Borçluya karşı bir veya birkaç alacaklı tarafından yapılan takip sonucunda borçlunun haczedilen malları tüm alacaklıların alacağının ödenmesini mümkün kılıyorsa hacze iştirak sorunu ortaya çıkmayacaktır. Ancak, borçluya karşı takip yapan birden fazla alacaklının alacağı, borçlunun haczedilen mallarının satışı sonunda karşılanamıyorsa, hacze iştirak söz konusu olabilir. Hukukumuzda, borçlunun mallarına önce haciz koyduran alacaklının, alacağını önce alacağı şeklinde bir prensip geçerli değildir. Yani ilk haciz sahibi alacaklının esasen sonraki alacaklılara bir rüçhan hakkı bulunmamaktadır. Haczin rehin hakkına benzer bir etkisi ve dolayısıyla önce haciz koyduran kişinin, diğer alacaklılara göre önceliği kabul edilmemiştir. Sadece maaş veya ücret hacizlerinde sırada önce gelen haczin kesintisi bitmeden, sonraki haciz için kesinti yapılamaz (İİK m. 83/2, c. 3) (Pekcanıtez/ Atalay/ Özkan/ Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s. 182 ).
İcra ve İflâs Kanunu’nda hacze iştirakin iki çeşidi düzenlenmiştir. Bunlar takipli (adi) veya takipsiz (imtiyazlı) iştiraktir. Gerek takipli gerekse takipsiz iştirakte alacaklılar İİK’nın 100 ve 101 inci maddelerindeki şartları taşımaları hâlinde borçlunun malları üzerine kendilerinden önce konulmuş hacizlere ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar katılabilirler. Hacze iştirak hâlinde satış bedeli aynı derecedeki alacaklılar arasında garame (oranlama) suretiyle dağıtıma tabi tutulur. İştirak alacaklısı o derece içinde yer alan diğer alacaklılarla eşit statüye sahip olur ve hacizli malların satışından elde edilen paradan alacağı oranında pay alır. ( YHGK 11.10.2023 T, 2023/255 E., 2023/939 K.) Hacze adi ve imtiyazlı iştirak konuları aşağıda ayrı başlıklar halinde açıklanacaktır.
Aynı malların birden fazla alacaklı için haczedilmiş olması durumu olan hacze iştirak hâlinde üç ihtimal ile karşılaşılır: Satış tutarı aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m.100-101) bütün alacakları (faiz ve takip giderleriyle birlikte) ödemeye yeterse, para bütün alacaklılar arasında paylaşılır. Buna karşılık satış tutarı, aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m.100-101) bütün alacakları (faiz ve takip giderleriyle birlikte) ödemeye yetmezse, icra dairesi önce tamamlama haciz yapar. Tamamlama haciz ile elde edilen malların satış tutarı ile daha önce haczedilmiş ve satılmış bulunan malların satış tutarı toplamı da, bütün alacakları ödemeye yetmezse, icra dairesi alacaklılarına bir sıra cetveli yapar. Sıra cetvelinde aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m.100-101) bütün alacaklılar, alacak miktarları ve faizleri ile gösterilir. Bu alacaklıların her biri belli bir sıraya girer. Bu sıra, İİK’nın 206. maddesinde gösterilmiştir (Kuru, B: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s. 730, 733).
Başka bir ifade ile sıra cetvelinin düzenlenmesi için birden fazla alacaklının bulunması ve borçlunun malvarlığının satılması sonucunda elde edilen para ile tüm alacaklıların alacağının ödenememesi gerekir. Hacze iştirak eden tüm alacaklıların alacağı ödenebiliyorsa sıra cetveli düzenlenmez. Eğer takibin sonunda tek alacaklı olursa, satış sonucu elde edilen para alacaklının alacağına yetmezse, yine sıra cetveli düzenlenmez, alacaklıya alacağının ödenmeyen kısmı için bir aciz belgesi verilir (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Özkan, M.S./Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, 10. Bası, Ankara, 2012, s. 387).
Alacaklılar sıra cetvelinin bir suretinin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde sıra cetveline şikâyet yoluna başvurabilirler veya 142. madde gereğince sıra cetveline itiraz davası açabilirler. Bu süre içerisinde şikâyet ya da itiraz yoluna başvurulmazsa sıra cetveli kesinleşir. Sıra cetveli kesinleşmeden icra müdürü paraları paylaştıramaz.
İİK’nın 120. maddesi uyarınca hacze iştirak eden bütün alacaklılar muvafakat ederlerse borçlunun borsada ve piyasada fiyatı olmayan alacakları, ödeme yerine geçmek üzere itibari kıymetleriyle kendilerine veya hesaplarına olarak içlerinden birine devredilir. Bu halde alacaklılar, alacakları oranında borçlunun haklarına halef olurlar.
Aynı şekilde hacze iştirak edenlerin hepsi veya içlerinden birisi borçlunun üçüncü bir kişideki alacağının tahsilini veya böyle bir kişiye karşı sahip olduğu dava hakkının kullanılmasını, masraf kendilerine ait olmak ancak haklarına halel gelmemek kaydıyla üzerlerine alabilirler. Bu suretle elde edilecek para ilk önce üzerlerine alanların alacak ve masraflarının ödenmesine karşılık tutulur.
Hacze Adi İştirak Nedir?
Hacze adi yani takipli iştirak İİK m. 100’de düzenlenmiştir. Madde metni aşağıdaki şekildedir;
“Hacze iştirak derecelerinin teşkili:
Madde 100 – İlk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilecek alacaklılar:
1 – İlk haciz ilamsız takibe müstenitse takip talebinden ve ilama istinat ediyorsa dava ikamesinden mukaddem yapılmış bir takip üzerine alınan aciz vesikasına,
2 – Yukarki fıkrada yazılı tarihlerden önce açılmış bir dava üzerine alınan ilama,
3 – Aynı tarihlerden mukaddem tarihli resmi veya tarih ve imzası tasdikli bir senede,
4 – Aynı tarihlerden mukaddem tarihli resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz veya vesikaya istinat eden alacaklılardır.
Bu suretle iştirak halinde icra dairesi müracaat üzerine aynı derecedeki alacaklıların bütün alacaklarına yetecek nispette ilave suretiyle hacizler yapar.
Bunların haricindeki alacaklılar ancak, evvelki dereceden artacak bedeller için hacze iştirak edebilirler.”
Madde metninde de açıkça belirtildiği üzere ilk haciz nedeniyle satılan malın bedeli icra veznesine girene kadar hacze iştirak edilebilir. Ancak bunun bazı şartları vardır.
Hacze Adi İştirakin Şartları Nelerdir?
a. İlk hacze iştirak etmek isteyen alacaklanın da borçluya karşı icra takibi yapmış olması, bu takibin kesinleşmiş olması ve kesin haciz hakkının doğmuş olması şarttır. Yani hacze adi iştirak etmek isteyen alacaklının kendisinin de haciz isteme yetkisinin doğmuş olması zorunludur. Başka bir ifade ile alacağı hakkında takip yapmayan ve haciz istemeyen alacaklının hacze adi iştirak hakkı yoktur. Bu takibin genel haciz yolu ile takip, kambiyo senetlerine özgü takip ya da ilamlı takip olması fark etmez. Ancak rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmışsa alacaklı önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibi neticelendirmelidir aksi halde bir diğer alacaklının haczine adi iştirak edemez.
c. İlk hacizdeki mahcuz mal satılıp bedeli icra veznesine girinceye kadar hacze iştirak talebinde bulunulmuş olmalıdır.
b.Hacze iştirak etmek isteyen alacaklının alacağının İİK m. 100/1-4’te belirtilen tarihlerden önce doğmuş olması gerekir. (tekaddüm şartı)
d. Tekaddüm şartının gerçekleştiği İİk m. 101/1-4’te belirtilen resmi belgelerden biri ile belgelenmiş olmalıdır. Kanunda sayılan bu belgeler;
* İlk hacze ilişkin takip veya ilk haciz ilama dayanıyorsa ilamın ait olduğu davadan önce yapılmış bir icra takibine istinaden alınan bir aciz vesikası,
* İlk hacze ilişkin takip veya ilk haciz ilama dayanıyorsa ilamın ait olduğu davadan önce açılmış bir dava sonucu alınan bir ilam,
* İlk hacze ilişkin takip veya ilk haciz ilama dayanıyorsa ilamın ait olduğu davadan önceki tarihli resmi ya da tarih ve imzası tasdikli bir senet,
* İlk hacze ilişkin takip veya ilk haciz ilama dayanıyorsa ilamın ait olduğu davadan önceki tarihli resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahlinde ve usulüne göre verdikleri makbuz ve belgeler.
Bu belgeler hacze iştirak isteyen alacaklının öncelik hakkının bulunduğunu kanıtlayan belgelerdir. Bunlar dışında kesin rehin açığı belgesi resmi dairelerin yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir belge olarak ilk hacze iştirak imkanı sağlar. ( Y 19. HD 06.04.2006 T, 2006/1681 E., 2006/3590 K.)
Hacze Adi İştirak Süreci Nasıl İşler?
Hacze adi iştirak ilk haczin konulduğu icra dairesine başvurulmak suretiyle gerçekleştirilir. İcra müdürü talebi inceler ve şartları varsa talebi kabul, aksi halde reddeder. İcra müdürünün kararı şikayete tabidir, yani karar aleyhine olan taraf yetkili ve görevli icra mahkemesine kararı öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde şikayette bulunabilir. Ancak şikayet hakkı ilk haczi isteyen alacaklı ile hacze iştirak isteyen alacaklıya aittir, borçlunun şikayet hakkı yoktur.
İcra müdürü talebi kabul ederse haczedilen mallar tüm alacaklıların alacaklarını karşılıyorsa yalnızca hacze iştiraki ilk haciz tutanağının altına kaydeder. Eğer haczedilen mallar tüm alacaklıların alacaklarını karşılamıyorsa alacaklılardan birinin talebi üzerine icra dairesi ilave hacizler de yapabilir. Hacze iştirak sebebiyle yapılan ilave hacizler de tutanağa işlenir. Hacze iştirak eden alacaklı tutanağın bir suretini alabilir. Hacze iştirak daha önce haciz koyduran ya da iştirak eden alacaklılara ve borçluya ihbar edilerek beyanda bulunmaları talep edilir. Haczedilen mal taşınmaz ise icra müdürü hacze iştirak durumunu taşınmazın kayıtlı olduğu tapu sicil müdürlüğüne bildirir.
Hacze İmtiyazlı İştirak Nedir?
Kanun koyucu bazı alacaklıları diğerlerine nazaran daha fazla koruyarak bu alacaklıların takip yapmadan da hacze iştirak edebileceklerini kabul etmiştir. Hacze imtiyazlı alacak İİK m. 101’de düzenlenmiştir. Madde metni aşağıdaki şekildedir;
“Önce icrası lazım gelen merasime lüzum olmaksızın iştirak:
Madde 101 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.)
Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten mütevellit alacaklar için önce icrası lazım gelen takip merasimine lüzum olmaksızın ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Şu kadar ki bu hak ancak haciz, vesayetin veya velayetin veya evliliğin devamı esnasında veya zevalini takip eden sene içinde yapıldığı takdirde istimal olunabilir. Bir dava veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz. Borçlunun reşit çocukları Kanunu Medeninin 321 inci maddesine müstenit alacaklarından dolayı önce icrası lazım gelen takip merasimine hacet kalmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Sulh mahkemesi dahi küçükler, vesayet altında bulunanlar veya kendilerine kayyım tayin edilmiş olanlar namına aynı suretle hacze iştirak edebilirler.
(Değişik: 18/2/1965-538/56 md.) İcra dairesi iştirak taleplerini borçlu ve alacaklılara bildirir. Onlara, itiraz etmeleri için yedi günlük bir mühlet verir. İtiraz halinde iştirak talebinde bulunan kimsenin hacze iştiraki muvakkaten kabul olunur ve yedi gün içinde dava açması lüzumu bildirilir. Bu süre içinde dava açmazsa iştirak hakkı düşer. Açılacak davaya basit yargılama usulüne göre bakılır.
Nafaka ilamına istinat eden alacaklı önce takip merasiminin icrasına lüzum olmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilir. Suiniyet hali müstesnadır.”
Madde metninden de anlaşıldığı üzere hacze imtiyazlı olarak iştirak edecek olan alacaklar kanunda tahdidi olarak sayılmıştır. Yani kanunda sayılan bu alacaklar dışındaki alacakların hacze imtiyazlı iştiraki mümkün değildir. Kanunda sayılan bu alacakların alacaklılarının önceden bir takip yapıp onun kesinleşmelerini beklemelerine gerek yoktur. Bu nedenle imtiyazlı iştirake bir diğer ifade ile takipsiz iştirak de denir.
Hacze İmtiyazlı İştirak Edebilecek Alacaklılar Kimlerdir?
a. Borçlunun eşi alacağının evlilik içinde doğması şartıyla hacze takip yapmaksızın imtiyazlı olarak iştirak edebilir. Alacaklı eş bu hakkını evliliğin devamı sırasında ya da bitmesinden itibaren bir yıl içinde kullanmalıdır. Bu süre hesaplanırken alacakların tahsili için açılan dava ve takipler için geçen süreler hesaba katılmaz.
b. Borçlunun çocukları hacze takip yapmaksızın imtiyazlı olarak iştirak edebilir. Alacaklı küçük çocuk bu hakkını velayetin devamı sırasında ya da bitmesinden itibaren bir yıl içinde kullanmalıdır. Bu süre hesaplanırken alacakların tahsili için açılan dava ve takipler için geçen süreler hesaba katılmaz. Reşit çocuklar için bu şart aranmaz.
c. Borçlunun vasi veya kayyımı olduğu kişiler hacze takip yapmaksızın imtiyazlı olarak iştirak edebilir. Alacaklı vasi veya kayyım bu hakkını vesayetin devamı sırasında ya da bitmesinden itibaren bir yıl içinde kullanmalıdır. Bu süre hesaplanırken alacakların tahsili için açılan dava ve takipler için geçen süreler hesaba katılmaz.
d. Ölünceye kadar bakma alacaklısı hacze takip yapmaksızın imtiyazlı olarak iştirak edebilir.
e. Nafaka ilamına dayanan nafaka alacaklısı hacze takip yapmaksızın imtiyazlı olarak iştirak edebilir.
Hacze İmtiyazlı İştirak Süreci Nasıl İşler?
Hacze imtiyazlı iştirak ilk haczin konulduğu icra dairesine başvurulmak suretiyle gerçekleştirilir. Alacaklı alacağını, alacağının sebebini ve hacze imtiyazlı yani takipsiz iştirak etmek istediğini başvurusunda belirtmelidir. Bu talep satılan mahcuz malın tutarı icra veznesine yatırılana kadar yapılmalıdır. İcra dairesi, bazı alacaklıların bu hakkı kötüye kullanma ihtimaline binaen, bu talebi ilk haczi koyduran alacaklı ile borçluya da bildirir ve bu talebe itiraz etmeleri için 7 günlük süre verir. İtiraz olursa imtiyazlı iştirak talebi geçici olarak kabul edilir. Bu halde imtiyazlı iştirak talebinde bulunan alacaklının 7 gün içinde genel görevli mahkemede dava açması gerekir. Yetkili mahkeme ise takibin yapıldığı yer mahkemesidir. Verilen süre içinde dava açılmazsa hacze iştirak hakkı ve geçici haciz düşecektir. Ancak bu durum nafaka alacaklıları için geçerli değildir zira onların alacağı zaten ilama dayalıdır.
Hacze İştirak Talebinde Bulunmanın Şartları Nelerdir?
Hacze iştirak talebinde bulunmamanın şartları, iştirakin adi ya da imtiyazlı iştirak olmasına göre değişmektedir. Bunlar ayrı başlıklar altında yukarıda ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Hacze İştirak Süreci Nasıl İşler?
Hacze iştirak sürecinin işleyişi, iştirakin adi ya da imtiyazlı iştirak olmasına göre değişmektedir. Bunlar ayrı başlıklar altında yukarıda ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Bu nedenle tekrara girmemek adına yukarıdaki başlıklar altında değinilen hususlara değinilmeyecektir.
İlk haciz sahibi alacaklının koydurmuş olduğu ilk hacze, ondan sonra aynı malı haczettiren alacaklılar, kanunun aradığı şartlar var ise iştirak edebilirler. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere hacze iştirak iki çeşit olup, hacze adi iştirak İİK’nın 100. maddesinde, hacze imtiyazlı iştirak ise İİK’nın 101. maddesinde düzenlenmiştir. Hacze adi iştirak talebi hakkında ilk haczin konulduğu takibin yapıldığı icra müdürü, İİK’nın 100. maddesindeki hacze iştirak şartlarının mevcut olup olmadığını inceleyerek bir karar verir. İcra müdürünün kararı olumsuz ise iştirak talebinde bulunan alacaklı, icra müdürünün kararı olumlu ise ilk haciz sahibi alacaklı buna karşı şikâyet yoluna başvurabilir. Hacze iştirake rağmen diğer alacaklılar alacaklarını tamamen alabiliyorlar ise şikâyet yoluna başvurmakta hukuki yararları yoktur. Bu alacaklılar ancak pay cetveli düzenlendikten sonra alacaklarına kavuşamamış iseler hacze iştirak talebinin kabul kararını şikâyet etme hakkına sahiptirler (İİK m.142/son). Bu nedenle haciz koyduran alacaklıların sıra cetveli düzenlenmesinde hukuki yararları vardır.
HACZE İŞİTİRAK KONUSUNDA YARGITAY UYGULAMALARI
Sıra cetvelinde aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m.100-101) bütün alacaklılar, alacak miktarları ve faizleri ile gösterilir. Alacaklının yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yaptığı satış talebinin icra müdürlüğünce reddine ilişkin kararın şikâyet yoluyla ortadan kaldırılmaması hâlinde yasal sürenin geçmesi ile özellikle sıra cetveline esas alınacak haciz düşmez
Paraların paylaştırılması aşaması icra takibinin son aşamasıdır. Alacaklının talebiyle başlayan takip talebi, ödeme emri, haciz ve satış aşamalarından sonra icra dairesi, haczedilen mal tek alacaklı için haczedilmişse elde edilen parayı alacaklıya ödeyecektir. Aynı malların birden fazla alacaklı için haczedilmiş olmasında yani hacze iştirak hâlinde ise üç ihtimal ile karşılaşılır: Satış tutarı aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m.100-101) bütün alacakları (faiz ve takip giderleriyle birlikte) ödemeye yeterse, para bütün alacaklılar arasında paylaşılır.Buna karşılık satış tutarı, aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m.100-101) bütün alacakları (faiz ve takip giderleriyle birlikte) ödemeye yetmezse, icra dairesi önce tamamlama haciz yapar. Tamamlama haciz ile elde edilen malların satış tutarı ile daha önce haczedilmiş ve satılmış bulunan malların satış tutarı toplamı da, bütün alacakları ödemeye yetmezse, icra dairesi alacaklılarına bir sıra cetveli yapar. Sıra cetvelinde aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m.100-101) bütün alacaklılar, alacak miktarları ve faizleri ile gösterilir. Bu alacaklıların her biri belli bir sıraya girer. Bu sıra, İİK’nın 206. maddesinde gösterilmiştir (Kuru, B: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s. 730, 733).
Alacaklılar sıra cetvelinin bir suretinin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde sıra cetveline şikâyet yoluna başvurabilirler veya 142. madde gereğince sıra cetveline itiraz davası açabilirler. Bu süre içerisinde şikâyet ya da itiraz yoluna başvurulmazsa sıra cetveli kesinleşir. Sıra cetveli kesinleşmeden icra müdürü paraları paylaştıramaz.
Sıra cetveline yönelik şikâyetlerde, şikâyetçinin haczinin ayakta olması; böylelikle iptal edilecek yeni sıra cetveline girebilecek durumda bulunması gerekmektedir.
Dosya kapsamında yapılan incelemeye göre somut olayda; şikâyetçi tarafından bedeli paylaşıma konu gayrimenkulün haciz tarihinden itibaren iki yıl içinde satışının talep edilip satış avansının yatırıldığı, icra memuru tarafından henüz satış şartlarının oluşmaması nedeniyle satış talebinin reddine karar verildiğianlaşılmaktadır. Alacaklı İİK’nın 106. maddesi ile güdülen amaca uygun olarak süresi içinde satış talebinde bulunmuş ve aynı Kanun’un 59. maddesi uyarınca yatırılması gereken gider avansını da yatırmıştır. Yerel mahkemece süresinde satış talebinde bulunulduğundan dolayı haczin ayakta olduğunun kabulü ile şikâyetin kabulüne karar verilmiştir.
17. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 29.06.2018 tarihli ve 30463 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2016/4 E., 2018/1 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; alacaklının yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yaptığı satış talebinin icra müdürlüğünce reddine ilişkin kararın şikâyet yoluyla ortadan kaldırılmaması hâlinde yasal sürenin geçmesi ile özellikle sıra cetveline esas alınacak haczin düşmeyeceği açıkça kabul edilmiştir.
18. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 45. maddesine göre; İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.
19. Yukarıda yapılan açıklamalar ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun kararı doğrultusunda somut davaya tekrar bakıldığında, süresi içinde yapılan satış talebinin icra müdürlüğünce reddine karar verilmiş olması hâlinde, bu karar aleyhine şikâyet yoluna başvurulmasa dahi haczin ayakta olduğunun kabulü gerektiğinden yerel mahkeme kararı yerindedir. ( YHGK 21.01.2020 T, 2019/246 E., 2020/4)
İcra takibinde taraf olmayan üçüncü kişinin taraf olmadığı icra takibinde iştirak haczinin usulsüz konulduğu gerekçesi ile iptalini istemekte hukuki yararı bulunmamaktadır
Üçüncü kişiler şikâyette hukuki yararı bulunduğunu ispatlamalıdırlar. Ancak söz konusu işlemden zarar gördükleri açıkça anlaşılıyor ise şikâyet yoluna gidebilirler. Örneğin arttırmaya katılıp en yüksek pey ileri sürdüğü hâlde kendisine ihale yapılmayan kişinin şikâyeti ileri sürmekte hukuki yararı vardır.
İlk haciz sahibi alacaklının koydurmuş olduğu ilk hacze ondan sonra aynı malı haczettiren alacaklılar, kanunun aradığı şartlar var ise iştirak edebilirler. Hacze iştirak iki çeşit olup, hacze adi iştirak İİK’nın 100. maddesinde, hacze imtiyazlı iştirak ise İİK’nın 101. maddesinde düzenlenmiştir. Hacze adi iştirak talebi hakkında ilk haczin konulduğu takibin yapıldığı icra müdürü, İİK’nın 100. maddesindeki hacze iştirak şartlarının mevcut olup olmadığını inceleyerek bir karar verir. İcra müdürünün kararı olumsuz ise iştirak talebinde bulunan alacaklı, icra müdürünün kararı olumlu ise ilk haciz sahibi alacaklı buna karşı şikâyet yoluna başvurabilir. Hacze iştirake rağmen diğer alacaklılar alacaklarını tamamen alabiliyorlar ise şikâyet yoluna başvurmakta hukuki yararları yoktur. Bu alacaklılar ancak pay cetveli düzenlendikten sonra alacaklarına kavuşamamış iseler hacze iştirak talebinin kabul kararını şikâyet etme hakkına sahiptirler (İİK m.142/son). Bu nedenle haciz koyduran alacaklıların sıra cetveli düzenlenmesinde hukuki yararları vardır.
Somut olayda takipte taraf olmayan üçüncü kişi, kendisine ait olduğunu iddia ettiği menkul mal üzerine borçluya aitmiş gibi haciz konulduğunu, aynı alacaklı tarafından aynı borçluya karşı yaptığı başka bir icra dosyasından da bu hacze iştirak ettiğini, İİK’nın 100. maddesi uyarınca hacze iştirak koşulları gerçekleşmediğinden hacze iştirak kararının iptalini istemiştir.
Şikâyetin esasının incelenebilmesi için şikâyetçi üçüncü kişinin şikâyette hukuki yararının bulunması gereklidir. İcra takibinde taraf olmayan üçüncü kişinin taraf olmadığı icra takibinde iştirak haczinin usulsüz konulduğu gerekçesi ile iptalini istemekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Çünkü üçüncü kişinin haciz işlemine karşı İİK’nın 96 ve devamı maddelerinde düzenlenen istihkak davası açma yolu ile mahcuzların kendisine ait olduğunu ileri sürme hakkına sahiptirler. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre şikâyetçi iştirak haczine konu mallarla ilgili olarak 21.02.2012 tarihinde istihkak iddiasında bulunmuş ise de 28.02.2012 tarihinde verdiği dilekçe ile bu iddiasından vazgeçtiği, istihkak davası açmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen ilke ve kurallar uyarınca icra takibinde taraf olmayan şikâyetçi üçüncü kişinin, icra takibindeki iştirak haczinin iptalini şikâyet yolu ile isteme hakkı bulunmaması (aktif husumet yokluğu) nedeniyle şikâyetin reddi doğrultusundaki Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ( YHGK 14.05.2019 T, 2017/281 E., 2019/562 K.)
İİK’nun 101. maddesi gereğince, üçüncü kişinin hacze imtiyazlı iştirak talebinin alacaklı ve borçluya bildirilmesi gerekir
Şikayetçi üçüncü kişi, eşi olan … aleyhine alacaklı … tarafından yapılan icra takibinde, borçlu adına kayıtlı olan taşınmaza haciz konulduğunu ve 25.06.2015 tarihinde taşınmazın ihale edildiğini, taşınmazın aile konutu olup, tüm bakım, onarım masraflarını kendisinin karşıladığını, hacze imtiyazli iştirak talebinin kabul edilmesi için icra müdürlüğüne başvurduğunu, icra müdürünün 03.06.2015 tarihli işlemle İİK’nun 100. ve 101. maddede belirtilen şartlar oluşmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verildiğini ileri sürerek, memurluk işleminin iptali ile hacze takipsiz katılmasına karar verilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; hasımsız ve evrak üzerinden yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 101. maddesinde belirtildiği şekilde bir alacağın bulunmadığı ve şartların oluşmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK’nun 101. maddesi; “Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten mütevellit alacaklar için önce icrası lazım gelen takip merasimine lüzum olmaksızın ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Şu kadar ki bu hak ancak haciz, vesayetin veya velayetin veya evliliğin devamı esnasında veya zevalini takip eden sene içinde yapıldığı takdirde istimal olunabilir. Bir dava veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz. Borçlunun reşit çocukları Kanunu Medeninin 321 inci maddesine müstenit alacaklarından dolayı önce icrası lazım gelen takip merasimine hacet kalmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Sulh mahkemesi dahi küçükler, vesayet altında bulunanlar veya kendilerine kayyım tayin edilmiş olanlar namına aynı suretle hacze iştirak edebilirler.
İcra dairesi iştirak taleplerini borçlu ve alacaklılara bildirir. Onlara, itiraz etmeleri için yedi günlük bir mühlet verir. İtiraz halinde iştirak talebinde bulunan kimsenin hacze iştiraki muvakkaten kabul olunur ve yedi gün içinde dava açması lüzumu bildirilir. Bu süre içinde dava açmazsa iştirak hakkı düşer. Açılacak davaya basit yargılama usulüne göre bakılır.
Nafaka ilamına istinat eden alacaklı önce takip merasiminin icrasına lüzum olmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilir. Suiniyet hali müstesnadır” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda; icra dosyası kapsamında bulunan nüfus kaydına göre şikayetçi üçüncü kişi ile borçlu …’ın evli olduğu, borçlu adına kayıtlı … Mah, 528 ada 6 parsel, 5 nolu bağımsız bölüm sayılı hacizli taşınmazın 25.06.2015 tarihinde alacağa mahsuben ihale edildiği, şikayetçi üçüncü kişinin icra müdürlüğüne başvuru itibariyle henüz ihale bedelinin icra veznesine girmediği, icra müdürünün yukarıda anılan yasal düzenlemeye göre, hacze imtiyazlı iştirak talebini alacaklıya ve borçluya tebliğ etmediği anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, yasal hasım olan alacaklı şikayete dahil edilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra, borçlunun eşi olan şikayetçi üçüncü kişinin, hacze imtiyazlı olarak iştirak edebileceği gözetilerek İİK’nun 17/1. maddesi gereğince, şikayetin kısmen kabulü ile icra müdürlüğünün 03.06.2015 tarihli işleminin; “İİK’nun 101. maddesi gereğince, üçüncü kişinin hacze imtiyazlı iştirak talebinin alacaklı ve borçluya bildirilmesine” şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. ( Y 12. HD 27/09/2018 T, 2018/11618 E., 2018/8763 K.)
İİK’nın 101/2. maddesi uyarınca ilama dayalı birikmiş nafaka alacaklarının ancak bir yıllık süreye tekabül eden kısmı imtiyazlı alacak sayılır
Şikayetçi vekili, müvekkilinin nafaka alacağının tahsili için başlatılan takip dosyasında, şikayet dışı borçlu …. ait taşınmazın tapu kaydına haciz konulduğunu, aynı taşınmazın şikayet olunan ….’nin alacaklı olduğu takip dosyasından satışı yapılarak alacağa mahsuben alındığını, düzenlenen sıra cetvelinde müvekkili alacağının imtiyazlı olması nedeniyle pay ayrılması gerektiğini, buna rağmen 7. sırada yer verildiğini ileri sürerek, yeniden sıra cetveli yapılmasına karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, uyulan Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; şikayetçinin alacağının nafaka alacağı olması nedeniyle imtiyazlı alacak olduğu, 17.02.2011 tarihinde 1. sıradaki hacze imtiyazlı iştirak için başvuruda bulunulduğu, şikayetçinin alacağının nafaka ilamına dayalı alacak olduğu, önce takip yapmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edeceği, iştirak halinde kural olarak satış bedelinin garameten paylaştırılması gerekli ise de; nafaka alacağı imtiyazlı alacak olduğundan, bu alacaklının (şikayetçinin) satış bedelinden öncelikle payını alması, eğer para artarsa onun da ilk haczi koyduran alacaklıya verilmesi gerektiği gerekçesiyle, şikayetin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, şikayet olunan …. vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, İcra Mahkemesince uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılıp karar verilmiş olmasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, şikayet olunan Destek …. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Mahkemece; her ne kadar Dairemizin 12.06.2014 tarih ve 2014/831 E., 2014/4547 K. sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmişse de; İİK’nın 101/2. maddesi uyarınca ilama dayalı birikmiş nafaka alacaklarının ancak bir yıllık süreye tekabül eden kısmının imtiyazlı alacak olduğu hususu gözetilmeksizin birikmiş nafaka alacağının tamamını kapsar şekilde İİK’nın 101 ve 206. maddelerine uygun araştırma yapılmaksızın yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. ( Y 23. HD 22.11.2016 T, 2016/5385 E., 2016/5149 K.)
Şikayetçinin ilâma bağlı alacağına ilişkin davanın açıldığı tarihin ilk haczin konulduğu tarihten önce olması sebebiyle şikayetçi alacağının da ilk hacze iştirak etmesi gerektiği, bu durumda birinci sıradaki hacze iştirak eden şikayet olunan Vergi Dairesine isabet edecek alacak miktarı da düşeceğinden Vergi Dairesinin şikâyete dahil edilerek yargılamaya devam edilip aleyhine karar verilmesi yerindedir
İlk Derece Mahkemesince; sıra cetvelini şikayet isteminde, şikayetçinin alacaklı olduğu takip dosyasının ilama dayandığı ve ilamın dava tarihinin şikayet olunanın takip tarihinden önce olduğu bu nedenle şikayetçinin hacze iştirak şartlarının gerçekleştiği gözetilmeden yapılan sıra cetvelinin usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı şikayet olunan Vergi Dairesi vekilince istinaf yoluna başvurulması ve şikayet olunan Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesinin 18.10.2023 tarihli ek kararının istinaf edilmesi üzerine, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi tarafından Vergi Dairesi vekilinin asıl karara, Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin ek karara ilişkin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı süresinde şikayet olunanlar Vergi Dairesi vekili ve Sosyal Güvenlik Kurumu vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresinde istinaf yoluna başvurmayan şikayet olunan Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; şikayet olunan Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Şikayet olunan Vergi Dairesi vekilinin temyiz istemi yönünden; kamu düzenine aykırılık hallerinin re’sen gözetildiği, istinaf nedenleriyle sınırlı ve usulüne uygun olarak istinaf inceleme ve denetiminin yapıldığı; dosya içeriği, kararın dayandığı gerektirici sebepler ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı ve yine şikayetçinin ilâma bağlı alacağına ilişkin davanın açıldığı tarihin ilk haczin konulduğu tarihten önce olması sebebiyle şikayetçi alacağının da ilk hacze iştirak etmesi gerektiği, bu durumda birinci sıradaki hacze iştirak eden şikayet olunan Vergi Dairesine isabet edecek alacak miktarı da düşeceğinden Vergi Dairesinin şikâyete dahil edilerek yargılamaya devam edilip aleyhine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından şikayet olunan Vergi Dairesi vekilinin temyiz istemleri yerinde görülmemiştir. ( Y 6. HD 18.09.2024 T, 2024/738 E., 2024/2724 K.)
Şikayetçi alacağı kamu alacağı olduğundan ve kamu alacaklarına İİK’nın 100 üncü maddesi gereğince iştirak mümkün olmadığından sıra cetvelinde öncelikle 1. sırada şikayetçi Vergi Dairesinin tüm alacaklarına pay ayrıldıktan sonra daha önce haczi kesinleşen dava dışı Güzelhisar Vergi Dairesine pay ayrılması, sonrasında bir bedel kalması halinde şikayet olunanlara pay ayrılması gerekir
Dosya kapsamından, şikayet olunanların bedeli paylaşıma konu araç kaydına ihtiyati haciz kararının 11.09.2017 tarihinde işlendiği, şikayetçi Vergi Dairesi’nin hacizlerinin ise 26.09.2017, 27.09.2017 ve 02.08.2019 olduğu, şikayet olunanların icra takibine dayanak alacağına konu Aydın 1. İş Mahkemesinin 2016/293 E. sayılı dosyasında karar tarihinin 24.02.2021 olduğu, dava konusu sıra cetvelinde şikayet olunanların alacağının 1. sırada, şikayetçi Efeler Vergi Dairesinin alacağının 2. sırada, dava dışı Güzelhisar Vergi Dairesinin alacağının 3. sırada gösterildiği ve ihale bedelinden kalan miktarın ilk sıradaki şikayetçi dosyası ile vergi daireleri arasında garameten paylaştırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, şikayetçinin Vergi Dairesinin kesin haczinin 26.09.2017 olduğu, şikayet olunanların Aydın 1. İş Mahkemesinin 2016/293 E. sayılı dosyasına konu işçi alacağına ise 24.02.2021 tarihinde hükmedildiğinden bu tarih itibarıyla kesin hacze dönüştüğü, bu durumda şikayetçi dosyasının haciz tarihinin şikayet olunanların haciz tarihinden önce olduğu, şikayetçi alacağı kamu alacağı olduğundan ve kamu alacaklarına İİK’nın 100 üncü maddesi gereğince iştirak mümkün olmadığından sıra cetvelinde öncelikle 1. sırada şikayetçi Vergi Dairesinin tüm alacaklarına pay ayrıldıktan sonra daha önce haczi kesinleşen dava dışı Güzelhisar Vergi Dairesine pay ayrılması, sonrasında bir bedel kalması halinde şikayet olunanlara pay ayrılması gerekir.
Bu durumda mahkemece şikayetin kabulüne ve sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. ( Y 6. HD 01.07.2024 T, 2024/687 E., 2024/2364 K.)
Şikayetçinin taşınmaz üzerindeki ihtiyati tedbiri ihtiyati haciz mahiyetinde olmadığından hacze iştirak hakkı sağlamaz
Mahkeme ilk kararında, sıra cetveline şikayet isteminde sıra cetvelinin usul ve yasaya aykırı olarak düzenlendiği gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, şikayet olunalar vekillerince temyiz yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 29.12.2022 tarihli ve 2021/5414 E., 2022/6165 K. sayılı ilamıyla sıra cetvelinde kendilerine garameten pay ayrılan şikayet olunanlar arasında hacze iştirak nedeniyle bir uyuşmazlık bulunmadığı ve şikayetçi banka tarafından açılan tasarrufun iptali davası sırasında bedeli paylaşıma konu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati haciz değil, taşınmazın üçüncü kişilere devrini önlemeye yönelik ihtiyati tedbir uygulanmış olduğu, sıra cetvelinin usulüne uygun düzenlendiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetvelinde alacaklıların haciz tarihlerine göre sıralama yapılacağı, bunun için ilk kesin haciz sahibi alacaklı ve buna iştirak edebilecek diğer alacaklılar belirlenerek hacze iştirak dereceleri ve her derece içinde de sıralar oluşturulacağı, şikayetçinin ihtiyati tedbirinin, ihtiyati haciz mahiyetinde olmadığı, hacze iştirak hakkı sağlamayacağı, sıra cetvelinde kendilerine garameten pay ayrılan şikayet olunanlar arasında hacze iştirak nedeniyle bir uyuşmazlık bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, bu karara karşı süresinde şikayetçi vekilinin temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Kamu düzenine aykırılık halleri ile uyulan bozma ilamının içeriği ve usuli kazanılmış hak ilkesinin resen gözetildiği; kararın dayandığı gerektirici sebepler ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, yine şikayetçinin taşınmaz üzerindeki ihtiyati tedbirinin, ihtiyati haciz mahiyetinde olmadığı, hacze iştirak hakkı sağlamayacağı anlaşıldığından şikayetçi vekilinin, temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir. ( Y 6. HD 03.07.2024 T, 2023/4350 E., 2024/2465 K.)
Şikayet, kural olarak şikayet edene göre sıra cetvelinde öncelikli olan ya da aynı derecede hacze iştirak eden alacaklılara yöneltilmelidir
.Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri temyiz istemleri yönünden;
Asıl ve birleşen davalar hacizde sıra cetveline itiraza ilişkin olup kural olarak hacizde muvazaaya nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında alacağın varlığını ispat yükü davalı alacaklılar üzerindedir. Davalı alacaklıların, alacaklarının gerçek bir alacak olduğunu, birbirini teyit eden ve takipten önce düzenlenmiş usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir.
Asıl ve birleşen davalarda davacılar, sıra cetvelinde pay ayrılan 1 ila 5. sıradaki takip alacaklılarının takibe konu alacaklarının muvazaalı olduğunu iddia ettiklerine göre davalı tarafta bulunan her bir takip alacaklısı alacaklarının gerçek alacak olduğunu takibin dayanağı dışındaki kesin ve inandırıcı belgelerle ispatlamalıdırlar.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ve dosya içeriği itibariyle sıra cetvelinde pay ayrılan 1 ila 5 arasındaki takip alacaklarının muvazaalı olduğuna dair tespit yapılarak asıl ve birleşen davaların kabul edilmiş olmasına karşın istinaf aşamasında dosyaya fazladan bir delil ibrazı bulunmamasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince söz konusu raporlar dikkate alınmaksızın davalı takip alacaklıları ile borçlu şirket arasında soyut hukuki ilişkinin olduğu belirtilerek miktar açısından ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmeksizin davaların reddine karar verilmesi yukarıda açıklanan ispat yükü dikkate alınmadığı için doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
Birleşen 2016/519 Esas, 2016/488 Esas ve 2016/498 Esas sayılı dosyalarda davalı borçlu … İnş. Taah. San ve Tic. AŞ.vekilinin katılma yoluyla temyiz istemi yönünden;
İİK’nın 142/1. maddesi hükmüne göre, “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebilir” anılan hükümde yer alan “alakadarlar” ifadesi, kural olarak borçluyu değil şikayet eden alacaklıdan sıra itibariyle önce olan ve pay ayrılan alacaklıları ifade eder. Şikayet, kural olarak şikayet edene göre sıra cetvelinde öncelikli olan ya da aynı derecede hacze iştirak eden alacaklılara yöneltilmelidir. Anılan yasal düzenleme ile sıra cetveline şikayet hakkı takip alacaklılarına tanınmış olup, borçlunun alacaklı sıfatı bulunmadığından ve kendisine pay ayrılmadığından, sıra cetveline karşı şikayet hakkı bulunmadığı gibi borçluya karşı husumet de yöneltilemez.
Davalı borçlu şirket vekili tarafından dosyaların borçlusu olan müvekkili aleyhine dava açılmasında davacıların hukuki dayanağı ve yararı olmadığı itirazı istinaf dilekçesinde de ileri sürülmüş olup, bu durumda mahkemesince davalı borçlu şirket hakkında açılan davaların pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ( Y 6. HD 05.06.2024 T, 2023/3147 E., 2024/1965 K.)