Evliliğin İptali Davası

Evlenmenin iptali 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 145- 160. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Evlenmenin iptali evliliğin çeşitli nedenlerle geçersiz olması hallerinde söz konusu olur ve geçersiz evliliğin sona erdirilmesini sağlar. Başka bir ifade ile hukuken geçerli olan evliliklerin iptali için dava açılamaz, bu halde ancak şartları varsa boşanma davası açılabilir.

Evliliğin İptali Davasının Koşulları

Evlenmenin geçersizliği nedeniyle iptal davası açılabilmesi için evlenme konusunda kanunda aranan koşulların bulunmaması veya evlenme engellerinin bulunması gerekir. Bu geçersizlik hallerinin ağırlığına göre evlilik mutlak butlan ya da nispi butlan ile malul yani batıl olacak ve evliliğin iptali davası açılarak sona erdirilebilecektir.

Mutlak Butlan Nedeniyle Evliliğin İptali

Mutlak butlan TMK m. 145’te düzenlenmiş olup madde metni aşağıdaki şekildedir;

A. Mutlak butlan

I. Sebepleri

Madde 145- Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır:

1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,

2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması,

3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,

4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.”

Buna göre mutlak butlandan söz edebilmek için kanunda sayılan bu hallerden birinin bulunması zorunludur.

Mutlak butlan hallerinden biri mevcut ise, mutlak butlan nedeniyle evliliğin iptali davası, ilgisi olan herkes tarafından açılabileceği gibi, Cumhuriyet savcısı tarafından re’sen de açılabilir. ( TMK m. 146)

Sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı Cumhuriyet savcısı tarafından re’sen dava edilemez; fakat her ilgili, mutlak butlanın karar altına alınmasını isteyebilir.

TMK m. 147 uyarınca dava açma hakkı bazı hallerde sınırlandırılmış ve kaldırılmıştır. Buna  göre ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını yalnız ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir.

TMK’da mutlak butlan sebeplerinin bulunması durumunda evliliğin iptali davası açılabilmesi için herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Cumhuriyet Savcısı, eşler ve ilgililer evlilik devam ettiği müddetçe mutlak butlan nedeniyle batıl olan evliliğin iptali için dava açabilirler.

TMK m. 147 uyarınca evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve ikinci evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilemez.

TMK m. 156 uyarınca batıl bir evlilik ancak hâkimin kararıyla sona erer. Mutlak butlan hâlinde bile evlenme, hâkimin kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğurur.

 Evlenmenin butlanı davasında, yetki ve yargılama usulü bakımından boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır.

Nispi Butlan Nedeniyle Evliliğin İptali

Nispi butlan halleri TMK m. 148 ve devamında düzenlenmiştir. Buna göre;

*Kişinin evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olması (TMK m. 148),

*Kişinin evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği hâlde yanılarak bu evlenmeye razı olması (TMK m. 149/1),

*Kişinin eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmesi ( TMK m. 149/2)

*Kişinin eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olması ( TMK m. 150/1)

*Kişinin veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmiş olması ( TMK m. 150/2),

* Kişinin kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilmiş olması ( TMK m. 151),

halleri nispi butlan halleridir ve bu hallere maruz kalan eşin nispi butlan nedeniyle batıl olan evliliğin iptalini dava etme hakkı vardır. Ancak TMK m. 152 uyarınca nispi butlan davası açmak için hak düşürücü süre öngörülmüştür. Buna göre iptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

Küçük veya kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadan evlenirse, izni alınmayan yasal temsilci evlenmenin iptalini dava edebilir (TMK m. 153/1). Zira küçük ya da kısıtlı yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez ( TMK m. 126).

 Yasal temsilcisinin izni olmadan evlenen kimse sonradan on sekiz yaşını doldurmak suretiyle ergin olur, kısıtlı olmaktan çıkar veya kadın gebe kalırsa evlenmenin iptaline karar verilemez (TMK m. 153/2).

 Evlenmenin butlanı davasında, yetki ve yargılama usulü bakımından boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır.

Evliliğin İptalinin Sonuçları

Mahkemece butlanına karar verilen bir evlilikten doğan çocuklar, ana ve baba iyiniyetli olmasalar bile evlilik içinde doğmuş sayılırlar. Çocuklar ile ana ve baba arasındaki ilişkilere boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır. (TMK m. 157)

Evlenmenin butlanına karar verilirse, evlenirken iyiniyetli bulunan eş bu evlenme ile kazanmış olduğu kişisel durumunu korur. Eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır. ( TMK m. 158)

EVLİLİĞİN İPTALİ İLE İLGİLİ YARGITAY UYGULAMASI

Davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali davası, boşanma davası açısından bekletici sorun oluşturur

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı-karşı davalı erkek tarafından “evlilik birliğinin sarsılması” (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayanılarak açılan boşanma davasına karşı, davalı-karşı davacı kadın tarafından da, “evlilik birliğinin sarsılması” (TMK m.166/1) hukuki sebebine dayalı “karşı boşanma” davası açılmıştır. Davacı-karşı davalı erkek de bağımsız olarak açtığı evliliğin iptali davasında , eşinin evlilik öncesi cinsel ilişki ve başkası ile nişanlılığını sakladığını iddia ederek Türk Medeni Kanununun 150. maddesi uyarınca nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan evliliğin iptali davası, tarafların boşanma davası ile birleştirilmiş, birleştirilerek görülen davaların yapılan yargılaması sonucunda ise mahkemece tarafların karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-karşı davalı erkeğin nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptali davasının reddine karar verilmiştir. Taraflarca temyiz edilmemiş olsa bile, yasaya açık aykırılık bulunması hallerinde hükmün bozulması imkan dahilindedir (HUMK m. 439/2). Davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali davası, boşanma davası açısından bekletici sorun oluşturur. O halde davacı-karşı davalı erkeğin nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali davasının tefrik edilerek sonucu beklendikten sonra boşanma davaları hakkında olumlu ya da olumsuz karar vermek gerekirken bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. ( Y 2. HD 23.03.2017 T, 2015/25070 E.,  2017/3218 K.)

Aralarında evlenme engeli bulunmadığı anlaşılan davalılar yönünden Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekir

Hınıs Cumhuriyet Başsavcılığının, nüfus kayıtlarına göre davalıların amca yeğen olarak gözüktüğünü ileri sürerek aralarında evlenme engeli bulunduğundan bahisle evliliğinin mutlak butlanla iptali için iş bu davayı açtığı, Mahkemece, davanın kabulüne ve evliliğin mutlak butlan ile iptaline karar verildiği, ne var ki, davalı …’nun açtığı nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası sonunda Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.10.2011 tarih ve 2011/73 E., 2011/414 K. sayılı ilamıyla; anne adının …, baba adının Herdem olarak değiştirildiği ve kararın 31.01.2012 tarihinde kesinleştiği, UYAP sistemi üzerinden alınan nüfus kayıt bilgilerinde de belirtildiği şekilde düzeltme yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda aralarında evlenme engeli bulunmadığı anlaşılan davalılar yönünden Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. (Y 2. HD 23.11.2023 T, 2023/8560 E.,  2023/5573 K.)

Evlenmenin kurucu unsurlarında eksiklik olmadığı göz önüne alındığında evliliğin yokluğunun tespiti isteminin reddinde isabetsizlik yoktur

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; evlenmenin karşı cinsten iki insanın evlendirmeye yetkili memur önünde karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarını açıklaması ile oluşacağı; evliliğin kurucu unsurları olarak sayılan “evlenmenin ayrı cinsten kişiler arasında yapılmış olması”, “evlendirme memuru önünde yapılması”, “tarafların karşılıklı ve sözlü iradelerini açıklamaları” hususlarından birinin gerçekleşmemesi hâlinde evliliğin hiç gerçekleşmemiş gibi sonuç doğuracağı; buna göre davacının iddia ettiği sebeplerin hiçbirinin evliliğin kurucu unsurlarından olmadığı, bu nedenle evliliğin yok hükmünde olmasının söz konusu olamayacağı, ayrıca gelen müzekkere cevapları incelendiğinde evlenmeye izin belgesinin olduğu ve geçerli bir evliliğin bulunduğu, netice itibarıyla davacının evliliğin yokluğunun tespiti talebinin yerinde olmadığı; davacının, davalının çocuk sahibi olamadığını kasım 2020’de öğrendiğini beyan ettiği, davalı vekilinin davanın süresinde açılmadığını iddia ettiği, ancak bunun ispatına dair dosya kapsamında herhangi bir delil olmadığından davalının bu iddiasının yerinde görülmediği ve davanın süresinde açıldığı kanaatine varıldığı; davalı kadının süresi içerisinde hastaneye gidip muayene olmaması halinde durumun aleyhine yorumlanacağına dair davalı tarafa ihtarat yapılmış ise de bu durumun davalının evlenmeden önce çocuk sahibi olmadığını ispatlamaya yeterli görülmediği; kadının süresi içerisinde muayene olmaktan kaçınması aleyhine yorumlansa dahi çocuk sahibi olamama durumunun evlenmeden önce var olduğunu ispatlamaya yetmediği, ispat yükünün kadının evlenmeden önce böyle bir hastalığı olduğunu iddia eden davacı tarafta olduğu; dosya kapsamında sabit olan hastane kayıtları, sağlık raporları ve davalı tanık anlatımlarından davalı kadının evlenmeden önce adet düzensizliği nedeniyle kadın doğum doktoruna gittiği, tedavi gördüğü ancak çocuk sahibi olamayacağına dair herhangi bir tanının konulmadığı, aksine evlendikten sonra tedavi gördüğü doktorun tedavi ile çocuk sahibi olabileceğini söylediğinin sabit olduğu; davacı tanıklarının bu konuda aksi yönde beyanlarının duyuma dayalı olduğu ve bu nedenle bu beyanlara itibar edilmediği; ayrıca Amerikan Hastanesinin 19.11.2021 tarihli yazısından tarafların evlendikten sonra çocuk sahibi olabilmeleri için tedaviye başladıklarının anlaşıldığı, çocuk sahibi olması mümkün olmayan birinin bu nitelikte bir tedaviye başlamasının söz konusu olamayacağı; kadının evlenmeden önce çocuk sahibi olamadığına dair bir hastalığının olmadığı, bunu davacı erkekten gizlediği hususunun ispat edilemediği ve böylece nispi butlan için aranan şartların somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının tanıklarının beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, kadının gördüğü tedavilere ilişkin sağlık raporları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadığını, davalı kadının zor kullanılmak suretiyle muayene ettirilerek sağlık kurulu raporu alınması gerektiğini, davalının hastalığını gizlediğini, evliliğinin nisbi butlan sebebiyle iptali için gerekli şartların mevcut olduğunu, davanın kabulü gerektiğini ileri sürerek; davanın reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesinin kararıyla; tarafların evlendirmeye yetkili memur önünde karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarını açıklamaları ile evlenmenin gerçekleştiği, evlenmenin kurucu unsurlarında eksiklik olmadığı göz önüne alındığında evliliğin yokluğunun tespiti isteminin reddinde isabetsizlik bulunmadığı; davalı kadının evlenmeden önce çocuk sahibi olmasına engel bir hastalığının bulunduğu ve bunu davacı erkekten gizlediği hususlarının davacı tarafından ispat edilemediği, bu sebeple davacının nisbi butlan sebebiyle evliliğinin iptali isteminin reddinde isabetsizlik bulunmadığı; netice itibarıyla davanın reddi kararının yerinde olduğu, kadın yararına geçici tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve miktarında isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. ( Y 2. HD 17.09.2024 T, 2023/9264 E.,  2024/5938 K.)

Aralarındaki evlilik kaydının iptal edilmesi istenen kişilerin tüm mirasçılarının belirlenerek davalı sıfatı ile davaya katılmalarının sağlanması ve mahkemenin bunu re’sen gözetmesi gerekir

Somut olayda; davacı …, kendi annesi olduğunu iddia ettiği ….’nin nüfus kayıtlarında iki ayrı kişi ile evli gözüktüğünü ileri sürerek annesi ile (baba bir, anne ayrı) kardeşi … arasındaki evliliğin iptalini istemiş, dava sadece Nüfus İdaresine yöneltilmiş ve İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, …. ve…. arasındaki 27.07.1943 tarihli evlilik kaydının iptaline, ….’nin … …. ile 17.07.1943 tarihli evlilik kaydının korunmasına karar verilmiştir.

Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır.

Mahkemece, …ile …. arasındaki evlilik kaydının iptal edildiği gözetildiğinde verilen karardan gerek …’nin ve ….’in, gerekse de … …..’ın mirasçılarının etkileneceği dikkate alındığında bu kişilerin tüm mirasçılarının belirlenerek davalı sıfatı ile davaya katılmalarının sağlanması gerekirken, mahkemece resen gözetilmesi gereken bu durum nazara alınmadan ve taraf teşkili de sağlanmadan, Anayasa’nın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınmadan eksik hasımla davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. ( Y 2. HD, 17.01.2024 T, 2023/9913 E.,  2024/340 K.)

Nisbî butlan sebebi ile evliliğin iptali talebinin reddine karar verilmesi ve terditli boşanma talebi olması halinde, terditli talep olan boşanma talebi değerlendirilerek hakkında dosyada olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekir

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekili tarafından evliliğin iptali davasının reddine yönelik ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

2.Dava, evliliğin nisbî butlan sebebi ile iptaline, bunun kabul edilmemesi halinde boşanmaya karar verilmesi talebi ile terditli olarak açılmıştır. İlk Derece Mahkemesince, kadının terditli taleplerinden ilki olan evliliğin nisbî butlan ile iptali talebinin kabulüne, ikincil talep olan boşanma yönünden ise asıl talep kabul edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvuruları üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının korkutularak evlenmeye razı edildiği iddiasının ispat edilemediği ve evliliğin iptali koşulları oluşmadığı gerekçesi ile evliliğin nisbî butlan ile iptali talebinin reddine, boşanma talebi yönünden istinaf başvurusu bulunmaması nedeniyle bu konuda istinaf incelemesi yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş olup karar davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyanın yapılan incelemesinde toplanan delilere göre, nisbî butlan sebebi ile evliliğin iptali talebinin reddine karar verilmesi, dosya kapsamına uygun olup bu talebin reddine karar verilmesi nedeniyle kadının terditli talebi olan boşanma talebi değerlendirilerek hakkında dosyada olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerkemektedir. Bölge Adliye Mahkemesince asıl talebin reddinin gerektiği değerlendirilmesine rağmen, hakkında hüküm kurulmayan terditli talep kısmı yönünden gerekli istinaf incelemesi yapılmamış, deliller değerlendirilmemiş ve sonucu uyarınca bir karar verilmemiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen kararda, davacı kadının asıl talebi kabul edilmiş olduğundan, ikincil talebinin değerlendirilmemiş olması terditli davanın bir sonucu olup, terditli olan ikincil talebin istinaf konusu yapılması davacıdan beklenemez. Boşanma davası hakkında değerlendirme yapılmamış ve bir hüküm verilmemiş olması nedeniyle terditli talep yönünden karşı taraf yararına kesin hüküm veya usuli kazanılmış hak da oluşmamaktadır. Somut olayda, terditli taleplerden ilki kabul edilmiş, bu nedenle hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilen terditli ikincil talep istinaf konusu yapılmamış olup, Bölge Adliye Mahkemesince de asıl talep reddedildiği halde, istinaf başvurusu yapılmadığından bahisle hala ayakta olan boşanma talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. ( Y 2. HD 01.04.2024 T, 2023/7903 E.,  2024/2240 K.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler