4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 282/2. maddesi uyarınca çocuk ile baba arasında soybağı ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur. Soybağının kurulması yollarından biri olan hakim hükmü ile kastedilen babalık hükmüdür ve uygulamada bu hükmün kurulması amacıyla açılan dava babalık davası olarak adlandırılır.
TMK’nın 301. maddesi babalık davasını düzenlemiştir. Madde metni şu şekildedir;
“B. Babalık hükmü
I. Dava hakkı
Madde 301- Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.
Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.”
Babalık Davasını Açma Hakkı Kimlere Aittir ve Kimlere Karşı Açılmalıdır?
TMK m. 301’e göre babalık davasını açma hakkı ana ve çocuğa verilmiştir.
Çocuk ergin ise babalık davasını kendisi açabilecektir. Eğer ergin çocuk tam ehliyetsiz ise babalık davası açamaz zira babalık davası açma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Böyle bir halde tam ehliyetsiz olan ergin çocuğa süresi içinde temsil kayyımı atanarak babalık davası açılmalıdır.
Babalık davası açma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan ergin olmayan çocuk sınırlı ehliyetsiz olsa da bizzat dava açabilir ancak çocuk ayırt etme gücünden yani temyiz kudretinden yoksun ise babalık davası gene atanacak olan bir temsil kayyımı tarafından açılmalıdır.
Çoçuk tarafından açılan babalık davası ile anne tarafından açılan babalık davası tamamen birbirinden bağımsızdır. Bu nedenle anne tarafından evvelce açılan ve kaybedilen yahut anne tarafından feragat edilen bir babalık davası bulunsa bile çocuğun babalık davası açma hakkı ortadan kalkmaz.
Ana ve çocuk tarafından açılan babalık davaları birbirinden bağımsız olması ana ve çocuğun beraberce babalık davası açmalarına mani değildir.
Babalık davasında davalılar TMK m. 301/2’de belirtilmiştir. Buna göre babalık davası babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Baba ayırt etme gücünden yoksun ise babaya karşı açılan babalık davası babanın yasal temsilcisi tarafından yürütülmelidir. Gene babalık davası kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan babanın sınırlı ehliyetsiz olması hali dahi babanın davayı bizzat yürütmesine mani olmamalıdır ancak babalık davasının mali sonuçları bulunduğundan sınırlı ehliyetsiz babaya karşı açılan babalık davasının babanın yasal temsilcisince yürütülmesi gerekir.
Baba dava öncesinde ölmüş ise babalık davası mirasçılarına karşı açılmalıdır. Gene babalık davası devam ederken babanın vefat etmesi halinde de taraf teşkili sağlanarak babalık davasının mirasçılara karşı devam ettirilmesi gerekir.
Babalık davası kamu düzenini ilgilendirdiğinden Cumhuriyet savcısına ve Hazineye ihbar edilmelidir. Ayrıca dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir. ( TMK m. 301/3)
Babalık Karinesi Nedir?
Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden itibaren üçyüz gün içinde dünyaya gelen çocuğun babası karine olarak kocadır.
TMK m. 302’ye göre babalık davası davalısının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır. Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur. Bu durum koca olmayan kimsenin babalığı karinesi olarak adlandırılır.
Babalık karinesinin aksini ispatlama yükü davalıya aittir. Davalının çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlaması ile babalık karinesi geçerliliğini kaybedecektir.
Babalık Davası Hangi Süre İçinde Açılmalıdır?
TMK m. 303’e göre babalık davası çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.
Bir yıllık dava açma süresi hak düşürücü süre olduğundan süre geçtikten sonra açılan dava reddedilir. Ancak bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
Babalık Davasında Ananın Mali Hakları Nelerdir?
TMK m. 304’e göre ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından aşağıdaki giderlerin karşılanmasını isteyebilir;
1. Doğum giderleri,
2. Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,
3. Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler.
Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir.
Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirilir.
BABALIK DAVASI İLE İLGİLİ YARGITAY UYGULAMALARI
Babalık davasını açmak ve takip etmek kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakka ilişkin olup, açıkça düzenlenmemişse hak sahibinin ölümü halinde mirasçılara geçmez
4721 sayılı Kanun’un 301 inci maddesi gereğince babalık davası anne ve çocuk tarafından açılabilir, dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı dava açılabilir. Babalık davasını açmak ve takip etmek kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakka ilişkin olup, açıkça düzenlenmemişse hak sahibinin ölümü halinde mirasçılara geçmez. Bu nedenle çocuğun mirasçılarının dava açma hakkı bulunmamaktadır. Davacının iş bu davayı açma hak ve yetkisi bulunmadığından, davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek inceleme yapılması doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru bulunan İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir. ( Y 2. HD 01.07.2024 T, 2024/3256 E., 2024/5054 K.)
Bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın reddi gerekir
İlgililer tarafından açılacak soybağının reddi davasının düzenlendiği 4721 sayılı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrasında dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilecekleri, son fıkrasında ise kocanın açacağı soybağının reddi davasına ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bir hükmün kıyas yolu ile uygulanabilmesi için bu konuda açık düzenleme olmaması gerekir. İlgililer tarafından açılacak soybağının reddi davasında ayrıca bir hak düşürücü süre ve başlangıç tarihi öngörülmüş olup, kocanın açacağı soybağının reddi davasına ilişkin hak düşürücü süreye yönelik hükümlerin kıyasen uygulanması mümkün değildir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, davacının, kocanın altsoyu sıfatı ile bu davayı, kocanın (yani davacının babası Tekin’in) ölümünü öğrenmesinden başlayarak bir yıl içinde yani en geç 19.08.2013 tarihinde açması gerekirken bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 14.07.2017 tarihinde açmış olduğundan davanın hak düşürücü sürede açılmadığından reddine karar verilmesi gerekir. Kararın açıklanan sebeple bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. ( Y 2. HD 29.04.2024 T, 2024/2993 E., 2024/2934 K.)
Babalık davası kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğinde olduğundan takip edebilmesi için özel yetkiyi içeren vekâletname gerekir
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 74 üncü maddesi gereğince açıkça yetki verilmemiş ise vekil, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 301 inci maddesine göre, evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle kurulabilir. Bunu sağlayan davalar ise babalık davası ve tanıma beyanının tespiti davalarıdır. Bu davalar, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Dairemizin 21.11.2023 tarih ve 2023/4791 Esas-2023/5422 Karar sayılı ilamı ile 6100 sayılı Kanun’un 74 üncü maddesi gereğince, kararı temyiz eden davalı vekilinden, iş bu davayı takip edebilmesi için özel yetkiyi içeren vekâletname istenmesi ve bu süre içinde vekâletname verilmemesi halinde kararın asıla tebliği ile, asıl tarafından temyiz veya temyizden feragat dilekçesi verilmesi halinde dilekçe eklendikten sonra gönderilmek üzere iadesine karar verilmiştir.
Dosyanın iadesinden sonra Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekiline muhtıra tebliğ edilmesine rağmen vekil tarafından dosya arasında bulunan vekaletnamenin okunaksız bir sureti dosyaya sunulmuş ancak özel vekaletname sunulmamıştır. Bu nedenle karar davalı asıla tebliğ edilmiş ancak davalı asıl tarafından herhangi bir dilekçe sunulmamıştır. 6100 sayılı Kanun’un 74 üncü maddesi gereğince davalı … vekili Avukat … iş bu “Babalığın Hükmen Tespiti” davasını takip etme yetkisi bulunmamaktadır. (Y 2. HD 26.02.2024 T, 2024/1198 E., 2024/1194 K.)
Babalık davası açılınca hakim, 4721 sayılı Kanun’un 333 üncü maddesi gereğince yargılama devam ederken çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedebilir
Babalık davası açılınca hakim, 4721 sayılı Kanun’un 333 üncü maddesi gereğince yargılama devam ederken çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedebilir. İştirak nafakası ise hükmün kesinleşmesinden itibaren velayet hakkı kendisinde olmayan ebeveyn tarafından ödenen nafaka olup çocuk yararına nafakaya hükmedilirken, dava tarihinden hükmün kesinleşmesine kadar tedbir, hükmün kesinleşmesinden itibaren ise iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, davacı vekili tarafından 25.05.2023 tarihli talep açıklama dilekçesi ile iştirak nafakası talebini artırabileceği de dikkate alınmak suretiyle, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. ( Y 2. HD 24.04.2024 T, 2024/277 E., 2024/2812 K.)
