Edit Content
KURUMSAL
FAALİYET ALANLARI
MEDYA

Ayıbın Varlığı ve Giderildiğinin İspatı – Eser Sözleşmesi

Ayıbın varlığı ve bunun giderildiğinin ispatı, eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar yönünden açıklığa kavuşturulması gereken önemli bir husustur.

Kanunda aksine bir düzenleme olmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK 6 m, HMK 190 m). Bu ilkeyi ayıbın varlığı ve kim tarafından giderildiğinin kanıtlanması bakımından değerlendirdiğimizde kural olarak ayıbın varlığını iş sahibi kanıtlamalıdır.

Ayıbın varlığını kanıtlama yükümlülüğü ayıbın niteliğini kanıtlamayı da kapsar. Zira ayıptan doğan seçimlik hakların hangisinin kullanılabileceği yönünden ayıbın niteliğinin de belirlenmesi gerekir. Ayıbın varlığı ve niteliğinin belirlenmesi teknik incelemeyi ve bu nedenle bilirkişi raporu alınmasını gerektirmektedir. Bu çerçevede iş sahibi, ayıbın varlığını ve niteliğini kanıtlama yükümlülüğü nedeniyle, kendisine teslim-edilen esere ilişkin bilirkişi-incelemesini mümkün kılacak şekilde davranmalıdır.

Eserdeki ayıplar yüklenici tarafından giderilmiyorsa ve iş sahibi tarafından ayıplar giderilecek ise ayıpların varlığına ilişkin delil tespiti yaptırmalıdır. İş sahibi tespit yaptırmadan ayıpları giderdiği takdirde ileride ayıpların varlığı ve niteliğini ispatlaması mümkün olmayabilir.

Ayıbın Varlığı Her Türlü Delille İspat Edilebilir

Ayıbın varlığı ve niteliği her türlü delille ve bu kapsamda tanık beyanı ile de ispatlanabilir. Ancak tanık delilinin zayıf bir delildir. Bu nedenle daha önce delil tespiti yaptırmamış olan iş sahibinin tanık deliliyle ayıbın varlığını ve niteliğini de ispatlaması mümkün olmayacaktır.

İş sahibi ileride ispat güçlüğü ile karşılaşmamak için, ayıplı olan işlere ilişkin delil tespiti yaptırdıktan sonra eserin sökülüp kaldırılması, yeniden yaptırılması, tamir ettirilmesi gibi işlemlere girişmesi gerekir.

Eser sözleşmesi imzalandıktan sonra yapılan işlerin yüklenici tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilir. Ancak bu karinenin aksi ispat edilebilir.

Ayıplı olduğu belirtilen işlerde yüklenici tarafından ayıplar giderilmemişse yapılacak delil tespiti, keşif ve alınacak bilirkişi-raporuyla ayıbın varlığı ve niteliği belirlenir. Varlığı iddia edilen ayıplar mevcut değil ise, burada fiili karine devreye girecek ve öncesinde tespit ettirilmiş bir ayıp bulunmadıkça mevcut imalatın bu haliyle yüklenici tarafından yapıldığı ve ayıp bulunmadığı kabul edilecektir.

İş sahibi eserin ayıplı olduğu ve ayıbın kendisi tarafından giderildiğine belirten 3.kişilerden alınmış fatura veya belgeler sunabilir. Ancak sunsa bile bunların başka işler alınmış belgeler olabileceği gibi her zaman temini mümkün belgeler olduğu da gözetilerek deliller değerlendirilmelidir.

Eseri Ayıplı İmal Edildiğinin Delil Tespiti İle İspatlanması

Teslim edilen eserin ayıplı imal edildiğinin delil tespiti ile ispatlanması halinde ise, ayıpların kendisi tarafından giderildiğini yüklenici ispatlamalıdır. Zira delil tespiti ile ayıplı işlerin varlığını, iş sahibi ispatlamış olup sonrasında eserin ayıplı olmadığı veya kendisinin giderdiğini yüklenici ispat etmelidir.

Delil tespit raporunda yer almayan ancak varlığı ileri sürülen ayıpların varlığını ve kendisi tarafından giderildiğini ise iş sahibi ispatlamalıdır. Bu konuda ileride güçlükle karşılaşılmaması için delil tespit tutanağı ve bilirkişi raporu iyi incelenmeli rapordaki eksiklik ve hatalı değerlendirmelerle ilgili itirazlar yapılarak ek rapor alınması istenmelidir.

Delil tespiti yapılmamış olsa bile teslim tutanağında ayıpların varlığı ve niteliği belirlenmiş ise buna göre inceleme ve değerlendirme yapılmalıdır. Teslim tutanağındaki ayıpları kendisinin giderdiğini yüklenici ispatlamalıdır.

İş sahibi, eserin ayıplı olması nedeniyle düzenlediği reklamasyon faturası ile ayıbın varlığını, niteliğini ve giderim bedelini ispatlayamaz.

Genel ilke gereğince ayıbın varlığının tanıkla veya diğer takdiri delille de ispatı mümkün olmakla birlikte ‘kesin delillerin takdiri delillerle bertaraf edilemeyeceği’ kuralının da gözetilmesi gerekir. Ayıbın varlığı ve niteliklerine dair yükleniciyi bağlayan kesin delillerden yazılı delil varsa, yüklenici ayıpları daha sonra kendisinin giderdiğini yani bu belgenin aksini aynı güçte delillerle ispatlamak durumunda olduğundan, tanık beyanı veya diğer takdiri delillerle bu belgenin aksini yani ayıpları kendisinin giderdiğini ispatlayamayacaktır.

Konuyla ilgili emsal Yargıtay kararına buradan ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler