“5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Kanun yararına bozma
Madde 309 – (1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.
(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.
(4) Bozma nedenleri:
a) 223 üncü maddede tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkeme, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.
b) Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
c) Davanın esasını çözüp de mahkûmiyet dışındaki hükümlere ilişkin ise, aleyhte sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez.
d) Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.
(5) Bu madde uyarınca verilen bozma kararına karşı direnilemez.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kanun yararına başvurması
Madde 310 – (1) 309 uncu maddede belirtilen yetki, aynı maddenin dördüncü fıkrasının (d) bendindeki hâllere özgü olmak üzere ve kanun yararına olarak re’sen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından da kullanılabilir.
(2) 309 uncu madde gereğince Adalet Bakanlığı tarafından başvurulduğunda bu yetki, artık Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kullanılamaz.”
Olağan kanun yollarından geçmeden kesinleşen ve yargının önceki karar ve içtihatlarına göre hukuka aykırı olduğu bilinen kararlar aleyhine başvurulan bir olağanüstü kanun yoludur. Hukuka aykırı olduğu düşünülen karar maddi hukuka veya usul hukukuna aykırılıklar içerebilir.
Bu sebepler dairesinde Adalet Bakanılığı kanun yararına bozma talebini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildirir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yazılı olarak iletilen nedenleri içeren, söz konusu hükmün bozulması talebini Yargıtay ilgili ceza dairesine göndermek zorundadır.
Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 41. Maddesinin (c) bendi gereğince kanun yararına bozma yoluna başvurma yetkisi Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne verilmiştir.
Kanun yararına bozma talebinin amaçları şunlardır:
* kanunların muhatabı kişilere eşit olarak uygulanması,
* ülke çapında uygulama birliğinin sağlanması,
* sanığın aleyhine sonuç doğurmamak şartıyla, hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından kanun yararına giderilmesi,
* hukukilik yönüyle olağan kanun yolu denetiminden geçmemiş olan hukuka aykırı kararların bu yolla denetime tabi tutularak hukuk düzenindeki geçerliliklerinin ortadan kaldırılması.
Kanun yararına bozma taleplerinin en önemli gerekçesi hukuka aykırılıkların giderilmesidir.
Kanun Yararına Bozma Süreci Nasıl İşler?
Bu süreci kısaca şöyle anlatmak mümkündür:
*Kesinleşen ve olağan kanun yolu ile hakkında başvuru yapılması mümkün olmayan hukuka aykırı bir karar var olmalıdır.
*Bu karar Adalet Bakanlığı’nca öğrenilmeli ya da Cumhuriyet Savcısı, sanık, hükümlü ya da katılanlar bu karara ilişkin kanun yararına başvuruda bulunulması için Adalet Bakanlığı’ndan talepte bulunmalıdırlar.
*Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ise Md. 309/4-d kapsamında başvuruda bulunmalıdır. Re’sen başvuruya karar verir.
*Yapılan bozma talebi, Adalet Bakanlığı’nca incelendikten sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilmelidir.
*Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yazılı olarak iletilen nedenleri içeren, söz konusu hükmün bozulması talebini Yargıtay ilgili ceza dairesine gönderir.
*Yargıtay ilgili ceza dairesi talebi inceleyerek son kararı verir.
*Kanun yararına bozma kararlarına direnilmesi mümkün değildir. Yargıtay’ın ilgili ceza dairesince kanun yararına bozma başvurusu üzerine verilen bozma kararına karşı ilk derece mahkemesinin direnme hakkı yoktur.
Yargılamanın yenilenmesi kanun yolunda olduğu gibi, kanun yararına bozma kanun yolunda da herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir.
Kanun Yararına Bozma Başvurusu Nasıl Yapılır?
Kanun yararına bozma başvurusunda bulunmaya esasen Adalet Bakanlığı yetkilidir.
Bunun yanında Cumhuriyet Savcısı, sanık, hükümlü ya da katılanlar da bu olağanüstü kanun yoluna başvurulması için Adalet Bakanlığına talepte bulunabilmektedir. Bu durumda Adalet Bakanlığı kendiliğinden veya kendisine yapılan başvuruyu dikkate alarak kanun yararına bozma yoluna gider.
Bozma başvurusu Yargıtay ilgili ceza dairesi tarafından başvuru üzerine karara bağlanır.
Kanun Yararına Bozma Olursa Ne Olur?
Yapılan başvuru üzerine Yargıtay ilgili ceza dairesi, gerekli incelemeyi yapar. Bu hususta inceleme kural olarak dosya üzerinden yapılmaktadır. Yapılan inceleme sonucunda Yargıtay’ın ceza dairesi başvuruda belirtilen nedenleri yerinde görür ise, karar ya da hükmün kanun yararına bozulmasına karar verir.
Bu hususta bozma nedenleri Kanun’un 309/4.maddesinde belirtilmiştir:
a) CMK 223 üncü maddede tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkeme, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.
b) Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
c) Davanın esasını çözüp de mahkûmiyet dışındaki hükümlere ilişkin ise, aleyhte sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez.
d) Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.
Bozma kararına direnmek mümkün değildir ve ilk derece mahkemesi bu karara uymak zorundadır.
Kanun Yararına Bozma Emsal Yargıtay Kararları
*Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 19.01.2016 tarihli, 2014/135 E. 2016/4 sayılı kararında, kanun yararına bozma kanun yolunu şu şekilde açıklamaktadır; “Kanun yararına bozma, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlama amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak Ceza Muhakemesi Kanunu m.309 ve m.310’da düzenlenmiştir. Bu denetimin konusu, maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır. Ancak, gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir”
*Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 23.03.2010 tarihli, 2010/2-29 E., 2010/56 K. sayılı kararına göre; “Delillerin takdir ve tercihinde hataya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma yoluna başvurulması, bu olağanüstü yasa yolunun amaç ve kapsamıyla bağdaşmaz. Mahkemenin takdirine bağlı istekler ile uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, böyle bir başvuru halinde istemin reddine karar verilmesi” gerekir.
* “Kanun yararına bozma (yazılı emir), olağan yasa yollarına başvurulmaksızın kesinleşen hükümde, verildiği zaman yürürlükte bulunan usul veya maddi ceza hukukuna ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı başvurulan olağanüstü bir yasa yolu olup, sonradan gerçekleşen yasa değişikliklerine dayanılarak bu olağanüstü yasa yoluna başvurulamayacağı gibi, Yargıtay’ca da, sonraki yasa değişiklikleri kanun yararına bozma ( yazılı emir ) gerekçesi yapılamaz” (CGK., 20.9.2005 T., 2005/3-99 E., 2005/103 K.)
*“Yasa yararına bozma, kesinleşen hükümde, verildiği zaman yürürlükte bulunan gerek usul, gerekse maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlıdır. Sonradan gerçekleşen yasa değişikliklerine dayanılarak bu olağanüstü yasa yoluna başvurulamayacağı ve bu husus Yargıtay’ca da kanun yararına bozma gerekçesi yapılamayacağı gibi, ancak kanun yararına bozma konusu olabilecek bir hukuki yanılgının sonraki yasa değişikliği nedeniyle Yerel Mahkemece yapılacak uyarlama yargılaması sırasında düzeltilmesi olanağı da bulunmamaktadır. Bu itibarla, esasen olağanüstü yasa yolu olan “kanun yararına bozma” ve “son radan yürürlüğe giren yasanın lehe hüküm içermesi nedeniyle hükmün yeniden uyarlanması” kurumlarının yöntem ve ihdas ediliş nedenleri bakımından birbirinden farklı yargılama kurumları olduğu, değişik alanlara ait düzenlemeleri içerdiği tartışılmaz bir gerçektir. Yasa yararına bozma istemi üzerine, kesinleşmiş hüküm veya kararlarda verildiği zaman yürürlükte bulunan, gerek maddi hukuka ve gerekse usul hukukuna ilişkin hukuka aykırılıkları saptayan Yargıtay, karar veya hükmü CYY’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca bozmak suretiyle, hüküm ve kararın niteliğine göre aynı maddenin 4. fıkrasında belirtilen şekilde hareket etmek zorundadır” (CGK., 15.11.2005 T., 2005/7-132 E., 2005/128 K.).
*“Temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ya da hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığının söz konusu karar veya hükmün kanun yararına bozulması isteminde bulunma yetkisi olup, mahkemelerin bu yetkiyi kısıtlayacak biçimde karar vermeleri mümkün değildir. Somut olayda muterizin kanun yararına bozma ihbarını alan mahkemenin ihbarı Adalet Bakanlığına ulaştırması gerekirken, bu gereğe uymadan, ‘kanun yararına bozma talebine C. Savcısının katılmadığı’ gerekçesiyle, kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermesinin, hukuken geçersizdir” (CGK., 22.2.2007 T., 2006/8460 E., 2007/1081 K.)* “Kamu alacağının tahsiline engel olma suçunda; uyuşmazlık; suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı hususunda yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulmasının olanaklı olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. Suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi hususu hâkimin takdir hakkı veya kanıtların takdir ve tercihiyle ilgili bir konu olmayıp delillerin değerlendirilmesine ilişkin ciddi bir hukuka aykırılık halini oluşturduğundan yasa yararına bozma konusu yapılması olanaklıdır. Özel Dairenin ‘kesinleşen hükümlerde delil ve takdirde hataya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği’ gerekçesiyle yasa yararına bozma isteminin reddine karar vermesinde isabet bulunmamaktadır” (CGK., 5.5.2009 T., 2009/7-74 E., 2009/119 K.).
Ceza avukatı ile hemen şimdi iletişime geçebilir, tüm sorunlarınız için görüşme sağlayabilirsiniz.