Yurt dışına çıkış yasağı bir adli kontrol çeşididir ve şüpheli ya da sanığın yurt dışına kaçmasının önlenmesi amacını taşır. Bu şekilde şüphelinin veya sanığın gerekli olduğu zaman yakalanma imkanı korunmuş olmaktadır. Yurtdışına çıkış yasağı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109/1-a maddesinde adli kontrol türlerinin ilki olarak düzenlenmiştir. CMK m. 109 metni aşağıdaki şekildedir;
” Adlî kontrol
Madde 109 – (1) (Değişik: 2/7/2012-6352/98 md.) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
j) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Konutunu terk etmemek.
k) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
l) (Ek: 2/7/2012-6352/98 md.) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.
(4) (Ek: 25/5/2005 – 5353/14 md.)[20] (Mülga: 2/7/2012-6352/98 md.) (Yeniden Düzenleme:14/4/2020-7242/15 md.) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadın şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde, UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de adlî kontrol kararı verebilir.
(5) Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir.
(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Bu hüküm, maddenin üçüncü fıkrasının (e) ve (j) bentlerinde belirtilen hallerde uygulanmaz. (Ek cümle:8/7/2021-7331/15 md.) Ancak, (j) bendinde belirtilen konutunu terk etmemek yükümlülüğü altında geçen her iki gün, cezanın mahsubunda bir gün olarak dikkate alınır.[21]
(7) (Ek: 6/12/2006 – 5560/19 md.) Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir”
Yurt Dışı Yasağı Ne Zaman Uygulanır?
CMK m. 109/2’de de belirtildiği üzere bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına ve bu anlamda yurt dışına çıkış yasağına karar verilebilir. CMK m. 100 metni aşağıdaki şekildedir;
“Tutuklama nedenleri
Madde 100 – (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.[11]
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:[12]
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;[13]
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
2. (Ek:6/12/2019-7196/58 md.)[14] Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
3. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
4.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent b, e ve f) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),[15]
5. İşkence (madde 94, 95)
6. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
7. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
8.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
9. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
10. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
11. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
12. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
g) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.
h) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.
i) (Ek:12/5/2022-7406/9 md.) Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu.
j) (Ek:12/5/2022-7406/9 md.) Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu.
k) (Ek:10/10/2024-7528/35 md.) Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî eğitim kurumlarında yönetici, öğretmen, usta öğretici, yabancı uyruklu öğrencilerin eğitimine yönelik Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen projelerde öğretici/öğretmen veya rehber danışman; özel öğretim kurumlarında yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğretici olarak görev yapanlar ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî eğitim kurumları ve özel öğretim kurumlarında ders ücreti karşılığı ders okutanlara ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan öğretmenlere karşı görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işlenen kasten yaralama suçu.
(4) (Değişik: 2/7/2012-6352/96 md.) Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.”
Kimler Hakkında Yurt Dışı Çıkış Yasağı Konulur?
Yurt dışına yasağı, belirli bir ceza soruşturması yahut kovuşturması geçiren şüpheli veya sanık hakkında atılı suça ilişkin kuvvetli suç şüphesinin bulunması halinde, mahkeme tarafından tutuklama kararı verilemediği yani tutuklama yasağı bulunan durumlarda verilebilir.
Yurt Dışı Yasağını Kim Kaldırabilir?
Yurt dışına çıkış yasağı soruşturma aşamasında şüphelinin talebi üzerine, cumhuriyet savcısının da görüşü alınarak sulh ceza hakimliğince kaldırılabilir. Gene soruşturma aşamasında cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh ceza hakimliğince kaldırılabilir. Kovuşturma aşamasında ise gene cumhuriyet savcısının görüşü alınarak kovuşturmayı yapan mahkemenin kararı ile kaldırılabilir.
Yurt Dışı Yasağına Nasıl İtiraz Edilir?
CMK’nın 111/2. maddesine göre yurt dışına çıkış kararına itiraz edilebilir. Bu karara, Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık, şüpheli ya da sanığın yasal temsilcisi, eşi ve katılan itiraz edebilecektir. Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde sanık lehine olarak da itiraz edebilir. Sulh ceza hâkimliği veya mahkeme tarafından adli kontrole ilişkin olarak verilmiş kararlara, kararın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçeyle veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse düzeltir, yerinde görmezse en geç 3 gün içinde itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir. Yurtdışına çıkma yasağına itiraz ile ilgili başvuru, Cumhuriyet savcısının görüşü alındıktan sonra ilgili hâkim ya da mahkeme tarafından beş gün içerisinde karara bağlanır.
Adli Kontrol Kapsamında Yurt Dışına Çıkmak Mümkün Mü?
İlgili hakkında başka bir suç nedeniyle mahkeme veya hâkim tarafından yurt dışına çıkamama adli kontrol tedbiri verilmediyse ve denetimli serbestlik kararı kapsamında belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmesine engel olmayacaksa ilgilinin yurt dışına çıkmasına mani bir durum yoktur.
Yurt Dışı Yasağı Olanlar Pasaport Alabilir Mi?
Yurt dışına çıkış yasağı olan bir kişi pasaport alamaz. 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca, mahkemeler tarafından yurtdışı yasağı konulan kişilerin pasaport başvurusu reddedilir.
Borç Nedeniyle Yurt Dışı Yasağı Konur Mu?
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu’nun 36/A maddesi uyarınca Devlete ait olup 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu kapsamına giren amme alacakları ile bunlara ait zam ve cezalarını ödeme emrinin tebliğ tarihini takip eden yedi gün içerisinde ödemeyen ya da bu Kanun hükümleri uyarınca hakkında bu alacaklar nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınan amme borçlusunun yurt dışına çıkışı, alacaklı tahsil dairesinin talebi halinde ilgili makamlarca engellenir.
Yurt dışı çıkış tahdidi, yüzbin Yeni Türk Lirası ve üzerinde olan teminat altına alınmamış amme alacağı için uygulanır. Bakanlar Kurulu, bu tutarı on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye ve yeniden kanuni tutarına getirmeye yetkilidir.
Amme alacağına karşılık teminat alınması, alacağın tecil edilmesi, borçlunun aciz halinin tespit edilmesi, yargı mercilerince amme alacağının takibinin durdurulmasına karar verilmesi veya takibin kanunen durdurulması gereken diğer hallerde yurt dışı çıkış tahdidi, alacaklı tahsil dairesinin talebi üzerine ilgili makamlarca kaldırılır.
Amme borçlusu hakkında uygulanan yurt dışı çıkış tahdidi, hastalık, iş bağlantısı gibi hallerde alacaklı tahsil dairesinin uygun görmesi ve bildirimi üzerine ilgili makamlar tarafından kaldırılır. Bu fıkraya göre yurt dışı çıkış tahdidinin kaldırılmış olması yeniden tatbikine mani değildir.
Amme borçlusuyla birlikte amme alacağının ödenmesinden sorumlu olan ve bu Kanuna göre amme borçlusu sayılan kişiler hakkında da bu maddede yer alan esaslara göre yurt dışı çıkış tahdidi uygulanır.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI KONUSUNDA YARGITAY UYGULAMASI
5271 sayılı Kanun’un 110/A maddesinde adli kontrol altında geçecek azami süreye ilişkin düzenleme, ayrıca hükümlü hakkında verilen hükmün kesinleşmesi ve almış olduğu cezanın infazı sırasında 26.09.2023 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliyesine karar verilmiş olması dikkate alındığında, hükümlü hakkında yargılama sırasında verilen yurt dışına çıkamama adli kontrol tedbirinin kendiliğinden sona erdiğinin ve devamında herhangi bir hukuki yararın bulunmadığının kabulü gerekir
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun,
Adli kontrol kararı ve hükmedecek merciler başlıklı 110 uncu maddesinde “(1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir. (2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir. (3) 109 uncu madde ile bu maddenin birinci ve ikinci fıkra hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır. (4) (Ek:8.7.2021-7331/16 md.) Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda en geç dört aylık aralıklarla; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkeme tarafından 109 uncu madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir”,
Adli kontrol altında geçecek süre başlıklı 110/A maddesinde “(1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir. (2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanun’u kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez. (3) Bu maddede öngörülen adli kontrol süreleri, çocuklar bakımından yarı oranında uygulanır.”,
Adli kontrol kararının kaldırılması başlıklı 111 inci maddesinde ise “(1) Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilir. (2) Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.” şeklindeki hükümler ile anılan Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ” Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re’sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır.”,
şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda; 5271 sayılı Kanun’un 110/A maddesinde adli kontrol altında geçecek azami süreye ilişkin düzenleme, ayrıca hükümlü hakkında verilen hükmün kesinleşmesi ve almış olduğu cezanın infazı sırasında 26.09.2023 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliyesine karar verilmiş olması dikkate alındığında, hükümlü hakkında yargılama sırasında verilen yurt dışına çıkamama adli kontrol tedbirinin kendiliğinden sona erdiğinin ve devamında herhangi bir hukuki yararın bulunmadığının kabulü gerektiğinden, talebin kabulü yerine reddine dair verilen karara karşı yaptığı itirazın kabulü yerine reddine dair itiraz merciince verilen karar Kanun’a aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür. ( Y 4. CD 10.02.2025 T, 2024/9285 E., 2025/2304 K.)
Yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirleri nedeniyle açılan tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekir
Amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmak olan ve kamusal nitelik taşıyan ceza mahkemesinde, bazı koruyucu tedbirlere başvurulması gerekebilir. Bu tedbirler, muhakemenin yapılabilmesi açısından, delillerin karartılmasını önlemeye yönelik olabileceği gibi şüpheli ya da sanığın hazır bulundurulmasını veya ilerde verilecek hükmün yerine getirilmesini sağlamak amacını da taşıyabilir. Koruma tedbirleri kavramı içinde yakalama, gözaltına alma, tutuklama, arama ve el koyma, adli kontrol, gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme ve telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi konuları yer almaktadır.
466 sayılı Kanunda bu koruma tedbirlerinden yakalama, gözaltı ve tutuklama, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141. ve devamı maddelerinde ise yakalama, gözaltı, tutuklama, arama ve el koyma işleminden kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmininin düzenlendiği dikkate alınarak; davacı hakkında uygulanan 5271 sayılı CMK’nın 109/3-j maddesinde düzenlenen konutunu terk etmemek ve aynı Kanun’un 109/3-a maddesinde düzenlenen yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirleri nedeniyle açılan tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince davacı hakkında verilen konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin 22.08.2017 – 29.09.2017 tarihleri arasında infaz edildiği gerekçesiyle verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hukuka aykırı olması nedeniyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. ( Y 12. CD 06.12.2023 T, 2023/6400 E., 2023/5416 K.)
Hükümlü hakkında yargılama sırasında verilen yurt dışına çıkamama adli kontrol tedbirinin kendiliğinden sona erdiğinin ve devamında herhangi bir hukuki yararın bulunmadığının kabulü gerekir
5271 sayılı Kanun’un 110/A maddesinde adli kontrol altında geçecek azami süreye ilişkin düzenleme, ayrıca hükümlü hakkında verilen hükmün kesinleşmesi ve almış olduğu cezanın infazı sırasında 30.08.1996 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliyesine karar verilmiş olması dikkate alındığında, hükümlü hakkında yargılama sırasında verilen yurt dışına çıkamama adli kontrol tedbirinin kendiliğinden sona erdiğinin ve devamında herhangi bir hukuki yararın bulunmadığının kabulü gerektiğinden, hükümlünün talebinin kabulü yerine reddine dair verilen karara karşı yaptığı itirazın kabulü yerine reddine dair itiraz merciince verilen karar Kanun’a aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür. ( Y 1. CD 24.11.2023 T, 2023/5005 E., 2023/7173 K.)