Edit Content
KURUMSAL
FAALİYET ALANLARI
MEDYA

TCK 151 | Mala Zarar Verme Suçu Nedir?

Mala zarar verme, malvarlığı değerlerine karşı işlenen suçlar içerisinde yer alan ve değişik eylemler ile işlenmesi mümkün olan bir suçtur. Yıkma, tahrip etme, yok etme, bozma, kullanılamaz hale getirme ve kirletme madde hükmünde sayılan eylem tipleri olarak kabul edilmiştir.

TCK Md. 151’de düzenlenmiş bir suçtur. Suçun nitelikli halleri ise Md. 152’de düzenlenmiştir.

Suç taşınır veya taşınmaz mallara yönelik işlenebilir. Bu suçun işlenmesi ile mağdurun, suç işlenmeden önceki mevcut malvarlığı değerlerinde azalma meydana gelmiş olur.

Bu suçun işlenmesi ile malvarlığını suçtan önceki haline getirmek artık mümkün olmamalıdır. Mala zarar verme ile eşyanın ya da taşınmazın kısmen veya tamamen kullanıma elverişsiz hale gelmiş olması gerekir. Bir cihaz ya da makinenin, kullanım amacına uygun niteliklerinin sökülerek ortadan kaldırılması buna bir örnektir.

Kişinin zarar verdiği mal, başkasına ait olmalıdır. Mal sahibinin kendi malına verdiği zarar bu suç kapsamında değerlendirilmez. Mala zarar verme suçu genel bir düzenlemedir ve özel hükümler (Md. 307 ve Md. 170) ile başka suçlar tespit edilmiş ise fail hakkında genel hükümlere göre değil bu özel hükümlere göre cezaya hükmolunur.

TCK 151 Suçunun Cezası Nedir?

A. Maddede suçun cezası, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası olarak belirlenmiştir.

Suçun, TCK Md. 152/1’de sayılan nitelikli eylemler ile işlenmesi halinde fail hakkında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Suçun, TCK Md. 152/2’de sayılan;

  1. Yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak,
  2. Toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle,
  3. Radyasyona maruz bırakarak, nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanarak, işlenmesi halinde,

Verilecek ceza bir katına kadar artırılır.

Suçun diğer bir nitelikli hali ise TCK Md. 152/3’te öngörülmüştür. Buna göre mala zarar verme suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, bir ve ikinci fıkra hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.

B. Mala zarar verme suçunun;

a)Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,

b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,

c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,

Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

C. Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

TCK 151 Suçu Yargıtay Kararları

A. Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 13 Ekim 2020 tarihli E. 2020/4297 K. 2020/9180 sayılı Kararında;

“…I- )Sanık … hakkında mala zarar verme ve hakaret suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Mağdur …’ın kovuşturma aşamasında alınan beyanında sanık … yönden şikayetten vazgeçmiş olması gözetildiğinde bahsedilen sanık bakımından katılan sıfatını kazanmayan mağdurun kararı temyiz etme hakkı da bulunmadığından temyiz isteminin 5320 Sayılı yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca tebliğnameye aykırı olarak REDDİNE,

II-Sanık … hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

Sanık hakkında mala zarar verme suçundan 5271 Sayılı CMK.’nın 231/5. maddesi uyarınca verilen ”hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı, 5271 Sayılı CMK’nın 231/12. maddesine 06.12.2006 tarih ve 5560 Sayılı Kanun ile ek fıkrası uyarınca itiraz yolu açık olup, temyiz olanağı bulunmadığından, 5271 Sayılı CMK’nın 264/1. maddesi uyarınca sanığın yasa yolu ile merciinde yanılması, haklarını ortadan kaldırmayacağından, aynı maddenin 2. fıkrasına göre itirazı incelemeye yetkili ve görevli mahkemecede değerlendirilmiş olduğunun anlaşılması karşısında dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE,

III-Sanık … hakkında hakaret suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, katılan …’ın temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun ve takdire dayalı bulunan hükmün tebliğname gibi ONANMASINA,

IV-Sanık … hakkında hakaret, sanık … hakkında ise mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

1- )Sanık … hakkındaki hakaret suçu bakımından;

a- )Sanığın kovuşturma aşamasındaki katılanın hakaret eylemi sebebi ile kendisininde katılana karşılık veridğine dair ikrar içerikli savunması gözetilerek suçun işlendiğinin kabulüyle katılanın beyanları ile dosyada mevcut sunmuş olduğu dilekçelerinde olay yerinde olduğunu belirttiği … …’in tanık sıfatı ile beyanı alınarak sonucuna göre hakaret fiilinin karşılıklı gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışıması gerektiği gözetilmeksizin eksik araştırma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

b- ) Hükümden sonra 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişiklik 5271 Sayılı CMK.nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve TCK’nın 151/1 maddesi kapsamında kalan mala zarar verme suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı ve hakaret suçununda uzlaşma kapsamında bulunmasına rağmen birlikte işlenen suçların uzlaşma kapsamında olmaması sebebiyle uzlaşma hükmünün uygulanmadığının anlaşılması karşısında; 5237 Sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek sanığın eylemine uyan 5237 Sayılı TCK’nın 125/1-4 maddesinde düzenlenen hakaret suçu yönünden 6763 Sayılı Kanun’un 35. maddesiyle değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

2- )Sanık … hakkındaki mala zarar verme suçu bakımından;

a- ) Katılanın dosyada mevcut sunmuş olduğu dilekçelerinde olay yerinde olduğunu belirttiği … …’in tanık sıfatı ile beyanı alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tartışıması gerektiği gözetilmeksizin eksik araştırma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

b- ) Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının ( b ) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 Sayılı TCK’nın 151. maddesinde tanımı yapılan mala zarar verme suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 Sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 Sayılı Kanun’un 35. maddesiyle değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, katılan …’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan nedenle 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 13.10.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.” denilmiştir.

B. Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 21 Temmuz 2011 tarihli ve . 2011/116 K. 2011/58 sayılı Kararında;

“1- Sanıkların hırsızlık amacı ile işyerine girerken kapı kilidini kırıp zarar vermeleri, şikayetin var olması ve mütalaada da bu eylem nedeniyle de sanıkların cezalandırılması talep edilmesine rağmen, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK’nın 151/1. maddesi uyarınca mala zarar verme suçundan da hüküm kurulmaması,

2- Sanıkların kolluk görevlileri tarafından yakalandığında, suça konu eşyaları sattıkları veya verdikleri kişileri söylemeleri üzerine çalınan eşyalardan 1 adet televizyonun E.’ten, 1 adet müzik setinin M.’tan, 3 adet televizyonun A.’tan zaptı, kollukça basit araştırma ile bulunarak zapt edilip müştekiye tesliminin sanıkların iadeye yönelik iradeleri ile kısmı iadenin sanıklar tarafından sağlandığı anlaşılması karşısında; hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesince öngölen kısmi iade halinde etkin pişmanlık hükmünün uygulanması için mağdurun rızası gerektiğinden, mağdura rızasının olup olamadığının sorulmadan, sanıklar hakkında 168/4. maddesinin uygulanması değerlendirmeden yazılı şekilde karar verilmesi,

3- Sanıkların geceleyin müştekinin işyerine girerek girme eylemine dair 5237 sayılı TCK’nın 116/2-4. maddesince verilen 2 yıl hapis cezası, suçun niteliği, cezanın türü ve süresine göre, hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 Sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin değerlendirilmesi zorunluluğu, bozmayı gerektirmiştir.

(…) II- Sanıklar, E. ve A. hakkında kurulan hükmün incelemesine gelince:

1- Sanıklar, E. ve A.’ın hırsızlık amacı ile işyerine girerken kapı kilidini kırıp zarar vermeleri, şikayetin var olması ve mütalaada da bu eylem nedeniyle de sanıkların cezalandırılması talep edilmesine rağmen, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK’nın 151/1. maddesi uyarınca mala zarar verme suçundan da hüküm kurulmaması,

2- Sanıklar E. ve A.’ın kolluk görevlileri tarafından yakalandığında, suça konu eşyaları sattıkları veya verdikleri kişileri söylemeleri üzerine çalınan eşyalardan 1 adet televizyonun E.’ten, 1 adet müzik setinin M.’tan, 3 adet televizyonun A.’tan zaptı, kollukça basit araştırma ile bulunarak zapt edilip müştekiye tesliminin sanıkların iadeye yönelik iradeleri ile kısmı iadenin sanıklar tarafından sağlandığı anlaşılması karşısında; hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesince öngölen kısmi iade halinde etkin pişmanlık hükmünün uygulanması için mağdurun rızası gerektiğinden, mağdura rızasının olup olamadığının sorulmadan, sanıklar hakkında 168/4. maddesinin uygulanması değerlendirmeden yazılı şekilde karar verilmesi,

3- Sanıklar E. ve A.’ın geceleyin müştekinin işyerine girerek girme eylemine dair 5237 sayılı TCK’nın 116/2-4. maddesince verilen 2 yıl hapis cezası, suçun niteliği, cezanın türü ve süresine göre, hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 Sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin değerlendirilmesi zorunluluğu,

4- Sanıklar E. ve A. hakkında, kasten işlenen suçlardan hapis cezasına mahkûmiyetin yasal sonucu olan ve 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen belirli haklan kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirlerine hükmedilmemesi,” BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.

C. Yargıtay 22. Ceza Dairesi’nin 2 Mart 2016 tarihli ve E. 2015/10642 K. 2016/2787 sayılı Kararında;

“…I- ) Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:

Anayasa Mahkemesi’nin karar tarihinden sonra 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline dair kararının infazda gözetilmesi olanaklı görülmüştür.

Dosya kapsamına göre diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

Ancak;

5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının ( c ) bendinde yer alan hak yoksunluklarının kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ise mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağı gözetilmeden, anılan hakların yönelik olduğu kişiler bakımından bir ayrım yapılmadan uygulama yapılması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeple BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi aracılığıyla CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından 5237 Sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin uygulanmasına dair bölümler tümden çıkarılarak yerine Kasten işlemiş olduğu suçtan hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanıkların, 5237 Sayılı TCK’nun 53/1. maddesinin a,b,c,d,e” bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına,” tümcesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

II- ) Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:

Sanığın eylemine uyan 5237 Sayılı TCK’nın 151/1. maddesinde tanımlanan mala zarar verme suçu için öngörülen cezanın üst sınırına göre aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2. maddelerinde öngörülen 8 yıllık dava zamanaşımının karar tarihi olan 13/06/2006 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeple BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 Sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının DÜŞÜRÜLMESİNE, 02.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” DENİLMİŞTİR.

Mala Zarar Verme Suçunun Unsurları

Suç kabul edilen yıkma, tahrip etme, yok etme, bozma, kullanılamaz hale getirme ve kirletme gibi bir maddi eylem söz konusu olmalıdır.

Suça konu bir malvarlığı değeri, taşınır veya taşınmaz bir eşya olmalıdır.

Mala zarar verme olarak kabul edilen eylem, taksirle değil kasten işlenmiş olmalıdır. Cezalandırma için eylem kasten işlenmiş olmalıdır.

Failin, mala zarar verme niyetiyle ve mağdurun malına zarar verdiği bilinciyle hareket etmesi gerekir. Malın hangi amaçla tahrip edildiği önem arz etmez, eşyaya zarar verişmiş olması yeterlidir.

Mala Zarar Verme Soruşturma Aşaması

Soruşturma ve kovuşturması bakımından mala zarar verme suçu mağdurun şikayetine bağlıdır.

Şikayet, hak sahibi tarafından yapılmadıkça bu suçtan soruşturma yapılması mümkün değildir.

Soruşturma için başvuru süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 6 aydır.

Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz.

Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.

Soruşturma sonrasında kamu davası açılır ve Cumhuriyet savcısı tarafından İddianame tanzim edilir.

Mala zarar verme suçu, UZLAŞTIRMAYA TABİ SUÇLAR arasında yer almaktadır ve soruşturma açılması halinde fail ile mağdurun Uzlaştırma Teklifini kabul etmeleri halinde “Uzlaştırmacı” denetiminde uzlaşma görüşmelerine iştirak etmeleri ve bunun sonucuna göre soruşturmanın CMK hükümleri gereğince devam ettirilmesi ya da sonlandırılması gerekmektedir.

Mala Zarar Verme Suçunda Etkin Pişmanlık

Mala zarar verme suçu tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.

Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.

Ceza hukuku konularından olan bu içerikler ilgili danışmanlık ve destek almak için hemen şimdi bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler