“5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Tanıklıktan çekinme
Madde 45 – (1) Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir:
a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı.
b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu.
d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları.
e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.
(2) Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler. Kanunî temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez.
(3) Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler.”
Tanıklıktan çekinme belirli hallerde şüpheli ve sanığa ilişkin belirli sıfatları taşıyan kişilere tanınmış yasal bir haktır ve bu durumda kişilerin yargılamada dinlenmeleri zorunluluğu ortadan kalkar. Tanıklık, adaletin tecellisi bakımından kişinin şahit olduğu olguları, olduğu gibi vakıf olduğu şekilde mahkeme huzurunda dile getirmesi ve açıklamasına dayanır.
Kanun şüpheli ve sanık sıfatlarını kullanmak suretiyle tanıklıktan çekinmenin sadece kovuşturma aşamasını değil soruşturma evresini de içerdiğini benimsemiştir.
Tanıklıktan çekinme bir hak ve yargılama sürecinin sağlıklı işlemesi bakımından ve yargılamaya taraf olan kişilerle yakınlıktan kaynaklı tanınmış bir haktır.
Tanıklıktan Çekinme Hakkı Kimleri Kapsar?
*Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir:
a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı.
b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu.
d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları.
e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.
*Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler. Kanunî temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez.
*Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler.
CMK Madde 45’e Göre Tanıklıktan Çekinme Şartları Nelerdir?
CMK Md. 45 bakımından şüpheli veya sanık sıfatı taşıyanla sıhri bağ içinde olma nişanlı veya evli olma, belirli bir dereceye kadar kan hısımlığı veya kayın hısımlığı ile evlatlık bağı bulunması tanıklıktan çekinmede bir şart olarak CMK’da düzenlenmiştir.
Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanların tanık olarak dinlenmeleri bakımından hakkında kanuni temsilcilerinin rızası bulunmalıdır.
Tanıklıktan Çekinme Beyanı Nasıl Sunulur?
“Tanık” sıfatı kovuşturma aşamasında kazanılan bir durum olarak kabul edilir ve kişinin ilk anda suça el koyma ile tanık olarak adlandırılması çoğu zaman mümkün değildir. Tanık sıfatıyla çağrılan kişinin yargılamada duruşmaya gitmesi ve kanundan kaynaklanan çekinme hakkını duruşmada hakim önünde kullanması uygun olacaktır. Tanıklıktan çekinme beyanı duruşmada hazır bulunmak suretiyle mahkemeye sunulmalıdır. Aksi halde tanık hakkında zorla getirmeye mahkemece karar verilmesi mümkündür. Usulen tanık duruşmaya çağrı kağıdı ile çağrılır ancak bazı hallerde tanık hakkında zorla getirme tedbiri de uygulanabilir.
Soruşturma evresinde ise tanıklıktan çekinme hakkı, kişinin dinlenmesi bakımından bu durum kolluğa ve Cumhuriyet savcısına beyanla ve bilgi alma esnasında tutanağa dercedilmek suretiyle kullanılmalıdır. Tanıklıktan çekinme soruşturma ve kovuşturma aşamasına dair bir haktır ve kişi kanunda sayılan yakınlık derecesi itibariyle beyanda bulunmaktan kaçınabilir.
Tanıklıktan Çekinme Hakkı Ne Zaman Kullanılabilir?
CMK Md. 49’a göre “Mahkeme başkanı veya hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından gerekli görüldüğünde 45, 46 ve 48 inci maddelerde gösterilen hâllerde tanık, tanıklıktan çekinmesinin dayanağını oluşturan olguları bildirir ve bu hususta gerektiğinde kendisine yemin verdirilir.” CMK Md. 54’e göre Cumhuriyet savcısı da tanıklara yemin verdirebilir.
Soruşturmanın başlamasıyla şüpheli veya tanığın CMK Md. 45’te tanımlanan ve yukarıda sayılan yakınlarının da olaya dair bilgi ve görgülerine başvurulduğu görülmektedir. Özellikle kolluk işlemleri sırasında tanıklıktan çekinme hakkı bulunan kişilerin “Bilgi Alma” şeklinde olaya ilişkin tanıklıklarına başvurulması halinde kişiye bu hakkı hatırlatılmadan yapılan işlemlerin sonradan mahkemede dinlenen tanıkça kabulü ve teyidi yapılmadan hükme esas alınması mümkün değildir. Bu durumda kişi tanıklıktan çekinme kapsamında bilgi alma işlemine dair de çekinme hakkına sahiptir.
Tanıklıktan çekinmenin, soruşturma ve kovuşturma evrelerinin tamamına ilişkin bir hak olduğu görülmektedir.
Kovuşturma yani yargılama aşamasında ise mahkemeye çağrılan tanığa, kimlik tespiti yapılmalı, sanıkla yakınlığı sorulmalı ve CMK Md. 45 kapsamında olduğu anlaşılan bir kişi ise tanıklıktan çekinme hakkı bulunduğu hatırlatılmalı ve sonrasında buna dair işlemler tutanağa dercedilmelidir. Kişi bu aşamada tanıklıktan çekinme hakkını kullanmalıdır. Kişi dinlenmekte iken de tanıklıktan çekinme hakkını her zaman kullanabilir.
Tanıklıktan Çekinme Durumunda Cezai Sorumluluk Oluşur Mu?
a) Tanıklıktan çekinme bir haktır ve şüpheli veya sanıkla kan ve sıhri yakınlık sebebiyle yargılamaya konu olaya tanık olan kişinin bilgisine başvurulmasına engel bir usul işlemidir. Bu hak, kişilere yakınlarına ilişkin bilgi vermeme ve haiz oldukları bilgiyi saklı tutma hakkı verir.
Tanıklıktan çekinmede bir cezai sorumluluk söz konusu olmaz, CMK’da düzenlenen bu hakkın kullanımı cezai sorumluluğa imkan veremez ve kişinin bu sebeple isnad edilmesi mümkün değildir. Hakkın kullanımı cezai sorumluluğu ortadan kaldırır. Burada hukuka uygunluk sebepleri mevcuttur.
b)Yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında cezai hükümler ise CMK Md. 60’ta düzenlenmiştir. Buna göre; yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında bundan doğan giderlere hükmedilmekle beraber, yemininin veya tanıklığının gerçekleştirilmesi için dava hakkında hüküm verilinceye kadar ve her hâlde üç ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilebilir. Kişi, tanıklığa ilişkin yükümlülüğüne uygun davranması halinde, derhâl serbest bırakılır.
Ceza hukukunda maddi gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamak bakımından “tanıklık yapma” bir ödev olarak düzenlenmiştir ve adaletin tecellisi bakımından tanıklıktan çekinme hakkı bulunmayan kişinin tanık olarak dinlenmesi için getirilmiş bir düzenlemedir. Bu tedbirleri almaya naip hâkim ve istinabe olunan mahkeme ile soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi yetkilidir.
Kişinin hakkında alınan disiplin hapsi kararına itiraz hakkı da bulunmaktadır.
Tanıklıktan Çekinen Kişi Daha Sonra İfade Verebilir Mi?
Tanıklıktan çekinme bir hak olarak düzenlenmiştir. Ancakbazı hallerde tanık sıfatını taşıyan kişi adaletin tecellisi bakımından bildiklerini yetkili mercilere sunmak isteyebilir. Kişiye durumu hatırlatılmasına rağmen tanıklıktan çekinmeyeceğini bildiren kişi dinlenebilir. Hukuken kişiye tanınan haklar hatırlatılmasına rağmen tanıklıktan çekinmeyerek tanıklık yapması halinde buna engel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca kişi ilk anda tanıklıktan çekinip sonrasında bu kararından vazgeçip yargılamanın her aşamasında tanıklık yapmak isteyebilir. Bu konuda kanunda bir sınırlama öngörülmemiştir.