Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama Suçu (TCK m. 87)

Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama Suçu Mevzuatımızda Nerede Düzenlenmiştir?

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 87. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç TCK m 87’da düzenlenen kasten yaralama suçunun daha ağır sonuçlar doğurması hallerini düzenler. Madde metni;

“Madde 87- (1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;

a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,

b) Konuşmasında sürekli zorluğa,

c) Yüzünde sabit ize,

d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.

(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;

a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,

c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,

d) Yüzünün sürekli değişikliğine,

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.şeklindedir.

TCK m. 87’da düzenlenen kasten yaralama suçunun madde gerekçesinde aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir;

‘Madde metninde kasten yaralama suçunun neticesi se­bebiyle ağırlaşmış hâlleri belirlenmiştir.

Birinci fıkranın (a) bendinde, kasten yaralama suçunun mağdurun du­yularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olması, bu suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâli olarak öngörülmüştür. Bunun için duyu veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olunmalıdır. Vücutta çift olarak bulunan organlardan birinin işlevini tamamen yitirmesi hâlinde, diğer organ fonksiyon görmeye devam edebilir. Bu durumda dahi, organın işlevinin zayıflaması değil, ikinci fıkraya göre işlevin yitirilmesi söz konusudur. Çünkü, bent metninde duyu veya organ­lardan birinin işlevinden söz edilmiştir.

Keza, kasten yaralamanın mağdurun konuşmasında sürekli zorluğa neden olması, (b) bendinde bu suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâli ola­rak öngörülmüştür. Bu hükmün uygulanabilmesi için, konuşma yeteneğinin tamamen yitirilmesi değil, konuşma yeteneğinin kullanılmasında güçlükle karşılaşılması gerekir. Aksi takdirde ikinci fıkra hükmü uygulanır.

Fıkranın (c) bendine göre, kasten yaralama suçunun yüzde sabit ize neden olması, bu suçtan dolayı daha ağır bir ceza ile cezalandırılmayı ge­rektirmektedir. Burada geçen yüz deyimi, çehre karşılığında kullanılmıştır ve kişinin boyun ve kulakları dahil, başın ön kısmını ifade eder. Yüzde sabit iz, yaralama sonucu yüzde meydana gelen daimî, sürekli izlerdir. Ancak bu izler yüzün sürekli değişikliği hâlinden farklıdır. Sabit iz yüzü değiştirme­mekte ve mağduru öteden beri tanıyanlarda, kişiliği bakımından herhangi bir duraksamaya neden olmamaktadır. İkinci fıkrada söz konusu edilen yüzde sürekli değişiklik hâlinde ise, bunun tam tersi söz konusudur; yüzüne kezzap atılmış bulunan kişinin durumu buna örnek teşkil eder.

Fıkranın (d) bendine göre, kasten yaralamanın kişinin hayatını tehli­keye sokan bir duruma neden olması, bu suçtan dolayı daha ağır bir ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Kasten yaralamanın hayati tehlikeye se­bebiyet verip vermediğinin tespiti, tıbbi bir değerlendirmeyi gerekli kılmak­tadır.

Fıkranın (e) bendinde, kasten yaralamanın gebe bir kadına karşı işle­nip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olması hâli düzenlen­miştir.

Maddenin ikinci fıkrasında, kasten yaralama suçunun neticesi sebe­biyle ağırlaşmış diğer hâlleri belirlenmiştir.

Fıkranın (a) bendinde kasten yaralama sonucunda mağdurun iyileş­mesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesi hâlinde, suçun temel şekline nazaran verilecek cezanın artırılması öngörülmüştür.

(b) bendinde ise, duyu veya organlardan birinin işlevinin yitirilmesi hâlinde cezanın artırılması öngörülmüştür. İşlevin zayıflamasıyla yitirilmesi arasındaki farka ilişkin açıklama için birinci fıkranın gerekçesine bakılmalı­dır.

Fıkranın (c) bendinde, kasten yaralama sonucunda mağdurun konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolması hâli düzenlenmiştir.

(d) bendinde yüzünün sürekli değişikliğe uğraması hâli öngörülmüş­tür. Bu hususa ilişkin açıklama için birinci fıkranın gerekçesine bakılmalıdır.

Nihayet (e) bendinde, kasten yaralama suçunun gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine neden olunması hâli düzenlenmiştir.

Maddenin üçüncü fıkrasında kasten yaralamanın vücutta kemik kırıl­masına neden olması hâline ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu itibarla, kırı­ğın mağdurun hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, fail hakkında fıkrada belirtilen oranlarda cezaya hükmolunacaktır.

Dördüncü fıkrada, kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmiş olması hâline ilişkin hükme yer verilmiştir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış bu kasten yaralama hâllerinde, failin bu ağır neticeden sorumlu tutulabilmesi için, “Genel Hükümler Kitabı”nda yer alan netice sebebiyle ağırlaşmış suç­lara ilişkin hükümler, burada da geçerlidir.’

Suçun Faili Ve Mağduru Kimlerdir?

Bu suçun faili ve mağduru herkes olabilir. Fail ve mağdur olmak için ek bir nitelik aranmamıştır. Ancak kasten yaralama suçunun nitelikleri hallerinin düzenlendiği TCK m. 86/3’e göre bu suçun;

a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halleri cezanın artırılması sebebidir. Yani bu hallerde yerine göre failin veya mağdurun nitelikleri ceza tayininde etkili olur.

Suçun Takibi Şikayete Bağlı Mıdır?

TCK m. 87’de düzenlenen kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin takibi şikayete bağlı değildir. Re’sen soruşturma ve kovuşturma yapılır. Mağdur daha sonra şikâyetinden vazgeçse bile sonuca etkili değildir, soruşturmaya devam edilir.

Suçu Kovuşturmayla Görevli Mahkeme Neresidir?

TCK m 87/1,2 ve 3’teki hallerde suçu kovuşturmaya görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir. TCK m87/4’teki halde yani yaralama neticesinde ölüm meydana gelmişse ağır ceza mahkemeleri görevlidir.

Suçun Yaptırımı Nedir?

TCK m 87/1’deki hallerde 86. maddeye göre verilecek ceza bir kat artırılır fakat 1. fıkraya giren hallerde 3 yıldan, 3. fıkraya giren hallerde 5 yıldan az olamaz.

TCK m 87/2’deki hallerde 86. maddeye göre verilecek ceza iki kat artırılır fakat 1. fıkraya giren hallerde 5 yıldan, 3. fıkraya giren hallerde 8 yıldan az olamaz.

TCK m 87/3’deki halde 86. maddeye göre verilecek ceza kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisine göre yarısına kadar artırılır.

TCK m 87/4’deki halde yaralama sonucu ölüm neticesi oluştuğunda 86. maddenin 1. fıkraya giren hallerde 8 yıldan 12 yıla, 3. fıkraya giren hallerde 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası verilir.

TCK m 87/1’de Düzenlenen Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Kasten Yaralama Halleri

a. Mağdurun Duyularından veya Organlarından Birinin İşlevinin Sürekli Zayıflamasına Neden Olması (TCK m 87/1-a)

aa. Nitelikli Halin Açıklaması

TCK m 87/1-a’ya göre kasten yaralama fiili mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olması hali yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden biridir.

Duyu insanların beş duyusunu yani görme, duyma, koklama, dokunma ve işitmeyi ifade ederken, organ ise vücutta belli görevleri olan, hareket sağlayan dahili ya da harici anatomik kısımlardır.

Duyu ya da organda meydana gelen işlev zayıflığı ile ifade edilmek istenen suça hedef olan organ ya da duyunun işlevinin suçtan önceki durumuna göre zayıflamasıdır ve bunun şiddetinin az ya da çok olması fark etmez.

bb. Yargıtay Uygulamaları

Bıçak kullanılması halinde ceza 5 yıldan az olamaz- TCK m 87/1-a, 87/1-son

Sanığın bıçakla katılanın sol uyluğunda işlev zayıflamasına neden olan yaralama eylemi nedeniyle cezasının TCK’nin 86/1, 86/3-e, 87/1-a, 87/1-son maddelerine göre 5 yıldan az olamayacağının gözetilmemesi bozma nedenidir. (Y3.CD 01.12.2014 T, 2014/22348 E., 2014/39560 K.

Birden fazla nitelikli hal varsa sadece en ağır olandan artırım yapılmalıdır

Suça sürüklenen çocuğun, katılanı duyu veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ve vücudunda kemik kırılmasına neden olacak şekilde yaralaması nedeniyle, daha ağır netice olan müştekinin duyu veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olan yaralanmadan dolayı, 5237 sayılı TCK’nin 86/1, 86/3-e, 87/1-a-son maddelerinin tatbiki ile ceza tayini gerekirken, katılanın vücudunda oluşan kırık nedeniyle ayrıca 5237 sayılı TCK’nin 87/3. maddesinin tatbiki bozma nedenidir.( Y3.CD 17.03.2015 T, 2014/32643 E., 2015/9718 K.)

Silahla kasten yaralama (TCK 87/1-a) – Meşru savunma

Olay tarihinde 32 yaşında olan sanık …’in … ilinin … ilçesinde balık lokantası işlettiği, olay gecesi saat 02.30 sıralarında tüm müşterilerin lokantadan ayrılmasının ardından sanığın lokanta bahçesinde temizlik yapıp etrafı topladığı, çalışanı tanık …’in ise lokanta içerisinde bulaşıkları yıkadığı, 40 yaşında olan ve büfe işlettiğini söyleyen … ile 30 yaşında olan ve camcıda çalıştığını ifade eden …’nın saat 03.00 sıralarında…’ın kullandığı motosikletle sanığın lokantasına geldikleri, her ikisi de alkollü olan katılanlardan,…’ın, sanıktan … isimli müşterek arkadaşlarının telefon numarasını istediği, gecenin bu saatinde …’ı ne için aramak istediklerini soran sanığa “Çok karışma!” şeklinde cevap verdikten sonra kontörünün bulunmadığını söyleyerek sanıktan cep telefonunu da istediği, kasten yaralama suçundan sabıkaları olduğunu bildiği katılanların hâl ve tavırlarından tedirgin olan sanığın cep telefonunu…’a verdiği,…’ın tanık …’ı arayıp “Buraya gel, burada bir sorun var.” diyerek …’ı olay yerine çağırdığı, …’ın gelemeyeceğini söylemesi üzerine katılan …’in de sanığın telefonunu alıp …’ı aradığı ve “Ağabey buraya gelsen iyi olur, burada sıkıntılı bir durum var, bir sorun çıkabilir, bizi ezme gelsen iyi olur.” şeklinde sözler sarf ederek tanık …’ın olay yerine gelmesi için ısrarcı olduğu, bu görüşmeleri duyan sanık …’in katılan …’a “…, gelmeyi kabul etmedi galiba, neden arıyorsunuz …’ı?” diye sorması üzerine…’ın “Sen karışma lan, sana da sıra gelecek!” diyerek sanığa yumruk attığı ve ardından çıkardığı bıçakla sanığın koluna vurduğu, kolundan yaralanan sanığın lokantaya doğru koşarak…’ın bu silahlı saldırısından kurtulmaya çalıştığı, katılanlar…ve …’in birlikte sanığı kovalamaya başladıkları, lokantaya sığınan sanığın içeride bulaşıkları yıkayan çalışanı tanık …’ten kapıyı kapamasını ve katılanları içeri sokmamasını istediği, … kapıyı kapatamadan katılanların sanığın ardından lokantaya girdikleri,…’ın bıçakla, …’in ise eline geçirdiği metal paspas sapı ile sanığa saldırdıkları, tanık …’in engelleme çabalarına karşın katılanların sanığa bıçakla ve metal paspas sopası ile vurdukları, tanık …’in de kavgayı aralamak isterken sağ elinden kesici aletle yaralandığı, eline geçirdiği tava sapı ile kendisini korumaya çalışan sanığın …’in müdahale ettiği katılanların elinden kurtularak lokantadan dışarı kaçtığı, katılanların da lokantadan çıkıp takip ettikleri sanığa yönelik saldırılarını sürdürmeleri üzerine, sanığın vefat eden astsubay babasından kendisine intikal eden tabancayı …’in arabasından alarak katılanlara yönelttiği ve “Üzerime gelmeyin, işinize gidin” diye uyarıda bulunduğu ve uyarı maksadıyla bir el ateş ettiği, katılan …’ın sanığın elinden tabancayı almak için sanığın üzerine atladığı, bu sırada silahın ateş alması ile…’ın elinden yaralandığı, … ve…’ın saldırılarına devam etmeleri üzerine sanığın katılanların ayak ve bacak bölgelerini hedefleyerek silahla katılanlara birkaç kez daha ateş ettiği, kasık ve diz bölgesinden yaralanan …’in yere düştüğü,…’in ise sanığa saldırılarını ısrarla sürdürdüğü, olay gecesi düzenlenen polis tutanağına göre, olay yerine gelen güvenlik görevlilerinin katılan …’i yaralı hâlde yerde, sanık … ile katılan …’ı ise ayakta kavga ederken görüp ayırdıkları, sanığın bir elinde tabanca, diğer elinde ise kırık saplı bıçak bulunduğunun belirtildiği, sanık … hakkında … Devlet Hastanesince düzenlenen raporda; sağ frontal bölgede küt travma ile oluşmuş 1 cm’lik hematom, burun kökünde 1 cm’lik kesi, sağ kol iç yüzde, dirsekte 2 cm’lik kesi, sol kol iç yüzde 1 cm’lik kesi, her iki el iç yüzde muhtelif kesiler bulunduğu, tanık …’in sağ el bileğinde 1 cm’lik kesici delici alet yarası olduğu, katılanlar … ve … hakkında … … Devlet Hastanesince düzenlenen 23.06.2007 tarihli raporlarda; şahısların alkollü oldukları ancak alkolmetreyi üflemedikleri için ölçüm yapılamadığının, … Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen raporda, katılan …’nın sol el 4. parmak proksimal falanks açık kırığına neden olan yaralanmasının basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek ve hayat fonksiyonlarına orta derecede etkili olduğu, alın bölgesinde ve mandibula sol tarafındaki yara izinin yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, … Adli Tıp Şube Müdürlüğünce sanık … hakkında düzenlenen raporda, katılanın sol kasığından giren ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasının sol alt ekstremitede kuvvet kaybına yol açması nedeniyle duyulardan veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğunun belirtildiği anlaşılan olayda; olay gecesi saat 03.00 sıralarında sanığın işlettiği lokantaya alkollü bir vaziyette gelen, 6136 sayılı Kanun’a aykırılık ve kasten yaralama suçlarından sabıkaları bulunan ve saldırgan tavırlar sergileyen katılanların sanığa yönelik bıçak ve metal … kullanarak gerçekleştirdikleri haksız silahlı saldırılarını defetmek zorunluluğu ile sanığın sığındığı mutfaktan aldığı mutfak aletleriyle kendini savunmaya çalışması ancak başarılı olamayınca mutfaktan kaçmasına rağmen kendisini takip ederek saldırılarını sürdüren katılanların bacak bölgelerini hedefleyerek tabancasını ateşleyip katılanları yaralamaktan ibaret davranışların, sanığın hayatına, vücut bütünlüğüne ve mal varlığına yönelik katılanların silahlı, ısrarlı ve sürmekte olan saldırılarını, o andaki hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı şekilde defetmek maksadıyla meşru savunma koşulları altında gerçekleştirildiği, meşru savunma hâlinde hiçbir zaman ve hiçbir koşulda sanığa kaçma yükümlülüğünün yüklenemeyeceği ve sanığın kaçarak kurtulmasının istenemeyeceğinin de istikrar kazanan Yargıtay içtihatları ile sıkça vurgulanmış olması karşısında, sanık hakkında TCK’nın 25. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen meşru savunma şartlarının oluştuğu kabul edilmelidir.( CGK 14/06/2022 T, 2019/162 E., 2022/435 K.)

b. Mağdurun Konuşmasında Sürekli Zorluğa Neden Olması (TCK m 87/1-b)

ba. Nitelikli Halin Açıklaması

TCK m 87/1-b’ye göre kasten yaralama fiili, mağdurun konuşmasında sürekli zorluğa neden olması hali yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden biridir.

Konuşmada sürekli zorluk mağdurun açık ve anlaşılır şekilde konuşma yetisini bir şekilde kaybetmesidir. Kekelemek de bir tür konuşma zorluğudur.

bb. Yargıtay Uygulamaları

Birden fazla nitelikli halin (TCK’nin 87/3 ve 87/1-b maddeleri) alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerekir

Müştekinin yaralanmasına ilişkin, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu ve Manisa Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen adli raporlara göre; sanığın eylemi nedeniyle müştekinin hayat fonksiyonlarını orta (2.) derecede etkileyen kemik kırığına ve konuşmasında sürekli zorluğa neden olacak şekilde yaralandığı olayda, birden fazla nitelikli halin (TCK’nin 87/3 ve 87/1-b maddeleri) ihlali ile atılı suçu işleyen sanık hakkında, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi gereğince temel cezaya hükmedilirken, TCK’nin 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkesi de gözetilerek hakkaniyete uygun ve sonuca etkili şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerekirken yazılı şekilde uygulama ile sanık hakkında eksik ceza tayini bozma sebebidir(Y1.CD 01/07/2021 T, 2021/9137 E., 2021/11621 K.)

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama BTM ile giderilemez

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama niteliğindeki “duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ve konuşmasında sürekli zorluğa neden olma”nın basit tıbbi müdahale giderilmesinin mümkün bulunmadığı gözetilip, sanığa verilen temel cezanın 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi gereğince tayin olunması gerekirken TCK’nin 86/2. maddesinin esas alınması bozma nedenidir.(Y1. CD 18.05.2021, 2021/7512 E., 2021/8263 K.)

Katılan sanık geçici ve kesin raporlarıyla birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğüne sevk edilerek … konuşmada sürekli zorluğa neden olup olmadığını hususunu gösterir rapor alınmalıdır

Katılan sanık …’ın yaralanmasına ilişkin … Ecevit Üniversitesinin 23.01.2014 tarihli raporun hükme alınacak ölçüde yeterli olmadığı, katılan sanık …’ın yaralanmasına ilişkin 08.01.2014 tarihli Ereğli Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi raporu ile Ereğli Devlet Hastanesinin 08.01.2014 tarihli raporları arasında çelişki bulunması nedeniyle, katılan sanıkların tedavi evrakları, geçici ve kesin raporlarıyla birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğüne sevk edilerek, özellikle söz konusu yaralanmalarının hayati tehlikeye neden olup olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilip giderilemeyeceği, yüzde sabit ize neden olup olmadığı, konuşmada sürekli zorluğa neden olup olmadığını hususunu gösterir şekilde, 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre rapor alınması gerektiği gözetilmeden, yetersiz raporlara dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir. (Y1. CD, 08/03/2021 T, 2021/5726 E., 2021/3349 K.)

c. Mağdurun Yüzünde Sabit İze Neden Olması (TCK m 87/1-b)

ca.Nitelikli Halin Açıklaması

TCK m 87/1-c’ye göre kasten yaralama fiili, mağdurun yüzünde sabit ize neden olması hali yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden biridir.