Fer’î müdahale talebinin kabulü halinde dâhi davalılar tarafından hüküm temyiz edilmediğinden Hazinenin temyiz hakkı bulunmamaktadır
Babalık davası, Kanun gereği Cumhuriyet Savcısı ve Hazine’ye ihbar edilir. Hazine, müdahale dilekçesi vererek davalı yanında davaya feri müdahil olarak davaya katılmayı talep edebilir. Davaya katılma talebi Mahkemece kabul edilen feri müdahil, lehine katıldığı taraf ile hükmü birlikte temyiz edebilir. İş bu davada ihbar olunan Hazine, davaya katılma talebinde bulunmadığından Hazine’nin müdahilliği konusunda da karar verilmemiştir. Fer’î müdahale talebinin kabulü halinde dâhi davalılar tarafından hüküm temyiz edilmediğinden Hazinenin temyiz hakkı bulunmamaktadır. ( Y 2. HD 18.04.2024 T, 2023/9074 E., 2024/2625 K.)
Dava babalık davası değil, nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğundan asliye hukuk mahkemesi görev alanında kalmaktadır
Davacıların murisi Neriman’ın babasının … olduğunun tespiti talebi nüfus kayıt düzeltme davası olup asliye hukuk mahkemesi görev alanında kalmaktadır. Ancak aile mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin verilen bozma ilamı sebebi ile görev hususu kesinleşmiştir. Mahkemece yapılacak iş, bu davanın nüfus davası olduğu, nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, … ile baba olduğu iddia edilen … arasında DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek davacıların bu talebi ile ilgili bir karar verilmesidir. Davanın kamu düzenini ilgilendirdiği de dikkate alınarak ilgili kişilerin mezar yerlerinin araştırılması ancak her türlü araştırmaya rağmen bulunamaması veya gereken materyallerin elde edilememesi halinde sağ kalanlar arasında hangi kişilere ait DNA materyallerinin gönderilmesi halinde babalığın tespit edilebileceği hususunun Adli Tıp Kurumu’ndan sorularak, sonucuna göre ilgili kişiler arasında DNA testi yaptırılıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. (12.03.2024 T, 2023/8938 E., 2024/1669 K.)
Yaşı küçük çocuğun kayyım tarafından temsili zorunlu bulunduğu hâlde Cumhuriyet Başsavcılığı ve Hazineye dava ihbar olunmadan, çocuğa kayyım atanmadan karar verilmesi bozma nedenidir
4721 sayılı Kanun’un 301 inci maddesi gereğince babalık davasının, Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye, dava ana tarafından açıldığında kayyıma, kayyım tarafından açılmış ise anaya ihbar edileceği hükme bağlanmıştır. Dava çocuk adına anne tarafından açılan babalık davası olup, dava, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye ihbar edilmeden, küçüğe kayyım atanmadan karar verilmiştir. Babalık davasının Cumhuriyet savcısına ve Hazineye ihbarı ve yaşı küçük çocuğun kayyım tarafından temsili zorunlu bulunduğu hâlde Cumhuriyet Başsavcılığı ve Hazineye dava ihbar olunmadan, çocuğa kayyım atanmadan yargılamaya devamla işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Kabule göre de, 4721 sayılı Kanun’un babalık davasında geçici önlemler bölümünde yer alan 333 üncü maddesi gereğince babalık davası ile birlikte nafaka istenir ve hâkim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir. Dosya arasında bulunan Adli Tıp Kurumu raporu ile küçük Alin Güneş Erdaş’ın babasının davalı … olduğunun bildirildiği de gözetildiğinde ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve giderleri ile birlikte hakkaniyet ilkesi de gözetilmek suretiyle tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken bu konuda karar verilmemiş olması doğru görülmemiş, kararın bu yönüyle de bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. ( Y 2. HD 18.03.2024 T, 2023/8263 E., 2024/1812 K.)