamak ve üstünü değiştirmek üzere yanlarından ayrılması dışında sürekli yanlarında olduğunu, sanık …’un rahatsız veya huzursuz bir halini sezinlemediğini, tanık V.Ş. ise, katılanın üvey oğlu tanık M.T. ile karakola gitmek üzere evden ayrıldıkları, döndüklerinde katılan …’nün eve geldiğini gördüğünü, eşi sanık …’un renginin solmuş, tir tir titrediğini, ne oldu sorduğunda cevap veremediğini, katılan ve eşinin tavırlarından şüphelendiğini, ikametlerindeyken eşine sorduğunda titremeye başladığı, M.T.’nin kocası katılan …’nün mutfaga geldiğini eliyle vücuduna orasına burasına dokunduğunu, sonra salona geçtiklerini hanımının ne yaptıysa kendisini bayılttığını ayıldığında iç çamaşırını çıkmış olduğunu gördüğünü kendisine anlattığını beyan etmiştir.
IV. GEREKÇE
1. İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesi gerekir.Bu itibarla; sanığın cinsel saldırı olayına ilişkin beyanlarında kısmı çelişkiler bulunsa da katılan lehine ifade veren eşi tanık M.T., üvey oğlu M.F. ve katılan beyanlarının da çelişkili olması, sanığın aşamalarda olayı doğrulaması ve mahkemede olayı tekrar anlatırken zorlandığının duruşma tutanağında yer alması, sanığın mevcut zeka geriliği gözetildiğinde olay akışında yanılgıya düşmesinin olağan karşılanabileceği, sanığın tanık olarak dinlenen eşi V.Ş.’nin evden ayrılması ile sanık ile tanık M.T.’nin evde yalnız kaldıkları, katılan …’nün de sonradan eve geldiği, olay sonrası eve geldiğinde ise sanığı etkilenmiş halde gördüğünü aşamalarda beyan etmesi, sanığın iç çamaşırında herhangi bir kan ve meni örneğine rastlanmamasının tek başına atılı suçun işlenmediği kanaati oluşturmayacağı hususları dikkate alındığında eyleminin, suç işlemediğini bildiği kimselere suç isnadı biçiminde olmayıp, Anayasanın 74. maddesinde düzenlenen anayasal şikayet hakkını kullanma niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla, yasal unsurları itibariyle oluşmayan suçtan beraati yerine yazılı şekilde ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi,
2. Kabule göre ise, sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilirken uygulama maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasına aykırı davranılması hukuka aykırı bulunmuştur.
3. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
4.Bozma kararı içeriğine göre tebliğnamedeki 1 nolu bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Antalya 26.Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.05.2016 tarihli ve 2015/5 Esas, 2016/381 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.04.2023 tarihinde karar verildi”
* Yargıtay 8. Ceza Dairesi Kararı (Esas : 2017/17220 Karar : 2018/7253 Karar Tarihi :21.06.2018)
“…. Müşteki Av. …,Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu 10.06.2016 havale tarihli dilekçe ile …. – … Haber Ajansında çalışan şüphelilerin haber ajansı sayfasında “Mersin Kadın Platformu: Tacizci avukat …’yi teşhir ediyoruz” başlıklı haber ile Mersin Kadın Platform’nun, üniversitede 8 Mart çalışması yaparken gözaltına alınan 8 kadının gözaltı sırasında kendisi tarafından taciz edildiğine ilişkin açıklamasına yer vererek TEM şube müdürlüğünde 8 kadına tacizde bulunduğunu iddia ettiklerini, bu şekilde …. Haber ajansının web sayfasında ve sosyal medya hesabında kendisine iftira atıldığını ve hakaret edildiğini, bu haber içeriğine erişimin engellenmesi talebiyle yapmış olduğu müracaat neticesinde Mersin 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin 02.05.2016 gün ve 2016/2852 değişik iş sayılı kararı ile erişimin engellenmesine karar verildiğini belirterek ilgili haber ve karar suretini dilekçe ekinde sunduğu, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen yetkisizlik kararı üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu’nun 2016/86276 numaralı evrak üzerinden yapılan soruşturma sonucunda … hakkında şikayete konu haberin basın özgürlüğü kapsamında, düşünce açıklama, bilgi verme ve eleştiri sınırları içerisinde kaldığı, yazı içeriğinde onur, şeref ve saygınlığı rencide edici sözlerin kullanılmadığı, iftira suçunun oluşması için isnadın yetkili makamlara ihbar ve şikayette bulunmak suretiyle ya da basın yayın yoluyla hiç işlenmemiş fiilin isnat edilmesi yoluyla yapılması gerektiği, bu hali ile yüklenen suçların unsurları bakımından oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, müşteki Onur Kara’nın karara süresinde itirazı üzerine, İstanbul 14. Sulh Ceza Hakimliğinin 29.12.2016 tarih, 2016/641 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddedilerek kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
…
Somut olayda; “Tacizci …’yi teşhir ediyoruz” şeklinde verilen haber ile Mersin Üniversitesinde gözaltına alınan 8 kadının gözaltı sırasında avukat talep etmeleri üzerine müdafi olarak görevlendirilen Avukat … tarafından fiziki ve sözlü şekilde taciz edildiği yönündeki ifadelerin soruşturma açılmasını gerektiren fiil isnadına dair olup, ilgilisinin şeref ve haysiyetini ihlal edici, kişilik haklarını zedeler mahiyette olduğu da gözetilerek şüpheli veya şüphelilerin tespit edilerek savunmalarının alınmalarına, şikayete konu haber sayfasının ve varsa adli evrakın teminine yönelik olarak gerekli tüm soruşturma işlemleri yapıldıktan sonra şüpheli/şüphelilerin hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken hiç bir soruşturma işlemi yapılmaksızın verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yönelik itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, İstanbul 14. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2912.2016 gün, 2016/641 değişik iş sayılı itirazın reddine ilişkin kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 21.06.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.”
- Yargıtay 8. Ceza Dairesi Kararı (Esas : 2020/17815 Karar : 2023/550 Karar Tarihi :15.02.2023)
“…III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, sanığın, olay tarihinde katılanlara, balkondan karaktersizler diyerek bağırmak suretiyle hakaret ettiği ayrıca katılan …’in kendisini taciz ettiğinden bahisle şikayetçi olarak, … hakkında soruşturma açılmasına sebebiyet verdiği iddiasına ilişkindir.
2. Sanık, katılan …’in kendisini taciz ettiğine, katılan … ve temyiz dışı …’in ise kendisine hakaret ettiklerine dair dair şikayette bulunmuştur.
3. Sanığın şikayeti üzerine başlatılan soruşturma sonucunda, katılan … ile … ve … hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 03.11.2015 tarihli 2015/117862 soruşturma sayılı kararı ile takipsizlik kararı verilmiştir
4. Tarafların komşusu olan tanık S.K. aşamalarda alınan ifadelerinde \”Sanığın, katılanlarla sürekli kavga ettiğini, diğer komşularla da kavgaları olduğunu, olay anında …’in elinde tepsi ve içinde bardaklar olmasına rağmen, sanığın beni taciz ettin diyerek bağırdığını\” beyan etmiştir.
5. Sanığın annesi tanık H.Ş. ise kolluk ifadesinde \”Kızının psikolojik rahatsızlığı olduğunu, bu şekilde sürekli herkesle kavga ettiğini\” belirtmişken mahkeme alınan beyanında \”Katılanların kızına sürekli sataştığını, kızının rahatsız olduğuna dair ifade vermediğini\” beyan etmiştir.
IV. GEREKÇE
A.Sanığın Temyiz İstekleri Yönünden
1. Sanık Hakkında Hakaret Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Hükmün tür ve miktarı itibarıyla 5320 sayılı Kanun’un geçici 2 nci maddesi uyarınca kesin nitelikte bulundukları anlaşılmakla, sanığın temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
2. Sanık Hakkında İftira Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
a. Sanığın Sübuta ve Hakkında Lehe Hükümlerin Uygulanması Gerektiğine İlişkin Temyiz Talebinin İncelenmesinde;
İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesi gerekir.
Sanığın, aynı apartmanda ikamet ettiği ve komşuluk hukukundan kaynaklanan bazı sebeplerle aralarında geçimsizlik olduğu katılanlarla kavga etmesi sonrası, müşteki şüpheli sıfatı ile kollukta … olduğu ifadesinde, \”katılan …’in, apartmandan çıkmaya çalıştığı esnada kalçasını ellediğini, bağırması üzerine kafasını demirlere dayadığını, o esnada gelen …’in eşi … ve kızları …’in de kendisine o…u demek suretiyle hakaret ettiklerini\” iddia etmesi üzerine soruşturma başlatıldığı, yapılan soruşturma neticesinde tanık anlatımları da dikkate alınarak, sanığın soyut iddiaları dışında somut delil bulunmadığından bahisle katılanlar hakkında takipsizlik kararı verildiği olayda,
Sanığın, katılan … hakkındaki iddialarının, Anayasanın 74 üncü maddesinde düzenlenen anayasal ihbar ve şikayet hakkı kapsamında kalmadığı ve somut olayda iftira suçunun yasal unsurlarının oluştuğu, ayrıca sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin neden uygulanmadığının 5271 sayılı Kanun’un 231 … maddesinin 6 ncı fıkrasında belirtilen şartlar çerçevesinde değerlendirilerek, gerekçelendirildiği anlaşılmakla; mahkemenin kabul ve uygulamasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
B. Diğer Yönlerde
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımın doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından sanığın yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
A.Sanık Hakkında Hakaret Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde A-1 bendinde açıklanan nedenle sanığın temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B.Sanık Hakkında İftira Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde B-2 bendinde açıklanan nedenle Ankara 33. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.04.2016 tarihli, 2015/1494 Esas 2016/701 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.02.2023 tarihinde karar verildi.”