Edit Content

İkrar Nedir? Hukukta İkrar Ne Anlama Gelir?

İkrar ceza yargılaması ve genel anlamda özel hukuk yargılaması bakımından sonuçları olan bir delildir. İkrarın hukuki vasfı bakımından yapılan açıklamaların ikrar olarak kabulü yönüyle farklılıklar mevcuttur.

            İkrâr, hukuk terimi olarak kişinin kendisi aleyhine başkasına ait bir hakkı haber vermesini ifade eder. Ceza yargılamasında çoğu zaman “itiraf” olarak kabul edilir.

            Ceza muhakemesinde ikrar mahkumiyet açısından önemli olabilecek vakıaların kabul edilmesidir ve ikrar failin kabulü olduğu için olay hakkında en yalın haliyle en çok bilgisi olan kişinin beyanıdır. İkrar kişinin kendi aleyhine sonuç doğuran vakıayı mahkeme önünde kabul etmesidir.

            Bu sebeple ikrar, bir delildir ve vakıaı somut olarak ortaya koyan bir anlatım olarak gözardı edilemez bir kabuldür ve ispat aracıdır. İkrarın hukuk ve ceza yargılaması bakımından niteliği ve sonuçları da değişmektedir.

İkrar İle Beyan Arasındaki Fark Nedir?

İkrarı, basit ve nitelikli ikrar şeklinde ayrımlar olduğu gibi ikrara konu olguların anlatımı bakımından genel ikrar ve detaylı ikrar şeklinde ayrımlar da söz konusudur. Ayrıca zımni ikrar, açık ikrar veya mahkeme dışı ve mahkemede ikrar gibi ikrar şekilleri de mevcuttur.

            İkrar, 6100 sayılı HMK ve 5271 sayılı CMK’da hem özel hukuk yargılaması hem de ceza yargılamasında delil kabul edilmiştir. HMK Md. 188/1-2/ye göre tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez ve maddi bir hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemez.

            Beyan ise bir konuya ilişkin yorum ve hukuki açıklama içeren bir anlatımdır. Beyanda bulunmak her zaman yapılabilen bir konudur ve ikrar kadar hususiyeti olan ve delil niteliği bulunan bir anlatım değildir. Beyan muhatabın anlayabileceği tarzda yeniden bir anlatımdır. Beyanın da ikrar gibi türleri olmakla birlikte beyan kısaca bir açıklamadır ve maksadın açıklanmasıdır.

Ceza Yargılamasında İkrar Delil Sayılır Mı?

Ceza yargılamasında ikrardan kastedilen mahkeme önünde kişinin vakıaları ve ithamları kabulünün ve buna ilişkin beyanının sunulmasıdır. İkrar hakimin takdirinde bir mevzudur ve buna göre değerlendirilir.

            5271 sayılı CMK hükümleri bakımından ikrar Md. 314/1-c hükmü gereğince beraat eden sanık bakımından sonradan yapılan bir kabul olarak yargılamanın yenilenmesi sebebi kabul edilmiştir.

            CMK Md. 217 gereğince ikrar da bir delildir ve kısmi, basit veya vasıflı olmasına göre ikrarı hakim CMK Md. 217 kapsamında değerlendirecektir. Buna göre; Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir. Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.

İkrarın Geçerli Olabilmesi İçin Hangi Şartlar Gerekir?

            *İkrar bir bütün olarak kabul edilmelidir.

            *İkrar fiil ehliyeti bulunan kişi tarafından yapılmalıdır.

            *İkrar sırasında beyan edilen hususların var olan deliller ile uyumu söz konusu ise ikrarın bölünebilir şekilde ve deliller ile uyumlu olan kısmı bakımından ikrarın var olduğu konusunu hakim takdir edecektir. Ancak Yargıtay’ın kararlarında ikrarın bölünemezliğine vurgu söz konusudur.

            *İkrarın belirli niteliklerde olması gereklidir. Öncelikle yargılamaya konu vakıalar bakımından bir somut bilgiyi içermelidir ve maddi deliller ile uyumlu olmalıdır.

            *İkrarın kolluk aşamasında müdafi huzurunda alınmış olması gereklidir ve müdafi hazır olmadan yapılan ikrardan her zaman kişi dönebilir.

            *İkrarın bölünemezliği ilkesi açıkça CMK’da düzenlenmediği halde Yargıtay kararlarında yer bulmuş bir ilkedir ve ikrarın kısmen değil bir bütün olarak anlattığı vakıalar yönüyle hükme esas alınması gerektiğini kabul etmektedir. Tecezzi denilen bölünme ikrarda kabulü mümkün olmayan bir durumdur ve bölünerek delil kabul edilen ikrarın ispat bakımından yeterli olmayacağı düşünülmektedir.

            *İkrarda açık ve maddi hatalar söz konusu olmamalıdır ve hayatın olağan akışına aykırı bir ikrar söz konusu olmamalıdır.

            *İkrar iddiayı/isnadı doğrulama mahiyetinde olmalıdır ve maddi vakıaya dair olmalıdır.

            *Hukuki açıklamaların ve kişinin kendi beyanlarını doğrulamasının ikrar mahiyetinde olmadığı dikkate alınmalıdır.

Yazılı İkrar İle Sözlü İkrar Arasında Fark Var Mıdır?

Yazılı ikrar yapılma şekli itibariyle kişinin mahkumiyete esas olan olguların ve suçun işlenmesine dair kabulünün yazılı olarak mahkemeye sunulmasıdır. Sözlü ikrar ise bu kabulün duruşmada ve hakim önünde açıklanması ve kayda geçirilmesini ifade etmektedir.

            İkrarın şekli niteliğine dair tanımlamalar olan yazılı ve sözlü ikrar arasında içeriği aynı olması halinde yargılama bakımından bir farklılık söz konusu değildir.

            Mecelle’nin hükmü gereğince (Md. 1606) de yazılı ile ikrar lisan (söz) ile gibidir ve aynı mahiyettedir. Sözlü ikrar kayda geçirilmelidir. Yazılı ikrar ise zaten ikrarda bulunanın iradesini yansıtan bir belge olarak kabul edilir.

İkrar Tek Başına Mahkûmiyet İçin Yeterli Olur Mu?

İkrarın tek başına mahkumiyete yeterli olmayacağı açıktır. Günümüzde ikrar bazen maniple amaçlı veya gerçeği farklı şekilde aksettirmek için veya esas faile ulaşılmasına engel olmak için de yapılabilmektedir. İkrarın varlığı ve kabulü hakimin takdirinde olmakla birlikte yeterli bir ikrarın diğer delillerle desteklenmesi, maddi gerçeğe dair var olan bilgilere aykırı olmaması ve somut vakıaların ikrarı doğrulaması gerekmektedir. İkrarın taşıması gereken şartlar yukarıda açıklanmıştır.

            Ceza yargılamasında ikrardan fail her zaman dönebilir ve söyledikleriyle kabulden vazgeçebilir. Bu bakımdan ikrar tek başına mahkumiyet için yeterli olamaz.

            İkrar bazı hallerde yeterli olmaz. İkrardan dönme bunların başında gelir. Yine lehine ikrarda bulunulan kişinin yalanlaması da ikrarı geçersiz kılar. Ayrıca kanunun açıkça ikrarı yalanlaması ve imkansız kılması da ikrarı geçersiz hale getirir.

            İkrarın yeterliliği veya delil vasfı ceza yargılamasında değerlendirilecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilecek makaleler