Yüz; kulaklar ve boyun dahil kafanın ön kısmıdır. Bu kısımda oluşan daimi izler sabit iz sayılır. Sabit iz kısa sürede ve olağan tedaviler ile iyileşemeyecek ve uzun süre kalacak izlerdir.

cb. Yargıtay Uygulamaları

Katılana ait raporlar ve katılan ATK’ya sevk edilerek yüzde sabit iz konusunda rapor alınmalıdır

Katılan Uğur’un Uşak Devlet Hastanesince düzenlenen 04.10.2011 tarihli düzenlenen ilk kati raporunda yüzünde sabit iz kalacağı yönünde uzman doktor raporu düzenlendikten sonra Kırklareli Devlet Hastanesince düzenlenen 27.12.2012 tarihli uzman doktor raporunda yüzde sabit iz bulunmadığının açıklandığı, sanığın talimatla alınan savunması sırasında mahkeme hakimi tarafından yüzde sabit iz olduğunun tutanağa geçilmesi üzerine Denizli Devlet Hastanesince yüzde sabit iz niteliğindeki yaralanmanın uzmanı olmayan acil tıp uzmanınca düzenlenen 05.01.2014 tarihli raporda yüzde oluşan kesinin sabit iz niteliğinde olduğu yönünde rapor düzenlendiği anlaşılmakla, dosya içerisinde bulunan katılana ait tedavi evraklarının ve katılanın mevcutlu olarak Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi suretiyle yüzdeki yaralanmasının yüzde sabit iz niteliğinde olup olmadığı husunda rapor alınıp mevcut raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozma sebebidir.

Yüzde sabit iz olup olmadığının olaydan en az 6 sonra değerlendirilmesi gerekir

Adli Tıp kriterlerine göre yaralanmanın yüzde sabit ize neden olup olmadığının olaydan en az altı ay sonra değerlendirilmesinin gerektiği, katılan …’un olayın üzerinden en az altı ay geçtikten sonra mevcut raporları ile birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek yüz bölgesinde tespit edilen yaralanmaların yüzde sabit ize neden olup olmadığı hususunda rapor aldırılması gerektiği gözetilmeden, olayın üzerinden yaklaşık iki ay geçtikten sonra düzenlenen 26.09.2014 tarihli yetersiz rapor hükme esas alınmak suretiyle temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi bozma nedenidir. (Y3.CD 30/09/2019 T, 2019/7025 E., 2019/17191 K.

Birden fazla nitelikli hal varsa fail en ağır cezayı gerektiren maddeye cezalandırılır

Sanığın eylemi sonucu, katılanın yüzünde sabit iz ve vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı, sanığın en ağır cezayı içeren yüzde sabit ize neden olan yaralama eyleminden cezalandırılması gerekirken, 5237 sayılı TCK’nin 87/3 ve 87/1.c maddelerinin birlikte uygulanması sureti ile fazla ceza tayin edilmesi bozma sebebidir. (Y3.Cd 17/09/2015 T, 2015/8200 E. , 2015/25980 K.)

Mağdurun olay öncesi veya sonrasında başka bir nedenle geçirdiği yüz felci nedeniyle yüzünde sabit iz kalıp kalmayacağı hususlarında kesin rapor aldırılmalı

Mağdurun Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na sevki ile; dosyada mevcut raporlara göre yüzdeki sabit izin sanığın tokat ve yumrukla vurması neticesinde oluşup oluşamayacağı, mağdurun olay öncesi veya sonrasında başka bir nedenle geçirdiği yüz felci nedeniyle yüzünde sabit iz kalıp kalmayacağı hususlarında kesin rapor aldırılıp, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sanığın tokat veya yumruk eylemi ile yüzdeki sabit iz arasında illiyet rabıtasının bulunup bulunmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de;

Mağdurda yüzde sabit ize neden olan yaralanmadan dolayı 5237 sayılı TCK’nin 86/1, 87/1.c-son maddeleri gereğince sanığa hükmedilecek cezanın alt haddinin 3 yıldan az olamayacağının gözetilmemesi bozma sebebidir. ( Y3.CD 25/06/2012 T, 2015/3130 E., 2015/22372 K.)

Yüzde sabit iz yönünden görüş bildirecek plastik cerrahi uzmanı, cildiye uzmanı ve adli tıp uzmanı doktorlardan birinin bulunmadığı gözetilmeden ve mağdurun bizzat Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğünde muayenesi sağlanmadan hüküm kurulamaz

Bozma sonrası mağdurun yaralanmasının yüzde sabit iz oluşturup oluşturmadığına ilişkin Afyonkarahisar Adli Tıp Şube Müdürlüğüden rapor talep edildiği, 26.11.2015 tarihli raporda, mağdurun şube müdürlüğünce muayene edilmesi ve duyu organ işlev zayıflaması veya yitirilmesi hususunda rapor düzenlenmesi için özürlü sağlık kurulundan rapor aldırılmasının istendiği, mahkemece mağdurun … Devlet Hastanesi Engelli Sağlık Kurulundan 27.01.2016 tarihinde raporunun aldırıldığı ve raporda yaralanmanın yüzde sabit ize neden olmadığı belirtilmiş ise de; söz konusu sağlık kurul raporunun düzenlenmesi sırasında yüzde sabit iz yönünden görüş bildirecek plastik cerrahi uzmanı, cildiye uzmanı ve adli tıp uzmanı doktorlardan birinin bulunmadığı gözetilmeden ve mağdurun bizzat Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğünde muayenesi sağlanmadan, yetersiz rapor hükme esas alınmak sureti ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Kabule göre; mağdurun yüzde sabit ize neden olmadığı kabul edilen yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilip giderilemeyeceği hususunda rapor aldırılmadan hüküm kurulması bozma nedenidir. (Y3.CD 02/07/208 T, 2017/18217 E., 2018/11946 K.)

Mahkeme gözlemi ile adli rapor arasındaki çelişki mağdurun ATK sevk edilerek rapor tanzimi ile giderilmedir

Dairemizin 11/11/2015 tarih 2015/14496 Esas 2015/31962 Karar sayılı düzeltilerek onama kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/12/2015 tarih ve 2013/371817 sayılı itiraznamesi ile; ” Sanığın kız arkadaşı ile aynı evi paylaşan ve öğrenci olan mağdurla sanığın kız arkadaşı arasındaki ev eşyaları nedeniyle çıkan uyuşmazlık nedeniyle sanığın tartıştığı mağduru yere yatırarak yüzünü kesici bir aletle çizmek suretiyle yaraladığı sabittir. Mağdurun yüzünde sabit iz kaldığından bahisle sanık hakkında kamu davası açılmıştır. … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. … tarafından düzenlenen 24/03/2008 günlü nihai adli rapora göre mağdurun yüzünde sabit iz oluştuğu bildirilmiştir. Ancak mağdurun katıldığı 14/05/2009 günlü celsede “Ancak dosyadaki raporda mağdurun sağ kulak kepçesi altında ensedeki saçlı deriye kadar uzanan yaklaşık 10 cm boyunda 0,5 cm eninde cilt rengine göre kahve rengi görünüm arz eden ve 3-5 metreden bakıldığında yüzünde sabit ize neden olduğunun belirtildiği mağdurun duruşmada gözlemlenen haline göre ise yüzünde herhangi bir yara görünmediği ancak kulak ve boyun bölgesine saçları uzun ve dağınık olduğu için kapattığından bu yaranın bu sebeple fark edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldı” şeklinde Mahkeme Hakimi tarafından yapılan gözlem sonucunun duruşma zaptına dercedilmiş olduğu anlaşılmıştır. Keza sanık müdafiinin itiraz talepli dilekçesi ekinde sunduğu ve mağdura ait olduğunun ileri sürdüğü fotoğraflarda da sabit ize ilişkin bir bulgunun olmadığı görülmüştür. Yerel Mahkeme Hakiminin 14/05/2009 günlü celsede zapta geçtiği gözlem ile mağdurun yüzünde sabit iz bulunduğuna dair adli raporun şüpheli hale geldiği, bu nedenle mağdurun tüm tedavi evrakları ve adli raporları ile birlikte Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek mahkeme gözlemi ile adli rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği, bu şekilde sanığın hukuki durumunun tayini gerektiği halde bu yola tevessül edilmeyerek eksik kovuşturma ile hüküm kurulduğu kanaatine varıldığından Yüksek Daire kararına itiraz etmek gerekmiştir.” görüşüyle Dairemizin düzeltilerek onama kararının kaldırılması talebiyle dosyanın itirazen incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede itirazın kabulü ile düzelterek onama kararının kabulü gerekir.(Y3.CD 20/02/2016 T, 2015/35257 E., 2016/238 K.)

Yargılama devam ederken vefat ettiği anlaşılan katılan hakkında da ATK’dan rapor alınması gerekir

Adli tıp kriterlerine göre yaralanmanın yüzde sabit ize neden olup olmadığının tespit edilebilmesi için muayenenin olaydan en az 6 ay geçtikten sonra yapılması gerektiği, katılan hakkında yaralanmanın yüzde sabit iz niteliğinde ve yüzün sürekli değişikliğine neden olduğuna dair … Eğitim ve Araştırma Hastanesinin muayene tarihinin 07.03.2013 olduğu ve olay tarihinin üzerinden 6 ay geçmeden düzenlendiği, yine katılanda tespit olunan hangi yaralanmanın yüzün sürekli değişikliğine neden olduğu hususunda bir açıklık bulunmadığı anlaşılmakla, anılan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmakla; UYAP’tan alınan güncellenmiş nüfus kayıt örneğinden 30.06.2014 tarihinde vefat ettiği anlaşılan katılanın varsa son halini gösteren fotoğraflar da dahil olmak üzere, tüm tedavi evrakları, geçici ve kati raporları ile … Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma evrakında bulunması muhtemel ölü muayene tutanağı, otopsi raporu ve varsa otopsi ya da ölü muayene işlemi sırasında çekilmiş yüz bölgesine ait fotoğrafları temin edilip Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesine gönderilerek, katılan hakkında düzenlenen geçici doktor raporunda yüz bölgesinde tespit edilen bulguların ölü muayene tutanağında belirtilen bulgularda görülüp görülmediği, başka bir anlatımla bu bulguların tespit edilip edilmediği ve bu yaralanmasının yüzde sabit iz niteliğinde ve yüzün sürekli değişikliğine neden olup olmadığı hususlarında rapor aldırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiştir. ( Y1. CD 09/11/2022 T, 2022/7183 E., 2022/8747 K.)

d. Mağdurun Yaşamını Tehlikeye Sokan Bir Duruma Neden Olması (TCK m 87/1-d)

da. Nitelikli Halin Açıklaması

TCK m 87/1-b’ye göre kasten yaralama fiilinin, mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olması neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama hallerinden biridir.

Kişinin yaşamının tehlikeye girmesi, sağlığa verilen zararın ya da oluşan hastalığın yakın bir ölüm sonucunu doğurmaya uygun olmasıdır. Yaranın yeri, sayısı, şiddeti gibi unsurlar neticede etkilidir.

Kafa kırıkları; iç organ yaralanmaları; baş, göğüs ve boyun kısımlarının kesici aletler ile yaralanmaları; büyük damar kesileri; yanmalar yaşamı tehlikeye sokan yaralanmalardır. Bunların hepsi tıbbi olarak değerlendirilmesi gerekli durumlardır.

db. Yargıtay Uygulamaları

5237 sayılı TCK’nin 61. maddesindeki ölçütler dikkate alınarak, aynı olayda yaralama suçunun birden fazla nitelikli halinin gerçekleşmesi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca tayin olunacak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerekir

Mağdure hakkında düzenlenen raporlara göre, mağdurenin yaralanmasının hem yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, hem de vücudunda kemik kırılmasına neden olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK’nin 61. maddesindeki ölçütler dikkate alınarak, aynı olayda yaralama suçunun birden fazla nitelikli halinin gerçekleşmesi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca tayin olunacak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin ve sanığın mağdure eşine yönelik yaşamı tehlikeye sokan bir duruma neden olmasından dolayı 5237 sayılı TCK’nin 86/1, 86/3-e ve 87/1-d maddeleri uyarınca belirlenen cezanın 5237 sayılı TCK’nin 86/1-son maddesi uyarınca 5 yıl hapis cezasına çıkarılması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle sanık hakkında eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından, yine Sanık hakkında, 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına karar verilirken, 5237 sayılı TCK’nin 53/1-c maddesinde belirtilen hakları kendi altsoyu üzerinde koşullu salıverilme tarihine kadar, kendi altsoyu dışındakiler bakımından hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar kullanamayacağına karar verilmesi gerektiği gözetilmemiş ise de, bu husus Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas- 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile oluşan yeni hukuki durum da gözetilerek infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır. (Y3. CD 20/06/2016 T, 2016/678 E., 2016/14361 K.)

Eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama mı olduğunu değerlendirme kriterleri

Mağdur … ile sanık … arasında nedeni tam olarak belirlenemeyen husumetin öldürmeyi gerektirecek ölçüde olduğuna dair net bir belirleme yapılamaması, sanık …’in yakın mesafeden mağdurun hayati bölgelerinin bulunduğu vücudunun üst kısmına ateş etme imkânı varken, kalça ve uyluk kısmını hedef alması, yine sanığın herhangi bir engel nedenle karşılaşmamasına rağmen tabancasındaki son bir adet mermiyi ateşlemeden eylemine kendiliğinden son vermesi, mağdur hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmış ise de, bu durumun sol kalçasına isabet eden mermi çekirdeğinin batın alt kadran düzeyinde serbest hava değerleri izlenmesine neden olmasından kaynaklandığının anlaşılması, diğer iki mermi çekirdeği yarasının ayrı ayrı yaşamsal tehlikeye neden olmaması gözetildiğinde; sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının mağduru yaralamaya yönelik olduğu ve eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir. (YCGK 08/03/2022 T, 2021/394 E., 2022/154 K.)

Eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde esas alınacak ölçütler

5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.
Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık … ile katılan …’nın Kütahya ili, Merkez ilçesi, Karaöz köyünde ikamet ettikleri, çocuklarının evli olması nedeniyle aralarında sıhri hısımlık bulunduğu ancak dargın olup görüşmedikleri, Karaöz köyünde bulunan çeşmeden taşan suları kendi tarlasına yönlendirmek isteyen katılan …’nın olay günü köyde gördüğü iş makinesi operatörü tanık …’ten göstereceği yerde kazı yapmasını istediği, katılanın verdiği bu işi yapmayı kabul eden Bayram’ın sevk ve idaresindeki iş makinesine aldığı katılanla birlikte olay yerine doğru gitmeye başladıkları, akrabaları olan Havva ve … ile tarlasına fasulye toplamaya gelen sanık …’nın katılanın içerisinde bulunduğu iş makinesini çeşmeye doğru giderken gördüğü ve iş makinesinin ardından yaklaşık 200 metre mesafedeki çeşmeye doğru yürümeye başladığı, katılan ile iş makinesi operatörü …’in sanığın gelmesinden önce olay yerine vardıkları, katılanın gösterdiği şekilde …’in iş makinesi ile toprağı kazmaya başladığı, olay yerine gelen sanığın, yapılan kazı sonucu tarlasına gelen suyun kesileceğini düşünerek Bayram’dan kazı işini durdurmasını istediği, katılanın karşı çıkıp yerden aldığı taşı sanığa savurması ile katılanla sanık arasında kavga çıktığı, katılanın sanığı darp ettiği, sanığın ise yanında taşıdığı namlu uzunluğu 9 cm, kabza uzunluğu 10 cm, toplam uzunluğu ise 19 cm olan, tek yüzü keskin, sırt kısmı küt çakı bıçağı ile katılanın göğüs ve batın bölgelerine 3 kez vurduğu, olay yerine gelen tanıklardan … ile …’ın yaşanan kavgaya müdahale ederek sanıkla katılanı ayırdıkları, katılanı iş makinesine bindirerek olay yerinden uzaklaştırdıkları, katılanın kaldırıldığı hastanede yapılan ilk muayenesinde karın sağ yan duvarında 1 adet, sol üst kadranda 1 adet, sol arka aksiller hatta 1 adet birer cm’lik kesiler bulunduğunun görülmesi üzerine acil ameliyata alındığı, kalın bağırsaktaki 5 mm uzunluğundaki kesi ve minimal pnömotoraks nedeniyle yaşamsal tehlike geçiren katılanın, yapılan acil ameliyat ve sekiz gün kaldığı hastanedeki müdahale ve tedaviden sonra sağlığına kavuştuğu, sanığın ise baş bölgesinden basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde darp edilerek yaralandığı anlaşılan olayda; sanığın olay günü tarlasına gelen suyu kesmeye yönelik kazı yaptırdığını düşündüğü katılanın yanına suçta kullandığı toplam uzunluğu 19 cm olan bıçağı alarak olay yerine gitmesi, sanığın suçta kullandığı silahın elverişliliği, sanığın bıçakla yaptığı hamle sayısı ve yaptığı 3 hamlede de katılanın göğüs ve karın bölgesini hedeflemesi, sanığın bıçaklı saldırısı sonucu katılanın iç organ yaralanması ve pnömotoraks nedeniyle yaşamsal tehlike geçirmiş olması, katılana yönelik bıçaklı saldırısını ısrarla sürdüren sanığın eylemlerini, katılanın etkin direnmesi, olay yerinde bulunan tanıklar … ve …’ın kavgayı ayırmaya yönelik etkili müdahaleleri ve iş makinesine bindirilerek katılanın olay yerinden hızla uzaklaştırılması sonucu elinde olmayan nedenlerle sonlandırmak zorunda kalmış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir. (YCGK 25.02.2020 T, 2019/584 E., 2020/134 K.)

Sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının yaralamaya dönük olduğu ve eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu

Kasten yaralama suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüs arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayandığından, sanığın kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun çözülmesi gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.
Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan …’ın, … ili, … ilçesinde bulunan … Pub adlı birahanede garson olarak çalıştığı, sanık … ile arkadaşları olan tanıklar … ve … … …’nin 27.04.2014 tarihinde gece saat 01.00 sıralarında eğlenmek amacıyla adı geçen birahaneye gittikleri, saat 03.00 sıralarında sanık ile tanıkların oturdukları masanın yakınındaki bir masaya gelen hesabın fazla olduğunu düşünen müşteriler ile işletme çalışanları arasında tartışma çıktığı, tanık …’nın “Niye bağırıyorsunuz, biz buraya eğlenmeye geldik, bağırmayın” diye tepki göstermesi üzerine katılan …’ın, tanık …’ya “Sen bağırma, seninle alakalı değil” diye karşılık vermesi sonucu katılan … ile tanık … arasında kavga çıktığı, tanık … ve sanık …’in bu kavgada tanık …’nın yanında yer aldıkları, işletme sahibi tanık …’in kurusıkı tabancasıyla havaya iki el ateş etmesi üzerine kavganın sona erdiği, sanık ile tanıkların araçlarına binmek üzere dışarı çıktıkları, tanık …’nın ceketini birahanede unutması üzerine sanık … ile tanık …’nin ceketi almak üzere birahaneye döndükleri, bu esnada sanık …’in merdivenden inmekte olan katılan … ile karşılaşması üzerine aralarında tekrar tartışma çıktığı, katılan …’ın elinde bulunan boş kutuları sanık …’e fırlattığı, sanığın ise elindeki bıçakla katılanı batın sol üst kadranda batına … ve yaşamsal tehlike geçirmesine neden olacak şekilde ve batın sol ön alt kadran, ön aksiller hat SİAS superior ve sağ uyluk bölgelerinden basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde 4 bıçak darbesiyle yaraladığı, sanığın da basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde sol elinden ve sağ dirseğinden yaralandığı, katılan …’ın bu yaraların etkisiyle yere düştüğü esnada sanık … ile tanıkların kaçtıkları olayda; sanık ile katılan arasındaki husumetin öldürmeyi gerektirir derecede olduğuna dair kesin bir belirleme yapılamaması, katılan … 4 bıçak darbesiyle yaralanmış ise de, bu yaralardan sadece batına … olan bir tanesinin hayati tehlikeye neden olması, sanık …’in kendisinin de saldırıya maruz kaldığı hareketli ortamda eylemini gerçekleştirdiği ve diğer yaraların tamamının kesi şeklinde olup basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek nitelikte olduğu göz önüne alındığında bıçağı rastgele savurduğunun anlaşılması, sanığın, yere düşen katılana yönelik eylemini devam ettirme ve ölüm neticesini alma imkânı varken olay yerinden kaçarak gitmesi karşısında; sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının yaralamaya dönük olduğu ve eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.(YCGK 24/05/2022 T, 2019/402 E., 2022/370 K.)

e.Gebe Bir Kadına Karşı İşlenip de Çocuğunun Vaktinden Önce Doğmasına Neden Olması (TCK m 87/1-e)

ea.Nitelikli Halin Açıklaması

Kasten yaralama suçunun gebe bir kadına karşı işlenmesi halinde erken doğum meydana gelmesi kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerindendir. Bu suçun oluşması için failin mağdurun gebe olduğunu bilmesi gerekir. Ayrıca doğum neticesinde canlı bir bebek dünyaya gelmiş olmalıdır zira bebeğin ölmesi halinde TCK m 87/2-e maddesindeki suç oluşur.

eb. Yargıtay Uygulamaları

Eylemin TCK m 87/1-e’ye mi yoksa 87/2-e’ye mi uyduğu konusunda ATK’dan rapor alınmalıdır

Sanığın gebe olan mağdur eşini kasten yaraladığı, mağdurdaki plasenta dekolmanı üzerine sezeryan ile yapılan erken doğum neticesinde dünyaya gelen bebeğin bir gün içinde vefat ettiği olayda; plasenta dekolmanı, bebeğin erken doğumu ve bebeğin ölümünün annesinin maruz kaldığı travma sonucu meydana gelmiş olduğu Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. İhtisas Kurulunun 05.11.2018 tarihli raporu ile anlaşılmış ise de, sanığın mağdura yönelik eyleminin 5237 sayılı TCK’nin 87/1-e maddesinde belirtilen ”gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına” mı neden olduğu yoksa 5237 sayılı TCK’nin 87/2-e maddesinde belirtilen ”gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine” mi neden olduğu konusunda Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ilgili İhtisas Kurulundan görüş sorulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir. (Y3. CD 09/03/2020 T, 2020/1499 E., 2020/4679)

Erken doğum ile sanığın eylemi arasındaki illiyet bağı hususunda ATK raporu alınmalıdır

Sanık …’nin eylemi ile müşteki …’in, erken doğum yapması arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususunda, Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak, illiyet bağı bulunması halinde sanığa 5237 Sayılı TCK’nin 86/1,3-e, 87/1-e-son maddeleri uyarınca verilecek ceza 5 yıldan az olamayacağından 5271 sayılı CMK’nin 196/2 maddesi uyarınca sanığın savunmasının istinabe suretiyle yapılamayacağının gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması bozma nedenidir.( Y3.CD 01/11/2017 T, 2017/4737 E., 2017/13937 K.)

Eylemin erken doğuma mı çocuğun düşmesine mi neden olduğu konusunda ATK’dan rapor alınmalıdır

Sanığın hamile olan mağdur eşini kasten yaralaması ile mağdur eşin sancılarının başlayıp erken doğum ile dünyaya gelen bebeğin ileri derecede prematürite olması ve gelişen komplikasyonlar nedeniyle bir gün içinde vefat etmesi arasında illiyet bağının bulunduğunun Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. İhtisas Kurulunun 27.03.2013 tarihli raporundan anlaşıldığı ancak sanığın mağdura yönelik eyleminin 5237 sayılı TCK’nin 87/1-e maddesinde belirtilen ”Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına”mı neden olduğu yoksa 5237 sayılı TCK’nin 87/2-e maddesinde belirtilen ”Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine”mi neden olduğu konusunda Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ilgili İhtisas Kurulundan görüş sorulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması bozma sebebidir. ( Y3.CD 21/03/2017 T, 2016/9395 E., 2017/3090 K.)

TCK m 87/2’de Düzenlenen Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama Halleri

a. Mağdurun İyileşmesi Olanağı Bulunmayan Bir Hastalığa Veya Bitkisel Hayata Girmesine Neden Olması

aa. Nitelikli Halin Açıklaması

TCK m 87/2-a’ya göre kasten yaralama fiili sonucunda mağdurun iyileş­mesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesi hâlinde, suçun temel şekline nazaran verilecek cezanın artırılması öngörülmüştür.

Hastalık insan beden veya ruh fonksiyonlarının yerine getirilmesinde bozukluğa yol açan patolojik durumlardır. Eylem sonucu oluşan hastalık iyileşme olanağı bulunmayan bir hastalık olmalıdır.

Bitkisel hayat hastanın beyninin düşünme, bilinç ve hareket merkezlerinin hasar görmesi nedeniyle yatağa bağlı kalması halidir. Bitkisel hayatta hasta solunumu kendi kendine yapabilir yani iç organları kendi başlarına çalışmaya devam eder ancak hasta bilinçsizdir. Beyin ölümü ise bitkisel hayattan farklı olarak hastanın beyninin tamamen öldüğü, tüm vücut fonksiyonlarının (solunum dahil) makinelerle yapay olarak sağlandığı durumları ifade eder.

ab. Yargıtay Uygulamaları

TCK’nin 87/2-a maddesi gereğince verilecek hapis cezasının 5 yıldan az olması halinde TCK’nin 87/2-son maddesi uyarınca 5 yıla çıkartılması gerekir

5237 sayılı TCK’nin 86/3. fıkrasında sayılan haller bulunmadığı halde, katılanı , iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa neden olacak şekilde kasten yaralayan sanık hakkında TCK’nin 86/1, 87/2-a maddeleri gereğince verilecek hapis cezasının 5 yıldan az olması halinde TCK’nin 87/2-son maddesi uyarınca 5 yıla çıkartılması gerektiği gözetilmeksizin; uygulama yeri bulunmayan TCK’nin 87/2-son maddesi uyarınca cezanın 8 yıla çıkartılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini bozma nedenidir. ( Y1. 08.06.2022 T, CD 2022/5860 E., 2022/4685 K.)

Kasten yaralama eyleminin, mağdurun iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine sebep olup olmadığına dair Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesinden alınacak sağlık kurulu raporu ile tespiti gerekir

Kasten yaralama eyleminin, mağdurun iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine sebep olup olmadığına dair Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesinden alınacak sağlık kurulu raporu ile tespiti gerekirken … Devlet Hastanesinden alınan yetersiz ve hüküm kurmaya elverişsiz tek hekim raporuna göre yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir. Mağdurun adli raporlarındaki “sol uyluk ön yüz dizden 20 cm yukarıda 2 cm delici kesici yara, sağ uyluk medialde 2 cm delici kesici alet, sağ alt ekstremitede kronik derin vern trombozu gelişmesine neden olmuştur” şeklinde tarif edilen yaralanmanın ne şekilde mağdurun iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine sebep olduğuna dair mağdurun tüm tedavi evrakları ve adli raporlarının Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek yeniden adli raporunun alınmasının ardından sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekir. ( Y1.CD 25.10.2021 T, 2021/11555 E., 2021/13591 K.)

TCK m, 86/1, 87/2-a ve 87/son gereğince verilecek ceza 5 yıldan az olamayacağından sanık isitinabe yoluyla ve müdafisi olmadan dinlenemez.

5271 sayılı CMK’nin 196/2. maddesine göre, alt sınırı beş yıldan az olmayan cezayı gerektiren 5237 sayılı TCK’nin 86/1. ve 87/2-a-son maddelerinde düzenlenen suçtan yargılanan sanığın istinabe yoluyla dinlenemeyeceği, mutlaka duruşmaya çağrılıp dinlenmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde istinabe yoluyla elde edilen savunması ile yetinilip hüküm kurulması,
4) Sanığın üzerine atılı suçun TCK’nin 86/1, 87/2-a, 87/2-son maddeleri kapsamında olup alt sınırı beş yıl hapis cezasından fazla olduğundan, 5271 sayılı CMK’nin 150/3. maddesinin açık hükmü karşısında, sanığın müdafii huzurunda savunmasının tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden, müdafiisi olmaksızın savunması alınması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması bozma nedenidir.( Y1.CD 11/02/2021 T, 2021/503 E., 2021/956 K.)

b. Mağdurun Duyularından Veya Organlarından Birinin İşlevinin Yitirilmesine Neden Olması (TCK m 87/2-b)

ba. Nitelikli Halin Açıklanması

TCK m 87/2-b’ye göre kasten yaralama fiili mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine neden olması hali yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden biridir.

Duyu insanların beş duyusunu yani görme, duyma, koklama, dokunma ve işitmeyi ifade ederken, organ ise vücutta belli görevleri olan, hareket sağlayan dahili ya da harici anatomik kısımlardır.

Duyu ya da organda meydana gelen işlevin yok olması ile ifade edilmek istenen suça hedef olan organ ya da duyunun işlevinin suçtan önceki durumuna göre tamamen kaybolmasıdır.

bb. Yargıtay Uygulamaları

Aynı yer ve aynı uzman tarafından düzenlenen ATK Şube Müdürlüğünce düzenlenen her iki rapor arasında çelişkiler bulunması halinde ATK İhtisas Dairesinden rapor alınmalıdır

Katılanın yaralanmasına ilişkin…Adlî Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 12.02.2014 tarihli raporda, katılanın yaralanmasının duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına veya yitirilmesine neden olmadığı belirtildiği ve yine…Adlî Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 20.05.2015 tarihli raporda, katılanın yaralanmasının duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olduğunun belirtilmesine göre, aynı yer ve aynı uzman tarafından düzenlenen her iki rapor arasında çelişkiler bulunduğu ve hükme esas alınacak yeterlilikte olmadığı anlaşılmakla, müştekinin, tüm tedavi evrakları, geçici ve kesin raporlarıyla birlikte Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesine sevk edilerek, 5237 sayılı Kanun’un 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre rapor aldırılması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur. (Y 1.CD 11.07.2024 T, 2024/208 E., 2024/5288 K.)

ATK raporunda belirtilen eksiklikler giderilmeden karar verilemez

 Sanık … hakkında katılanı nitelikli kasten yaralama suçundan ve sanık … hakkında katılanı nitelikli kasten yaralamaya yardım etme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;
a) Katılan hakkında 23.01.2020 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen ve hükme esas alındığı anlaşılan adli raporda; “yaralanmanın yüzde sabit iz ve organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde olup olmadığı hususunda görüş isteniyorsa, kişinin muayene olmak üzere Kurula gönderilmesi gerektiği” belirtilmesine rağmen bu hususlarda rapor aldırılmadan, eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması bozma nedenidir.(Y1.CD 11/10/2022 T, 2022/7755 E., 2022/7835 K.)

Sanığın eyleminin “kasten öldürmeye teşebbüs” suçunun unsurlarını oluşturması ihtimali varsa görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesine aittir

Av tüfeği ile yakın mesafeden bacağa yönelik yapılan atışlarda, toplu saçma girişi ile geniş doku ve kemik defekti (eksikliği, kaybı) yanında ana damar ve sinir paketinin tamamen parçalanıp ani ve bol miktarda kan kaybı sonucu kısa sürede ölümün meydana geldiğinin bilinen veya bilinmesi gereken bir durum olması nedeniyle; somut olayda av tüfeğiyle yakın mesafeden atış yapılması halinde muhakkak olan ölüm neticesinin gerçekleşebileceğinin sanık tarafından bilinmesinin gerektiği, nitekim hem ağır (6.) derecede kemik kırığı, hem hayati tehlike ve hem de organlarından birinin işlevinin sürekli yitirilmesine neden olacak şekilde yaralanan katılanın olaydan sonra yapılan tıbbi müdahalelerle hayatta kalabildiği anlaşılmakla; kullanılan silahın etkili mesafeden vahim sonuçlar meydana getirmeye elverişli olması, atış mesafesi, meydana gelen yaranın nitelikleri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı birlikte değerlendirilerek sanığın eyleminin “kasten öldürmeye teşebbüs” suçunun unsurlarını oluşturması ihtimali nedeniyle, delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir. (Y1. CD 03.11.2022 T, 2022/8462 E., 2022/8554 K.)

TCK m 87 kapsamındaki suç için zamanaşımı süresi 15 yıldır

… Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda kasten yaralama suçundan meçhul şüpheli hakkında zamanaşımı süresinin gerçekleştiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; mevcut adli raporlara göre mağdurun gözünden işlev yitirilmesi veya zayıflamasına neden olacak şekilde yaralanmış olma durumu bulunmaktadır. Bu nedenle önce mağdurun tedavi evrakları, geçici ve kesin raporlarıyla birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğüne sevk edilerek, özellikle söz konusu yaralanmaların yüzde sabit ize, yüzün sürekli değişikliğine, organ işlev zayıflaması ya da yitirilmesine neden olup olmadığını gösterir şekilde Adli Tıp Kriterlerine göre adli raporunun alınması ve adli raporun sonucuna göre de suç vasfının belirlenmesi gerekmektedir.
Mağdurun yaralanmasının TCK’nin 87. madde kapsamında bir yaralanma olduğunun bildirilmesi halinde bu suç için dava zaman aşımı süresi TCK’nin
66/1-d maddesinde 15 yıl olarak belirlendiğinden inceleme tarihi itibariyle zaman aşımı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi mümkün olmayacaktır. (Y1. CD 13/06/2022 T, 2022/5886 E., 2022/4960 K.)

Silahla duyu veya organ işlevinin yitirilmesine neden olunması halinde verilecek ceza 8 yıla çıkarılmalıdır

Sanık hakkında TCK’nin 86/1, 86/3-e, 87/2-b maddeleri gereğince belirlenen hapis cezasının 8 yılın altında kalması halinde TCK’nin 87/2-son maddesi gereğince 8 yıl hapis cezasına çıkarılması gerektiği gözetilmeden, TCK’nin 87/2-son maddesine göre 5 yıl hapis cezasına hükmedilerek eksik ceza tayin edilmesi bozma nedenidir. (Y1.CD 15/09/2022 T, 2022/5508 E., 2022/6964 K.)

5237 sayılı TCK’nin 86/1, 86/3-e ve 87/2-b-son maddelerinde düzenlenen suç için sanığa zorunlu müdafi atanmalıdır

Sanığın üzerine atılı 5237 sayılı TCK’nin 86/1, 86/3-e ve 87/2-b-son maddelerinde düzenlenen suç için öngörülen hapis cezasının alt sınırının 5 yıldan fazla olduğu nazara alınarak, 5271 sayılı CMK’nin 150/3. maddesi uyarınca sanığa istemi aranmaksızın zorunlu müdafii atanması ve savunmasının müdafii huzurunda alınması gerektiği gözetilmeden, müdafii atanmadan karar verilmesi suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Colozza et Rubinat/İtalya, 12.02.1985 A. 89, Is-30; Campbell ve Fell/Birleşik Krallık, A.80 28.06.1984) kararlarında belirtildiği üzere, sanığa kendisini savunma hakkı tanınmayarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve 5271 sayılı CMK’nin 150/3-2. ve 188/1. maddelerine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması bozma nedenidir. (Y1.CD 20/06/2022 T, 2022/4884 E., 2022/5901 K.)

c. Mağdurun Konuşma Ya Da Çocuk Yapma Yeteneklerinin Kaybolmasına Neden Olması (TCK m 87/2-d)

ca. Nitelikli Halin Açıklaması

TCK m 87/2-c’ye göre kasten yaralama fiili mağdurun konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına neden olması hali yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden biridir.

cb. Yargıtay Uygulaması

TCK’nin 86/3-e maddesi uyarınca yarı oranında arttırılmasını müteakip TCK’nin 87/2-a, b, c maddeleri uyarınca iki kat artırım uygulanması sonucu verilecek ceza 8 yılın altında olamaz

Sanık hakkında hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca belirlenecek temel cezanın TCK’nin 86/3-e maddesi uyarınca yarı oranında arttırılmasını müteakip TCK’nin 87/2-a, b, c maddeleri uyarınca iki kat artırım uygulanması, bu şekilde bulunacak ceza mitarının 8 yılın altında kalması halinde TCK’nin 87/2-son maddesi uyarınca 8 yıla çıkarılması gerektiği gözetilmeden, denetime elverişli olmayacak şekilde TCK’nin 87/2-a, b, c, son maddeleri işaret edilerek ceza miktarının doğrudan 8 yıla çıkarılması suretiyle hüküm kurulması bozma nedenidir. (Y3. CD 24/10/2019 T, 2019/12482 E., 2019/19438 K.)

Birden fazla nitelikli hal varsa fail en ağır sonuç olan organlardan birinin işlevinin yitirilmesine neden olacak şekilde yaralama eyleminden sorumlu olur, temel cezadan uzaklaşılır

Suça sürüklenen çocuğun yaralama eylemi sonucunda katılanın hem yaşamını tehlikeye sokan bir duruma hem de organlarından birinin işlevinin yitirilmesine neden olacak şekilde yaralanmış bulunması karşısında, bu durumun ancak temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşma nedeni yapılabileceği, suça sürüklenen çocuğun sadece en ağır sonuç olan organlarından birinin işlevinin yitirilmesine neden olacak şekilde yaralama eyleminden sorumlu olacağı ve suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nin 86/1, 86/3-e, 87/2-b-son maddelerine göre uygulama yapılması gerekirken, ayrıca TCK’nin 87/1-d. maddesi uyarınca cezanın artırılması suretiyle suça sürüklenen çocuğa fazla ceza tayini bozma nedenidir. (Y3. CD 22/05/2027 T, 2016/8698 E., 2017/6751 K.)

Olası kast indiriminin uygulanma sırası

Sanık hakkında olası kasıtla neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan kurulan hükümde, 5237 sayılı TCK’nin 21/2. maddesinin, TCK’nin 86/1,3-e, 87/2-c-son maddelerinin uygulanmasından sonra belirlenecek cezadan sonra uygulanması gerekirken yazılı şekilde TCK’nin 86/2. maddesinden sonra uygulanmasına karar verilmesi bozma sebebidir. ( Y3. CD 04.03.2014 T, 2013/14823 E., 2014/8837 K. )

d. Mağdurun Yüzünün Sürekli Değişikliğine Neden Olması (TCK m 87/2-d)

da. Nitelikli Halin Açıklaması

TCK m 87/2-d’ye göre kasten yaralama fiilinin mağdurun yüzünde sürekli değişikliğe neden olması hali yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden biridir.

db. Yargıtay Uygulamaları

Yaralanmanın 5237 sayılı TCK’nin 87/1-a, 87/1-c, 87/2-b, 87/2-d maddelerinde düzenlenen ilgili bentlerden hangisi veya hangileri kapsamında kaldığının tereddüte yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekir

Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen adli raporda katılanda olay nedeniyle meydana gelen yaralanmanın hem organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, hem işlevinin yitirilmesine ve hem de yüzünde sürekli değişikliğe neden olduğunun belirtildiği, 06.09.2017 tarihli Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen adli raporda ise katılanın yüzünde sabit iz olduğunun bildirildiği halde organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde olup olmadığı hususunda bir açıklama içermediği görülmekle, yaralanmanın niteliği hususunda tereddüt oluştuğundan katılanın geçici raporu, kati raporlar, film ve grafiler ile tüm tedavi evrakları temin edilerek; yaralanmanın 5237 sayılı TCK’nin 87/1-a, 87/1-c, 87/2-b, 87/2-d maddelerinde düzenlenen ilgili bentlerden hangisi veya hangileri kapsamında kaldığının tereddüte yol açmayacak şekilde belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken yetersiz adli raporlarla yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir. ( Y1.CD 26/04/2021 T.,2021/2768 E., 2021/7638 K.)

Yargılama devam ederken vefat ettiği anlaşılan katılan hakkında da ATK’dan rapor alınması gerekir

Adli tıp kriterlerine göre yaralanmanın yüzde sabit ize neden olup olmadığının tespit edilebilmesi için muayenenin olaydan en az 6 ay geçtikten sonra yapılması gerektiği, katılan hakkında yaralanmanın yüzde sabit iz niteliğinde ve yüzün sürekli değişikliğine neden olduğuna dair … Eğitim ve Araştırma Hastanesinin muayene tarihinin 07.03.2013 olduğu ve olay tarihinin üzerinden 6 ay geçmeden düzenlendiği, yine katılanda tespit olunan hangi yaralanmanın yüzün sürekli değişikliğine neden olduğu hususunda bir açıklık bulunmadığı anlaşılmakla, anılan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmakla; UYAP’tan alınan güncellenmiş nüfus kayıt örneğinden 30.06.2014 tarihinde vefat ettiği anlaşılan katılanın varsa son halini gösteren fotoğraflar da dahil olmak üzere, tüm tedavi evrakları, geçici ve kati raporları ile … Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma evrakında bulunması muhtemel ölü muayene tutanağı, otopsi raporu ve varsa otopsi ya da ölü muayene işlemi sırasında çekilmiş yüz bölgesine ait fotoğrafları temin edilip Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesine gönderilerek, katılan hakkında düzenlenen geçici doktor raporunda yüz bölgesinde tespit edilen bulguların ölü muayene tutanağında belirtilen bulgularda görülüp görülmediği, başka bir anlatımla bu bulguların tespit edilip edilmediği ve bu yaralanmasının yüzde sabit iz niteliğinde ve yüzün sürekli değişikliğine neden olup olmadığı hususlarında rapor aldırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiştir. ( Y1. CD 09/11/2022 T, 2022/7183 E., 2022/8747 K.)

 Fikir ve eylem birliği içinde atılı suçu işleyen sanıkların TCK’nin 37. maddesi yollamasıyla TCK’nin 86/1, 86/3-e, 87/2-b-d, 87/2-son maddeleri uyarınca cezalandırılmaları gerekir

Sanıklar … ve … hakkında katılan …’a karşı yaralama eylemleri yönünden; … Soyadlı katılanlar ile … soyadlı sanıklar arasında önceye dayalı husumet olduğu, olay günü sanık …’ın kimliği tespit edilemeyen bir şahısla katılanların bulunduğu benzin istasyonuna aracıyla geldiği, hemen ardından sanık …’ın yanına sanık … ve temyiz dışı sanık …’ı da alarak aynı benzin istasyonuna minibüsle geldiği, sanıklardan …’ın sopayla, sanıklar … ve temyiz dışı sanık …’ın beden yoluyla katılan … …’e vurmaya başladıkları, bunu gören katılan …’ın o tarafa doğru kardeşini kurtarmak amacıyla yöneldiği ve olay yerine gittiği sırada arkasından gelmekte olan sanık … tarafından sağ gözüne doğru sopayla sert bir şekilde vurularak yaralandığı, devamında yere düşen katılan …’a diğer sanıklardan …’ın sopayla, …’in ise beden yoluyla vurmak suretiyle sanık …’ın eylemine iştirak ettikleri, katılan …’ın geçici raporuna göre, “kafada oksipital bölgede kesi, paryetal bölgede ekimoz (muhtemel ayakkabı izi şeklinde), sağ gözde hematom, hematomdan kanama, her iki dizde yüzeyel sıyrık, sol ayak 4. parmakta minimal kesi” olacak şekilde yaralandığı, bu yaralanmalar neticesinde yüzünde sürekli değişikliğe ve sağ gözündeki yaralanmanın ise işlev yitirilmesi şeklinde olduğunun bildirildiği olayda, tüm sanıkların fiil üzerinde hakimiyet kurarak, fikir ve eylem birliği içinde atılı suçu işledikleri, neticeye birlikte sebebiyet verdikleri tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanıkların TCK’nin 37. maddesi yollamasıyla TCK’nin 86/1, 86/3-e, 87/2-b-d, 87/2-son maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi bozma sebebidir. (Y1.CD 10/11/2021 T, 2021/11362 E., 2021/14021 K.)

Yaralamanın TCK’nin 87/1-a, 87/1-c, 87/2-b, 87/2-d maddelerinde düzenlenen ilgili bentlerden hangisi veya hangileri kapsamında kaldığının tereddüte yol açmayacak şekilde belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmalıdır

 … Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen adli raporda katılanda olay nedeniyle meydana gelen yaralanmanın hem organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, hem işlevinin yitirilmesine ve hem de yüzünde sürekli değişikliğe neden olduğunun belirtildiği, 06.09.2017 tarihli Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen adli raporda ise katılanın yüzünde sabit iz olduğunun bildirildiği halde organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde olup olmadığı hususunda bir açıklama içermediği görülmekle, yaralanmanın niteliği hususunda tereddüt oluştuğundan katılanın geçici raporu, kati raporlar, film ve grafiler ile tüm tedavi evrakları temin edilerek; yaralanmanın 5237 sayılı TCK’nin 87/1-a, 87/1-c, 87/2-b, 87/2-d maddelerinde düzenlenen ilgili bentlerden hangisi veya hangileri kapsamında kaldığının tereddüte yol açmayacak şekilde belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken yetersiz adli raporlarla yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir.(Y1.CD 26/04/2021 T, 2021/2768 E. , 2021/7638 K.)

e. Gebe Bir Kadına Karşı İşlenip De Çocuğunun Düşmesine Neden Olması (TCK m 87/2-e)

ea. Nitelikli Halin Açıklanması

Kasten yaralama suçunun gebe bir kadına karşı işlenmesi halinde çocuğun düşmesi kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerindendir. Bu suçun oluşması için failin mağdurun gebe olduğunu bilmesi gerekir. Ayrıca doğum neticesinde ölü bir bebek dünyaya gelmiş olmalıdır zira bebeğin canlı doğması halinde TCK m 87/1-e maddesindeki suç oluşur.

eb. Yargıtay Uygulamaları

Eylemin TCK m 87/1-e’ye mi yoksa 87/2-e’ye mi uyduğu konusunda ATK’dan rapor alınmalıdır

Sanığın gebe olan mağdur eşini kasten yaraladığı, mağdurdaki plasenta dekolmanı üzerine sezeryan ile yapılan erken doğum neticesinde dünyaya gelen bebeğin bir gün içinde vefat ettiği olayda; plasenta dekolmanı, bebeğin erken doğumu ve bebeğin ölümünün annesinin maruz kaldığı travma sonucu meydana gelmiş olduğu Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. İhtisas Kurulunun 05.11.2018 tarihli raporu ile anlaşılmış ise de, sanığın mağdura yönelik eyleminin 5237 sayılı TCK’nin 87/1-e maddesinde belirtilen ”gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına” mı neden olduğu yoksa 5237 sayılı TCK’nin 87/2-e maddesinde belirtilen ”gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine” mi neden olduğu konusunda Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ilgili İhtisas Kurulundan görüş sorulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir. (Y3. CD 09/03/2020 T, 2020/1499 E., 2020/4679)

f. Kasten Yaralamanın Vücutta Kemik Kırılmasına Veya Çıkığına Neden Olması (TCK m 87/4)

fa. Nitelikli Halin Açıklaması

Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre ceza yarısına kadar artırılır.

Adli Tıp Kurumu kemik kırıklarının hayti fonksiyonlarına etkisini hafif (1. derece), orta (2. ve 3. dereceler) ve ağır (4., 5. ve 6. dereceler) şeklinde derecelendirmiştir. Ceza artırımı bu derecelere göre yapılır.

fb. Yargıtay Uygulaması

Raporlarda kemik kırığının derecesi belirtilmelidir

Raporlarda mevcut kırığın sayısal derecesinin belirtilmediği de gözetildiğinde, raporların içeriğinin bu haliyle Adli Tıp kriterlerine uygun olmayıp, hükümlere esas alınacak yeterlilikte bulunmadığı anlaşılmakla; katılana ait tüm tedavi evrakları, geçici ve kat’i raporları temin edilip en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek, 5237 sayılı TCK’nin 86 ve 87. maddelerinde belirtilen her bir ölçüte göre katılanın yaralanmasının niteliği konusunda duraksamaya yer vermeyecek kati raporu alındıktan sonra, sanıkların hukuki durumunun tespit ve tayini gerektiği gözetilmeksizin yetersiz rapora dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması bozma nedenidir( Y1.CD 25/02/2021 T, 2021/1438 E., 2021/2540 K.)

