Taksirle Yaralama Suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinde düzenlenmiştir.
Taksir, dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya düzene, buyruklara ve talimata uymazlıktan doğan kusurlu olma durumu olarak tanımlanmaktadır.
Taksirle yaralama ise dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya düzene, buyruklara ve talimata uyulmaması nedeni ile bir kimsenin yaralanmasına neden olunmasıdır. Taksirle yaralama suçunun en çok karşılaşıldığı durumlar trafik kazalarından, iş kazalarından ve hekim hatalarından kaynaklanan yaralanmalardır. Belli faaliyetlerde bulunan kimselerin başkalarına zarar vermemek için bir takım önlemler alması ve bazı hareket kurallarına uymaları zorunludur. Bu kurallar toplum olarak yaşama zorunluluğundan doğabileceği gibi, devlet müdahalesiyle de varlık kazanmış olabilirler. Ayrıksı bir kusurluluk biçimi olan taksirli suç bu kuralların ihlal edilmesi sonucu belirir, fail tedbirli ve öngörülü davranmadığı için cezalandırılır. Bu bakımdan sorumluluğun nedeni, öngörebilme imkân ve ödevinin varlığına rağmen sonuca iradî bir hareketle neden olmaktır.
5237 sayılı TCK’nın 89. maddesinin birinci fıkrasına göre, taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacaktır.
Nitelikli Haller
Maddenin ikinci fıkrasında, cezanın artırılmasına neden olan bir kısım haller düzenlenmiştir. Buna göre taksirle yaralama;
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- Vücudunda kemik kırılmasına,
- Konuşmasında sürekli zorluğa,
- Yüzünde sabit ize,
- Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, neden olmuşsa ceza yarı oranında artırılacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, cezanın artırılmasına neden olan başkaca bir kısım haller düzenlenmiştir. Burada belirtilen yaralanmalar ikinci fıkradaki yaralanmalarda daha ağır niteliktedir. Buna göre taksirle yaralama;
- İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- Yüzünün sürekli değişikliğine,
- Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılacaktır.
Maddenin dördüncü fıkrasına göre, fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması hâlinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır.
Beşinci fıkraya göre, taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmayacaktır. Şikâyet süresi altı aydır ve bu süre suçun işlenmesinden ve failin öğrenilmesinden itibaren başlayacaktır.
Bilinçli Taksir
Burada bilinçli taksir kavramına değinmekte fayda vardır. Bilinçli taksir, neticenin gerçekleşmesini istemeyen failin, hareketinin tipe uygun, hukuka aykırı bir sonuca neden olabileceğini öngörmesine rağmen, hareketine devam ederek neticeyi meydana getirmesidir. Basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırıcı ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörememesi, bilinçli taksir halinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır. Hukuka aykırı neticeyi öngördüğü halde gerçekleşmeyeceğine güvenen ve bu güvenle hareketini sürdüren failin söz konusu güveninin dayanağı, talih, bilgi, yetenek, deneyim vb. gibi çeşitli etkenler olabilir. Yaralama eyleminin bilinçli taksirle işlenip işlenmediği hususunun tespiti her olay için ayrı ayrı incelenmesi gereken bir durumdur. Ancak yerleşmiş Yargıtay yerleşik içtihatları kırmızı ışıkta geçilmesi nedeni ile meydana gelen yaralamalarda genel olarak bilinçli taksirin var olduğu yönündedir. Yaralama eyleminin bilinçli taksirle işlenmesi halinde TCK m. 22/3’e göre verilen ceza üçte birinden yarısına kadar artırılacaktır.
Taksirle yaralama suçları uzlaşmaya tabi suçlardandır.
Ceza davaları ile ilgili olarak Ankara Ceza Avukatı başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Taksirle Yaralama Suçu Mevzuatımızda Nerede Düzenlenmiştir?
Taksirle yaralama suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 89. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni;
“Madde 89– (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
- a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- b) Vücudunda kemik kırılmasına,
- c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
- d) Yüzünde sabit ize,
- e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
- a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
- e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/5 md.) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.“ şeklindedir.
TCK m. 89’da düzenlenen taksirle yaralama suçunun madde gerekçesinde aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir;
Madde metninde, taksirle yaralama suçu tanımlanmıştır. “Genel Hükümler” başlıklı Birinci Kitapta yer alan taksire ilişkin hükümler, bu suç açısından da geçerlidir. Yaralama kavramının içeriği bakımından, kasten yaralama suçuna ilişkin gerekçeye bakılmalıdır.
Maddenin iki ve üçüncü fıkralarında taksirle yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâlleri düzenlenmiştir. Bu hususlarla ilgili açıklamalar için, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerine ilişkin madde gerekçesine bakılmalıdır.
Dördüncü fıkrada, birden fazla kişinin yaralanmasına neden olunması hâlinde, verilecek cezanın alt ve üst sınırı belirlenmiştir.’
Suçun Maddi Ve Manevi Unsurları Nelerdir?
Taksirle yaralama suçunun maddi unsuru kişinin başkasının vücuduna acı vermesi veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmasıdır. Bu sonuçları doğurmaya elverişli her türlü hareket bu suça vücut verebileceğinden serbest hareketli bir suçtur.
Suçun manevi unsuru taksirdir. Basit taksir TCK m 22/2’de dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi olarak tanımlanmıştır. Bilinçli taksir ise aynı maddenin 3. fıkrasında tanımlanmıştır; buna göre bilinçli taksir, kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesidir.
Bu bağlamda basit taksir ve bilinçli taksir kavramlarının açıklanması gerekmektedir.
Basit (Bilinçsiz) Taksir – TCK m 22/2
Taksir istisnai bir kusurluluk şeklidir. Toplumsal yaşamda belli faaliyetlerde bulunan kimselerin başkalarına zarar vermemek için bir takım önlemler alması ve bazı davranış kurallarına uyma zorunlulukları bulunmaktadır. Bu kurallar toplum olarak yaşama zorunluluğundan doğabileceği gibi, Devletin müdahalesiyle de ortaya çıkabilmektedir. Taksirli suç bu kuralların ihlal edilmesi sonucu belirir, fail tedbirli ve öngörülü davranmamış olduğu için cezalandırılır. Bu bakımdan sorumluluğun nedeni, öngörebilme imkân ve ödevinin varlığına rağmen sonuca iradi bir hareketle neden olmaktan kaynaklanmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir.
Öğretide de benimsendiği üzere Ceza Genel Kurulunun birçok kararında taksirin unsurları;
1-Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması,
2-Hareketin iradi olması,
3-Neticenin iradi olmaması,
4-Hareket ile netice arasında nedensellik bağının bulunması,
5-Neticenin öngörülebilir olmasına rağmen öngörülememiş olması,
Şeklinde kabul edilmektedir.
Failin iradesi kasten işlenen suçlarda neticeye, taksirli suçlarda ise harekete yöneliktir. Gerek kanun tarafından konulan, gerekse ortak deneyimler ürünü olan kurallara iradi olarak riayetsizlik suretiyle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranıldığı takdirde, bir takım zararlı neticelerin doğabileceği öngörülebiliyorsa taksir söz konusu olacaktır. Yapılan hareketin neticesi ortak tecrübeye göre öngörülemiyorsa ve hukuken de böyle bir yükümlülük getirilmemişse, taksirli hareketten söz edilemeyecek, “kaza” ya da “tesadüf” olarak adlandırılan bu hâl nedeniyle cezai sorumluluk gündeme gelmeyecektir.
Diğer bir anlatımla; taksirle işlenen suçlarda icrai ya da ihmali hareketin iradi olması ve meydana gelen neticenin öngörülebilir olması gerekmekte olup, iradi bir davranış bulunmadığı takdirde taksirden bahsedilemeyeceği gibi, öngörülemeyecek bir sonucun gerçekleşmesi hâlinde de kaza ya da tesadüf söz konusu olacağından, failin taksirli suçtan sorumluluğuna gidilemeyecektir. Öngörülebilme, belirli niteliklere sahip olan failin gerçekleştireceği hareketinin zararlı neticelerini tahmin edebilmesi imkanı olarak açıklanabilecek olup, öngörülebilme imkansız ise, kaza ve tesadüf söz konusu olacaktır.
Taksirle de işlenebilen bir suçun maddi unsurlarında tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu hataya düşülmesi kusurluluğu ortadan kaldırmayacaktır. Örneğin, gerekli dikkat ve özeni göstermeden gece gördüğü karartıya av hayvanı olduğunu düşünerek ateş eden ve bir kişinin ölümüne neden olan fail, taksirle öldürmeden sorumlu olacaktır.
b.Bilinçli Taksir -TCK 22/3
Öngörülebilirlik, taksiri kaza ve tesadüften ayırdığı gibi, ayrıca bilinçli – bilinçsiz taksir ayrımında da önem arzetmektedir. TCK’nın 22/3. fıkrasında bilinçli taksir; “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi” şeklinde tanımlanmış ve bu hâlde taksirli suça ilişkin cezanın üçte birden yarıya kadar arttırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırıcı ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörememesi, bilinçli taksir hâlinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır. Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü hâlde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü hâlde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin hâli, bunu öngörmemiş olan kimsenin hâli ile bir tutulamayacağından ve neticeyi öngören kimse ne olursa olsun bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlü olduğundan, neticeyi öngöremeyen faile oranla yaptırımı ağırlaştırılarak cezasının artırılması öngörülmüştür. Özetle, öngörülebilir neticenin öngörülmemiş olması taksirin basit şekli, öngörülebilir neticenin öngörülmüş ancak istenmemiş olması hâli ise bilinçli taksir olarak nitelenecek, neticenin istenmesi hâlinde ise kasıt gündeme gelecektir.
Suçun Faili Ve Mağduru Kimlerdir?
Bu suçun faili ve mağduru herkes olabilir. Fail ve mağdur olmak için ek bir nitelik aranmamıştır. TCK m. 22/6’ya göre fail ve mağdur arasındaki yakınlık derecesi ceza tayinini etkiyebilir.
Suçun Takibi Şikayete Bağlı Mıdır?
Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, TCK m 89’un birinci fıkrası kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.
Suçu Kovuşturmayla Görevli Mahkeme Neresidir?
Suçu kovuşturmaya görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir.
Suçun Tabi Olduğu Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?
Taksirle yaralama suçunun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Suçun Basit ve Nitelikli Halleri ile Yaptırımı Nedir?
Taksirle Basit Yaralama (TCK m 89/1)
TCK m 89/1’e göre taksirle adam yaralama suçunun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır. Burada seçimlik ceza söz konusudur, mahkeme ya para cezası ya da hapis cezası verir. Bu nedenle hapis cezası seçilmişse artık paraya çevrilemez.
Taksirle Nitelikli Yaralama (TCK m 89/2)
TCK m 89/2’ye göre taksirle yaralama fiili, mağdurun;
-Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
-Vücudunda kemik kırılmasına,
-Konuşmasında sürekli zorluğa,
-Yüzünde sabit ize,
-Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
-Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
TCK m 89/3’e göre taksirle yaralama fiili, mağdurun;
– İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
– Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
– Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
– Yüzünün sürekli değişikliğine,
– Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
Taksirle Yaralama Suçunun Birden Fazla Kişiye Karşı İşlenmesi
TCK m 89/4’e göre fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Taksirle Yaralama Suçunda Yargıtay Uygulaması
Taksirle yaralama da olağanüstü zamanaşımı süresi 12 yıldır
Oluşa uygun kabule göre, sanığın işlediği taksirle yaralama suçunun 5237 sayılı TCK’nın 89. maddesinde düzenlenip, öngörülen cezanın üst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 66/1-e, 67/4. maddelerinde belirtilen on iki yıllık olağanüstü dava zamanaşımına tabi bulunduğu ve suç tarihi ile inceleme günü arasında bu sürenin geçtiği göz önüne alınmalıdır. (Y9.CD 26.10.2022 T, 2022/8424 E., 2022/9517 K.)
Taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının birlikte olduğu durum
Sanığın idaresindeki araç ile olaydan 2,09 promil alkollü olarak, yolun sağ tarafında durmakta olan müştekinin içinde bulunduğu araca çarptığı ve bir kişinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına tam kusurlu olarak neden olduğu olayda; mağdurun yargılama sırasında sanığa yönelik şikayetinden vazgeçtiği, sanığın vazgeçmeyi kabul ettiği, iddianame içeriğinden trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun da yargılamaya konu edildiği, sanığın olay anındaki alkol durumu itibariyle atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarının oluştuğu, Dairemizin yerleşik uygulamasına göre; taksirle yaralama suçunun zarar suçu, TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun tehlike suçu olması, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde, sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu kriterinin esas alınması, buna göre; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde, sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi ya da şikayetten vazgeçme nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının kabul edilmesi karşısında; taksirle yaralama suçundan dolayı açılan davanın şikayet yokluğu nedeniyle düşmesine karar verilmesi, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dolayı ise mahkumiyet hükmü kurulması gerekir iken, yazılı şekilde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan beraat kararı verilmesi bozma nedenidir. ( Y12. HD 21.11.2017 T, 2016/9983 E. , 2017/9090 K.)
Taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının birlikte işlenmesi halinde şikayet yoksa sadece trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm kurulur
Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre taksirle yaralama suçunun zarar suçu, TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun ise tehlike suçu olması, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde, sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu kriterinin esas alınması gerektiği buna göre; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde, sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi ya da şikayetten vazgeçme nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının kabul edilmesi karşısında; yukarıda izah edildiği şekilde gerçekleşen olayda, sanığın bilinçli taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine karar verilmesi ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan da mahkumiyetine karar verilmesi bozma nedenidir. (Y12 .CD 07/09/2020 T, 2020/150 E., 2020/4278 K.)
Bilinçli taksirle yaralama suçunda uzlaşma prosedürü uygulanmalıdır
95 promil alkollü olan sanığın gece vakti, yerleşim yerinde, aydınlatma bulunmayan iki yönlü yolda idaresindeki otomobil ile seyri sırasında, U dönüşü yapmakta olan temyiz dışı sanık idaresindeki araçla çarpışması sonucu aracında yolcu olarak bulunan mağdur …’in nitelikli şekilde yaralanmasına tali kusuru ile sebebiyet verdiği olayda, nitelikli şekilde yaralanan mağdurun sanıktan şikayetçi olmadığı ve sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokmak ve bilinçli taksirle yaralama suçlarından kamu davası açıldığı, mağdurun sanıktan şikayetçi olmaması nedeniyle sanık hakkında bilinçli taksirle yaralama suçu nedeniyle düşme kararı verilmesi karşısında; 95 promil alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sanığın, güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği ve dolayısıyla atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarının oluştuğu, zarar suçunun oluştuğu ahvalde ayrıca tehlike suçundan cezalandırma imkanının bulunmadığı, bilinçli taksir halinde TCK’nın 89/1. maddesi kapsamındaki yaralanma şikayete tabi olmasına rağmen 89/2. maddesi kapsamındaki yaralanmanın aynı Kanunun 89/5. maddesi uyarınca şikayete tabi olmadığı, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken suçlar için Kanun’da öngörülen cezaların ağırlığı değil, zarar-tehlike suçu kriterinin esas alınması gerektiği buna göre; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olması halinde sadece bilinçli taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, bu durumda mahkemece bilinçli taksirle yaralama suçu nedeniyle uzlaşma prosedürü uygulanarak sanık ile mağdurun uzlaşması mümkün olması halinde bilinçli taksirle yaralama suçu yönünden sanık hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanması, uzlaşmanın mümkün olmaması halinde ise bilinçli taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine, trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan ise hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan mahkumiyetine karar verilmesi bozma nedenidir. (Y12. CD 17.04.2018 T, 2017/8065 E., 2018/4495 K.)
Sanığın ehliyeti bulunmasa da araç kullanmayı bilmediği iddiası bulunmadığından bilinçli taksir hükümleri uygulanamaz
Sürücü belgesiz sanığın idaresindeki araç ile yanında müştekiler olduğu halde seyir halinde iken, direksiyon hakimiyetini kaybederek aracın takla atması neticesinde müştekilerin yaralandığı, araç kullanmayı bilmediği iddia edilmeyen olayda, bilinçli taksirin şartları oluşmadığı halde, sanığın sürücü belgesinin olmaması gerekçe gösterilerek bilinçli taksirin şartlarının oluştuğundan bahisle bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması bozma nedenidir. ( Y12. CD 08/06/2015 T, 2014/19356 E., 2015/9999 K.)
Bilinçli taksirle yaralama suçu uzlaşmaya tabi olduğundan hükümden önce uzlaşma işlemleri tamamlanmalıdır
Sanık … hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kamu davası açıldığı, yargılama sonucunda sanığın eyleminin bilinçli taksirle yaralama suçunu oluşturduğu kanaatine varılarak bilinçli taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kabule göre, sanığın eylemine uyan TCK.nin 89/1,3-b ve 22/3. maddelerinde düzenlenen bilinçli taksirle yaralama suçunun uzlaşma hükümlerine tabi olduğu ancak uzlaşma işlemlerinin uygulanmadığı anlaşıldığından, uzlaşma işlemleri uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine yazılı biçimde yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması bozma nedenidir. (Y1.CD 04/02/2020 T, 2020/161 E., 2020/303 K.)
Bilinçli taksirle yaralama şikayete tabi değildir
Dosya içeriğine ve oluşa göre; sanığın idaresindeki kamyonet ile seyri sırasında, hafif virajlı ve buzlu zeminli yolda aracını kaydırarak, karşı yönden gelen mağdurun şeridine girip mağdurun otomobilinin önüne kendi aracının önü ile çarptığı olay sonucu, mağdur …’in yaşımını tehlikeye sokacak şekilde, mağdur…’ın ise kemik kırığı meydana gelecek şekilde yaralandığı, olaydan yaklaşık 1 saat sonra sanıktan alınan kanda yapılan incelemede, sanığın 0.96 promil alkollü olduğunun anlaşıldığı, mağdur…’ın sanıktan şikayetçi olduğu, mağdur …’in sanıktan şikayeti bulunmasa da TCK’nın 89/5. maddesine göre, taksirle yaralama suçunun bilinçli taksirle işlenmesi halinde, yalnızca TCK’nın 89/1. maddesinde kalan taksirle yaralama suçları açısından şikayetten vazgeçmenin sonuç doğurabileceği, mağdur …’in TCK’nın 89/2 maddesi kapsamındaki yaralanması nedeniyle vazgeçmenin sanığın durumunu etkilemeyeceği, olay anı ile kan alınma anı arasındaki fark göz önüne alındığında sanığın olay anında 1.00 promilin üzerinde alkollü olması sebebiyle olayda bilinçli taksir koşullarının bulunduğu, sanığın her iki mağdurun nitelikli şekilde yaralanmasına neden olması şeklinde gerçekleşen eyleminde, suçun bilinçli taksirle işlendiği ve şikayete tabi bulunmadığı gözetilip bilinçli taksirle iki kişinin yaralanmasına neden olması nedeniyle, TCK’nın 89/4, 22/3 maddeleri gereğince mahkumiyeti yerine TCK’nın 89/1. maddesi gereğince mahkumiyetine hükmedilmesi bozma nedenidir. (Y12.CD 18/12/2015 T, 2015/1824 E., 2015/19393 K.)
Sanığın eyleminin basit taksirle yaralama veya bilinçli taksirle yaralama suçlarından hangisine uyduğu değerlendirilmelidir
Sanığın aksi kanıtlanamayan savunmasına ve tüm dosya kapsamına göre; olay tarihinden önce kendisine ve komşularına ait tavukların hayvanlar tarafında telef edilmesi nedeniyle gece vakti evinin balkonuna çıkıp çevreyi kontrol ettiği sırada kümesinden çıkan sansarı görüp vurmak üzere av tüfeği ile ateş ederek yoldan geçen müştekinin yaralanmasına sebep olduğu olayda genel güvenliğin kasten tehlikeye düşürülmesi suçunun yasal unsurlarının bulunmadığı, sanığın eyleminin basit taksirle yaralama veya bilinçli taksirle yaralama suçlarından hangisine uyduğu karar yerinde tartışılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir. (Y8. CD16/02/2017 T, 2015/13146 E., 2017/1479 K.)
Kırmızı ışıklı trafik işaretine uymamak bilinçli taksirdir
Sanığın kırmızı ışıklı trafik işaretine uymayarak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, bu nedenle sanığın eylemini bilinçli taksir ile gerçekleştirdiği ve cezasında 5237 sayılı TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkında basit taksirden hüküm kurulmak suretiyle eksik ceza tayini bozma nedenidir. (12.CD 14/11/2029 T, 2018/622 E., 2019/10867 K.)
0.51 promil alkollü olan sanığın eylemi aksine delil yoksa basit taksirli yaralama sayılır
Olay günü 0.51 promil alkollü halde kullandığı aracı ile … Caddesi üzerinde seyir halinde olan sanığın olay mahalline geldiği esnada seyrine göre sağ tarafından karşıya geçmeye çalışan yaya …’a çarpması neticesinde, katılan …’un basit tıbbi müdahale ile giderilemez, hayati tehlike geçirecek ve kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına asli kusurlu olarak neden olduğu mahkemece kabul edilen olayda; olay anında 0.51 promil alkollü olduğu anlaşılan sanığın eylemini, aldığı alkolün etkisi ve bu nedenle güvenli sürüş yeteneğini kaybetmesi sonucu işlediğine dair yasal ve kabul edilebilir bir delil bulunmaması karşısında, eylemin basit taksirle işlendiğinin kabulü ve sanık hakkında TCK’nın 22/3. maddesi uygulanmaksızın bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir. (Y12. CD 06/03/2019 T, 2017/7416 E, 2019/3099 K.)
100 promilden fazla alkol miktarı güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracağından, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerekir, aksi halde basit taksir hükümleri uygulanır
Olay günü saat 23:30 sıralarında, sanık sürücünün sevk ve idaresindeki kamyonet ile kazadan yaklaşık 7 dakika sonra yapılan ölçüme göre 0,72 promil alkollü vaziyette meskun mahalde, gece vakti, bölünmüş asfalt kaplama yolda seyir halindeyken, olay mahalli üç yönlü kavşağa geldiğinde, seyrettiği yol ortalarından sağ taraftaki sokak yönüne kontrolsüzce sağa dönüş manevrası yaptığı sırada, arkasından aynı yöne sağ tarafında seyretmekte olan katılan sürücü …’un sevk ve idaresindeki motosikletin, aracının sağ ön kapı kısmına çarpması sonucu, katılan sürücü …’un hayati tehlike geçirecek, vücudunda hayat fonksiyonlarını ağır (5.) derecede etkiler nitelikte kemik kırığı oluşacak biçimde, duyularından veya organlarından birinin fonksiyonunun sürekli kaybı niteliğinde yaralandığı, motosiklette yolcu olarak bulunan katılanlar … ve …’un ise, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralandıkları, kazanın meydana gelmesinde sanığın asli kusurlu olduğunun kabul ve tespit edildiği olayda; Adli Tıp Kurumunun bilimsel verilere dayanarak oluşturduğu görüşlere ve Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, 100 promilden fazla alkol miktarı güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracağından, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğinin kabul edildiği ve olay anında yaklaşık 0,72 promil olduğu anlaşılan sanığın savunmasının aksine, almış olduğu alkolün verdiği etki ile emniyetli bir şekilde araç kullanamayacak olmasına rağmen araç kullandığına dair dosyaya yansıyan ve itibar edilir nitelikte bir delil bulunmadığı gözetilerek, eylemi basit taksir ile işlediğinin kabulü ve sanık hakkında TCK’nın 22/3. maddesi uygulanmaksızın bir hüküm kurulması gerekirken, eylemin bilinçli taksirle işlendiği şeklindeki kabule dayalı olarak sanık hakkında yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.( Y12. CD 29/09/2021 T, 2019/12486 E., 2021/6342 K.)
Alkol oranının her saat ortalama 0,15 promil azaldığının kabulü ile taksir durumunun değerlendirilmesi gerekir
Adli Tıp Kurumunun bilimsel verilere dayanarak oluşturduğu görüşlere ve Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, 100 promilden fazla alkol miktarı güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracağından, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğinin kabul edildiği, Adli Tıp uygulamalarına göre kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte alkol oranının her saat ortalama 0,15 promil azaldığının kabulünün gerekeceği;
Olay tarihinde saat 16:35 sıralarında gece vakti, yerleşim yerinde bölünmüş yolda temyiz dışı katılan sanık …, idaresindeki otomobil ile seyir halindeyken dönel kavşağa geldiğinde seyrine göre sağ taraftan kavşağa kontrolsüz bir şekilde giren sanığın idaresindeki otomobilin sol arka kısmına fren tedbirine rağmen çarpması sonucu katılan sanık ve aracındaki 3 yolcunun basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralandığı olayda; sanığın olaydan yaklaşık 70 dakika sonra yapılan alkol muayenesine göre 0,78 promil alkollü olduğu dikkate alındığında, olay anında yaklaşık 0,95 promil olduğu anlaşılan sanığın savunmasının aksine, almış olduğu alkolün verdiği etki ile emniyetli bir şekilde araç kullanamayacak olmasına rağmen araç kullandığına dair dosyaya yansıyan ve itibar edilir nitelikte bir delil bulunmadığı gözetilerek, eylemi basit taksir ile işlediğinin kabulü ve sanık hakkında TCK’nın 22/3. maddesi uygulanmaksızın bir hüküm kurulması gerekirken, eylemin bilinçli taksirle işlendiği şeklindeki kabule dayalı olarak sanık hakkında yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir. ( Y12.CD 06/02/2020 T, 2019/4787 E., 2020/1218 K.)
Birden fazla sınıfa ilişkin sürücü belgesinden sadece kazaya karıştığı araca ilişkin olanı geri alınır
5237 sayılı TCK’nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlendiği; sanığın sürücü belgesi bilgilerinin incelendiğinde, aynı belge numarası adı altında hem B sınıfı hem de A2 sınıfı sürücü belgesinin bulunduğu, sanık hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmasına karar verilirken, yargılamaya konu kazayı idaresindeki otomobil ile yaptığı ve bu nedenle sanığın somut olaya konu taksirle yaralama suçu sebebiyle A2 sınıfı sürücü belgesinin geri alınamayacağı gözetilmeden, sanığa ait sürücü belgesinin sınıfı belirtilmeden ve ilgili madde hükmünün amacına aykırı şekilde “1 ay süre ile” geri alınmasına karar verilmesi bozma nedenidir. ( Y12.CD 04/06/2020 T, 2019/6505 E., 2020/3023 K.)
Sanıkların mağdurun anne ve babası olması TCK m 22/6 kapsamında şahsi cezasızlık nedenidir.
Taksirle yaralama suçundan sanıklar hakkında verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair hüküm katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın hukuka aykırı olduğu nedeniyle kararın bozulması yönündeki temyiz itirazının reddine, ancak;
Sanıkların imam nikahıyla birlikte yaşadıkları, köyde ikamet ettikleri ve çiftçilikle geçimlerini sağladıkları, olay günü sanıkların, bırakacak kimseleri olmadığından bahisle, müşterek çocukları olan mağdur …’ı da yanlarına alarak tarlaya balya toplamaya gittikleri, sanık …’ün römorkun üzerinde durduğu, diğer sanığın ise aşağıdan ona balyaları (dizmesi amacıyla) verdiği, sanıkların çalışırlarken çocuklarının ağlamaması amacıyla mağdur …’ı da römorkun üzerine (annesinin yanına) aldıkları ve bu şekilde çalışmaya devam ettikleri, çocuğun römorkun üzerinde olduğu zaman zarfında sanık annenin, kendi beyanı ile sabit, balya dizmeye devam ettiği ve çocuğu bakım ve gözetiminden yoksun bıraktığı, sanık İshak’ın durumu bilmesine karşın, bir sonraki balyaya yanaşmak için traktörü hareket ettirmesi üzerine, annesinin yanında bulunan mağdur çocuğun römorkun üzerinden arkaya doğru düştüğü ve basit tıbbi müdahale ile giderilemez, yaşamını tehlikeye sokar ve vücudundaki kırıkların hayati fonksiyonlara etkisi ağır (4/6) derece olacak şekilde yaralanması ile sonuçlanan olayda;
Sanıklar üzerine atılı eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 22/6. maddesi kapsamında kaldığından bahisle yüklenen suç açısından sanıklar hakkında şahsi cezasızlık sebebidir. (Y12.CD 06/04/2021, 2019/12541 E., 2021/3293 K.)