Dolandırıcılık suçu, 5237 sayılı Ceza Kanunumuzda malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında yer almaktadır. Suç ile korunan değer esasen malvarlığıdır. Diğer yandan bireyin irade özgürlüğü de korunmaktadır. Suçun hukukî konusu ise taşınır olsun taşınmaz olsun herhangi bir malvarlığı değeridir.
Dolandırıcılık Suçu
Suçun faili bakımından bir özellik söz konusu değildir. Bu suç herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Bir başka anlatımla özgü suç niteliğinde değildir. Kamu görevlisinin görev ve sıfatını kötüye kullanarak hile ile karşı tarafı aldatarak menfaat temin etmesi hâlinde dolandırıcılık suçu değil ikna suretiyle irtikâp suçu oluşur. (TCK 250/2)
Dolandırıcılık suçu, mağdur bakımından da bir özellik ifade etmez. Herkese karşı işlenebilir. Bununla birlikte algılama gücü zayıf olan kişilere karşı işlenen dolandırıcılık suçu nitelikli dolandırıcılık suçunun (TCK 158/1-c) oluşmasına neden olacaktır. Ayrıca ifade etmek gerekir ki, bu suçun belli yakınlıktaki akrabalara karşı işlenmiş olması durumunda fail için şahsî bir cezasızlık sebebi mevcuttur. (TCK 167)
Dolandırıcılık suçunun basit hali Türk Ceza Kanunu’nun 157.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişi… cezalandırılır.
Buna göre suçun oluşması için; fail mağduru hileli davranışlarla aldatmış olmalıdır. Bu eylem neticesinde mağdur ya da üçüncü bir şahıs zarar görmüş olmalıdır. Bu eylemden fail fayda temin etmiş olmalıdır.
Hileli Davranış
Hile nitelikli bir yalandır, bu sebeple belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalıdır. Öyle ki, bu yalan ile mağdurun iradesi fesada uğratılmakta ve mağdur hataya düşürülmektedir. Hilenin şekli önemli değildir, mağduru aldatmaya yarayacak her türlü vasıta ve yöntem suçun oluşmasına sebep olur. Bu açıdan dolandırıcılık, serbest hareketli bir suç niteliğindedir.
Hile mağduru aldatacak ve onun iradesini ifsat edecek nitelikte olmalıdır. Böylece suçun oluşması için aranan hile, mağdurun denetim imkânını ortadan kaldırıcı ve basit bir inceleme ile anlaşılamayacak mahiyette olmalıdır. Hangi hareketin aldatmaya elverişli olduğu somut olayın koşullarına ve mağdurun içinde bulunduğu duruma göre belirlenir.
Mağdurun ya da üçüncü kişinin zarar uğraması
Mağdurun uğradığı zarar, hileli davranışın neticesi olarak gerçekleşmiş olmalıdır. Bu zararın mağdura ait olması ile bir başka kişiye ait olması arasında suçun oluşumu bakımından bir fark yoktur. Zararın miktarı da önem taşımaz, malvarlığına ilişkin bir zarar olması yeterlidir. Bu suç bir zarar suçu niteliğinde olduğundan zararın bilfiil gerçekleşmiş olması aranır. Yani suç konusu üzerinde bir zarar tehlikesinin doğması suçun tamamlanması için yeterli sayılamaz. Zarar sonradan giderilse dahi, suç oluşmuştur. Ancak bu hâl, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gündeme getirebilir. (TCK 168)
Failin fayda temin etmiş olması
Suç neticesinde failin maddî nitelikte bir yarar sağlaması, suçun netice unsuruna dair bir husustur. Yarar malvarlığına ilişkin olmalı ve aldatmanın neticesinde elde edilmiş olmalıdır. Bunun neticesi olarak önceden doğmuş bulunan bir borcun ödenmesi sürecinde failin söz gelimi sahte çek vermesi, sahtecilik suçuna vücut verse de, dolandırıcılık suçunu oluşturmaz. Zira fail hileli davranıştan önce yararı temin etmiştir. Bir başka anlatımla hile ile yarar arasında bir nedensellik mevcut değildir.
Dolandırıcılık Suçunun Nitelikli Halleri
Suçun nitelikli hâli Türk Ceza Kanunu’nun 158.maddesinde ayrıca düzenlenmiştir. Buna göre dolandırıcılık suçunun;
- Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
- Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
- Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
- Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
- Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
- Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
- Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
- Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
- Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
- Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
- Sigorta bedelini almak maksadıyla,
- Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,
İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.
Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında arttırılır. Suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ise verilecek ceza bir kat artırılır.
Suçla ilgili diğer hususlar
Dolandırıcılık suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Fail, suçun unsurlarını bilerek ve isteyerek hareket etmelidir. Suçun soruşturması ve kovuşturulması -TCK 167. maddede belirtilen yakınlar aleyhine işlenmiş olması durumu hariç şikâyete tâbi değildir. Netice ve hareket birbirinden ayrılabildiğinden; bu suçlar teşebbüse elverişlidir. Zamanaşımı sekiz yıldır. (TCK 66)
Ceza davaları ile ilgili olarak ağır ceza avukatı başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Güncel makalelerimizi ve gelişmeleri twitter hesabımız üzerinden takip edebilirsiniz.