Mağdurun burnunda kemik kırığına neden olan darbeden müşterek faillerin hepsi aynı derecede sorumludur

Sanıklar …, …, … ve …’ın mağdur …’ı darbederek hayat fonksiyonlarını hafif derecede (birinci derecede) etkileyecek ve burnunda kemik kırığına neden olacak şekilde kasten yaraladıkları iddiasında, olaya birden fazla sanığın katıldığının ileri sürülmesi, sanık sayısının fazlalılığının tüm sanıklar yönünden mağdurun direncini kırıp lehlerine üstünlük sağlayan bir durum oluşturması, olay üzerinde birlikte hâkimiyet kurarak kasten yaralama suçuna TCK’nın 37. maddesinin birinci fıkrası kapsamında iştirak eden müşterek faillerden her birinin suçun nitelikli hâlleri ile ağırlaştırıcı sebeplerinden de sorumlu olacaklarına ilişkin yerleşik uygulamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, TCK’nın 37. maddesinin birinci fıkrasının uygulanma koşullarının oluşması nedeniyle eksik araştırmanın bulunmadığı, her bir sanığın ayrı ayrı cezai sorumluluklarının belirlenmesi bakımından ise; mağdurun burnunda kemik kırığına neden olan darbeyi sanıklardan hangisinin gerçekleştirdiğinin hukuken bir öneminin olmaması, sanıkta basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir yaralanmaya sebep olan sanığın dahi TCK’nın 37. maddesinin birinci fıkrasının kapsamında iştirak ettiği suçun nitelikli hâlleri ile ağırlaştırıcı sebeplerinin gerçekleşmesi hâlinde, bu nitelikli hâl ve ağırlaştırıcı sebeplerden sorumlu olacağı hususları göz önüne alındığında, her bir sanığın tek tek eylemlerinin belirlenmesine gerek bulunmadığından ve cezai sorumluluğunun tayini bakımdan eksik araştırma mevcut olmadığından dördüncü uyuşmazlık konusu yönünden haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.(YCGK 24/09/2020 T, 2018/595 E., 2020/378 K.)

Diş kırığı BTM ile giderilemez

Mağdur hakkında … Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi tarafından düzenlenen 31.01.2014 tarihli raporda, “dişte basit kron kırığı” tespitinde bulunması ve Adli Tıp kriterlerine göre diş kırıklarının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceğinin anlaşılması karşısında, sanıkların temel cezasının 5237 sayılı TCK’nin 86/1 maddesi gereğince belirlenmesi yerine olayda uygulanma yeri bulunmayan TCK’nin 86/2 maddesi uygulanarak sanıklara eksik ceza tayini bozma nedenidir. (Y1.CD 29/04/2021 T, 2021/6621 E., 2021/7904 K.)

ATK uygulamalarına göre diş kırığı kemik kırığı olarak değerlendirilmez

Sanıklar …, … ve …’nin yaralama eylemi sonucunda mağdur …’ın yüzünde sabit iz oluştuğu, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesinin 30.01.2015 tarih, 668 Karar nolu raporuna göre mağdurda kemik kırığı tarif edilmediği ve adli tıp uygulamalarına göre diş kırıklarının kemik kırığı olarak değerlendirilmediği gözetilmeden, sanıklar hakkında kurulan hükümlerde uygulama yeri bulunmayan TCK’nin 87/3. maddesine göre artırım yapılarak fazla cezalar tayin edilmesi bozma nedenidir. (Y1.CD 05/04/2021, 2021/5724 E , 2021/5943 K.)

g. Kasten Yaralama Sonucunda Ölüm Meydana Gelmesi (TCM m 87/4)

ga, Nitelikli Halin Açıklaması

Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, TCK m 87/4 uyarınca, TCK m 86/1. fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, 3. fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

gb. Yargıtay Uygulamaları

SSÇ’den aldığı uyuşturucu haplar nedeniyle maktülün vefatı karşısında SSÇ’nin suçu TCK m 87/4 değil TCK’nin 98/2. maddesinde düzenlenen “yardım ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde kişinin ölmesi” suçunu oluşturur

Oluşa ve dosya içeriğine göre; suça sürüklenen çocuk ve maktul … arasında gönül ilişkisinin bulunduğu, olay günü maktul ve maktulün arkadaşı tanık …’nın, suça sürüklenen çocuğun dayısının evine birlikte gittikleri, burada suça sürüklenen çocuk ile buluştukları, maktul ve suça sürüklenen çocuğun birlikte önce suça sürüklenen çocuk tarafından hazırlanan düzenek ile esrar içtikleri, maktulün ısrarlı şekilde “şeker yutmak istiyorum” talebi sonrası suça sürüklenen çocuğun birden fazla miktarda olacak şekilde extacy olarak adlandırılan uyuşturucu maddeyi içmesi için maktule verdiği, birinci ve ikinci içmeden sonra etkisinin olmadığını beyan eden maktulün bir adet daha hap istediği, bu şekilde toplamda 6-7 adet extacy hap içmesiyle kendinden geçmiş bir hale geldiği, bunun üzerine suça sürüklenen çocuğun maktulü alarak tanık …’nın olmadığı bir odaya götürdüğü ve burada maktul ile ilişkiye girdiği, salona dönmemeleri üzerine eve daha sonradan gelen suça sürüklenen çocuğun kardeşi tanık Hazar ile …’nın odaya girdikleri, tanık …’nın maktulün fenalaşmış olduğunu görmesi üzerine ısrarlı şekilde maktulü hastaneye götürmeleri hususunda suça sürüklenen çocuğa telkinlerde bulunduğu, ancak suça sürüklenen çocuğun 1-2 saate ayılacağını ve hastaneye gitmeleri durumunda kendisinin de yanacağını beyan ettiği, bu aşamadan sonra tanık …’nın annesinin çağırmasıyla olay yerinden ayrıldığı, yine kısa bir süre sonra ise; suça sürüklenen çocuğun kuzenleri ve annesinin gelmesiyle ambulans çağrıldığı, maktulün kaldırıldığı hastanede
uyuşturucu ve uyarıcı madde zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybettiği anlaşılan olayda;
Suça sürüklenen çocuktan iki yaş büyük olan maktulün kendi özgür iradesi, rızası ve ısrarıyla suça sürüklenen çocuktan aldığı uyuşturucu hapları içtiği, kendinden geçmesinin akabinde suça sürüklenen çocuğun uyuşturucu kullanımı hususunun ortaya çıkacağı endişesiyle durumu sağlık ekiplerine bildirmekte gecikmesi şeklinde sübut bulan eyleminin 5237 sayılı TCK’nin 98/2. maddesinde düzenlenen “yardım ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde kişinin ölmesi” suçunu oluşturduğunun kabulü yerine yazılı şekilde suç vasfında yanılgılı değerlendirme sonucu “kasten yaralama sonucu ölüme neden olma” suçundan mahkumiyetine karar verilmesi bozma nedenidir. (Y1.CD 02/11/2022 T, 2022/8420 E., 2022/8515 K.)

Sanığın öldürme kastıyla hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından TCK’nin 87/4. maddesi 2. cümlesi uyarınca üst sınırdan cezalandırılması gerekir

Oluşa ve dosya kapsamına göre, 83 yaşında olup sağlık problemleri bulunan maktül Münteha’nın sanığın annesi olduğu, sanığın eşinden ayrılması nedeni ile annesi ile birlikte aynı evi paylaştığı, annesinin bakım ödevini üstlenen sanığın yaklaşık 4 yıldır maktulün tüm ihtiyaçlarını karşıladığı, olay tarihinde alkollü bir şekilde eve geldiğinde belirlenemeyen bir nedenle annesini darp ederek, tekmelediği, sanığın annesine uyguladığı şiddet durumunun tanık Süheyla’nın beyanı ile sabit olduğu, ertesi gün diğer çocuklarının maktulün yüzündeki morlukları ve gözündeki kanlanmayı görmeleri üzerine olayın emniyete bildirildiği ve maktülenin hastaneye kaldırıldığı, yaklaşık iki ay tedavi gören maktulün, genel beden travmasına bağlı seri kot kırıkları ile birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti, iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama ve gelişen komlikasyonlar sonucu vefat ettiği olayda, sanığın öldürme kastıyla hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından TCK’nin 87/4. maddesi 2. cümlesi uyarınca üst sınırdan cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde nitelikli kasten öldürme suçundan hüküm kurulması bozma nedenidir. ( Y1.CD 05/07/2022 T, 2022/2295 E., 2022/6265 K.)

Sanığın öldürme kastını açığa çıkaran kesin bir delil bulunmaması karşısında eyleme bağlı kastın yaralamaya yönelik olduğunun kabulü gerekir

5 günlük zaman dilimi içerisinde künt travma ile oluşmuş ekimozlu alanlar, sol el tırnak yataklarında ve el parmaklarında yeni oluşmuş kesiler tespit edildiği, bebeğin ölümünün künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması sonucu meydana gelmiş olabileceği gibi künt kafa travması sonrası ağız burun tıkanması sonucu mekanik asfiksiye bağlı da meydana gelmiş olabileceğini, mevcut verilerle bu iki mekanizma arasında tıbben ayrım yapılamadığını” belirtildiği, anlaşılmakla; Sanığın öldürme kastını açığa çıkaran kesin bir delil bulunmaması karşısında eyleme bağlı kastın yaralamaya yönelik olduğu ve kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan sanığın lehine olan 5237 sayılı TCK’nin 87/4. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca temel cezanın üst sınıra yakın şekilde tayini suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kasten öldürme suçundan hüküm kurulması bozma nedenidir. (Y1.CD 04/07/2022 T, 2022/2173 E., 2022/6081 K.)

Kasten yaralama suçları hemen her gün ülkemizin çeşitli yerlerinde yaşanan olaylardandır ve savcılık ve ceza mahkemelerindeki dosyaların çok önemli bir kısmı bu dosyaları oluşturmaktadır. Yaralamanın gerçekleşme şekli ve niteliği ile toplanacak deliller konusu karmaşık bir konu olduğundan, bu hususta hukukî yardım alınması sağlıklı olacaktır. Hukukî destek ve yardıma OR Hukuk ve Danışmanlık olarak hazırız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler