Yalan Tanıklık Suçu (TCK m. 272)

Yalan Tanıklık Suçu (TCK m. 272)

Yalan Tanıklık Suçu Mevzuatımızda Nerede Düzenlenmiştir Nedir?

Yalan tanıklık suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 272. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni;

Yalan tanıklık

Madde 272- (1) Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(3) Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapan kişi hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(4) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

(6) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (…)[97] hükmolunur.

(7) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, altıncı fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.

(8) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.

Madde gerekçesi şu şekildedir;

“MADDE 272.– Madde metninde yalan tanıklık suçu tanımlanmıştır.

Birinci fıkraya göre, hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir so­ruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapılması, bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Suçun temel şekli açısından tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurulun yemin verdirmeye yetkisinin olmaması gerekir. İkinci fıkraya göre ise, yalan tanık­lık suçunun mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye ka­nunen yetkili kişi veya kurul önünde işlenmesi, daha ağır ceza ile cezalandı­rılmayı gerektirmektedir.

Suçun maddî unsuru yalan söylemek veya tanıklığın konusunu oluştu­ran hususlar hakkındaki bilgiyi, bilerek, kısmen veya tamamen saklamaktır. Yalan söylemek deyimi, tabiî olarak gerçeği inkar etmeyi de kapsamaktadır. Tanık, tanıklığının konusunu oluşturan hususlar hakkındaki bilgisini veya gördüğünü tam olarak açıklamakla yükümlüdür.

Üçüncü fıkraya göre; kanuni tanımında üst sınırı üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapılması, suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile ce­zalandırılmayı gerektirmektedir.

Maddenin dört ila sekizinci fıkralarında yalan tanıklık sonucu mey­dana gelen neticelere göre fail hakkındaki cezanın ne surette tertip edileceği gösterilmektedir.”

Yalan Tanıklık Suçunun Unsurları Nelerdir?

Tanık bir olay veya durum konusunda duyularıyla elde ettiği bilgiyi yetkili merciler önünde açıklamakla yükümlü kimsedir. Tanıklık bazen dolaylı da olabilir. Dolaylı tanıklık veya bir diğer ifade ile ikinci derece tanıklık; kişinin, uyuşmazlık konusu vakaya bizzat şahit olmadığı halde o konudaki bilgisini başkasından duymak ya da olaya ilişkin fotoğraf yahut video kayıtlarını görmek vs. şekilde dolaylı yollardan elde etmesidir. Dolaylı tanıklık hukuken daha alt derecede görülmekle beraber geçerli kabul edilir.

Yalan tanıklık bir soyut tehlike suçudur zira suçun oluşması için yalan tanıklığın somut bir zarara yahut tehlikeye neden olması gerekmez. Yalan tanıklığın yapılması ile suç oluşacağından bu suç aynı zamanda da bir sırf hareket suçudur.

Yalan tanıklık suçunun konusunu hukukta başvurulan tanık ve tanıklık oluştururken; tanıklığın gerçeğe aykırı olarak ifa edilmesi suçun hareket unsurudur. Tanıklık esnasında olanı değiştirmek veya saklamak suretiyle aktarmak yalan tanıklık suçunu oluşturur. Tanıktan beklenen kendi bilgisini gerçeğe uygun olarak yansıtmasıdır.

Yalan belirli bir mekan ve zamanda gerçekleşen maddi bir durum hakkında tanıkta oluşan bilginin bilerek ve isteyerek değiştirilmesi ya da inkar edilmesidir.

Gerçeğe aykırı tanıklık; gerçeği bildiği halde açıklamamak, gerçeği eksik bildirmek, gerçeği tamamen saptırmak ya da gerçeği var olmayan unsurlar ekleyerek açıklamak gibi şekillerde gerçekleşebilir.

Yalan tanıklık suçunun oluşması için yalan tanık beyanlarının hükme esas alınması şart değildir.

TCK’nın 272/1. maddesinde düzenlenen yalan tanıklık suçunun maddi unsuru hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapmaktır. Hukuka aykırı fiiller nedeniyle başlatılan soruşturma hem ceza kanunu anlamında suçları hem de kabahatleri ve disiplin fiillerini kapsar. Ayrıca yalan tanıklığın tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul nezdinde gerçekleştirilmesi gerekir. Aksi halde yalan tanıklık suçu oluşmaz. 272/1. fıkra kapsamında yemin ettirmeye yetkisi bulunmayan kişi ve kurumlar karşısında yalan tanıklık suçu düzenlenmiştir.  Bu fıkraya göre tanık dinlemeye yetkili kılınan makamlar;

  • 4483 sayılı Yasa gereğince ön soruşturma ile görevlendirilenler,
  • İdari yaptırım gerektiren hukuka aykırı fiilleri soruşturan ve tanık dinleme yetkisi bulunan görevliler,
  • Disiplin soruşturması ile görevli olanlardır.

Soruşturma aşamasında her ne kadar kolluk tarafından savcının talimatı ile bilgi sahibi olarak kişilerin ifadeleri alınsa da, Yargıtay’ın da benimsediği görüşe göre, kolluk yemin vererek tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurullardan sayılmamaktır. Bu nedenle kolluk ifadesinde yalan tanıklık suçu oluşmayacaktır. ( Y 8. CD 22.03.2023 T, 2022/6676 E.,  2023/1533 K.)

TCK’nın 272/2. maddesinde düzenlenen yalan tanıklık suçunun maddi unsuru mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapmaktır. Bu anlamda yemin ettirerek tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurullar şunlardır;

  • Ceza muhakemesinde görevli her tür ve derecedeki mahkemeler,
  • Ceza soruşturmasında görevli Cumhuriyet savcıları,
  • Hukuk mahkemeleri,
  • İdare ve vergi mahkemeleri, yüksek mahkemeler ve Yüce Divan’dır.

Suçun hareket unsuru kişinin tanık olarak görevlendirildiği konu ya da olayla ilgili gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapmaktır. Konu dışı olaylarla ilgili gerçeğe aykırı beyanlar yalan tanıklık suçunu oluşturmaz.

Yalan tanıklık suçunun manevi unsuru genel kasttır. Failin anlatımında yanılması halinde kast unsuru gerçekleşmez.

Bu suçun faili yetkili merciler önünde tanıklık yapabilecek yani tanık vasfı olan kişiler olabilir. Mağduru toplumu oluşturan herkes ve yalan tanıklık nedeniyle hakları ihlal edilen davacı, davalı, şüpheli yahut sanıktır. Yalan tanıklığa konu suçun mağduru ise yalan tanıklık suçunda suçtan zarar gören konumundadır.

Tanığın Bilinçli Olarak Yanlış İfade Vermesi Hangi Sonuçlara Yol Açar?

TCK m. 272 kapsamındaki merciler önünde tanığın bilinçli olarak yalan ifade vermesi, yalan tanıklık suçunu oluşturacağından kişinin yalan tanıklık suçundan mahkum edilmesine yol açar. Ayrıca yalan tanıklık nedeniyle mağdurun çeşitli koruma tedbirleri ve yaptırımlara maruz kalması halinde cezasının miktarı da artacaktır. Yalan tanıklık yapan fail hukuken mağdurun yalan tanıklık nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararları karşılamak zorunda da kalabilir.

Suçun Takibi Şikayete Bağlı Mıdır?

Suçun takibi şikayete bağlı değildir. Bu suç resen soruşturulur ve kovuşturulur.

Suçu Kovuşturmayla Görevli Mahkeme Neresidir?

Yalan tanıklık suçu asliye ceza mahkemesinin görevine girer.  Ancak görevli mahkeme fiilin temel ve nitelikli hallerine göre değişebilir. Örneğin TCK m. 272/6. maddede görevli mahkeme mahkumiyet kararının niteliğine göre belirlenecektir.

Suçun Cezası ve Nitelikli Halleri Nelerdir?

TCK m. 272/1’e göre hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

TCK m. 272/2’ye göre mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

TCK m. 272/3’e göre üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapmak daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir ve bu halde yalan tanıklık yapan kişi hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

TCK m. 272/4 ve 5’e göre aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır ve yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

TCK m. 272/6’ya göre aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yalan tanıklık yapan kişi hakkında yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

TCK m. 272/7’ye göre aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, yalan tanıklık yapan kişiye altıncı fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.

TCK m. 272/8’e göre aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Yalan Tanıklık Suçunda Şahsi Cezasızlık Ya Da Cezanın Azaltılmasını Gerektiren Sebepler Nelerdir?

TCK m. 273’e göre kişinin;

a) Kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir hususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunması,

b) Tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen, bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapması,

Halinde, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

Ancak bu özel hukuk uyuşmazlıkları kapsamında yapılan yalan tanıklık hallerinde uygulanmaz.

Yalan Tanıklık Yapan Kişi İfadesini Değiştirirse Cezası Düşer Mi?

TCK m. 274’te etkin pişmanlık düzenlenmiştir. Buna göre;

* Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmeden veya hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz.

* Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verildikten sonra ve fakat hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisinden yarısına kadarı indirilebilir.

* Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında verilen mahkûmiyet kararı kesinleşmeden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın yarısından üçte birine kadarı indirilebilir.

Zamanaşımı Süresine ve Uzlaşmaya Tabi Midir?

Yalan tanıklık suçundan dolayı dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Yalan tanıklık suçu, uzlaşma kapsamına giren bir suç değildir. 

Tanık Baskı Altında İfade Verirse Yalan Tanıklıktan Sorumlu Tutulur Mu?

Tanık cebir, tehdit ya da aldatılma suretiyle yalan tanıklık suçunu işlemişse burada irade fesadı söz konusu olacağından, bilerek ve isteyerek yani kendi iradesi ile hareket etmiş sayılmaz ve suç oluşmaz. Ancak tanık üzerinde kurulan baskının her somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerekir. Buna göre ağır baskı ve tehditler suç oluşumunu engelleyebilirken, yalan tanıklık yapılmasını haklı çıkaracak düzeyde olmayan baskılar suçun oluşumunu etkilemeyecektir.

Bu Suçun İşlendiği Durumlarda Mağdurun Hakları Nelerdir?

Yalan tanıklık suçunun mağduru fail hakkında ihbarda bulunarak failin yalan tanıklık suçundan yargılanıp mahkum edilmesini sağlayabilir. Ayrıca yalan tanıklık nedeniyle itibarı zedelenen, maddi zarara uğrayan mağdurun faile karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı da vardır.

YALAN TANIKLIK KONUSUNDA YARGITAY UYGULAMALARI

Sanığın daha önce kendisiyle ilgili görülen ceza yargılaması sırasında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemesi üzerine alınan beyanlarında, mağdurlarla ilgili birtakım iddialarda bulunduğu, daha sonra bu mağdurlar hakkında açılan kamu davalarında tanık sıfatıyla dinlenirken etkin pişmanlık ifadelerinden kısmen farklı şekilde beyanda bulunmasi yalan tanıklık suçunu oluşturmaz

İncelemeye konu olayda; sanığın daha önce kendisiyle ilgili görülen ceza yargılaması sırasında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemesi üzerine alınan beyanlarında, mağdurlarla ilgili birtakım iddialarda bulunduğu, daha sonra bu mağdurlar hakkında açılan kamu davalarında tanık sıfatıyla dinlenirken etkin pişmanlık ifadelerinden kısmen farklı şekilde beyanda bulunarak yalan tanıklık suçunu işlediği iddia edilmekte ise de; sanığın etkin pişmanlık beyanlarını şüpheli/sanık sıfatıyla verdiği, dolayısıyla dava konusu olayda yalan tanıklık suçunun sübutu açısından zorunlu olan tanık sıfatıyla beyanda bulunma şartının gerçekleşmediği, bununla birlikte sanığın etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde verdiği beyanları, yetkili mercie ihbar veya şikayet olarak da değerlendirilemeyeceğinden, sanığın eyleminin iftira suçu olarak nitelendirilmesinin de mümkün bulunmadığı gözetilmeksizin, Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde yalan tanıklık suçundan mahkumiyet karan verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur. ( Y 8. CD 22.02.2024 T,  2023/3260 E.,  2024/1659 K.)

Hiç kimse kendisini suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolla delil göstermeye zorlanamayacağından yalan tanıklık suçu oluşmaz

Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesine ait 2014/240 E. 2014/239 K. sayılı dava dosyası, sanık savunması ile dava dosyası kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, sanığın dava dışı … … hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçundan açılan davanın yargılaması sırasında tanık sıfatıyla Mahkemece alınan beyanlarında yalan tanıklıkta bulunduğu iddia edilmiş ise de, hiç kimsenin kendisini suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolla delil göstermeye zorlanamayacağına ilişkin Anayasa’nın 38 inci maddesinin beşinci fıkrası dikkate alındığında, sanığın dava dışı … …’dan uyuşturucu madde satın alacağını beyan ederek suçunu ikrar etmesinin beklenemeyeceğinden unsurları itibariyle oluşmayan suçtan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir. ( Y 8. CD 19.09.2023 T, 2023/1043 E.,  2023/6335 K.)

Sanığın gerçeğe aykırı olarak kazaya karışan aracı kendisinin kullandığını beyan etmekten ibaret eylemi, yalan tanıklık suçunu değil, aracı kullanan inceleme dışı sanık hakkında taksirle öldürme suçundan araştırma, soruşturma ya da kovuşturma yapılmasını engellemek suretiyle “suçluyu kayırma” suçunu oluşturur.

Olaylar ve olgular bölümündeki tespitler, sanık savunması, tanık ifadesi ile tüm dosya kapsamına göre, sanığın, kaza anında kaza anında alkol veya uyuşturucu madde etkisi altında olduğuna dair herhangi bir tespit yapılamadığından inceleme dışı sanık … yönünden sübut bulan taksirle öldürme suçunun sanık … bakımından oluşmayacağı, trafik kazası sonucu taksirle öldürme ve takibi şikâyete bağlı olsa da olayda taksirle yaralama suçu oluştuğundan, yetkili makamlara sonuç itibarıyla gerçeğe aykırı olarak taksirle öldürme ve yaralama suçunu işlediğini bildirmiş sayılan sanığın eyleminin bu yönüyle “suç üstlenme” suçunu oluşturduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan sanık …’ın gerçeğe aykırı olarak kazaya karışan aracı kendisinin kullandığını beyan etmekten ibaret eyleminin, aracı kullanan inceleme dışı sanık Yahya Yücel hakkında hakkında taksirle öldürme suçundan araştırma, soruşturma ya da kovuşturma yapılmasını engellemek suretiyle “suçluyu kayırma” suçunu da oluşturduğu görülmektedir. Bu durumda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 44 üncü maddesinde düzenlenen “fikri içtima” kuralı uyarınca işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren sanık …’ın, 5237 sayılı Kanun’ un 270 inci maddesinde düzenlenen “suç üstlenme” suçuna göre daha ağır cezayı gerektiren “suçluyu kayırma” suçundan 5237 sayılı Kanun’un 283 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilerek sanığın hukuki durumun takdir ve tayin edilmelidir. Anlatılan bu husus dikkate alınmadan, suç vasfında yanılgıya düşülerek sanık hakkında yazılı şekilde yalan tanıklık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur. ( Y 8. CD 14.12.2023 T, 2023/1697 E.,  2023/10068 K.)

Yeminli tanık dinleme yetkisi bulunmayan kolluk tarafından düzenlenen bilgi alma tutanağındaki beyan nedeniyle yalan tanıklık suçu unsurları itibarıyla oluşmaz

 Sanığın 13.10.2012 tarihinde kollukta alınan beyanında yalan tanıklık yaptığı iddia ve kabul edilmiş ise de; 5271 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin beşinci fıkrası karşısında yeminli tanık dinleme yetkisi bulunmayan kolluk tarafından düzenlenen bilgi alma tutanağındaki beyan nedeniyle yalan tanıklık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı gözetilmeden, sanığın atılı suçundan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. ( Y 8. CD 22.03.2023 T, 2022/6676 E.,  2023/1533 K.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler