Edit Content
KURUMSAL
FAALİYET ALANLARI
MEDYA

CMK Madde 135 İletişimin Tespiti, Dinlenmesi ve Kaydedilmesi

İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kaydedilmesi bir “delil elde etme yöntemi” olarak CMK’da düzenlenmiştir. Bu maddede yapılan düzenleme 2559 sayılı PVSK Ek Madde 7’de yapılan önleyici amaçlı dinleme ve tespit işlemlerinden farklıdır ve sadece adli soruşturma ve kovuşturma kapsamında işlenen suça ilişkin delil elde edilmesine yöneliktir.

İletişimin dinlenmesi ve kayda alınması, telli veya telsiz telefonla ya da internet üzerinden yapılan konuşmalardaki ses ve görüntülerin veya elektronik posta yoluyla yapılan iletişimin dinlenmesi ve kayda alınmasıdır. Aynı zamanda tespit işlemi de yapılabilir ki bu geçmişe yöneliktir. İletişimin dinlenmesi ve kayda alınması geleceğe yöneliktir. Halen ve gelecekte yapılacak görüşmelerin dinlenme ve kayda alınması söz konusu olur.

Hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında uygulanabilecek bir tedbir olarak düzenlenmiştir.

Suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda ancak bu şekilde delil toplama yöntemine başvurulması gerekmektedir.

Hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir.

Şüpheli veya sanık dışında kalan üçüncü kişilere ait iletişiminin dinlenmesi, kaydedilmesi veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi Kanun’da düzenlenmemiştir. Bu nedenle suç sebebiyle bunlar hakkında bu tedbir uygulanamaz.

Bu düzenleme kapsamında dinleme, içerik kaydı ve bulunulan yerde dair sinyal bilgisi tespiti gibi konularda da tespit yapılması imkanı sağlanmıştır. Dolayısıyla HTS adı verilen iletişime dair yer bilgisi kayıtlarının da sinyal bilgisi kapsamında olduğu tartışmasızdır.

Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır.

Hakkında karar verilen telefon bilgisi ve sahibine dair evrak ve kayıtların da karara ilişkin talepte yetkili merciye sunulması gerekmektedir. Bu bilgiler olmadan verilen kararın hukuka aykırı olacağı ve karar alınması bakımından yeterli nitelikleri taşımadığı görülmektedir. Ancak buna aykırı verilen birçok karar da verilmiştir.

Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması hâlinde, alınan kayıtlar derhâl yok edilir.

Tedbir kararı en çok iki ay için verilebilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir. Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde, hâkim yukarıdaki sürelere ek olarak her defasında bir aydan fazla olmamak ve toplam üç ayı geçmemek üzere uzatılmasına karar verebilir.

Ayrıca maddenin 5 inci fıkrası hükmüne göre şüpheli kişinin yer tespiti amacıyla mobil telefonuna dair Cumhuriyet savcısı kararıyla tespit yapılması da mümkündür. Tespit işlemi en çok 2 ay için yapılabilir ve bu süre 1 ay kadar uzatılabilir.

Maddenin 6 ncı fıkrasına göre şüpheli ve sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespiti, soruşturma aşamasında hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında mahkeme kararına istinaden yapılır. Kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodu ve tedbirin süresi belirtilir. Cumhuriyet savcısı kararını yirmi dört saat içinde hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde kayıtlar derhâl imha edilir.

Düzenleme kapsamında;

          – iletişimin tespiti (HTS kaydı vb.),

          – iletişim içeriğinin dinlenmesi ve kayda geçirilmesi,

          – sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi (dijital hareket tipinin tespiti ve anlamlandırılması),

          Yapılabilir.

İletişimin tespiti bakımından suçlara yönelik bir sınırlama öngörülmemiş olup, iletişimin tespiti ve haberleşme ağını belirlemek bakımından herhangi bir suçtan şüpheli bütün kişiler hakkında iletişimin tespiti tedbiri uygulanabilir.

Bu tedbirin uygulanması suretiyle elde dilen deliller, sadece soruşturma ve kovuşturmaya konu ve tedbirin alınmasına gerekçe oluşturan suçla ilgili yargılamada kullanabilir. Buna aykırı delil kullanımı delil yasağı kapsamındadır. Bu tedbirin uygulanamsı kapsamında başka bir suçun işlenmesine dair elde edilen TESADÜFİ DELİLLERİN, bu suçun soruşturması ve yargılanmasında kullanılması da mümkün değildir. Bu duruma dair elde dilen ipucu, emare ve kanıtlar bakımından bu tedbirin uygulanması yönüyle yeni bir karar alma sürecinin başlatılması ve işletilmesi, sonrasında delil toplama işlemlerine devam edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Cumhuriyet savcısı durumdan haberdar edilmeden kollukça yapılan her işlemin hukuka aykırı olduğu ve bunların delil niteliği bulunmadığı kabul edilmektedir.

CMK Madde 135 İletişimin Tespiti, Dinlenmesi ve Kaydedilmesi Emsal Yargı Kararları

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15 Kasım 2011 tarihli E. 2011/6-140 K. 2011/222 sayılı Kararına göre; “…Sinyal Bilgilerinin Değerlendirilmesi: İletişimin içeriğine müdahale niteliğinde olmayıp yetkili makamdan alınan karar kapsamında sinyal bilgilerinin iletişim sistemi üzerinde bıraktığı izlerin tespit edilerek, bunlardan anlamlandırılan sonuçlar çıkarmak üzere gerçekleştirilen değerlendirme işlemlerini, ifade eder.

Belli bir zaman diliminde, belli bir yerde yapılan tüm görüşmelere ilişkin detayların temin ( Türkcell, Vodafone ve Aveadan belli zaman diliminde ve belli bir yerde yapılan tüm görüşmelere ait tüm arama – aranma saati ve sürelerine ilişkin bilgiler ile arayan – aranan abonelerin tümünün kimlik ve adres bilgileri … )edilip, görüşme yapanlar arasında – hırsızlıktan – sabıkalı var mı? irtibatta bulundukları kişiler kimler? vb diye eleme yapma ve bu kişiler üzerinde araştırmayı yoğunlaştırma işlemi, iletişimin tespiti değil, tipik bir sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi işlemidir.

İletişimin veya mobil telefonun yerinin )tespitinde, somut telefon numarası ya da numaraları söz konusu iken sinyal bilgilerinin değerlendirilmesinde, somut bir telefon numarası yoktur.

Soruşturulan suç hırsızlık suçu olup, 5271 sayılı C.M.K.nun 135 ( 6 ). maddesinde sayılan katalog suçlardan değildir, hâkim kararıyla bile olsa sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine karar verilemez.

Bu sebeple, yanlış nitelemeyle iletişimin tespiti olarak isimlendirilen ve tipik bir sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi sayılması gereken işlemle ilgili olarak verilen ilk derece mahkemesi kararı ve buna ilişkin itirazın reddi kararı, özgürlüklere ağır bir müdahele gerekçesi yerine, yasal koşullar bulunmadığından usul ve yasaya aykırıdır” düşüncesiyle itirazın değişik gerekçe ile kabul edilmesi gerektiği yönünde farklı görüş belirtmiş,

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi ise; “Özel Daire yasa yararına bozma isteminin reddi kararının isabetli olduğundan bahisle itirazın reddine karar verilmesi gerektiği” görüşüyle karşı oy kullanmıştır. (…)”

  • Yargıtay’ın ele aldığı bir dosyada, CMK hükümleri yürürlüğe girmeden önce 4422 Sayılı Kanun kapsamında alınmış bir hakim kararıyla iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması tedbiri gerçekleştirilirken, şüphelilerden biriyle yaptığı görüşmede 4422 Sayılı Kanun kapsamındaki suçlardan birini işlediği şüphesi oluşan, ancak hakkında herhangi bir karar olmayan sanığın iletişimine ilişkin tutanakların tesadüfen elde edilmiş delil kategorisinde olduğu kabul edilmiş, ancak 4422 Sayılı Kanun’da buna ilişkin herhangi bir düzenlemenin yer almadığı belirtilmiştir. Bu durumda, elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğu, bu nedenle soruşturma ve kovuşturma aşamalarında bu delillerin kullanılmasının mümkün olmadığı ifade edilmiştir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 3 Temmuz 2007 tarihli 2007/5.MD-23 Esas 2007/167 Karar sayılı kararı)
  • Yargıtay’ın başka bir karara konu olayda ise, olayın geçtiği 2004 yılında ceza mevzuatında tesadüfen elde edilen delillere yönelik bir düzenleme bulunmadığı, bu durumda sanık hakkında rüşvet suçundan tesadüfen elde edilen delillerin muhakeme sürecinde kullanılamayacağı, ancak başlangıç şüphesi olarak değerlendirilebileceği kabul edilmiştir. Dolayısıyla, mahkumiyete ilişkin değerlendirmenin iletişim kayıtları dikkate alınmadan yapıldığı, isnat edilen fiilin ise görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ve bu suçtan verilen mahkumiyet kararı onanmıştır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22 Ocak 2008 tarihli 2007/5.MD – 101 Esas 2008/3 Karar sayılı kararı. )
  • Katalog kapsamında yer almayan bir suça ilişkin tesadüfi delilin kullanılamaması, Yargıtay tarafından delil değerlendirilmesi yasakları arasında gösterilmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 9 Temmuz 2020 tarihli ve 2016/1-487 Esas ve 2020/353 Karar sayılı kararı)
  • Yargıtay bir kararında; suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna dayanılarak başka sanıklar hakkında verilen iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması tedbirinden elde edilen delillerin, hakkında tedbir kararı bulunmayan sanığın bu suçtan kurulan mahkumiyetine dayanak yapılmasını hukuka aykırı kabul etmemiştir. Ancak bu delillerin, suç tarihi itibariyle katalogda yer almayan nitelikli yağma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde kullanılmasını hukuka aykırı olarak değerlendirmiştir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 9 Temmuz 2020 tarihli ve 2016/1-487 Esas ve 2020/353 Karar sayılı kararı).

* Yargıtay, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma suçlarından sanıklar hakkında beraat hükümleri verilen bir dosyada; nitelikli dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma suçlarının suç tarihi itibariyle katalog suçlar arasında yer almaması nedeniyle iletişimin dinlenilmesine yönelik kayıtların bu suçlar açısından sanıklar aleyhine delil olarak kullanılamayacağını belirtmiş, elde edilen delilleri inceleme dışı bırakarak dosyadaki diğer delil ve tespitlere göre değerlendirme yapmıştır (Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 26 Aralık 2019 tarihli ve 2017/26444 Esas ve 2019/15700 Karar sayılı kararı)

İletişimin Tespiti, Dinlenmesi ve Kaydedilmesi Hangi Suçlarda Uygulanır?

Madde kapsamında bu tedbirin uygulanabileceği suçlar şunlardır:

          a) Türk Ceza Kanununda yer alan;

                    1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80) ile organ veya doku ticareti (madde 91),

                    2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),

                    3. İşkence (madde 94, 95),

                    4. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),

                    5. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),

                    6. Nitelikli hırsızlık (madde 142) ve yağma (madde 148, 149) ile nitelikli dolandırıcılık (madde 158),

                    7. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),

                    8. Parada sahtecilik (madde 197),

                    9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220, fıkra üç),

                    10. Fuhuş (madde 227),(33)(34)

11. İhaleye fesat karıştırma (madde 235),

12.Tefecilik (madde 241),(36)

13. Rüşvet (madde 252),

14. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),

15. Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak (madde 302) ,

16. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316),(35)

17. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları.

          b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.

          c) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,

          d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.

          e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.

İletişimin Tespiti, Dinlenmesi ve Kaydedilmesi için Süre Sınırı Var Mıdır?

Tedbirin uygulanması bakımından 2 aylık süreler öngörülmüş olup, bu süreler 1 ay uzatılabilir.

Ancak örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda, her defasında 1 ay olmak üzere 3 kere daha uzatma yapılabilir. Ancak toplam uzatma süresi 3 ayı geçemez.

Uzman avukat desteği için bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler