Kıymetli evrak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 645. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni aşağıdaki şekildedir;
“Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez.”
Madde metnine göre içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkasına devredilemediği evraklara kıymetli evrak denir. Yasal olarak yahut işin niteliği gereği devri mümkün olmayan bir hak kıymetli evrak konusu olamaz. Senet ile hak arasında güçlü bir bağ vardır, içi içe geçmiştir ve zilyetliği gerektirir. Bu nedenle hak ancak senetle ileri sürülebilir ve ifa ibraz edilen senede yapılabilir.
Kıymetli evrakın varlığı için, kural olarak el yazısı ile atılmış bir imzanın varlığı gerekir. Bununla birlikte, örf ve adetçe kabul edilen hâllerde ve özellikle çok sayıda çıkarılan kıymetli evrakta imzanın el yazısı dışında bir araçla atılması mümkündür.
Kıymetli evraklardan bazıları soyuttur, bir sebebe bağlı değildir yani mücerrettir; bazıları ise sebepli yani illidir. Poliçe, bono ve çek sebebe bağlı olmayan yani soyut kıymetli evraklarken; pay senedi ve ipotekli borç senedi sebepli kıymetli evraklardandır.
Kıymetli evrak özellikli şekil şartlarına tabidir. Amaç ve işlevleri nedeniyle kıymetli evrak özel ve sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak da senet neyi kapsıyorsa ve ne diyorsa ancak ona göre işlem yapılabilecektir. Kıymetli evrakta şekil şartlarına bağlılık kuralının uygulama alanı çok geniştir. Kıymetli evrak nevinden senetlerin düzenlenmesi, devri, teminat olarak verilmeleri ve kaybolmaları halinde iptalleri yasal olarak belirli şekil şartlarına tabi tutulmuştur.
Kıymetli Evrak Çeşitleri Nelerdir?
Kıymetli evrak türleri çeşitli yönlerden yapılacak tasniflere göre belirlenebilir. Buna göre kıymetli evrak türleri aşağıdaki şekildedir:
a. Senedin İçerdiği Hakkın Türüne Göre;
*Alacak Senetleri
*Eşya hukuku senetleri
*Hisse senetleri
b. Hakkın Senetten Önce Var Olup Olmadığına Göre;
*İhdasi ( kurucu) mahiyette kıymetli evrak
*İhbari (bildirici) mahiyette kıymetli evrak
c. Düzenlenmelerine Sebep Olan Hukuki İşlem İle İlgisine Göre;
*Sebebe bağlı (illi) kıymetli evrak
*Sebepten bağımsız (mücerret) kıymetli evrak
d. Kamu Güvenine Sahip Olup Olmadıklarına Göre;
*Kamu güvenine sahip kıymetli evrak
*Kamu güvenine sahip olmayan kıymetli evrak
e. Devir Şekline Göre;
*Nama yazılı kıymetli evrak
*Emre yazılı kıymetli evrak
*Hamiline yazılı kıymetli evrak
Nama Yazılı Kıymetli Evrak Nedir?
TTK m. 654’te “Belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır.” hükmü ile nama yazılı senet tanımlanmıştır. Bu tanıma göre bir senet bir kişinin adına yazılmış ancak onun emrine kaydını içermiyorsa nama yazılı senet sayılmaktadır.
Nama yazılı kıymetli evrakı adi senetten ayırmak zordur. Zira adi senet de alacaklı namına yazılıdır ve alacağın devri hükümlerine göre devredilir. Ancak ikisini ayıran unsur hakkın nama yazılı senette senede bağlı olmasıdır, başka bir ifade ile çift yönlü ibraz kaydıdır. Bu kayıt nedeniyle nama yazılı kıymetli evrakta borçlu yalnızca senedin ibrazı halinde ödemede bulunarak borcundan kurtulur. Buna karşın adi senette borçlunun borcundan kurtulması için senedin ibrazı şart değildir.
Yukarıda da bahsedildiği üzere nama yazılı senetler çift yönlü ibraz kaydı içerirler. Bu nedenle alacaklının talepte bulunabilmesi için senedi borçluya ibraz etmesi gerekir. Borçlu da ancak senedin ibrazı ile senede karşı borcunu ifa ederek borcundan kurtulabilir. TTK m. 655’e göre borçlu, ancak senedinhamili bulunan ve senette adı yazılı olan veya onun hukuki halefi olduğunu ispat eden kişilere ödemek zorundadır. Bu husus ispat edilmediği hâlde ödemede bulunan borçlu, senedin gerçek sahibi olduğunu ispat eden bir üçüncü kişiye karşı borcundan kurtulmuş olmaz.
Nama yazılı senette meşru hamil bazen senette yazılı bulunan kişiden farklı bir kişi de olabilir. Zira meşru hamil senedi senette adı yazan kişiden devralan kimse de olabilir. Böyle bir durumda senedin hamilinin alacaklının halefi ve meşru hamil olduğunu kanıtlaması gerekir. Hamil bunu temlik, birleşme ve miras ile ilgili belgelerle ispatlamalıdır.
TTK m. 656’ye göre nama yazılı senet içinde, senet bedelini her hamiline ödemek hakkını saklı tutmuş olan borçlu, alacaklı sıfatının ispat edilmesini aramamış olsa dahamile iyi niyetle yapacağı ödeme sonucunda borcundan kurtulmuş olur. Ancak, hamile ödemede bulunmakla yükümlü değildir. Ancak TTK m. 785’in ikinci fıkrasındaki “Belirli bir kişi lehine “veya hamiline” kelimelerinin veya buna benzer başka bir ibarenin eklenmesiyle düzenlenen çek, hamiline yazılı çek sayılır.” şeklindeki hüküm saklıdır.
Nama yazılı senetlerin devri zilyetliğin devri ile devir beyanı ile mümkündür. Devir beyanı senet üzerine yazılabileceği gibi ayrı bir kâğıt üzerine de yazılabilir. Devredenin beyanı alacağın temliki ve aynı zamanda da ciro mahiyetindedir.
Emre Yazılı Kıymetli Evrak Nedir?
Emre yazılı kıymetli evrak TTK m. 824 uyarınca emre yazılı olan ya da kanunen böyle sayılan evraklara emre yazılı kıymetli evrak denir. Tanımdan da anlaşıldığı üzere emre yazılı kıymetli evrak iradi ya da kanuni emre yazılı evrak olarak ayrılır.
İradi emre yazılı evraklar kendiliğinden senette yazılı kişinin emrine olmayan, emre olabilmesi için senede “emre kaydı”nın yazılmasının şart olduğu evraklardır. TTK m. 1228’de düzenlenen konşimento, m. 826’da düzenlenen emre yazılı havale, m. 830’da düzenlenen emre yazılı ödeme vaadi iradi emre yazılı senetlerdir.
Kanunen emre yazılı senetler ise “emre kaydı”nı içermese de kanun gereği kendiliğinden senette yazılı kişinin emrine düzenlenmiş olan senetlerdir. Kambiyo senetleri olan bono, poliçe ve çek kanunen emre yazılı senetlerdendir. Bunlar dışında ipotekli borç ve irad senedi, rehin karşılığı ve seri halinde emre çıkarılan tahviller de kanunen yazılı senetlerdir.
Emre yazılı senetler ciro ve zilyetliğin devri ile devredilir. Emre yazılı senetlerde de alacağın temliki esasları geçerlidir.
Hamiline Yazılı Kıymetli Evrak Nedir?
Hamiline yazılı kıymetli evrak TTK m. 658’de düzenlenmiştir. Senedin metin ya da şeklinden hamili kimse onun hak sahibi sayılacağı anlaşılan kıymetli evraklar hamile yazılı kıymetli evrak sayılır.
TTK’da hangi kıymetli evrakların hamiline yazılı olarak düzenlenebileceğine dair genel bir hüküm bulunmamaktadır. Buna karşın bazı kıymetli evrakların hamiline olarak düzenlenmesi yasaklanmıştır. Buna göre poliçe, bono, makbuz senedi, varant ve hayat sigortası poliçesinin emre olarak yazılması hukukumuzda yasaklanmıştır.
Hamiline yazılı senetler tıpkı taşınır mallar gibi devredilirler. Bu nedenle hamiline yazılı bir senedin devri için ilgililer arasındaki anlaşmaya dayanılarak zilyetliğin karşı tarafa geçirilmesi yeterlidir.
Çek, Bono ve Poliçe Nedir?
Çek TTK m. 780-823 arasında düzenlenmiştir ve bir kambiyo senedi türüdür. Hukuki mahiyet olarak çek de poliçe gibi bir havaledir. Bu havalenin yazılı şekilde yapılması, bazı şekil şartlarını taşıması, mücerret ve kayıtsız şartsız bir ödeme emri şeklinde olması gerekir. Çek bankadaki mevcut üzerinden ödemeler yapılmasını sağlayarak nakit kullanılmaksızın ödeme yapılmasını sağlar. Uygulamada en çok karşılaşılan kıymetli evraklardan biri çektir.
Bono TTK m. 776- 779 arasında düzenlenmiştir ve bir kambiyo senedi türüdür. Bono hukuki mahiyet olarak soyut bir borç ikrarıdır. Yani bir bedeli ödeme vaadidir ve bonoda imzalayan bizzat ödemeyi taahhüt eder. Bonoda muhatap yoktur ve bu bonoyu poliçeden ayırır.
Poliçe TTK m. 671 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir ve bir kambiyo senedi türüdür. TTK’da poliçenin tanımı yapılmamıştır. Poliçe hukuki mahiyeti itibarı ile bir havaledir. Ekonomik olarak ise ödeme ve kredi aracıdır. Poliçede üç kişi bulunur. Bunlar havale eden kişi olan “keşideci”, havale ödeyicisi kişi olan “muhatap” ve havale alıcısı olan “lehtar”dır. Bono da çek gibi uygulamada en sık karşılaşılan kıymetli evrak türüdür.
Hisse Senetleri ve Tahviller Kıymetli Evrak Sayılır Mı?
Pay (hisse) senetleri, anonim şirket paylarını temsil eder ve sahibine hisseye bağlı tüm hakları sağlar. Nama veya hamiline yazılı olabilir. Hisse senetleri kıymetli evraktır.
Tahvil de devletin ya da ticari bir kuruluşun ödünç para sağlamak amacıyla çıkardığı, yıllık belli bir faiz getiren ve alınıp satılabilen bir kıymetli evrak türüdür.
Konşimento ve Rehin Senedi Kıymetli Evrak Olarak Kabul Edilir Mi?
Konişmento deniz taşımacılığında kullanılır ve ibrazında temsil ettiği taşınan eşyanın hamiline verilmesi talebini içerir. Başka bir ifade ile teslimi ile eşyanın tesliminin yerini tutan bir kıymetli evrak niteliğindedir. Konişmento TTK m. 1228’de düzenlenmiştir.
Rehin senedi de ödeme alma hakkını düzenleyen bir tür kıymetli evraktır.
Kıymetli Evrakın Devri ve El Değiştirmesi Nasıl Olur?
Nama yazılı senetlerin devri zilyetliğin devri ve devir beyanı ile mümkündür. Devir beyanı senet üzerine yazılabileceği gibi ayrı bir kâğıt üzerine de yazılabilir. Devredenin beyanı alacağın temliki ve aynı zamanda da ciro mahiyetindedir.
Emre yazılı senetler ciro ve zilyetliğin devre ile devredilir. Emre yazılı senetlerde alacağın temliki esasları geçerlidir.
Hamiline yazılı senetler tıpkı taşınır mallar gibi devredilirler. Bu nedenle hamiline yazılı bir senedin devri için ilgililer arasındaki anlaşmaya dayanılarak zilyetliğin karşı tarafa geçirilmesi yeterlidir.
Kıymetli Evrakın Zayi Olması veya Kaybolması Durumunda Ne Yapılmalıdır?
Kıymetli evrakta hak ve senet birbirine bağlı olduğundan, kural olarak, senede bağlı hakkın talep edilmesi senedin ibrazına bağlıdır. Senedin kaybolması, yırtılması, çalınması gibi durumlara senedin zayi olması denilmektedir. Senedin zayi olduğu durumlarda senedi elinde tutan (hamil) mahkemeye müracaat ederek senedin iptaline karar verilmesini talep edecek ve süreç sonunda iptaline karar verilirse, borçluya karşı hakkını iptal kararı ile kullanacaktır.
Senedin iptali için mahkemeye yapılan bu başvuru sonucu yürütülen yargılama, çekişmesiz bir yargı işidir. İptal davasının şartları ise şunlardır;
– Senet zayi olmalıdır.
– Senedin içerdiği hak halen var olmalıdır.
– İptal talebinde bulunan hak sahibi olmalıdır.
– Kaybedilen senedin yeniden elde edilmesi imkânı olmamalıdır.
– İptali istenen senedin, iptal edilebilmesi yasal olarak mümkün olmalıdır.
Emre, nama ve hamiline yazılı senetlerin iptal prosedürleri birbirine çok yakındır. Bu nedenle hamiline yazılı senetlerin iptal prosedürünün diğerleri için de büyük ölçüde uygulanması mümkündür. Hamiline yazılı kıymetli evrakın iptali prosedürü şu şekildedir;
– Mahkemeye başvurma,
– Ödeme yasağı tedbiri,
– İbraza davet (Ödeme yasağı kararını takiben, senedin henüz belli olmayan hamil senedi belirli süre içinde ibraz etmeye davet edilir, aksi takdirde senedin iptal edileceği ifade edilir, bu davet Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilir. Senet ibraz edilirse, mahkeme hak sahibi olduğunu iddia eden kimseye, senedi ibraz eden mevcut hamile karşı iade davası açmak için süre verir. Senet ibraz edilmezse, mahkeme senedin iptaline karar verir. Bu durumda senedin vadesi gelmişse ödenmesi istenir, vadesi gelmemişse yeni senet düzenlenir.)
İptal kararı ile birlikte, hak ile senet birbirinden ayrılır ve artık hak, senetsiz talep edilebilir hale gelir veya yeni bir senet düzenlenmesi talep edilebilir. İptal kararı ile sadece asıl borçluya başvurulabilir.
KIYMETLİ EVRAK KONUSUNDA YARGITAY UYGULAMASI
Kıymetli evrak müessesi Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olduğundan, bu davalara bakma görevi asliye ticaret mahkemelerine aittir
Talep, kıymetli evrakın kaybı nedeni ile iptaline ilişkindir.
… Asliye Hukuk Mahkemesince iptali istenen çekin … şubesine ait olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı vermiştir.
… …. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla ) Mahkemesince ise dava … Asliye Mahkemesinde açtığı iptali istenen çekin … … Şubesine ait olmadığı gerekçesi ile yetkisizlik kararı vermiştir.
Kıymetli evrakın iptali davaları, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 382/e-6. maddesinde düzenlenmiş olan ticaret hukukundaki çekişmesiz yargı işlerinden olup; kıymetli evrak müessesi Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olduğundan, TTK’nın … ve 5. maddeleri gereğince bu davalara bakma görevinin asliye ticaret mahkemelerine ait olduğu kanaatine varılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 384. maddesi gereğince çekişmesiz yargı işlerinde, talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkili mahkemedir.
Somut olayda, davacının zilyetliğinde bulunan 30/05/2016 keşide tarih ve 6484966 nolu … Bankası … Şubesine ait … adet çekin kaybolduğunu beyan etmesine ve talepte bulunanın yerleşim yerinin de UYAP üzerinden yapılan sorgulamada … Mahkemelerinin yargı alanında olmasına göre, uyuşmazlığın davanın ilk açıldığı … Asliye Hukuk Mahkemesince (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ( Y 20. HD 04/02/2019 T, 2018/6460 E., 2019/547 K.)
İmzasız boş çek yapraklarının zayi nedeniyle iptali istenemez
Hasımsız olarak görülen davada…… Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06.02.2015 tarih ve 2015/191-2015/117 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait….plakalı aracının 14.01.2015 tarihinde çalındığını, araç içinde bulunan…. Moda Şubesi’ne ait, yirmi dört adet boş çek yapraklarının da çalındığını ileri sürerek, boş çek yapraklarının iptalini ve ödeme yasağı konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, zayi nedeniyle kıymetli evrakın iptal davasında, öncelikle zayi edildiği bildirilen evrakın kıymetli evrak niteliğini taşıması, kıymetli evrakın davacının kendi iradesi dışında elinden çıkması, zayi edilen kıymetli evrakın kimin elinde olduğunun bilinmemesi ve davacının zayi edildiği bildirilen kıymetli evrakta hak hamili olması gerektiği, zayi edildiği bildirilen boş çek yapraklarının 6102 sayılı TTK’nın 780. madde hükümlerinde öngörülen şartları içermediği, imzasız boş çek yaprakları olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi yerindedir. ( Y 11. HD 28.03.2016 T, 2015/8777 E., 2016/3429 K.)
İptali istenen bonoları tahsil cirosu ile devralan ve vekil hamil sıfatına sahip olan bankanın üçüncü şahıs elindeki senedin iadesini talebe veya zayi nedeniyle iptalini istemeye hakkı vardır
Dava, zayi nedeniyle bono iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde davacının hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dosya kapsamından, davacı bankanın iptali istenen bonoları tahsil cirosu ile devraldığı ve vekil hamil sıfatına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Tahsil cirosu, senedin bedelinin tahsili ile buna bağlı hakları koruyucu işlemleri yapmaya yönelik temsil yetkisinin kıymetli evraka özgü bir görünüş şekli olduğundan, vekil hamil konumundaki bankanın üçüncü şahıs elindeki senedin iadesini talebe veya zayi nedeniyle iptalini istemeye hakkı vardır. Bu durumda, mahkemece, davacının kıymetli evrakın iptali davası açmasında hukuki yararının bulunduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. ( Y 11. HD 03/04/2018 T, 2016/9880 E., 2018/2363 K.)
Takibe konu bono, vade tarihinden itibaren üç yıllık zamanaşımı süresine tâbidir
Borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, takip sonrası zamanaşımı iddiası ile İİK 71. maddesi uyarınca takibin geri bırakılması talepli şikayet başvurusunda üç yıllık zamanaşımı süresi dolmadığı gerekçesiyle İcra Mahkemesince davanın reddine karar verildiği, borçlunun istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği, alacaklı tarafından iş bu kararın temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar icra takip dosyasında bir kısım belgeler eksik olup temin edilememişse de ve yine Bölge Adliye Mahkemesinin icra müdürlüğü ile yapmış olduğu yazışmasında belirttiği 20/11/2019 tarihli yenileme talebine ilişkin takip dosyasında bir belge bulunamamışsa da, elde bulunan icra dosyası kapsamının incelenmesinde takibin bonoya dayalı olarak 26.01.2015’de açıldığı, 6102 sayılı TTK’nun 778. maddesinin yollamasıyla bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 749. maddesi uyarınca takibe konu bono, vade tarihinden itibaren üç yıllık zamanaşımı süresine tâbi olup alacaklı vekilinin 28.07.2017’de ve 23/08/2019 tarihinde de temlik beyanı ile yenileme, sorgu ve haciz talebinde bulunduğu, davanın da 18/03/2022 tarihinde açıldığı, dolayısı ile zamanaşımının gerçekleşmediği görülmekle Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçe itibarıyla yerinde olmayan İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak bu gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. ( Y 12. HD 13.01.2025 T, 2024/7113 E., 2025/58 K.)
Borçlu, takibe konu senetlerin lehtarına karşı ileri sürebileceği senetlerin bedelsiz olduğuna yönelik şahsi defiyi senetleri alacağın temliki yoluyla alan takip alacaklısına da karşı ileri sürebilir
6102 sayılı TTK’nın 778. maddesi ile bonolar hakkında da uygulanan aynı kanunun 687. maddesinde;
“(1) Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.
(2) Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
Nama yazılı kıymetli evrak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 654. maddesinde, “Belli bir kişinin adına yazılı olup da, onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak, nama yazılı senet sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 778. maddesi ile bonolar hakkında da uygulanan aynı kanunun 681/2. maddesinde ise “Düzenleyen, poliçeye emre yazılı değildir ibaresini veya aynı anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe ancak alacağın temliki yoluyla devrolunabilir ve bu devir alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur.” hükmü yer almaktadır.
Bu açıklamalara ve özellikle tanıma göre, senedin nama yazılı bir senet olabilmesi için; bir kişinin namına yazılı olup, emre kaydını ihtiva etmemesi, fakat kanunen emre yazılı senetlerden ise, emre olmadığının ya da nama düzenlendiğinin belirtilmiş bulunması da gerekir (iş bono emre yazılı değildir, iş bu bono nama yazılıdır, iş bu bono ciro edilemez). Çünkü bu durumda senedin sadece emre kaydını içermemesi yeterli değildir.
Nama yazılı kıymetli evrakın devri esas olarak borçlunun onayına gerek olmaksızın yazılı devir (temlik) beyanında bulunulması (TTK M.647/2) ve devir anlaşmasıyla senet zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle gerçekleşir. (TTK M. 647/1). Buradaki yazılı devir beyanının “temlik beyanı” olarak anlaşılması gerekir. Buna göre, nama yazılı senetlerin devri, alacağın temliki (6098 sayı TBK. M 183 vd) hükmü uyarınca yapılır.
Nama yazılı senetlerin devrinde alacağın devri hükümleri uygulandığına yani, devir alan kişi devredenin halefi olduğuna göre, borçlu devir edene karşı haiz olduğu def’ileri, fazlası dahil, devir alana karşı da ileri sürebilir. Nama yazılı senet birkaç devir görmüşse, yani olayda bir temlikler zinciri varsa, senet borçlusu, BK m. 188’in lafzı gereğince, sadece senedin hamiline senedi devir eden kişiye, yani hamilin selefine değil, halefiyet ilkesinin gereği olarak, önceki bütün hamillere karşı ileri sürebileceği def’ileri (son) hamile ileri sürebilir. BK m. 19/2 ile BK m. 188/2’deki haller bundan hariçtir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, “iş bu nama yazılı senedin” ibaresini ihtiva eden takibe konu senetlerin nama yazılı olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca muteriz borçlunun keşidecisi olduğu, senetlerin lehtar tarafından “İş bu alacağımı T. Borçlar Kanununun 183/194 madde hükümleri gereğince, tediye makamına kaim olmak üzere … T.A.Ş. … Ticari Şubesine devir ve temlik ettim/ettik.” açıklaması ile takip alacaklısına cirosu ve alacaklının cevap dilekçesinde alacağın temliki yoluyla elde edilen takip konusu senetlerde yetkili hamil olduğunu ileri sürmesi karşısında, takip dayanağı bonoların nama düzenlendiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında senet hamiline karşı keşideci her türlü def’ilerini ileri sürebilir (H.G.K.11.4.2007 tarih 12-206/202 sayılı kararı).
O halde, borçlunun, takibe konu senetlerin lehtarına karşı ileri sürebileceği senetlerin bedelsiz olduğuna yönelik şahsi defiyi senetleri alacağın temliki yoluyla alan takip alacaklısına da karşı ileri sürebileceğinden, borçlunun bu yöndeki iddiaları incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz isabetsiz olup İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir. ( Y 12. HD 05.12.2022 T, 2023/1401 E., 2023/8236 K.)