Edit Content
KURUMSAL
FAALİYET ALANLARI
MEDYA

Tehdit Suçu, Cezası ve Nitelikli Halleri

Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu sistematiğinde “Hürriyete Karşı Suçlar” arasında yer almıştır. Zira insan, ancak kendini güven içerisinde hissettiği ölçüde hürdür. Neticeten bu suçla korunan hukukî yararın; kişilerin huzur ve sükûnu, kendilerini güvende hissetme hakları olduğu ifade edilebilir.

Bu suç fail bakımından bir özellik göstermez. Herkes, bu suçun faili olabilir. Mağdur açısından da aynı durum söz konusudur. Ancak belli yahut belirlenebilir bir kişi olması şarttır. Eğer mağdur ferden belirli değilse, genele yönelik bir tehdit söz konusu ise, TCK 106’ncı maddenin unsurları oluşmuş sayılamaz. Şartları varsa TCK 213’te düzenlenen “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” suçu oluşabilir.

Mağdurun aklî melekelerinin, tehdit fiilinin anlam ve sonuçlarını kavrayacak yeterlilikte olması şarttır. Bir akıl hastasının yahut bir bebeğe karşı tehdit suçunun işlendiğinden söz edilemez. Fakat bu gibi kimselere bir zarar verilebileceğinden bahisle, bunların yakınlarına karşı tehdit suçunun işlenmesi mümkündür.

Ayrıca dikkat edilecek olursa, tehdit konusu eylemler henüz gerçekleşmemiş eylemlerdir. Mağdur, ileride gerçekleşecek bir kısım saldırılardan bahisle korkutulmaktadır. Eğer saldırı o anda gerçekleşmiş olsa, tehdit oluşmaz. Konusuna göre cinsel saldırı (TCK 102), kasten yaralama (TCK 86,87), cebir (TCK 108) gibi suçlar gündeme gelebilir.

Tehdit, soyut bir tehlike suçudur. Umulan neticenin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği herhangi bir önem taşımaz. Zarar tehlikesinin objektif olarak varlığı gerekli ve yeterlidir. Bunun bir diğer neticesi olarak, mağdurun sübjektif hassasiyet ölçüleri hiçbir önem taşımaz.

Tehdit eyleminin mutlaka söz ile işlenmesi de şart değildir. Yazılı bir iletiyle işlenmesi mümkün olduğu gibi, mağdura mermi göndermek gibi sembolik davranışlarla da işlenebilir. Bu manada tehdit suçu serbest hareketli bir suç mahiyetindedir.

Hayat, vücut ve cinsel dokunulmazlığa yönelik tehdit (TCK 106/1-1.cümle)

“Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” (TCK 106/1- 1. cümle)

Yukarıda ifade edilen suçun, her durumda mağdurun bizzat şahsına yönelmesi şart değildir. Nitekim kanun, “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden…” hükmünü içermektedir. Bu yakınlığın ille de akrabalık biçiminde ortaya çıkması şart değildir. Mağdurun duygusal yakınlık taşıdığı bir kişi de kanunun koruma alanına dâhildir. Zira aslolan; tehdidin yöneldiği hedef bakımından, mağdurun bir iç rahatsızlık, huzursuzluk yaşaması ve bu tehdit sebebiyle mağdurun irade hürriyetini selbeden bir soyut tehlikenin ortaya çıkmasıdır.

Buna göre tehdit; mağdurun kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırıdan bahisle gerçekleşmiş olmalıdır. Suçun bu biçimde işlenmiş olması hâlinde, takibi şikâyete tâbi değildir.

Malvarlığına ve sair haklara yönelen tehdit

“…Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” (TCK 106/1-2.cümle)

Öğretide mağdurun yakınlarına yönelen tehdidin TCK 106.maddesinin ilk fıkrasının ilk cümlesi bakımından geçerli olduğu belirtilmektedir. Ayrıca ikinci cümlesi bakımından ise tehdidin bizzat mağdurun şahsına yöneltilmesi gerektiğini ifade edilmektedir. Kanımızca maddenin koruduğu hukukî yarar bakımından böylesi bir ayrım yapılması mümkün değildir. Malvarlığına yönelen tehdidin hayata, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelen tehdit kadar ağır olmadığı doğrudur. Ancak zaten kanun koyucu bu dengeyi cezayı hafifletmek suretiyle kurmuştur. İlaveten bir de yasanın uygulama alanını daraltmanın anlam ve gereği yoktur; hem yasanın ruhuna da aykırıdır.

Bu cümle kapsamında işlenen tehdit suçları bakımından kanun koyucu belli bir hak ile sınırlama yapma cihetine gitmemiştir. Buna göre ilk cümlede belirtilenler dışındaki hukukî değerler bakımından gerçekleşecek tehdit bu cümle kapsamında kalacaktır.

Bu cümle kapsamında kalan tehdit suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tâbidir.

Suçun nitelikli halleri

Kanun koyucu tehdit suçunun kimi işleniş biçimlerini ağırlaştırıcı neden saymıştır. Buna göre tehdidin;

  1. a) Silahla,
  2. b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
  3. c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
  4. d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Tehdit suçunun silahla işlenmesi (TCK 106/2-a)

“Silah” kavramından ne anlaşılması gerektiği, TCK 6/1-f maddesinde açıklanmıştır.

Tehdidin silahla işlenmesi, suçun işlenişini kolaylaştırdığı gibi mağdur üzerinde oldukça yoğun bir korku yaratmaktadır. Silahın suçun icrası sürecinde kullanılması şart olmayıp, teşhiri dahi yeterlidir. Hatta bu silahın gerçek bir silah olup olmadığı da bir önem taşımaz. Aslolan mağdur üzerinde yarattığı korkutucu etkidir. Bu etki de orta derecede zekâya sahip bir kimseyi korkutmaya elverişli olması manasına gelir.

Tehdit suçunun, failin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle işlenmesi (TCK 106/2-b)

Failin, kendisini tanınmayacak bir hâle koyması mağdurun savunma imkânını zayıflatmakta, failin de belirlenmesini zorlaştırmaktadır. Maske takmak, tanınmasına engel olacak şekilde makyaj yapmak vs. bu kapsamdadır. Yapılan değişikliğe rağmen mağdurun kendisini tanımış olmasının bir önemi yoktur.

Aynı şekilde tehdit suçunun imzasız mektupla işlenmesi durumunda da aynı şey söz konusudur. Kim tarafından tehdit edildiğini bilemeyen mağdurun tedirginliği artar, kime karşı ve ne şekilde tedbir alacağını kestiremez. Uydurma isim ve imzalı mektup da bu kapsamdadır.

Yine tehdit suçunun bir kısım özel işaretlerle; mesela mağdurun kapısına hançer, kurukafa, ilmik vs. bırakarak işlenmesi hâlinde, mağdurun üzerinde daha etkili bir korku yaratılmış olacağı öngörülerek cezanın artırımı cihetine gidilmiştir.

Tehdit suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (TCK 106/2-c)

Tehdit suçunun bu şekilde işlenmesi, bir yandan yarattığı korkunun yoğunluğunu arttırırken, diğer yandan mağdurun korunma imkânlarını oldukça zayıflatmaktadır. Buna göre nitelikli hâlin uygulanması için faillerin en az iki kişi olmaları gerekir.

Tehdit suçunun var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi (TCK 106/2-d)

Tehdidin bu şekilde işlenmesi, mağdur üzerindeki psikolojik baskıyı oldukça arttıracaktır. Örgütlü bir tehdidin karşısında tek başına kaldığını düşünen mağdur üzerinde korkunun tesiri oldukça büyük olacaktır. Eylemin bu şekilde gerçekleştirilmesinin nitelikli hâl kabul edilmesinin gerekçesi budur. Bu madde kapsamında ağırlaştırıcı sebebin uygulanması için failin gerçekten bahsettiği örgütün bir mensubu olması şart değildir. Mağdur nezdinde bu yönde bir kanaat uyandırma maksadıyla hareket etmiş olması yeterlidir.

Suçla ilgili diğer hususlar

Tehdit suçu bakımından görevli mahkemeler, Asliye Ceza Mahkemeleri’dir.

Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir. (TCK 106/3)

Bu suçlarda zamanaşımı süresi 8 yıldır. (TCK 66)

Ceza davaları ile ilgili olarak Ankara Ceza Avukatı başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler