Edit Content
KURUMSAL
FAALİYET ALANLARI
MEDYA

Vesayet Gerektiren Haller, Vesayet Davası ve Vasi

Vesayet Gerektiren Haller, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 404 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu yazımızda vesayet gerektiren haller anlatılırken, vesayet davasının koşullarından ve vasinin görev ve yükümlülüklerinden de bahsedeceğiz. Bunlardan önce vesayetin tanımını yapacağız.

Vesayet, kişisel ve ekonomik çıkarlarını koruma gücünden yoksun olup velayet altında bulunmayan küçüklere, ergin olmalarına rağmen menfaatlerinin korunması bakımından kendilerinin yararı için kısıtlanmış kişilerin korunması için yasal olarak yapılandırılmış bir kurumdur.

Vesayet Gerektiren Haller

Vesayet gerektiren haller, Küçüklük(TMK md. 404) ve Kısıtlama(TMK md. 405- 410)’dır. Kısıtlamanın da alt başlıkları bulunmaktadır.

1- Küçüklük(TMK md. 404)

Aslolan velayettir. Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar(TMK. 336).  Velayet ana veya babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir. Ana ve baba evli değiller ise velayet anaya aittir(TMK 337).

Ana ve Babasının Koruyamadığı Küçük: Ana ve babası ölen, gaiplik kararı verilen, kısıtlama kararı verilen, belirlenemeyen küçüktür.

Velayet hakkı kaldırılmadan vesayet konusunda karar verilemez. Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklarda ana ve babanın velayeti altında kalırlar.

Görevleri yaparken velayet altında bulunmayan bir çocuğun varlığını öğrenen birim ve makamlar bu durumu vesayet makamına (Sulh Hâkimine) bildirmek zorundadırlar(TMK. Md. 404/2).

Ergin olmayan çocuk ana ve babanın velayeti altındadır. Kısıtlamayı gerektirir bir durum değildir. Ancak kısıtlamayı gerektirir bir durum var ise bu halde kısıtlamaya karar verilmelidir. Ancak kısıtlama kararı ergin olduğu tarihten itibaren sonuç doğuracaktır(TMK md 419).

Ergin çocuk kısıtlanması gerekiyorsa bu durumda kural olarak ana ve babanın velayeti altına bırakılır. Kısıtlanan ergin çocuklara vesayet hükümleri uygulanır. Yargıtay’ın en son uygulaması itibariyle vesayet hükümleri değil velayet hükümleri uygulanması gerektiği yönündedir.

2- Kısıtlama(TMK md. 405- 410)

Kısıtlama, kanunda sayılan sebeplerle, kendisinin ve toplumun korunması amacıyla ergin bir kimsenin fiil ehliyetinin mahkeme kararı ile sınırlandırılmasıdır. Kanunda sayılan sebepler şunlardır:

  1. a) Akıl Hastalığı

Ruhsal bozuklukların her türlüsü bir kısıtlama olarak düzenlenmiştir. Akıl hastalığı tıbben belirlenmelidir. Hastalık sürekli olmalıdır.

Resmi sağlık kurul raporu alınmalıdır. Tek hekimin verdiği rapor psikiyatri raporu da olsa yeterli değildir.  Sağlık Kurulu Raporunda ise kurulda Psikiyatri uzmanı yer almalıdır.

Rapora göre kısıtlanması gereken kişi gerekirse dinlenebilir. Raporlar çelişkili olmamalıdır.

Akıl hastası işlerini görememeli, sürekli yardım gerekmeli ve başkalarının güvenliğini tehlikeye sokmalıdır.

  1. b) Akıl Zayıflığı

Akıl hastalığı bir hastalığı ifade ederken, akıl zayıflığı, zekânın ve akli melekelerin yeterince gelişmemiş veya sonradan zayıflamış olmasını ifade eder.

Akıl hastalığı ile akıl zayıflığı arasında tıbbi yönden fark varsa da, ayırt etme gücünün ortadan kalkması, kısıtlanma veya koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması bakımından genelde aralarında herhangi bir fark yoktur. Vesayet bakımından doğurduğu sonuçlar aynı kapsamdadır.

Akıl hastalığı ile akıl zayıflığı arasındaki fark nitelik değil, nicelik farkıdır. Bu iki durumda bilirkişi raporu alınması zorunludur.

  1. c) Savurganlık

Geliri ile bağdaşmayacak seviyede gereksiz harcamalarda bulunmak savurganlık sayılmaktadır. Düşüncesiz, bilinçsiz ve sürekli bir harcama yapılmalıdır. Bu durum ailesini darlık veya yoksulluğu düşürme tehlikesine yol açmalıdır. Başkalarının güvenliğini tehdit etmelidir.

Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı kötü yaşama tarzı veya mal varlığını kötü yönetmesi gibi hallerde böyle bir erginin kısıtlanabilmesi için karar verilmeden önce mutlaka dinlenilmesi gerekmektedir.

  1. d) Alkol veya Uyuşturucu Madde Bağımlılığı

Alkol bağımlılığı, alkollü içkilere aşırı derecede düşkün olmak, içki müptelası olmak demektir. Alkol bağımlısı, içkiden vazgeçme konusunda kendini düzeltme azim ve gücünü gösteremeyen, bu hususta iradesini kaybetmiş kimsedir.

Alkol bağımlısı, kendini buna o derece kaptırmıştır ki, içki içmekten vazgeçmek, bu kötü alışkanlığı terk etmek elinde değildir.

Uyuşturucu madde bağımlılığı ise, eroin, kokain, esrar vb. keyif-verici uyuşturucu maddeleri kullanmayı bir tutku haline getirmek ve bundan vazgeçememek demektir.

Uyuşturucu madde bağımlılarının, bu maddeleri almadıklarında krize girdikleri için, bu alışkanlıklarından vazgeçmeleri mümkün değildir. Uyuşturucu madde (esrar, eroin vs.) bağımlılığı yanında, bağımlılık yaratan tıbbi maddeler (her türlü hap vs.) ile diğer maddelere (yapıştırıcı vs.) bağımlılık halleri de buraya girer.

Kanun koyucu, akıl hastaları veya akıl zayıfları hakkında olduğu gibi, alkol veya uyuşturucu madde bağımlısı olanlar hakkında da ancak resmi sağlık kurulu raporu alındıktan sonra kısıtlama kararı verilebileceğini öngörmüştür.

Kanun koyucunun herhangi bir rapor değil de, resmi-sağlık-kurulu raporu aramasının sebebi, özgürlüğün kısıtlanmasının, kişi için oldukça ağır bir sonuç olmasıdır.

Kısıtlama için bu halin ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açmalıdır.

Başkalarının güvenliğini tehdit etmelidir.

  1. e) Kötü Yaşam Tarzı

Toplum tarafından hoş karşılanmayan ve toplumun değer yargıları ile bağdaşmayan davranışlar, kişinin kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğu düşürme tehlikesine yol açmalı ya da başkalarının güvenliğini tehdit etmelidir.

  1. f) Kötü Yönetim

Kötü yönetimin mal varlığına yönelik olması yaptırım altına alınmış olup bu durum duraksamaya yol açmayacak şekilde saptanmalıdır.

  1. g) Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza

Mahkûmiyet kararı mevcut olmalıdır. Mahkûmiyet kararı bir yıl ya da daha uzun süreli olmalıdır. Vasi, cezanın infazına başlanması ile hemen atanmalıdır. Vesayet hapis halinin sona ermesi ile kalkar.

  1. h) İsteğe Bağlı Kısıtlama

Yaşlılık, sakatlık, deneyimsizlik, ağır hastalık gibi nedenlerle işlerini gerektiği gibi yönetemeyen her ergin kısıtlanmasını vesayet makamından isteyebilir.

Bedensel özürler kısıtlama sebebi değildir. ( görme, işitme, konuşma, felç, fiziksel özürler) ancak vesayet makamından kendisi kısıtlanmasını isteyebilir.

Vesayet Gerektiren Hallerde Kısıtlamanın Usulü

Kanunumuz kısıtlama talebinde kimlerin bulunacağı hususunda herhangi bir sınırlama öngörmemiştir.  Her ilgilinin kısıtlama talebinde bulunması mümkündür. Örneğin, bir kimsenin yasal temsilcisi, yakınları, hısımları koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması talebinde bulunabilirler.

Kanunumuz, kamu görevlilerini, görevlerini yaparken, özgürlüğü kısıtlanması gereken bir kimsenin varlığını öğrendiklerinde, durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlü tutmuştur. Örneğin, hekimler, avukatlar, emniyet görevlileri görevleri nedeniyle bir kimsenin kısıtlanma şartlarının varlığını öğrendikleri takdirde, durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.

Vesayet Davası

  1. a) Görevli Mahkeme

Kısıtlama kararı vesayet makamı tarafından verilmektedir. Vesayet makamı vasinin faaliyetlerine atama, gözetme, kontrol, gerektiğinde müdahale şeklinde iştirak eden makamdır.

MK.m.397/II’ye göre, vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesidir. O halde, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanmasında görevli mahkeme, sulh hukuk mahkemesidir.

  1. b) Yetkili Mahkeme

Hangi vesayet makamının yetkili olduğu, TMK m. 411’te gösterilmiştir. Bu maddeye göre, yetkili mahkeme “küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesi”dir.

Vesayete ilişkin davalarda kesin yetki söz konusu olduğundan işin esası incelenmeden öncelikle yetki konusu dikkate alınmalıdır. Bu yön kamu düzenine ilişkin olmakla her aşamada dikkate alınmalıdır.

Kişinin yerleşim yeri, TMK m. 19’a göre belirlenir. Bu maddeye göre, yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Kısıtlanarak velayet altına konulmuş ergin bir kişiyse, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yerindeki vesayet makamı (sulh hukuk mahkemesi) yetkilidir.

Hükümlünün yerleşim yeri ise ceza evine girmeden önce sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.

Vesayet altındaki kişilerin yerleşim yeri bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu yerdir. Vesayet makamının izni olmadıkça yerleşim yeri değiştirilemez. (TMK md 412)

  1. c) Davanın Tarafları

Vesayet makamı başvuru veya yapılan bildirim üzerine gecikmeksizin şartlar gerçekleşmiş ise vasi atamakla yükümlüdür.

Kısıtlanması istenilen kişi ayırt etme gücüne sahip ise kendisine usulünce tebligat yapılmalı ve ister ise kendisi veya vekili aracılığı ile kendisini davada temsil ettirme hakkına sahip olmakla bu imkân tanınmalıdır.  

Vasi Atanmasının Koşulları

Bu görevi yapabilecek yetenekte ve ergin olması aranacaktır. Genel kural erkek veya kadın vasiliği kabul yükümlülüğü vardır (TMK md 416).  Ancak vesayet makamı, öncelik hakkı olanları TMK 414 madde gereği ( eş, yakın hısım, istek)  dikkate almalıdır.

Vasi Olamayacaklar ve Vasilikten Kaçınabilecekler

Vasi olamayacaklar ise TMK 418. maddede sayılmıştır.

Kısıtlılık, kamu hizmetinden yasaklılık, haysiyetsiz hayat sürme, menfaat çatışması, aralarında düşmanlık bulunması veya ilgili vesayet dairesinin hâkimi olma halleri vasiliğe engel durumlar olarak sayıldığından atanmış bile olsalar iptal edilmelidirler.

Vasilikten kaçınabilecekler ise TMK 417. maddede sayılmıştır:

  • Altmış yaşını doldurmuş olan,
  • Bedensel özrü nedeni ile görevi güçlükle yapacak olan,
  • Dörtten çok çocuğun velisi olan,
  • Cumhurbaşkanı,
  • TBMM üyesi,
  • Bakanlar kurulu üyesi,
  • Hakim ve savcı mesleğinden olanlar diledikleri takdirde vasilikten kaçınabilirler.

Ancak kaçınma hakkını kullananalar vasi olarak atanmış iseler yeni vasi atanana kadar vasiye ait görevleri yerine getirmekle yükümlüdürler. (TMK md 423)

Vesayet makamına kaçınma sebebi ileri sürülür. Yerinde görülmez ise bu görüş ile birlikte gerekli karar verilmek üzere durum denetim makamına bildirilir.

Denetim makamı vasilikten kaçınma sebebini yerinde gördüğünde veya görmediğinde durumu vasi ve vesayet makamına bildirir. Görevden alınma var ise vesayet makamı yeni vasi atama yapar. Denetim makamının verdiği karar kesindir. Temyiz edilemez. (TMK md 422/3, 488)

Kural olarak bir vasi atanır. Koşulları var ise birden fazla kişide vasi atanabilir. TMK md 413.

Vasinin Atanmasında Yargılama Usulü

Vasi atanması basit yargılama usulüne göre yapılmaktadır. Evrak üzerinden karar verilemez, celse açılıp varsa davanın davacısı, gerekli ise kısıtlanması istenilen  ve gösterilmiş ise  ilgili kişinin yakınlarını da şahit olarak veya davaya katılan olarak dinler.

Dava kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle müracaata bırakılmaz. Koşulları var ise davaya müdahil olarak katılmak mümkündür.  Davadan feragat edilemez, her aşamada delil sunulabilir, dava sulh ile sonuçlandırılamaz, olumlu olumsuz bir karar verilmelidir, dava sulh ile sonuçlandırılamaz.

Vasi olmak isteyenler belirlenmelidir, gecikmeksizin atama yapılmalıdır.

Vesayet altına alınmak istenilen dava sonuçlanmadan ölür ise dava konusuz kalacağından hâkim karar verilmesine yer olmadığına karar vermelidir.

Karar vasiye ve ilgilisine tebliğ edilmeli, ilan yapılmalı, işlemler mahkemenin esas defterine işlenmelidir.

Vasi atanmasına yönelik davalar harçtan muaftır. Davanın reddi halinde kendisini vekil ile temsil ettiren kısıtlı adayı lehine vekâlet ücreti takdir edilmelidir.

Kendisine vasi atanan kişi kısıtlama kararına karşı çıkmak istiyorsa kısıtlama kararını temyiz etmelidir. İtiraz yolu ile incelenmesi mümkün değildir. Vasi atanmasına ilişkin kararlarda karar düzeltme yoluna gidilemez.

Kısıtlama kararına karşı çıkmadan sadece vasinin şahsına karşı çıkma ise itiraz yolu ile mümkündür. On gün içerisinde kendisine vasi atanan kişi, vasi olarak atanan kişi veya menfaati olan kişi vesayet makamına sözlü veya yazılı olarak bildirmelidir.

Vesayet makamınca itiraz sebepleri incelenmeli yerinde görülür ise itirazı kabul eder. Bu karar kesindir. İtirazı yerinde görmez ise yerinde görmeme görüşünü de yazarak bir karar verilmek üzere dosya denetim makamına gönderilir.

Denetim makamının vereceği karar kesindir (TMK md.488).

Vasinin Görevleri

Vesayet gerektiren haller sonucunda mahkeme kararı ile atanan vasinin bazı görevleri bulunmaktadır:

  • Defter tutmak: vesayet altındaki kişinin malvarlığı yoksa defter tutulmasını gerektirmez. Ancak daha sonradan malvarlığında değişiklik olur ise bu durumu bir ay içerisinde bildirilir.
  • Değerli şeyleri saklamak,
  • Taşınırları satmak: vesayet altındaki kişinin menfaati bulunmakta ise kişisel veya ekonomik zorunluluklar var ise kural olarak açık artırma ile satış yapılmalıdır. Özel durumlar var ise ve taşınırın niteliği veya değerinin azlığı dikkate alınarak pazarlıkla satışa da izin verilebilir. Verilen bu karara karşı denetim makamına itiraz edilebilir.
  • Parayı işletmek: parayı bankaya yatırmak, menkul kıymete çevirmek, güvenli bir yatırıma dönüşmek.
  • Ticari ve sınai işletmeleri yönetmek,
  • Taşınmazları satmak: satış için ancak vesayet altındaki kişinin yararı ve menfaati söz konusu olmalıdır. Satış açık artırma ile yapılmalı ve vesayet makamınca onanmalıdır. Eğer pazarlıkla satış istemi mevcut ise vesayet makamı bu konuda bir karar vermelidir. Bu kararın değerlendirilmesi için dosya denetim makamına gönderilmesi gerekmektedir.

Vasinin Yükümlülükleri

Vesayet gerektiren haller sonucunda mahkeme kararı ile atanan vasinin bazı yükümlülükleri bulunmaktadır:

  • Özen yükümlülüğü ve
  • Temsil yükümlülüğü.

Vasinin Hakları

  • Ücret isteme hakkı: vasiye ödenecek ücret vesayet makamı tarafından belirlenir. Ücret kural olarak her hesap dönemi için belirlenir.
  • Masraf isteme hakkı: Vasi tarafından kısıtlı yararına yapılan masrafları isteyebilecektir.
  • Dört yıl dolunca çekinme hakkı: Vasi kural olarak 2 yıllığına atanır. Vesayet makamı bu süreyi her defasında kural olarak ikişer yıl uzatır.

Yasak İşlemler

Vasinin yapamayacağı yasak işlemler TMK’nın 449.maddesinde düzenlenmiştir:

  • Kefil olmak,
  • Vakıf kurmak,
  • Önemli bağışlarda bulunmak.

Vesayeti Gerektiren Hallerin Sona Ermesi

Vesayet gerektiren haller;

  • Küçüklerde, ergenlik, evlenme, ölüm, evlat edinilme, yeniden velayet altına girme,
  • Hükümlülerde, salıverilmesi yeterli olup bihakkın veya şartla salıverilme önemli değildir.
  • Diğer kısıtlılarda, TMK md 474- 475’te belirtilen vesayetin sona ermesi koşullarının gerçekleşmesi gerekir.

Vasinin Görevinin Sona Ermesi

Vasinin görevi,

  • Vasinin ölümü,
  • Vasinin gaipliği,
  • Vasinin fiil ehliyetini kaybetmesi,
  • Vasinin görev süresinin dolması,
  • Vasinin kasten işlediği suçtan hapse mahkumiyeti,
  • Vesayetin kendiliğinden sona ermesi halinin gerçekleşmesi ile sona erer.

Görevi sona eren vasi, yönetimle ilgili son raporu ve kesin hesabı vermekle yükümlüdür.

Aile ve boşanma davaları ile ilgili olarak boşanma avukatı başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Bir Yanıt

  1. %90 engelli raporu olan anneannem için vasilik davası açtık. Fakat anneannemin çok fazla kısıtlanacağını düşündüğümüz için vasilik davasını geri çekmek yada iptal etmek istiyoruz. Bir akıl rahatsızlılığı yok. Davayı iptal edebilir miyiz? Cevaplarsanız çok sevirinim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler