Edit Content
KURUMSAL
FAALİYET ALANLARI
MEDYA

Eser Sözleşmesinin Kurulduğunun İspatı Kime Aittir?

Eser sözleşmesinin geçerliliği kural olarak, zorunlu şekil koşuluna (yazılı yapılmasına) bağlı değildir. Ancak davalı tarafından sözleşme ilişkisi (akdi ilişki) inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir.

Davacı yüklenici bu durumda, eser sözleşmesinin (akdi ilişkinin) varlığını yazılı sözleşme ibraz ederek ispatlayabilir. Davacı yüklenici eser sözleşmesinin varlığını yazılı sözleşme ile ispat edemezse, başka bir anlatımla sözleşme sözlü olarak yapılmışsa;

Eser Sözleşmesinin Sözlü Olarak Yapıldığı Durumlarda İspat

  1. a) 6100 sayılı HMK 200. maddeye görebir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri tanıkla ispat sınırları içerisinde ise,davacı tanık dinleterek akdi ilişkinin varlığını ispat edebilir.

b)Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını (2019 yılı için 3.660 TL) geçtiği takdirde senetle (yazılı delille) ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz-Türk-Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.

c)Yanlar arasında yazılı sözleşme olmasa da, sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür.

d)Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanamayabilir. Bu durumda davacı yüklenici tanık dinletme talebinde bulunmuşsa HMK 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz.

e)Bunun da istisnası olan HMK 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.

  1. f) Yine de akdi ilişkinin varlığını ispat edemeyen taraf, eğer dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış ise, mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Kendisine yemin teklif edilen karşı taraf, bu teklifi kabul edip eser sözleşmesi yapıldığına ilişkin yemin ederse, bu halde de yanlar arasında akdi ilişkinin varlığı ispatlanmış olur.

Eser Sözleşmesinin Ticari Defterlerle İspatı

Yukarıda sayılan haller dışında ticari defterlerle de eser sözleşmesinin varlığı ispatlanabilir. HMK 222.maddeye göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil kabul edilebilmesi, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olmasına bağlıdır. Ayrıca açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.

Diğer Sorunların Çözümü

Yanlar arasında eser sözleşmesinin varlığına ilişkin sorun çözümlendikten sonra, diğer sorunların halline geçilir. Bununla ilgili Kanun’da aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK 6).

Diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altındadır (HMK 190). Örneğin, kural olarak eser sözleşmelerinde yüklenici işin miktar ve değerini, işin yapıldığını ve iş sahibine teslim edildiğini ispatla yükümlüdür. İş sahibi de iş bedelini ödediğini ispat etmekle yükümlüdür. Bunun gibi, sözleşme dışı fazla iş yapılması olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olan yüklenici; sözleşme dışı fazla işler yaptığını kanıtlamak zorundadır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Emsal Yargıtay15. Hukuk Dairesi’nin 2016/4681 E.,  2018/6 K. Sayılı Kararı

“İçtihat Metni”

Mahkemesi : …Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kâğıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Karar

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemiyle açılmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm davalılar vekilince temyiz olunmuştur.

Kural olarak, eser sözleşmesinin kurulması zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı yoktur. Ancak davalı tarafından sözleşme ilişkisi inkâr edildiği takdirde yazılı delille ispata ilişkin kuralların gözetilmesi gerekir.

6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibin beşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz-Türk-lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.

Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan, yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ikrar, yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir. Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK 200.maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK 202.maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.

Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli değildir. Ancak söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.

Somut Olay ve Değerlendirme

Somut olayda, davacı iş bedelinin ödenmediğinden bahisle icra takibi başlatmış; itiraz üzerine de dava açmıştır. Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı gibi diğer kesin delillerle de akdi ilişki ispatlanamamıştır. Alacak miktarına göre akdi ilişkinin tanıkla ispatlanması mümkün değildir. Davacının açık rızası ve delil başlangıcı niteliğinde belge de bulunmadığından tanık beyanlarına dayalı olarak akdi ilişkinin varlığı ispatlanamaz. Davacı iddiasını, müddeabihin miktarına göre 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi hükmü gereği senetle ya da yemin deliliyle ispat etmek zorundadır. Ancak davacı sözleşme ilişkisini yasal deliller ile kanıtlayamamıştır. Video çekimleri tek başına delil olarak kabul edilemez. Davacı yanlar arasındaki akdi ilişki iddiasını senetle ispat edememiş ise de dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından “yemin” deliliyle kanıtlayabilir. Mahkemece, davacıya “yemin teklif etme” hakkı hatırlatılmalı, sonucuna göre akdi ilişki ve kapsamı belirlenmelidir. Ayrıca kabule göre de akdi ilişkinin varlığı ile alacağın istenebilir olup olmadığı ve miktarı yargılamayı ve hesaplamayı gerektirdiği halde inkâr tazminatına hükmedilmesi hatalı olmuştur.

Öte yandan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için belirli şartlar vardır. Buna göre,

  • Uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da
  • Tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.

Yine Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1 maddesinde aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. İşbu davada davalıların tacir oldukları kanıtlanmadığından davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılması hatalı olmuştur.

Sonuç

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, 15.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler