Edit Content
KURUMSAL
FAALİYET ALANLARI
MEDYA

 Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçu

Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçu Mevzuatımızda Nerede Düzenlenmiştir?

Konut dokunulmazlığını ihlal suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 116. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni;

“Konut dokunulmazlığının ihlali

Madde 116- (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(3) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.“ şeklindedir.

Madde gerekçesi aşağıdaki şekildedir;

“MADDE 116.– Madde, Anayasanın 21 inci maddesinde güvence al­tına alınan konut dokunulmazlığını ihlâl fiillerini suç olarak tanımlamakta­dır. Konut dokunulmazlığının ihlâli, kişinin kendisine özgü barış ve süku­nunu ve yuvasındaki yaşamının sulh ve selametle cereyanı için varolması gerekli güvenlik duygusunun sarsılmasını ifade etmektedir.

Bireylere karşı işlenen ve aynı zamanda onların muhtaç oldukları gü­venlik ve sükunu ihlâl eyleyen bu fiillerin, hürriyete karşı işlenen suçlar arasında bir suç olarak tanımlanması uygun görülmüştür.

Maddenin birinci fıkrasında konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun temel şekli düzenlenmiştir. Buna göre; bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak girilmesi veya rıza ile girildikten sonra buradan çıkılmaması konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun temel şeklini oluşturmaktadır. Bu suç, herkes tarafından işlenebilir. Bu suç, icraî bir dav­ranışla işlenebileceği gibi, ihmali davranışla da işlenebilir. Başkasının ko­nutuna veya konutun eklentilerine rıza ile girdikten sonra, çıkmama hâlinde, konut dokunulmazlığı ihmali davranışla ihlâl edilmektedir.

Konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun oluşabilmesi için, yetkili kişi­nin konuta girme konusunda rızasının olmaması gerekir. Konut sahibinin konuta girildiğinden haberdar olmaması, aynı zamanda rızasının da olma­ması anlamına gelir. Bu nedenle, konuta gizlice veya hileyle girilmiş olması hâlinde, bu suç oluşur. Sahibinin rızasına dayalı olarak konuta girildikten sonra, bu rızanın geri alınması hâlinde konutun terk edilmesi gerekir. Aksi takdirde söz konusu suç oluşur. Belirtilen nedenlerle, konut sahibinin rızası­nın olmaması, bu suçun bir unsurunu oluşturmaktadır.

Konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun hukuka aykırılık vasfını orta­dan kaldıran rızanın, hukuken geçerli rıza olması gerekir. Kişinin konuta girme konusunda rıza açıklamaya yetkili olmasının yanı sıra, açıklanan rıza­nın da örneğin hile dolayısıyla sakatlanmamış olması gerekir.

Maddenin ikinci fıkrası, söz konusu suçun hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldıran rıza ile ilgili bazı durumlara ilişkin hükümler içermektedir. Buna göre, evlilik birliğinde aile bireylerinden birinin rızasının olması, söz konusu suça ilişkin hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldırır. Keza, konutun birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda bu kişilerden biri­nin konuta girme konusunda rıza göstermesi, fiili hukuka uygun hâle geti­rir. Ancak bu hâllerde konuta girişin hukuka uygun sayılabilmesi için, rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir. Bu bakımdan örne­ğin, konuttaki teknik bir arızanın tamiri için, diğerinin bilgisi olmaksızın, eşlerden birinin tamircinin konuta girmesine rıza göstermesi hâlinde, bu rıza geçerli bir rıza olarak kabul edilmelidir. Buna karşılık, eşlerden birinin bir başkasını zina yapmak üzere konuta kabul etmesi durumunda, bu kişinin konuta girmesine gösterilen rızanın, geçerli bir rıza olarak kabul edilmesi imkansızdır ve bu durumda diğer eşe karşı işlenmiş konut dokunulmazlığını ihlâl suçu söz konusudur.

Maddeye göre, girilen veya çıkılmayan yerin bir konut veya bunun eklentisi olması gerekir.

Konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun soruşturma ve kovuşturması mağdurun şikâyetine bağlı kılınmıştır.

Maddenin üçüncü fıkrası suçun konusu bakımından farklı bir hüküm içermektedir. Buna göre, birinci fıkrada tanımlanan fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada söz konusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış (mutat) olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Avukatlık bürosu ve özel muayenehane, bu gibi izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza, herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süper marketlere, dükkânlara, mağazalara halka açık olmadıkları zaman­larda, meselâ mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi hâlinde de bu suç oluşacaktır. Ancak, halka açık oldukları sırada girildiği takdirde suç oluşma­yacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar.

Dördüncü fıkrada, bu madde kapsamında tanımlanan suçların cebir veya tehdit kullanılarak ya da gece vakti işlenmesi, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hâller olarak belirlenmiştir.

Burada söz konusu olan cebir, kasten yaralama suçunun daha az ce­zayı gerektiren hâli olarak düşünülmelidir. Bu nedenle, kullanılan cebir ki­şide basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmiş ise, hem konut dokunulmazlığını ihlâl suçundan hem de kasten yaralama suçundan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur. “

Suçun Maddi  Ve Manevi Unsurları Nelerdir?

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun maddi unsuru bir kimsenin konutu veya konutunun eklentileri ile mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentilerine rızasına aykırı olarak girmek veya rıza ile girdikten sonra rıza dışında burada kalmaya devam etmek ve buradan çıkmamaktır. Bu suç konuta rıza dışında girmek şeklindeki icrai davranışla işlenebileceği gibi, rıza ile girdikten sonra konut sahibinin “çık” demesine rağmen çıkmamak ve rıza dışında kalmak suretiyle ihmali davranışla da işlenebilir.

Suçun manevi unsuru ise kasttır. Bu suç için genel kast yeterli olup özel bir kast aranmaz. Failin konut veya işyerinin başkasına ait olduğunu ve sahibinin rızası olmadığını bilerek kendi iradesi ile buralara girmesi ve kalması kastın varlığının kabulü için yeterlidir.

Bu suçun taksirle işlenebileceğine dair açık bir kanun hükmü bulunmadığından taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Suçun Faili Ve Mağduru Kimlerdir?

Bu suçun faili herkes olabilir. Fail olmak için ek bir nitelik aranmamıştır ancak bazı kişiler aralarındaki ilişki nedeniyle bu suçun faili olamayabilir.

Eşler aile konutunu birlikte seçer ve orada birlikte yaşarlar. Türk Medeni Kanunu’nun 170 ve 171. maddeleri uyarınca boşanma davasında ayrılık kararı verilmeden ya da aynı yasanın 197. maddesi gereği kanuni olarak ayrı yaşama hakkı olmadan eşler birbirlerine karşı konut dokunulmazlığını ihlal suçunu işleyemezler.

Aralarında resmi evlilik bağı olmasa da birlikte yaşayanlar; birlikte yaşayıp aynı konutu paylaşan aile bireyleri; aynı evi ya da odayı paylaşan kimseler (öğrenciler gibi) birbirlerine karşı bu suçu işleyemez.

Bunların yanında evini kiraya veren ev sahibinin oturana karşı bu suçu işlemesi mümkündür. Zira kira süresi dolduğu iddiası ile yasal yollara başvurmadan ve kiracının rızası olmadan kiralanan eve giren ev sahibinin eylemi de bu suçu oluşturacaktır.

Bu suçun mağduru herkes olabilir, mağdur olmak için ek bir nitelik aranmamıştır. Konutu ve iş yeri olan herkes mağdur olabilir.

Suçun Oluşmasına Neden Olan Rıza Dışılık Unsuru Nasıl Oluşur?

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun temel unsurlarından biri konuta girme ve konutta kalma eyleminin “rıza dışı” olarak gerçekleşmesidir.

Konuta girilmesine rıza açıklamaya yetkili kişiler, konutu veya iş yerini fiilen kullanan kişi ya da kişilerdir.

Evlilik birliğindeki bireylerden herhangi birinin rızasının olması yeterlidir.

Çocukların rızası ise ergin olup olmamalarına göre değişkenlik gösterecektir. Çocuk ergin yani reşit ise eve arkadaşını ya da bir başkasını almaya rıza gösterebilir ve bu halde konut dokunulmazlığını ihlal suçu oluşmaz. Çocuk ergin değilse rızasının da bir geçerliliği olmayacaktır.

Evli olmayan ancak birlikte yaşayan kişilerden birisinin rızası suçun oluşmaması için yeterlidir.

İşyerine girilmesi bakımından hem iş yeri sahibinin, hem de, iş yeri sahibinin veya işletenin açık iradesine aykırı olmamak kaydıyla, iş yeri çalışanlarının rıza açıklama yetkisi vardır.

Rızanın geçerli olması için meşru bir amaca yönelik olması gerekir. Meşru amaç; konut ya da iş yerini kullanan diğerleri yönünden kabul edilebilir, geçerli sayılabilir, rıza gösterilebilir, hukuka aykırı olmayan ve evi ya da konutu kullanan diğer kişileri tehlikeye atmayan bir amaçtır. Bu anlamda örneğin eşlerden biri ile zina amacıyla konuta zina eden eşin rızası ile giren kimsenin konuta gelme amacı meşru sayılamayacağından buradaki rıza geçerli değildir.

Suçun Takibi Şikayete Bağlı Mıdır?

TCK m. 116/1-2’de düzenlenen konut dokunulmazlığını ihlal suçlarının takibi şikayete bağlıdır. TCK m.116/4’de düzenlenen konut dokunulmazlığının nitelikli hali olan fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde suçun takibi şikayete bağlı değildir ve nitelikli hal re’sen takip edilir.

Konutta birden fazla kişi oturuyorsa her birinin birbirinden bağımsız olarak şikayet hakkı vardır. Suçun konusu bir iş yeri ise iş yeri işleteni veya temsilcisinin şikayet hakkı vardır. Fiilin ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayet hakkı kullanılmalıdır.

Suçu Kovuşturmayla Görevli Mahkeme Neresidir?

TCK m. 116/1-2’de düzenlenen konut dokunulmazlığını ihlal suçlarını yargılamakla görevli mahkeme sulh ceza mahkemesidir. TCK m.116/4’de düzenlenen konut dokunulmazlığını ihlal suçunun nitelikli hali olan fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde suçu yargılamakla görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.

Suçun Yaptırımı ve Nitelikli Halleri Nelerdir?

a.Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunun Temel Şekli(TCK m. 116/1-2)

TCK m 116/1’e göre bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

TCK m 116/2’e göre birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

b.Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçunun Nitelikli Hali (TCK m. 116/4)

TCK m 116/4’e göre konut dokunulmazlığını ihlal suçunun cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Fiziksel olarak zor kullanmak anlamına gelen cebir, mağdurun direncini kırmak için onun kollarını tutma, ağzını kapatma vs. şeklindeki eylemlerdir. Bu şekilde zor kullanılarak konut dokunulmazlığının ihlal edilmesi suçun nitelikli bir halidir.

Gene mağdura ya da yakınlarına zarar vereceğinden bahisle tehditte bulunularak suçun işlenmesi de nitelikli bir haldir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, cebir ve tehdidin, konut ya da iş yerine girebilmek ya da rıza ile girdikten sonra mağdur “çık” demesine rağmen çıkmamak ve rıza dışında kalmak eylemlerini gerçekleştirmek için yapılmış olması gerektiğidir. Aksi halde içeri girdikten sonra uygulanan cebir ve tehdit bu suçu oluşturmayacaktır.

Suçun Cezasını Ağırlaştırmayı Gerektiren Haller ve İçtima Halleri Nelerdir?

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun cezasını ağırlaştırmayı gerektiren haller TCK m. 119’da düzenlenmiştir. Bu madde hürriyete karşı işlenen bir kısım suçlar için ortak hüküm niteliğindedir. TCK m. 119 hükmü aşağıdaki şekildedir;

Madde 119- (1) Eğitim ve öğretimin engellenmesi, kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi, siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, konut dokunulmazlığının ihlali ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlarının;

a) Silahla,

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

e) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

İşlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(2) Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”

Buna göre konut dokunulmazlığını ihlal suçunun silahla işlenmesi, birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi, suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu etkiden yararlanılarak işlenmesi ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat arttrılacaktır.

Suçun Tabi Olduğu Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.

KONUT DOKUNULMAZLIĞINI İHLAL SUÇUNDA YARGITAY UYGULAMASI

TCK’nın 116/4. maddesinde düzenlenen cebir ve tehdit suretiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluşabilmesi için, şiddet eylemi ile konut dokunulmazlığının bozulması arasında nedensellik bağının bulunması, şiddetin konut dokunulmazlığını bozmak amacına yönelmiş olması ve bu amacın gerçekleşmesi için araç olarak kullanılması gerekir

Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere TCK’nın 116/4. maddesinde düzenlenen cebir ve tehdit suretiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluşabilmesi için, sanık tarafından kişilere karşı yöneltilen şiddet eylemi ile konut dokunulmazlığının bozulması arasında nedensellik bağının bulunması, şiddetin konut dokunulmazlığını bozmak amacına yönelmiş olması ve bu amacın gerçekleşmesi için araç olarak kullanılması gerekir. Yargılamaya konu somut olayda, sanığın, ne şekilde konut dokunulmazlığını bozmak amacıyla kişilere karşı cebir veya tehdit kullandığı veya suç zamanı net olarak saptanıp gece saatlerinde işlendiği açıklanmadan, TCK’nın 116/4. maddesinin uygulanması bozma nedenidir. (18.CD 25/06/2019 T, 2017/6298 E.,  2019/11193 K.)

Konut dokunulmazlığını ihlal etme suçunun uzlaşma kapsamındadır

Sanık hakkında verilen 5237 sayılı TCK’nın 116/4. maddesinde düzenlenen cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle konut dokunulmazlığını ihlal etme suçunun uzlaşma kapsamında olduğu, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında usulüne göre uzlaştırma işleminin yapılmadığının anlaşılması karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinde öngörülen yönteme uygun biçimde sanık ve müştekiler arasında uzlaştırma işlemi yapılmadan mahkûmiyet hükmü kurulması bozma nedenidir. (Y2. CD 18.10.2022 T, 2021/5267 E.,  2022/17064 K.)

Suçun konusuna ortak olmayan, hatıra binaen olaya karışan, kendi nam ve hesabına hareket etmeyen suça sürüklenen çocuğun eylemlerinin yağma değil, alacağı tahsil amacıyla tehdit, alacağı tahsil amacıyla yaralama ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarını oluştur

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdiri ile Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına göre; suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Katılanlar … ile …’nun olay tarihinde evli oldukları ve birlikte yaşadıkları, sanıklar … ve …’in de olay tarihinde imam nikahlı olarak birlikte yaşadıkları, suça sürüklenen çocuk …’nın ise sanık …’in arkadaşı olduğu,

Katılan …’un sanık …’a cep telefonu alım satımından dolayı 17.000,00 TL borcunun bulunduğu, olay günü gündüz vakti sanık … ve suça sürüklenen çocuk …’un diğer sanık …’un sürücülüğünü yaptığı araç ile katılanların ikametinin önüne geldikleri, sanık …’un arabada beklerken sanık … ve suça sürüklenen çocuk …’un katılanların evine gittikleri, kapıyı suça sürüklenen Aydanur’un çaldığı, bu sırada sanık …’in saklandığı, katılan …’nın kapıyı açması ile sanık … ve suça sürüklenen çocuk …’un zorla içeri girdikleri, sanık …’in katılan …’ya hitaben “Kocanın bize borcu var, ödemedi, sen ödeyeceksin, nasıl ödersen öde, ister altının varsa altın ver, ister evinden bir eşya ver, bize … bu şekilde talimat verdi. Mecbur bugün buradan bir şey alacağız” dediği, katılanın verecek malı ve parası olmadığını söylediği, bunun üzerine sanık …’in katılanın evindeki televizyonu alacaklarını söyleyerek çantasındaki tabancayı katılan …’ya gösterip suça sürüklenen çocuk …’u sanık …’un bulunduğu arabadan kağıt ve kalem getirmesi için gönderdiği, ardından suça sürüklenen çocuk …’un getirdiği kağıt kalemi kullanarak sanık …’in kendi el yazısıyla “Eşimin borcu dolayısıyla 5000 TL sayarak rıza ile bozuk Vestel televizyonu Özlem isimli kişiye veriyorum” yazıp katılan …’ya silah tehdidiyle imzalattığı ve katılan …’nın yüzüne yumruk attığı, sanık … ve suça sürüklenen çocuk …’un aşağı indirdikleri suça konu televizyonu sanık …’un araca koyduğu ve araçla birlikte olay yerinden uzaklaştıklarının anlaşılması karşısında;

Suçun konusuna ortak olmayan, hatıra binaen olaya karışan, kendi nam ve hesabına hareket etmeyen suça sürüklenen çocuk …’nın eylemlerinin alacağı tahsil amacıyla tehdit, alacağı tahsil amacıyla yaralama ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarını oluşturduğu gözetilmeden nitelikli yağma suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi bozma nedenidir. ( Y6.CD, 16.01.2024 T, 2023/20675 E.,  2024/574 K.)

Katılanların rızası dışında girilen bahçenin durumu ve konutun eklentisi niteliğinde olup olmadığının yerinde keşif yapılmak suretiyle tespit edilmesi gerekir

 Sanığın, evinin manzarasını kapattığı gerekçesi ile apartman görevlisine talimat vererek komşu bahçedeki ağacı kestirdiği iddia olunduğu olayda, eylemin konut dokunulmazlığının ihlali suçuna azmettirmeyi oluşturulup oluşturmadığı tartışmadan yazılı şekilde karar verilmesi,

2- TCK’nın 116/1. maddesinde düzenlenen konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluşabilmesi için, sanığın, rızaya aykırı olarak bir kimsenin konutuna ya da konutunun eklentilerine girmesi veya rıza ile girdikten sonra çıkması istenilmesine rağmen konuttan ya da eklentisinden çıkmaması gerekmektedir. Somut olayda katılanların rızası dışında girilen bahçenin durumu ve konutun eklentisi niteliğinde olup olmadığının yerinde keşif yapılmak suretiyle tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi bozma nedenidir. (Y4.CD 29/12/2022 T, 2022/15678 E.,  2022/26555 K.)

Meşru olmayan amaca yönelik ev sahibi rızasının geçerli olmaz

Sanık katılanın eşi … ile beraber olduğu ve bu beraberlikten bir çocuklarının bulunduğu, bu birliktelik esnasında katılan, eşi … ile ikamet ettikleri konutlarına, sanığın gelerek katılanın eşi ile birlikte olduğu, bu hususun …’nin ifadeleri ile doğrulandığı, meşru olmayan amaca yönelik ev sahibi rızasının geçerli olamayacağı nazara alındığında, sanığın üzerine atılı konut dokunulmazlığının ihlâli suçunu işlediği anlaşılmakla sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır. (Y2.CD 21.11.2023 T, 2023/19981 E.,  2023/7277 K.)

Katılan tarafından hazırlık aşamasında alınan beyanında her ne kadar evi kullanmadığı belirtilmiş ise de mirasen intikal eden, “İkinci ikametim” denilerek ifade edilen suç konusu ev; içerisinde yaşam idame ettirmeye elverişli şekilde eşyaları ile muhafaza edilerek kilit altına alındığından ve zaman zaman gelinip kontrol edildiğinden terk iradesi bulunmadığı açıktır ve konut olarak değerlendirilmelidir

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu 5237 sayılı TCK’nun “Kişilere Karşı Suçlar” kısmının “Hürriyete Karşı Suçlar” bölümündeki 116. maddesinde;

“1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya … ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

3) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için … açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiş,

Madde gerekçesinde; “Madde, Anayasanın 21 inci maddesinde güvence altına alınan konut dokunulmazlığını ihlâl fiillerini suç olarak tanımlamaktadır. Konut dokunulmazlığının ihlâli, kişinin kendisine özgü barış ve sükûnunu ve yuvasındaki yaşamının sulh ve selametle cereyanı için var olması gerekli güvenlik duygusunun sarsılmasını ifade etmektedir.

Bireylere karşı işlenen ve aynı zamanda onların muhtaç oldukları güvenlik ve sükûnu ihlâl eyleyen bu fiillerin, hürriyete karşı işlenen suçlar arasında bir suç olarak tanımlanması uygun görülmüştür” biçiminde açıklamalara yer verilmiştir.

Ceza Genel Kurulu’nun 11.03.1993 gün ve 25-67, 21.06.1993 gün ve 155-184 ile 27.12.1993 gün ve 169-354 sayılı kararlarında da konut; “Kişilerin, devamlı veya geçici olarak yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerlerdir” şeklinde tanımlanmıştır.

Ceza Genel Kurulu’nun 20.05.2014 gün ve 2014/6-21 Esas 2014/272 Karar sayılı kararında da; “Gerek kanunda gerekse gerekçesinde suçun maddi konusunu oluşturan “Konut”, “Eklenti” ve “İşyeri” kavramlarının bir tanımı yapılmamış, bu kavramlardan ne anlaşılması gerektiği öğreti ve uygulamaya bırakılmıştır.

Öğretide uyuşmazlık konusu olan “Konut” kavramı ile ilgili olarak; “Bir yerin geçici de olsa oturmak amacıyla kullanıldığı her yer konuttur. Her ikametgah ceza kanununun belirlediği anlamda bir konuttur. Ancak her konut Medeni Kanun anlamında ikametgah değildir. Diğer bir deyişle oturulan her yer yani her konut ikametgah sayılmamaktadır. Kişisel hürriyet ve ferdin sükun ve huzurunu korumayı amaçlayan ceza kanunu, sadece ikametgaha değil, ondan daha geniş bir kavram olan konuta yapılan saldırıları da cezalandırmak zorundadır. Gece istirahatına tahsis edilmese dahi, kişinin ihtiyaçlarından bir veya bir kısmının yerine getirildiği, yani kişilerin yaşamsal faaliyetlerini geçirdikleri yer de (Yemek yediği, misafirlerini ağırladığı yer) konut sayılır” (M.Emin Artuk, Ahmet Gökcen, A…. Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 12. bası, …, Ekim 2012, s.323 vd); “Ceza hukukunda konut ile özel hukukta konut aynı anlama gelmezler. Ceza hukukunda konut kavramı daha geniştir. Ceza Hukukunda konut devamlı veya geçici olarak kalınan yerdir. Konutun yapısı, karakteri, şekli, genişliği önemli değildir. Önemli olan o yerin oturmaya veya aileye tahsis edilmesidir” (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınevi, 9 bası, …, 2012 s. 281 vd); “Kanunun ev ya da ikametgah terimlerini kullanmamış olması bir tesadüf değildir. Ev terimi günlük dilde, etrafı çevrili ve üstü örtülü yerleri ifade eder. Bu anlamı ile kullanıldığında maddenin uygulama alanının daralacağı şüphesizdir. Yasa koyucu burada bilinçli olarak ikametgah terimini de kullanmış değildir. Zira ikametgah bir kişinin sürekli olarak yerleşmek niyetiyle ve fiilen bulunduğu yerdir. Böyle bir kabul de yine maddenin uygulama alanını daraltır. Buna karşılık konut terimi ise kişinin fiilen oturduğu yeri ifade eder. O halde konut teriminin kabulü dokunulmazlığının etki alanını mümkün olduğunca genişletmektedir. Biz de konut kavramının en geniş anlamı ile kabul ediyoruz. Çünkü burada amaç özel hayatın geçtiği ve bu özelliği nedeniyle izin istenmeksizin ya da zorla ihlal edilmenin önlenmesi için her mekanı güvence altına almaktır” (Veli Özer Özbek, … Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 4. Baskı, …, Ekim 2012, s.399); “Konut kişinin özelidir, kendisini güvende hissettiği yerdir” (Zeki Hafızoğulları, Muharrem Özen, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler Kişilere Karşı Suçlar, US-A Yayıncılık, 3. Bası, …, Şubat 2013, s. 205); “Konut, kişilerin faaliyetlerine tahsis ettikleri ve insan kişiliğinin gerçekleşip geliştiği yerdir. Kanun koyucunun konutu korumasının amacı da insan kişiliğinin serbestçe gerçekleşip geliştirilmesini sağlamaktır. Ceza hukuku anlamında konut, kişi özgürlüğünün gerçekleşmesi için bir mekan şartından başka bir şey değildir ve kanun bu mekanı değil, bu mekanda gerçekleşen özgürlüğü korumaktadır” (Güneş Okuyucu Ergün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Konut Dokunulmazlığını İhlali Suçu, Çakmak Yayınları 1. Bası, …, Şubat 2010, s.42) şeklinde görüşler dile getirilmiştir.” denilerek hangi mekanların konut dokunulmazlığının ihlali suçunun konusunu oluşturacağına ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyadaki uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; katılanın dosya kapsamındaki beyanlarından anlaşıldığı üzere suç konusu ev katılana anneannesinin ölümü ile intikal etmiş, katılan tarafından hazırlık aşamasında alınan beyanında her ne kadar evi kullanmadığı belirtilmiş ise de “İkinci ikametim” denilerek ifade edilen suç konusu ev; içerisinde yaşam idame ettirmeye elverişli şekilde eşyaları ile muhafaza edilerek kilit altına alınmış, ve zaman zaman gelinip kontrol edilerek terk iradesi bulunmadığı açıkça gösterilmiştir. Nitekim katılan vekili temyiz dilekçesinde katılanın geçici olarak tatillerde burada kaldığını da açıkça belirtmiştir. Hal böyle iken sanıkların gece vakti birden fazla kişiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçunu işledikleri sabit olmasına rağmen 5237 sayılı Kanun’un 116 ncı maddesinin dördüncü fıkrası ve 119 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken haklarında beraat kararı verilmesinde hukuka aykırılık görülmüştür. ( Y2. CD 17.01.2023 T, 2022/14093 E.,  2023/177 K.)

Tehdit eyleminin konut dokunulmazlığının ihlali suçunun unsuru olduğu hallerde ayrıca tehdit suçundan ceza verilemez

TCK’nın 116/4. maddesinin “Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmesi karşısında, cebir veya tehdit suretiyle konut dokunulmazlığının ihlâli suçunun oluşabilmesi için, sanık tarafından kişilere karşı yöneltilen şiddet eylemi ile konut dokunulmazlığının bozulması arasında nedensellik bağının bulunması, şiddetin veya tehditin konut dokunulmazlığını bozma amacına yönelmiş olması ve bu amacın gerçekleşmesi için araç olarak kullanılması gerekir.

Somut olayda; sanığın, olay günü saat 04:30 sıralarında müştekinin zilini çaldığı ve müştekinin kapıyı açması üzerine elinde bulunan bıçağı müştekinin karnına yaslayıp “bana artislik yapma, bana …’yı çağır” diyerek zorla evine girdiğinin anlaşılması karşısında; tehdit eyleminin konut dokunulmazlığının ihlali suçunun unsuru olduğu, bu itibarla sanığın eyleminde TCK’nın 116/4. maddesindeki iki nitelikli halin birleştiği ve aynı Kanunun 119/1-a maddesinin uygulanma şartlarının oluştuğu gözetilmeden, tehdit suçundan ayrıca hüküm kurulması bozma nedenidir. (Y4.CD 17/10/2022 T,  2022/9517 E.,  2022/19768 K.)

Bir Yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler