Karşılıksız Çek Düzenleme Suçu Nedir?
Çek nakit yerine geçen bir çeşit ödeme aracıdır ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Kıymetli Evrak”ı düzenleyen üçüncü kitabında, 780 ve 823. maddeler arasında düzenlenmiştir. Çek tıpkı poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedidir. Çek de poliçe gibi nitelikli bir havale ilişkisine dayandığından, TTK m. 818 gereğince çek hakkında toplam kırksekiz madde için poliçe hükümlerine atıfta bulunulmuştur. Havalenin çek olarak nitelenebilmesi için çekin banka üzerine çekilmesi şarttır (TTK m. 782/1). Çeki keşide eden yani keşideci çekte belirlenen tutarın ibraz süresi içinde bankaya ibraz eden hamile ödenmesini ister.
Çekte bulunması zorunlu olan unsurlar çek kelimesi, belirli bir bedelin kayıtsız şartsız havalesi, muhatabın yani ödeyecek kişinin unvanı, keşidecinin imzası, keşide tarihi, seri numarası ve karekoddur. Bu unsurlardan birinin bile bulunmaması halinde çek geçersiz olacaktır.
Çekte bulunması gereken alternatif zorunlu unsurlar ise alternatiflerin bulunmaması halinde çekin geçersiz hale gelmesine neden olur. “Keşide yeri” çekte bulunması gereken alternatif zorunlu unsurlardandır. Keşide yeri yoksa keşidecinin adının yanında yazan yer keşide yeri sayılır, o da yoksa çek geçersiz olacaktır.
Çekin alternatifli geçerlilik koşullarından bir diğeri “ödeme yerinin” belirtilmesidir (TTK m. 780/1-d). Çekte açıklık yoksa, muhatabın ticaret unvanı yanında gösterilen yer ödeme yeri sayılır. Muhatabın ticaret unvanı yanında birden fazla yer gösterildiği takdirde, çek, ilk gösterilen yerde ödenir. Böyle bir açıklık ve başka bir kayıt da yoksa, çek muhatabın merkezinin bulunduğu yerde ödenir.
Bunlar dışında Çek Kanunu m. 2/7 ve 8. fıkralarda düzenlenen yan unsurların bulunmaması ise çekin geçerliliğine tesir etmez.
Bir çekin ödenmesi için üzerinde yazan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde muhatabına ya da takas odasına ibraz edilmesine karşın çekin ödenmesi için yeterli karşılığının bulunmaması haline “karşılıksız çek” denmektedir. 14/12/2009 tarih ve 5941 sayılı Çek Kanununun 5. maddesinde karşılıksız çek suçu ve yaptırımları düzenlenmiştir. Madde metni aşağıdaki şekildedir;
“Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı[7]
MADDE 5 – (1) (Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, (…)[8] az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanır. Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.
(2) (Mülga: 31/1/2012-6273/3 md.; Yeniden düzenleme: 15/7/2016-6728/63 md.) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür. Birinci fıkra uyarınca hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilenler, yasaklılıkları süresince sermaye şirketlerinin yönetim organlarında görev alamazlar. Ancak, hakkında yasaklama kararı verilenlerin mevcut organ üyelikleri görev sürelerinin sonuna kadar devam eder.
(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezai sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.[9][10]
(4) (Mülga: 31/1/2012-6273/3 md.)
(5) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(8) (Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla MERSİS ile Risk Merkezine elektronik ortamda bildirilir. Hakkında çek hesabı açma yasağı kararı verilen kişiler, Risk Merkezi tarafından bankalara bildirilir. Bu bildirimler ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü alınarak Risk Merkezi tarafından belirlenir.
(9) (Mülga: 31/1/2012-6273/3 md.; Yeniden düzenleme: 15/7/2016-6728/63 md.) Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak yapılan yargılama neticesinde mahkeme tarafından beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddine karar verilmesi hâlinde, aynı kararda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin kararların kesinleşmesi üzerine, bu kararlar, MERSİS ile Risk Merkezine sekizinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur.
(10) (Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle, ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler uygulanmaz.
(11) (Mülga: 31/1/2012-6273/3 md.; Ek: 15/7/2016-6728/63 md.) Birinci fıkra uyarınca verilen adli para cezalarının ödenmemesi durumunda, bu ceza, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilir.”
Karşılıksız Çek Suçunun Unsurları Nelerdir?
ÇekK m. 3/2’ye göre “Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
ÇekK m. 3/4. fıkrası uyarınca hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi hâlinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar açıkça belirtilir. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
ÇekK m. 3/5. fıkrası uyarınca muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil, kısmî ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre karşılıksızdır işlemi yapılır; ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır. Çek hesabında hiç karşılığın bulunmaması ve hamilin sadece muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutarın ödenmesini talep etmesi hâlinde de bu fıkra hükmüne göre işlem yapılır.
ÇekK m. 5/1’e göre çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına neden olan kişi hakkında hamilin şikayeti üzerine yetkili ve görevli icra mahkemesince her bir çekle ilgili olarak binbeşyüz güne kadar adli para cezasına ve ayrıca çek hesabı açma yasağına, bu yasağın bulunması halinde devamına karar verilir.
Karşılıksız çek suçunun oluşabilmesi için aranan temel unsur çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle ödenmemesidir. Yoksa ibraz süresinin geçirilmesi ya da çekin sahte ya da tahrif edilmiş olması gibi nedenlerden dolayı bankanın çeki ödemekten kaçınması söz konusu ise burada karşılıksız çek suçundan bahsedilemez. Bunun gibi herhangi bir şekilde çek bedelinin ödendiği hallerde de karşılıksız çekten söz edilemez. Bu halde çekin ibraz süresi içinde ibraz edilmesine rağmen karşılığının bulunmaması nedeniyle ödenmemesi, karşılıksız çek suçunun bir önkoşuludur.
Karşılıksız çek suçunun maddi unsuruna vücut veren fiil çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vermedir. Bu da ibraz süresi içinde muhataba ibraz edilen çekler için geçerlidir. Bu bağlamda, uygulamada sık görülen ileri tarihli çekler açısından konunun incelenmesi gerekir. ÇekK m. 3/8’e göre üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır. Çekte vade olmamakla ve çek görüldüğünde ödenmekle birlikte, uygulamada vade ile ilgili bu sınırlamayı gidermek için ileri tarihli çek düzenlenmektedir. Çekin ibraz süreleri keşide tarihinden itibaren başlayacağından, çekin bu tarihten önce muhatap bankaya ibraz edilmesi geciktirilmek ve bir anlamda vade konulmak istenmektedir. Bu şekilde düzenlenen çekler, diğer şekli unsurları taşıdığı sürece geçerlidir. İleri tarihli çeklerde gösterilen keşide tarihinden önce bankaya sunulmasına Çek Kanunu ile belli bir süreye kadar sınırlama getirilmiştir. Çek Kanunu geçici madde 3/5 hükmüne göre, “31/12/2020 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” Bu hüküm uyarınca, ileri tarihli çeklerin bu tarihten önce bankaya ibrazı mümkün değildir. Böyle bir ibraz halinde, çekin karşılığı bulunmasa da karşılıksızdır işlemi yapılamaz.
Karşılıksızlıktan söz edilebilmesi için çek bedelinin kısmen dahi çek hesabında bulunmaması gerekir. Buna göre:
Çekin hiçbir karşılığının bulunmaması halinde, muhatap banka Çek K. m. 3/3 hükmünde belirtilen asgari ödeme bedelini öder. Bu durumda, “karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır (ÇK m. 3/2).
Çekin karşılığının kısmen bulunmaması halinde dahi karşılıksızdır işlemi yapılır. Çek K. m. 3/5 hükmüne göre, “Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil, kısmî ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre karşılıksızdır işlemi yapılır.”
Karşılıksız çek suçunun tespiti açısından ödenmeme durumunun tespit edilmesi gerekir. Konuyu Çek K. m. 3/5 ve 6. fıkraları düzenlemektedir. Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil, kısmî ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre karşılıksızdır işlemi yapılır; ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır. Çek hesabında hiç karşılığın bulunmaması ve hamilin sadece muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutarın ödenmesini talep etmesi hâlinde de bu fıkra hükmüne göre işlem yapılır (ÇK m. 3/5). İleride çıkması muhtemel sorunların önüne geçmek için, bu işlemin saati ve dakikasına kadar tespitinde fayda vardır. Zira saat ve dakikanın yazılmaması ve keşidecinin bu işlemden sonra çek hesabına çok kısa bir süre içinde online havale yaparak cezai sorumluluktan kurtulması gibi bir durum doğabilir. Bu tereddütleri gidermek için, tarih, saat ve dakikanın yazılmasında fayda vardır.
Karşılıksız çek suçunun manevi unsuru kasttır. Fail, keşide ettiği çekin üzerinde yazılı kanuni ibraz süreleri içinde çek karşılığını bilerek ve isteyerek bulundurmayarak çek için karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vermektedir.
Suçun faili, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü gerçek kişidir. Hesap sahibi tüzel kişi ise tüzel kişiler hakkında adli cezaya hükmedilemeyeceğinden, suçun faili bu tüzel kişinin çek karşılığını hesapta bulundurmakla yükümlü olan kişi veya kişilerdir. Suçun mağduru ise çeki elinde bulunduran ve bankaya ibraz sonucunda karşılıksızdır işleminin muhatabı olan yetkili ve meşru hamildir.
Karşılıksız Çek Suçunun Cezası Nedir?
ÇekK m. 5/1’e göre çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına neden olan kişi hakkında hamilin şikayeti üzerine yetkili ve görevli icra mahkemesince her bir çekle ilgili olarak binbeşyüz güne kadar adli para cezasına ve ayrıca çek hesabı açma yasağına, bu yasağın bulunması halinde devamına karar verilir.
Karşılıksız Çek Suçunda Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?
Karşılıksız çek suçu için kanunda özel bir zamanaşımı süresi düzenlenmediğinden, adli para cezasını gerektiren suçların tabi olduğu 8 yıllık asgari dava zamanaşımı süresine tabi olacaktır (TCK m. 66/1-e).
Karşılıksız Çek İçin Ödeme Yapılırsa Suç Ortadan Kalkar mı?
ÇekK m. 6’da etkin pişmanlık ve çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılması düzenlenmiştir. Buna göre karşılıksız kalan çek bedelinin, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında,
a) Yargılama aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine,
b) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına,
karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırıldığı, MERSİS ile Risk Merkezine 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur.
Şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
Kişi, mahkûm olduğu cezanın tamamen infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl ve her halde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir; mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Bu itiraz bakımından İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, MERSİS ile Risk Merkezine 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur.
KARŞILIKSIZ ÇEK SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY UYGULAMALARI
Şartları oluşmasına rağmen geçerli olmayan mazeretler sunarak karşılıksızdır işlemine yapmayan banka görevlisinin eylemi, Çek K. m.7/4 hükmü uyarınca suç oluştur
5941 sayılı Kanun’un 7/4. maddesindeki; ”Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmüne rağmen sanığın; imzanın çek keşidecisine ait olup olmadığı hususunda gerekli ve yeterli araştırmayı yapmayarak yerinde görülmeyen soyut sebeplerle dava konusu çeke ”karşılıksızdır” işlemi yapmaması şeklinde gerçekleşen fiilinin suç oluşturduğu cihetle, atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile beraatına hükmolunması kanuna aykırıdır. (Y19.CD, 16/03/2017 T., 2015/8582 E., 2017/2348 K.)
İbraz edildiği tarih nazara alındığında, atılı suç tarihinde sadece idari yaptırım sorumluluğu bulunan ve eylemi suç teşkil etmeyen sanığın beraati gerekir
Dosya kapsamına göre; sanığın Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş Şanlıurfa Şubesinde bulunan hesabından keşide ettiği 21/07/2016 keşide tarihli, 22/07/2016 ibraz tarihli, 7093773 numaralı çek, 16/07/2016 keşide tarihli, 18/07/2016 ibraz tarihli, 7093772 numaralı çek ve 25/07/2016 keşide tarihli, 25/07/2016 ibraz tarihli, 7093774 numaralı çekin muhatap bankaya ibrazında karşılığının bulunmaması sebebiyle cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; 09/08/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanun’un 63. maddesi ile değişik 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5/1. maddesinin çekin ibraz tarihinden sonra yürürlüğe girdiği anlaşılmakla; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/1. maddesinde yer alan ”İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar.” şeklindeki düzenleme karşısında, bahse konu somut olaydaki çeklerin bankaya 22/07/2016, 18/07/2016 ve 25/07/2016 tarihlerinde ibraz edildiği nazara alındığında, atılı suç tarihinde sadece idari yaptırım sorumluluğu bulunan ve eylemi suç teşkil etmeyen sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet yoktur. (Y19.CD, 24/10/2019 T., 2019/31510 E., 2019/13433 K.)
Dava konusu çekin sanığın şirketi temsile yetkili kılındığı tarihten önce ve ileri tarihli keşide edilmiş olabileceği de dikkate alınarak, bu tarihinden önce şirketi temsile yetkili kişi ya da kişilerin ticaret sicil müdürlüğünden sorulması gerekir
Sanığın yetkilisi olduğu şirket adına keşide edilen 31/10/2018 tarih ve 90.000,00 TL meblağlı çekin müşteki şirket tarafından yasal süre içerisinde bankaya ibraz edildiği, arkasına karşılığının bulunmadığına dair kaşe vurulduğu, müşteki vekilinin yasal şikâyet süresi içeresinde, sanık hakkında çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan cezalandırılması istemiyle icra ceza mahkemesine şikâyette bulunduğu, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; sanığın sınırlı yetkili olup, şirket adına çek imzalamaya müşterek imza ile yetkili olduğu, suça konu çekte tek imza bulunduğu, bu nedenle yasal unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraatine karar verildiği, hükme karşı müşteki vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmakla yapılan incelemede;
Adana Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün mahkemeye cevaben gönderdiği 10/12/2018 tarihli yazısına göre, sanık Savaş’ın 28/08/2018 tarihinden itibaren Eda Keser isimli kişiyle müştereken şirketi temsile yetkili kılındığı, dava konusu çekin bu tarihten önce ve ileri tarihli keşide edilmiş olabileceği de dikkate alınarak, 28/08/2018 tarihinden önce şirketi temsile yetkili kişi ya da kişilerin ticaret sicil müdürlüğünden sorulması gerektiği, öte yandan müşteki vekilinin istinaf dilekçesinde bahsettiği ve sanık hakkında dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasına ilişkin Adana 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/417 Esas nolu dava dosyasının celp edilerek incelenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu, bu yönde inceleme ve değerlendirme yapılmadan hüküm tesisinin 7188 sayılı Kanun ile değişik CMK’nın 280/1-f maddesi uyarınca bozmayı gerektirdiği gözetilmelidir. (Adana BAM, 11.CD, 20/02/2020 T., 2019/1184 E., 2020/706 K.)
Kanun’da gösterilen alt ve üst sınırlar arasında takdir yetkisini aşarak hüküm kurulamaz
Yerel Mahkemece kurulan ve istinaf edilmeksizin kesinleşen hükümde, sanık hakkında doğrudan 2250 gün adli para cezasına hükmedildiği, sonradan TCK’nin 52/2. maddesi gereği günlüğü 20 TL’den hesap edilen miktarın çarpılmasıyla 45.000 TL adli para cezasına, adli para cezasının TCK’nin 52/4. maddesi gereği 10 eşit taksitte ödenmesine karar verildiği, bu yönüyle kararın mahkemenin Kanun’da gösterilen alt ve üst sınırlar arasında takdir yetkisini aşarak kurduğu hükmün kanuna aykırıdır. (Y19.CD, 23/09/2019 T., 2019/31483 E., 2019/11658 K.)
Öngörülen hak düşürücü süreler içerisinde şikâyet hakkının kullanılmış olması gerekir
2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 347. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreler içerisinde şikâyet hakkının kullanılmış olması gerektiği, Mersin 1. İcra Ceza Mahkemesinin 21/11/2017 tarihli ve 2017/939 esas, 2017/1223 sayılı kararında bu hususlar gözetilmeden sanığın mahkumiyetine dair hüküm kurulduğu anlaşılmakla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği bu nedenle yerinde görüldüğünden, İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/10/2017 tarihli ve 2017/105 esas, 2017/487 sayılı kararının, yalnızca sanık adına Yapı Kredi Bankası İstanbul Merter Şubesi’nce çıkartılmış 6586190 seri numaralı, 19.11.2016 keşide tarihli ve 30.000,00 TL bedelli çek yönünden CMK’nun 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, hükümden, sanığın bu çek yönünden cezalandırılmasına dair “1-a ve 3-a” maddelerinin tamamen çıkartılmasına, yine bu çek yönünden İİK’nun 347. maddesi uyarınca şikâyet hakkının DÜŞÜRÜLMESİNE, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, 18/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. (Y19.CD, 18/03/2019 T., 2018/3234 E., 2019/5807 K.)