AÇIKLAMALAR
Davaya vekalette özel yetki gerektiren haller 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 74. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni aşağıdaki şekildedir;
“Davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller
MADDE 74- (1) Açıkça yetki verilmemiş ise vekil; sulh olamaz, hâkimi reddedemez, davanın tamamını ıslah edemez, yemin teklif edemez, yemini kabul, iade veya reddedemez, başkasını tevkil edemez, haczi kaldıramaz, müvekkilinin iflasını isteyemez, tahkim ve hakem sözleşmesi yapamaz, konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamaz ve bunlara muvafakat veremez, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuramaz, davadan veya kanun yollarından feragat edemez, karşı tarafı ibra ve davasını kabul edemez, yargılamanın iadesi yoluna gidemez, hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamaz, hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez.”
Madde metninde açıkça belirtildiği üzere bazı işlemlerin vekil tarafından gerçekleştirilebilmesi için vekaletnamede açıkça özel yetki verilmiş olması gerekir. Bu işlemler şunlardır:
1- Feragat, davayı kabul ve sulh
2- Davanın tamamını ıslah etme
3- Hâkimin reddi
4- Yemin teklif etme; teklif edilen yemini kabul, iade veya reddetme
5- Başkasını tevkil etme
6- Haciz kaldırma
7- Müvekkilinin iflasını isteme
8- Tahkim ve hakem sözleşmesi yapma
9- Konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunma ve bunlara muvafakat verme
10- Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvurma
11- Karşı tarafı ibra etme
12- Yargılamanın iadesi yoluna gitme
13- Hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açma
14- Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açma ve takip etme
HMK m. 114/f’de belirtildiği üzere vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması dava şartıdır. HMK m. 115’e göre dava şartlarının yokluğu halinde izlenecek usul düzenlenmiştir. Buna göre mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Bu nedenle özel yetki gerektiren hallerde vekaletnamede özel yetki bulunmaması durumunda dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilebilecektir.
Davaya Vekâlette Özel Yetki̇ Veri̇lmesi̇ni̇ Gerekti̇ren Hâller Konusunda YargItay UygulamalarI
Boşanma davası açmak ve açılan davayı takip etmek kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğinde olup vekâletnamede bu hususta özel yetkiyi gerektirir
6100 sayılı Kanun’un “Davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller” başlıklı 74 üncü maddesinde, “Açıkça yetki verilmemiş ise vekil;….hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez” düzenlemesi öngörülmüştür.
Boşanma davası açmak ve açılan davayı takip etmek kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Bu bakımdan vekâletname de bu hususta özel yetkiyi gerektirir. Davacı erkek vekilinin vekâletnamesi genel vekâletname olup, boşanma davası ile ilgili özel yetkiyi içermemektedir. Davanın genel vekâletname ile açıldığı, davacı erkeğin fiil ehliyeti bulunmadığı gibi vekilin vekâletnamesinde özel yetkisi bulunmadığı ve vekâletnamede ki özel yetki eksikliğinin de davacı erkeğin vefatı sebebiyle giderilemeyeceğinin anlaşılmasına göre, usulüne uygun açılmış bir davadan söz edilemeyecektir. Bu durumda usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığına göre, mirasçılar tarafından takip edilebilecek bir dava bulunmamaktadır. O halde, özel yetki ile dava açma ve takip yetkisi bulunmayan vekilin açtığı davanın usulüne uygun açılmadığı gibi özel yetki eksikliğinin de giderilemeyeceği anlaşıldığından davanın, dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. (Y2.HD 26.06.2024, 2023/7736 E., 2024/4907 K.)
Vekâletnamesinde vekilin temyizden vazgeçme yetkisinin bulunması nedeniyle, temyiz dilekçesinin feragat sebebiyle reddine karar verilmelidir
HMK 74. madde de davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller başlığı altında ” Açıkça yetki verilmemiş ise vekil; sulh olamaz, hâkimi reddedemez, davanın tamamını ıslah edemez, yemin teklif edemez, yemini kabul, iade veya reddedemez, başkasını tevkil edemez, haczi kaldıramaz, müvekkilinin iflasını isteyemez, tahkim ve hakem sözleşmesi yapamaz, konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamaz ve bunlara muvafakat veremez, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuramaz, davadan veya kanun yollarından feragat edemez, karşı tarafı ibra ve davasını kabul edemez, yargılamanın iadesi yoluna gidemez, hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamaz, hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez.” hükmü düzenlenmiştir.
Hüküm, davalı Vekili tarafından, 18.03.2021 tarihinde davalı vekilinin temyizden vazgeçmiş olması ve vekâletnamesinde temyizden vazgeçme yetkisinin bulunması nedeniyle, temyiz dilekçesinin feragat sebebiyle reddine karar verilmelidir. (Y10.HD 17.05.2021 T, 2020/7723 E., 2021/6292 K.)
Hâkimlerin fiilleri sebebiyle devlet aleyhine tazminat davası açmak için vekaletnamede özel yetki olması gerekir
Somut olayda; davacı vekili tarafından 16.11.2015 tarihli dava dilekçesi ekinde ibraz edilen vekâletnamede “Hâkimlerin fiilleri sebebiyle devlet aleyhine tazminat davası açmaya” ibareli özel yetkinin bulunmadığı, eksiklik tamamlanmadan yargılamaya devam edilerek 19.03.2019 tarihinde işin esası hakkında karar verildiği, temyiz aşamasında yapılan ön inceleme ile bu durumun tespiti üzerine Hukuk Genel Kurulunun 18.06.2019 tarihli ve 2019/14-414 E., 2019/670 K. sayılı kararıyla; dava şartı eksikliğinin tamamlanabilir bir eksiklik olması nedeniyle HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca gerekli usul işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın Özel Dairesine geri çevrildiği, Özel Dairece “Hâkimlerin fiilleri sebebiyle devlet aleyhine tazminat davası açmaya” ibareli özel yetki içeren vekâletnamenin ibrazı için davacı vekiline sonuçları da hatırlatılmak suretiyle iki haftalık kesin süre verildiği, davacı vekilinin 19.09.2019 tarihli dilekçesiyle müvekkili …’in öldüğünü ve vekâlet ilişkisinin son bulduğunu bildirdiği, nüfus kaydı uyarınca davacı …’in hükmün temyizinden sonra 02.05.2019 tarihinde vefat ettiği, bu nedenle Özel Dairece 04.10.2019 tarihli muhtıra ile; … mirasçılarına davaya devam etmek istiyorlarsa yargılamaya katılmaları veya kendilerini bir vekille temsil ettirmelerinin ihtar olunduğu, muhtıraya gerekçeli karar ile geri çevirme kararının da eklendiği, ancak mirasçılar tarafından gerekli usuli işlemlerin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, davacı vekili tarafından hükmün 09.04.2019 tarihinde temyiz edildiği, davacı asılın ise 02.05.2019 tarihinde öldüğü gözetildiğinde temyiz tarihinde davacı ile vekili arasındaki vekâlet ilişkisi devam ettiğinden temyiz incelemesi yapılabileceği ortadadır.
Eldeki davanın HMK’nın 74. maddesi gereğince özel yetki verilmesi hâlinde vekil tarafından açılabileceği, aynı Kanun’un 114 maddenin (f) bendi uyarınca da bu yetkinin dava şartı olarak düzenlendiği, dava şartlarından birisinin eksik olması hâlinde nasıl hareket edileceğinin HMK’nın 115. maddesinde hüküm altına alındığı, somut olayda eksikliğin tamamlanması yoluna gidilmiş ise de, davacı asılın mirasçıları tarafından gerekli usul işlemlerinin yerine getirilmediği ve dava şartına ilişkin eksikliğin tamamlanmadığı anlaşılmaktadır.
O hâlde, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.( YHGK 12.04.2022 T, 2019/781 E., 2022/529 K.)
Vekil ile takip edilen işlerde, davanın tamamen ıslahında özel yetki gerekir
Davacı vekili; 09.03.2015 tarihli dilekçesi ile bu kez bilirkişi raporunda hesaplanmış olan alacaklara ve miktarlarını belirterek davanın tümden ıslahı sureti ile alacaklarının tespitini ve tahsilini talep etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. maddesi uyarınca taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği düzenlenmiş; aynı Yasanın “davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller” başlıklı 74.maddesine göre ise vekil ile takip edilen işlerde, davanın tamamen ıslahında özel yetki gerektiği hüküm altına alınmıştır. Davacı vekilinin dayandığı 13.10.2011 tarihli vekâletnamede davanın tamamının ıslahına ilişkin özel yetki bulunmamaktadır. O halde mahkemece, vekâletnamesinde ıslaha ilişkin özel yetki bulunmayan davacı vekilinin, davayı tamamen ıslah edemeyeceği ve usulüne uygun bir şekilde yapılmış ıslahın bulunmadığı gözetilerek; davanın tespit davası olarak kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslaha değer verilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. (Y22.HD 11/09/2018 T, 2018/10654 E., 2018/18123 K.)
Vekaletnamede açıkça feragat yetkisi verilmeyen vekil davadan veya kanun yollarından feragat edemez
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 74. maddesinde davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller sayılmış ve açıkça yetki verilmemiş ise vekilin davadan veya kanun yollarından feragat edemeyeceği düzenlenmiştir. Bu çerçevede yapılan incelemede davacı tarafından verilen 27 Ekim 2010 tarihli vekaletnamede davadan feragat yetkisi bulunmadığı gibi anılan vekaletnamenin “İş bu vekaletname yirmi yedi Ağustos iki bin on bir tarihine kadar geçerlidir.” şeklinde hüküm içerdiği ve vekaletnamede belirtilen sürenin sona ermesine karşın vekilin yeni bir vekaletname sunmaksızın görevine devam ettiği anlaşılmaktadır. (YHGK 07.06.2017 T, 2017/54 E., 2017/1103 K.)
Temyiz aşamasında feragat dilekçesi veren davacı vekilinin 6100 sayılı HMK’nın 74. maddesine uygun şekilde davadan feragat yetkisini içeren vekaletnamesinin yerel mahkemece temini gerekir
Temyiz aşamasında iken davacı vekili 26.12.2014 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirmiştir.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 74. maddesinde davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller sayılmış ve açıkça yetki verilmemiş ise vekilin davadan veya kanun yollarından feragat edemeyeceği düzenlenmiştir.
Bu çerçevede yapılan incelemede; davacı vekili Av. …’nin dosyaya sunulan 23 Ocak 2012 tarihli vekaletnamede davadan feragat yetkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Hâl böyle olunca, davacı vekilinin 6100 sayılı HMK’nın 74. maddesine uygun şekilde davadan feragat yetkisini içeren vekaletnamenin temini gerekmekte olup, belirtilen bu usulü eksikliğin tamamlanması için dosyanın mahal mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir. (YHGK 20.12.2017 T, 2015/479 E., 2017/2035 K.)
Vekâletnamesinde ıslaha ilişkin özel yetki bulunmayan davacı vekili davayı tamamen ıslah edemez
Dava, temlik sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, yargılama sırasında 22.12.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile açtığı itirazın iptali davasının talep sonucunu tamamen değiştirerek, davasını alacak davasına hasretmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı HMK’nın 176. maddesi uyarınca taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği düzenlenmiş; aynı Yasanın “davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller” başlıklı 74.maddesine göre ise vekil ile takip edilen işlerde, davanın tamamen ıslahında özel yetki gerektiği hüküm altına alınmıştır. Ne var ki; davacı vekilinin dayandığı 20.10.2008 tarihli vekâletnamesinde ise davanın tamamının ıslahına ilişkin özel yetki bulunmamaktadır. O halde mahkemece, vekâletnamesinde ıslaha ilişkin özel yetki bulunmayan davacı vekilinin, davayı tamamen ıslah edemeyeceği ve usulüne uygun bir şekilde yapılmış ıslahın bulunmadığı gözetilerek; sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslaha değer verilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. (Y13.HD 28.03.2016 T, 2014/47181 E., 2016/8774 K.)
Vekâletnamede özel yetki bulunmaması hali, tamamlanabilir bir eksiklik olduğuna göre, mahkemece HMK m. 115 /2 maddesi uyarınca davacıya HMK m. 74 maddesine uygun vekaletname ibraz etmesi için kesin önel verilmesi
Dava vekil tarafında açılmış ve sürdürülmüştür. Dosyada bulunan davacı vekilinin vekâletnamesinde “hâkimi şikâyet ve redde” ilişkin yetki bulunmakta ise de, “hâkimlerin fiilleri nedeniyle devlet aleyhine tazminat davası açma” yetkisinin olmadığı anlaşılmıştır.
Hâkimlerin hukuksal faaliyetinden dolayı devlet aleyhine tazminat dava açılabilmesi(HMK m. 46 vd) için vekilin vekâletnamesinde özel yetki bulunması gerekmektedir. Gerçekten HMK’nın “davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller” başlıklı 74. maddesi uyarınca, açıkça yetki verilmemiş ise vekil; hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamayacaktır. Esasen bu husus davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK zamanında da, 04.02.1959 gün ve 14/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile de kabul edilmiş bulunmaktaydı. Düzenleme gereğince, özel vekâletname bir dava şartıdır. Nitekim “vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunmasının” dava şartı olduğu kabul edilmiştir(HMK m. 114/1-f).
Kural olarak, dava şatlarında noksanlık bulunması halinde davanın usulden reddi gerekir. Ne var ki, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin önel verilmesi, bu önel içinde noksanlığın giderilmemesi halinde davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekir (HMK m. 115/2). Eldeki olayda, vekâletnamede özel yetki bulunmaması hali, tamamlanabilir bir eksiklik olduğuna göre, mahkemece HMK m. 115 /2 maddesi uyarınca davacıya HMK m. 74 maddesine uygun vekaletname ibraz etmesi için kesin önel verilmesi, verilen süre içinde eksikliğin tamamlanması halinde yargılamaya usulün öngördüğü şekilde devam edilerek açılan davanın, HMK m. 115/2 maddesi uyarınca usulden reddi gerekir. (YHGK 26.02.2014 T, 2013/1905 E., 2014/140 K.)
Temyiz aşamasında feragat yetkisi olmayan vekil tarafından temyizden feragat edilmesi halinde, yerel mahkemece feragat yetkisi bulunan vekaletname ibraz etmesi için davacı vekiline muhtıra yollanmalıdır
Temyiz aşamasında iken davacı vekili 16.09.2013 tarihli dilekçe ile temyiz hakkından feragat dilekçesi vermiş, talimat mahkemesince feragat dilekçesinin altına kimlik tespiti yapılmadan Hukuk Genel Kurulu Başkanlığı’na gönderilmiştir.
Bilindiği üzere feragat mahkeme huzurunda yapılabileceği gibi, mahkeme dışında da yapılabilen bir usulü işlemdir. Mahkeme dışında yapılması ve feragat dilekçesinin mahkemeye ibraz edilmesi halinde feragat dilekçesinin altına hakim tarafından imzanın davacıya veya feragat yetkili vekiline ait olduğunun şerh verilmesi gereklidir. Ne var ki, 16.09.2013 tarihli feragat dilekçesinde bu usulü işlem yerine getirilmemiştir.
6100 sayılı HMK 74.maddesinde davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller sayılmış, açıkça yetki verilmemiş ise vekilin davadan veya kanun yollarından feragat edemeyeceği düzenlenmiştir.
Davalı tarafından verilen 19.Kasım 2012 tarihli vekaletnamede kanun yollarından feragat yetkisi bulunmadığına göre, 6100 s. HMK. 74.makddesine uygun kanun yollarından feragat yetkisi bulunan vekaletnamenin temini için geri çevrilmesi gerekmiştir.
Ayrıca davalının temyiz dilekçesine karşı cevap veren davacı vekili 17.04.2012 tarihli dilekçesinde “davalının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesini”, devamında ise “yerel mahkeme kararının 16.02.2012 tarihli dilekçemizde ileri sürdüğümüz temyiz istemimiz yönünde düzleterek onanmasına karar verilmesini” istemiş, ancak herhangi bir harç yatırılmamıştır. Bilindiği üzere katılma yolu ile kararı temyiz eden kişinin de harçtan muaf değilse gerekli harcı ve temyiz giderini yatırması gereklidir. 17.04.2012 tarihli dilekçe temyiz isteminin bulunduğunun kabul edilmesi halinde temyiz harç giderlerinin yatırılması için HUMK.nun 434/2.maddesi uyarınca işlem yapılması gereklidir.
Bu nedenle davalı vekiline feragat yetkisi olan vekaletname ibraz etmesi için; davacı vekiline ise HUMK.nun 434/son maddesi uyarınca muhtıra çıkarılarak yukarıda belirtilen usulü eksiklerin tamamlanması için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesi gereklidir.(YHGK 25/09/2013 T, 2013/2-748 E., 2013/1376 K.)
Davacı vekilinin vekaletnamesinde “Evlatlık ilişkisinin kaldırılması” davaları için özel yetki bulunması gerekir
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı … tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, evlatlık ilişkisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Davacılar, evlat edindikleri davalının biyolojik ailesi ile yaşadığını bu nedenle evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece, evlatlık ilişkisinin kaldırılması için yasanın aradığı koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, davacı vekilinin vekaletnamesinde “Evlatlık ilişkisinin kaldırılması” davaları için özel yetki bulunmadığı gerekçesiyle dosyanın geri çevrilmesine karar verilmiştir. Geri çevirme kararından sonra verilen kesin sürede vekâlet sunulmadığı, asıl tarafından da yapılmış bir istinaf başvurusu olmadığı gerekçesiyle istinaf incelemesi yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, bölge adliye mahkemesince verilen geri çevirme kararından sonra, vekil kendisine verilen kesin sürede özel yetkili vekâletname sunmamıştır. Bu nedenle karar asıla (Davacı …’a) 09.07.2021 tarihinde usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiştir. Davacı … önceki vekiline özel yetkili vekâlet vermiş olup, özel yetkili vekil tarafından 12.07.2021 tarihinde yeni bir istinaf başvuru dilekçesi verilmiştir. O halde, davacı …’ın istinaf başvurusunun incelenmesi için kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. (Y2.HD 30.03.2022 T, 2022/1336 E., 2022/3088 K.)
Hakimin reddi talebi için özel yetki gerekir
HMK’nın 36. maddesine göre reddi hâkim yoluna, taraflardan birisi veya onun nam ve hesabına takip yetkisi bulunan yetkili vekili tarafından, vekâletnamesinde özel yetkisi var ise başvurulabilir (HMK. m.74).
Somut olayda, reddi hâkim yoluna başvuran davacı vekiline, vekil olarak atandığına ilişkin Ula Noterliğince tanzim olunan 04 Nisan 2012 tarihli ve 00801 yevmiye nolu vekâletnamede, hâkimin reddi yoluna başvurulabilmesi için özel yetki verilmediği anlaşılmaktadır. (Y20.HD 07/04/2015 T, 2015/4654 E., 2015/2635 K.)
Mirasın reddi için özel yetki gerekir
Öte yandan somut olayda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığı ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıkları araştırılmamıştır. Terekenin aktif ve pasifi mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile araştırılmalıdır. Davacılar vekilinin mirasın reddine ilişkin vekaletnamesinde özel yetki bulunmamasına rağmen bu eksiklik tamamlatılmadan yargılamaya devam edilmesi de doğru görülmemiştir. (Y14. HD 05.12.2019 günlü 2016/16579 E., 2019/8284 K.)
Vekilin vekaletnamesinde özel yetki bulunmadan tesis edilen ipotek geçersizdir
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, vekilin özel olarak yetkili kılınmadıkça taşınmazı bir hak ile sınırlandıramayacağı, davalı banka ile müteselsil kefil olduğu kredi sözleşmesinin teminatı olarak vekilin ipotek tesis ettiği, davacıların herhangi bir kefaletlerinin bulunmadığı, ipoteğin geçersiz olduğu, ipotek akdinin geçerliliğinin tapuda resmi şekilde yapılmasına bağlı olduğundan icazetin de resmi şekilde olması gerekeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, ipoteğin fekkine, davacıların takip nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; mahkemece vekilin vekaletnamesinde özel yetki bulunmadan tesis edilen ipoteğin geçersiz olduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. (Y11.HD 26/04/2022 T, 2020/8318 E. , 2022/3419 K.)
TMK’nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 605/2 maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca TMK’nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur.
Somut olayda, davacılar …, …, … ve … vekilinin mirasın reddine ilişkin vekaletnamesinde özel yetki bulunmamasına rağmen bu eksiklik tamamlatılmadan yargılamaya devam edilmesi de doğru görülmemiştir. (Y14.HD 20.02.2020 T, 2019/1472 E., 2020/1999 K.)
“2024 yılında da davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâllerin söz konusu olduğu birçok dava açılmaktadır. Bu konularda yetkin ve uzman avukat veya avukatlar ile çalışarak hareket edilmelidir. Davacı ya da Davalı olduğunuz bu davalarda uzman avukattan hukuki yardım ve danışmanlık alınması faydalı olacaktır. Hukuki süreçlerin takibi ve davaların sonuçlandırılması için her zaman hukuki destek ve yardıma OR Hukuk ve Danışmanlık olarak hazırız.”