Edit Content
KURUMSAL
FAALİYET ALANLARI
MEDYA

Tasarrufun İptali Davası

Tasarrufun iptali davası, borçluların alacaklılarından mal kaçırma gayesi ile yaptıkları tasarrufların önüne geçmek için TBK’da düzenlenen muvazaa kavramından farklı olarak İcra ve İflas Kanunu ile düzenlenmiş bulunan bir dava türüdür.

Alacaklarını tahsil edemeyenin, bu alacakları ile sınırlı olmak kaydı ile borçlunun hukuken geçerli bir şekilde malvarlığı üzerindeki tasarruf işlemlerinin iptal edilmesine olanak sağlayan bir dava türüdür. Borçlu tarafından yapılan bu tasarruf alacaklının zararına yapılmış, gerçekte mevcut bir tasarruf olmalıdır.

Muvazaa olmamalı veya işlemin sahih ve gerçeliliği söz konusu olmalıdır.

Bu dava, İcra iflas hukukuna özgü bir dava türüdür. Muvazaa’dan bu nedenle ayrılmaktadır. Muvazaa ve tasarrufun iptali davalarının konu, nitelik ve sonuçları farklı olsa da amaçları aynıdır.

Dava sonunda sadece alacaklının alacağı ölçüsünde dava konusu mal ya da hak üzerinde iptal hakkı kazanılır.

Üçüncü kişi, iptale tâbi tasarrufun konusunu teşkil eden mallar üzerinde alacaklının cebri icrasına katlanmakla yükümlü olur.  Malın iadesine sebep olduğundan bu davaya ‘eda davası’ da denilebilir.

Tasarrufun İptali Davasında Taraflar Kimlerdir?

Alacaklı olan kişi Davacı’dır.

Borcu yapan ve ödemeyen kişi ise Davalı Borçlu olarak davanın tarafıdır. Öncelikle aleyhine davanın açılması gereken kişidir.

İİK’nın 282 inci maddesinde davalı olarak gösterilebilecek kişiler;

– borçlu ve borçlular ile hukuki muamelede bulunan üçüncü kişiler,

– borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kişiler ve mirasçıları olarak sayılmıştır.

Kötü niyet sahibi diğer üçüncü kişiler de bu davada davalı gösterilebilecektir.

Borçlu ve davalı gösterilen diğer kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı söz konusudur.

Böylece dava sonucunda iptal halinde 3. kişi Davalı borçluya uğradığı zarara ilişkin başvurabilecektir.

Borçlu ile birlikte iptale tâbi olan işlemin tarafları ve onların külli halefleri davalı konumundadır bu davada.

Davacı alacaklı, sadece borçluyu veya sadece tasarrufu devralan üçüncü kişiyi davalı göstermiş ise usul ve tarafların belirlenmesi bakımından hâkim bu nedenle davayı reddetmemeli, davacıya husumet noksanını tamamlaması için süre verilmelidir.

Tasarrufun İptali Davası Şartları

* Yargıtay 15. Hukuk Dairesi «Tasarrufun iptâli davalarının kanun uyarınca geçerli tasarruflar için sözkonusu olabileceğini, başka bir deyişle muvazaalı olmayan, geçerli satışların tasarrufun iptâli davasının konusunu teşkil edebileceğini» (15. HD. 18.9.2002 T. 3326/3957; 16.1.2002 T. 5624/97; 5.6.2001 T. 2478/3026; 15.2.2001 T.) kararlaştırmıştır.

* İka edilmeye uygun bir borç ilişkisi söz konusu olmalıdır.

* Kesinleşmiş bir icra takibi işlemi var olmalıdır.

* Bir tasarrufun iptâl edilebilmesi için, davacı-alacaklının alacağının, dava konusu yapılan bu tasarruftan önce doğmuş olması gerekir. Borçlunun tasarrufta bulunurken, o tarihte (tasarruf tarihinde) mevcut olmayan bir alacaklısına zarar vermesi mümkün değildir.

Tasarrufun İptali Davası Ne Kadar Sürer?

Davanın ne kadar süreceğini öngörmek, dosya kapsamını bilmeden yapılamaz.

Dosyadaki delillerin toplanması, mahkemenin iş yoğunluğu, duruşma gün aralıklarının belirlenmesi gibi pek çok etken dava süresini ve sürecini etkiler.

Ayrıca iptali istenen işlemlerin karmaşıklığı ile ne şekilde cereyan ettiğinin ispatı da dava süreci etkileyen faktörlerdir.

Genel anlamda bu davalar için 1,5 yıl ile 3 yıl arasında bir süre öngörmek mümkündür.

Tasarrufun İptali Davasında Hak Düşürücü Süre

Tasarrufun iptali davası hak düşürücü süreye tabi olup, yapılan tasarrufun üzerinden Kanunda öngörülen sürelerin geçmesiyle dava hakkı da ortadan kalkar.

İİK’nun 278 inci maddesinde sayılan ve butlanı gereken tasarruflar bakımından bu süre geriye doğru 2 yıldır.

İİK’nun 279’uncu maddesinde sayılan ve borçluya zarar verme kast ve bilinciyle yapıldığı açık olan tasarruf işlemleri bakımından ise bu süre, tasarruf işleminin alacaklı tarafından bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde bu tarihten itibaren beş yıllık hak düşürücü süreye tabidir.

Tasarrufun İptalinde İspat Yükü Kimdedir?

Bu dava bir işlemin iptaline dair olduğu için iptal sebeplerinin de kanunda sayılan hallerden olup olmadığı bakımından Davacı Tarafça ispatlanması gerekir. Bu nedenle ispat yükü davacı alacaklı üzerindedir.

Alacaklı, bu davada borçlunun mallarını kendisine zarar vermek maksadıyla 3. kişiye devrettiğini, tasarruf işlemlerinin borcu ödemekten kaçınmak amacıyla yapıldığını, malları devralan 3. kişinin de bu durumu bildiğini ispatlamalıdır. Genel anlamda dava bakımından ispat yükü Davacı Alacaklıdadır ve bu sorumluluk sebebiyle ispata yarar delillerin titizlikle toplanması, mahkemeye sunulması ve toplanması gerekenlerin de mahkemeden celbinin istenmesi gereklidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler