Çapraz Sorgu Nedir?

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu

             Doğrudan soru yöneltme

Madde 201 – (1) Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukat; sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere, duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilirler. Sanık ve katılan da mahkeme başkanı veya hâkim aracılığı ile soru yöneltebilir. Yöneltilen soruya itiraz edildiğinde sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine, mahkeme başkanı karar verir. Gerektiğinde ilgililer yeniden soru sorabilir.

(2) Heyet halinde görev yapan mahkemelerde, heyeti oluşturan hâkimler, birinci fıkrada belirtilen kişilere soru sorabilir.”

Ceza muhakemesinin maddi gerçeğe ulaşma yöntemlerinin başında “sorgu” gelir. Çapraz sorgu ise sorgulamanın başka bir yönünü oluşturur. Çapraz sorguyu ise savcı veya savunma avukatı uygular. Sorgu sanığa; çapraz sorgu ise tanık, bilirkişi ve davaya katılana yönelik bir delil elde etme yöntemidir.

          Delil elde etme yöntemi olarak her zaman uygulanması gerekmez.

          Hukukumuzda doğrudan soru yöneltme CMK’da düzenlenmiştir ancak açıkça kanunda “çapraz sorgu” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Kanun ile savcı, vekil ve müdafi için tanıklara doğrudan soru yöneltme hakkı verilmiştir. Taraflar, kendi tanıkları da dahil bütün tanıkları dinlenirken soru sorabileceklerdir. Bilirkişi, sanık ve katılan da doğrudan soru sorulabilecek kişilerdendir.

          CMK Md.201 ile kabul edilen çapraz sorgunun işleyişi gereğince yüz yüzeliğin sağlanması, soru cevabının kayıt altına alınırken soruyu soran ile cevabı veren arasında göz teması ile etkileşimin kesilmemesi  önem taşımaktadır.

Çapraz Sorguya Kimler Tabi Tutulabilir?

Çapraz sorgunun diğer sorgudan farkı tanık, bilirkişi ve davaya katılana yönelik uygulanmasıdır.

          Kanun, savcı, vekil ve müdafi için tanıklara doğrudan soru yöneltme hakkını vermiştir. Taraflar gerek kendi tanıklarını dinlerken gerekse karşı tarafın tanıkları dinlenirken soru sorabileceklerdir. Bu durum sadece tanıklarla sınırlı değildir. Bilirkişi, sanık ve katılan da doğrudan soruların muhatabı olabilecektir.

Çapraz Sorgunun Amacı Nedir?

          Çapraz sorgu da iki önemli amaç mevcuttur:

          *Dava dosyasındaki bilgileri desteklemek,

          *Tanığın güvenilirliğini sınamak.

          Çapraz sorguda amaç tanığın ifadesindeki net ve belirsiz olan noktaları ortaya koymaktır. Anlatılanların maddi gerçekliğe uygunluğunu belirlemek ve doğruluğunu sınamak amaçlanır.

Çapraz Sorguda Avukatın Rolü Nedir?

Çapraz sorgunun işleyişine dair vekil olan avukat ön hazırlık yapmak ve çapraz sorgu kapsamında soracağı sorular bakımından işleyişi ve yargılamanın akışını takip etmek ve gerekli yerlerde vekili olduğu kişinin rolü bakımından muhik ve uygun soruları sormak ve cevaplanması sağlamak için gayret göstermelidir.

          Karşılıklı etkileşimi sağlamayı amaçlayan ve ortaya çıkan bilgiler ile tanıklar, katılan ve bilirkişinin verdikleri bilgilerin doğruluğunu sınamayı ve bilgilerin maddi gerçeğe en yakın şekliyle belirlenmesini amaçlayan çapraz sorgunun uygulanması yönüyle interaktif bir sistem getirilmiştir. Ancak adil yargılanma ilkesine bağlı olarak getirilen bu düzenlemenin tam manasıyla uygulanabildiğini söylemek mümkün değildir. Yargısal işleyişteki alt kültür unsurları ve mesleki birikimlerin bunda olumsuz etkisi bilinmektedir.

          Usule aykırılık halinde bir itiraz kurumu CMK’da düzenlenmemiştir.   

Çapraz Sorguda Etik Sınırlar Nelerdir?

Çapraz sorguda dinlenene soru sormanın belirli bir usul dairesine yapılmasını düzenleyen kanun hükümleri gereğince sadece yasal sınırlılıklar değil etik ilkelerin de sorgulamada dikkate alınması gereklidir.

          Sorgulama interaktif bir etkileşim ile gerçekleştirilmelidir.

          Yüz yüzelik ilkesine uygun bir işleyişle yürütülmelidir.

          Soruyu soran ve cevabı verenlerin karşılıklılığı sağlanmalıdır.

          Hakim sorgulamaya mümkün olduğunca çok az müdahil olmalı ve soru ve cevapları kesmemelidir.

          Sorular olayın gerçek bağlamına ilişkin olmalıdır. İlgisiz ve maddi gerçeği aydınlatmaya yönelik olmayan sorulardan kaçınılmalıdır.

          Manipülatif sorular sorulmamalı ancak bazı soruların da yorumlayıcı olabileceği ve olaya dair soruyu soran kişinin almak istediği cevaba ilişkin olduğu dikkate alınmalıdır.

          Hakim belirli bir pratik içerisinde sorgulamanın işleyişini sağlamalıdır ve süreci kontrollü yönetmelidir.

          Yargısal etik ilkeler sorgulamada dikkate alınmalı ve adil bir yargılamanın temel ilkeleri gözetilmelidir.

Çapraz Sorgu Sırasında Tanığın Susma Hakkı Var Mıdır?

Anayasa Md.38/5’e göre Hiç kimse, kendisinin ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya ve bu yolda delil göstermeye zorlanamaz”. Kimse kendisiyle ilgili açıklamaya yapmaya zorlanamaz. Ancak tanığa tanınan susma hakkı tanıklar bakımından geçerli değildir.

          Ülkemizde, Anglo Sakson hukuk sisteminde ceza yargılamasında benimsenen şekilde tanıklık yapmaya zorlanmama hakkı yönüyle bir düzenleme yer almamaktadır. Maddi gerçeği ortaya çıkarmak bakımından kişinin haklarından daha çok kamunun menfaatleri ön plandadır. Dolayısıyla tanığın bildiklerini anlatma yükümlülüğü söz konusudur ve Anayasada sıralanan sınırlılıklar dışında tanığın susma hakkı özel olarak kanunda düzenlenmemiştir. Anayasada yer alan bahse konu düzenleme yönüyle sanık açısından susma hakkı kanunda ayrıca yer bulmuştur ancak tanıklar bakımından aynı şekilde ayrı bir düzenleme münhasıran tanıklar için CMK’da yer almamaktadır.

          Bu sebeple tanığın susma hakkı genel anlamda Anayasa’nın ilgili ilkesi çerçevesinde değerlendirilmelidir.

Çapraz Sorgu Usulüne Uyulmaması Durumunda Ne Olur?

          Çapraz sorgu usulüne uyulmaması halinde bunun bir kanun yolu başvurusuna sebep teşkil edeceği dikkate alınmalıdır, CMK’da sayılan istinaf ve temyiz sebepleri dairesinde adil yargılama ilkesine ve savunmanın kısıtlanmasına bağlı olarak bu hakların kullanımı mümkündür.

          Çapraz sorgu uygulama usulüne dair açık bir düzenleme kanunda yer almamaktadır. Ancak soru sorma hakkı tanınan kişilerin muhatap olan yargılamadaki katılan, bilirkişi ve tanıklara soru sorma haklarının kısıtlanması halinde savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olur ve bu da bir kanun yoluna başvurma sebebidir ve genel anlamda adil yargılanma hakkının bir ihlalidir.

          Bu kapsamda Yargıtay da bu hakkın kısıtlanması ve yeterince kişiye soru sorma hakkının usulü dairesinde sağlanıp sağlanmadığına dair inceleme yapmaktadır. AİHM de adil yargılanma hakkı ve savunma hakkının kısıtlanması çerçevesinde bu konuyu incelemektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler