4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 182/3. maddesi gereğince velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eş çocuğun bakım, sağlık, eğitim ve diğer temel giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Boşanma davalarında çocukların velayeti eşlerden birine verildiğinde; bu eşe diğer eş tarafından; çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve temel giderleri için ödenen nafakaya iştirak nafakası denir. Çocuk için nafaka veren eş iştirak nafakası borçlusudur.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.
Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; müşterek çocukların yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. ( TMK. nun 330/1. maddesi ) ( Y 2. HD 15/02/2016 T, 2015/19221 E., 2016/1784 K.)
İştirak Nafakası Hangi Durumlarda Verilir?
İştirak nafakası müşterek çocukların bakım, sağlık ve diğer temel eğitim giderlerini karşılamak amacıyla verilir. Bu nafakayı talep etme hakkı müşterek çocuğun velayet hakkına sahip olan ve çocuğun bakımını üstlenen tarafa aittir. Bu anlamda velayet hakkına sahip olan ebeveyn, temyiz kudretine sahip çocuk ve temyiz kudretine sahip olmayan küçüğün kayyımı ya da vasisinin iştirak nafakası talep etme hakkı vardır. Çocuğun bakımını üstlenmeyen ebeveyn talep halinde ekonomik gücü oranında iştirak nafakası ödeyecektir. Zira velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eş çocuğun bakım, sağlık, eğitim ve diğer temel giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Burada yoksulluk nafakası hususuna dikkat edilmelidir zira Yargıtayın yerleşik görüşüne göre, yoksulluk nafakası alan eşten iştirak nafakası talep edilemez. Yoksulluk nafakası boşanma nedeniyle ekonomik olarak güç duruma düşen eşe diğer eş tarafından ödenen nafakadır.
İştirak nafakası (TMK 182/2.maddesi) miktarının belirlenmesinde ana babanın özelliklerine ilişkin ilkelerden bir diğeri ana babadan geliri olmayan iştirak nafakası vermemelidir ilkesidir. Ekonomik sosyal durumu yetersiz ise katılmak zorunda da değillerdir. Örneğin velayet kendisinde bulunmayan taraf yoksulluk nafakası alıyorsa iştirak nafakası vermek başka bir anlatımla çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak zorunda değildir. Kendi geçimini sağlamaktan yoksun olanın katkısının beklenemeyeceği doğaldır. Velayet hakkına sahip olmayan eşin çalışamayacak durumda olduğu sağlık kurulu raporu ile ve gelirinin bulunmadığı soruşturma yazılarıyla anlaşılmış ise ödeme gücü bulunmayan ana ya da babanın iştirak nafakası ile yükümlü tutulması elbette olanaklı değildir. (Ö. U. G, Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku, Ankara 2008, sayfa 1323-1324)
İştirak Nafakasına Kimler Başvurabilir?
İştirak nafakasını talep etme hakkı müşterek çocuğun velayet hakkına sahip olan ve çocuğun bakımını üstlenen tarafa aittir. Bu anlamda velayet hakkına sahip olan ebeveyn iştirak nafakası talep edebilir. Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra dünyaya gelen çocuklar için de iştirak nafakası talep edilebilir. Bu halde velayet hakkı kendisinde olan taraf karşı tarafa iştirak nafakası davası açabilir.
Temyiz kudretine sahip çocuk ve temyiz kudretine sahip olmayan küçüğün kayyımı ya da vasisinin iştirak nafakası talep etme hakkı vardır. Çocuğun bakımını üstlenmeyen ebeveyn talep halinde ekonomik gücü oranında iştirak nafakası ödeyecektir.
Evlilik dışı doğan müşterek çocuk varsa bu çocuğun velayetine sahip olan anne de iştirak nafakası talep edebilecektir.
İştirak Nafakası Hesaplaması Nasıl Yapılır?
İştirak nafakası belirlenirken öncelikle tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önünde bulundurulur. Bunun dışında müşterek çocuğun bakım, sağlık, eğitim ve diğer temel ihtiyaçları ile varsa kendine ait geliri de dikkate alınır. İştirak nafakası belirlenirken bu unsurlar değerlendirilerek hakkaniyetli bir meblağ belirlenmelidir. Başka bir ifade ile nafaka hesaplama somut duruma göre değerlendirilir.
İştirak Nafakası Ne Kadar Süreyle Ödenir?
Genel kural iştirak nafakasının müşterek çocuğun reşit olması ile sona ermesidir. Çocuğun reşit olması yâri erginlik kazanması 18 yaşının doldurulması, evlenme ile ergin sayılması ya da mahkeme kararı ergin kılınması hallerinden birinin vuku bulması ile gerçekleşir.
Nafaka Ödemeyen Ebeveyne Ne Tür Cezalar Verilir?
İştirak nafakasının ödenmemiş olması halinde nafaka alacaklısı, borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesine nafaka tahsilatı için başvurarak icra takibi başlatabilir. Bu durumda icra müdürlüğü, borçluya ödeme emri gönderir ve borçlu, yedi gün içinde itiraz etmez ve ödeme de yapmazsa icra takibi kesinleşir. Bundan sonra haciz yapılabilir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 344. maddesinde nafakaya ilişkin kararlara uymayanların cezası düzenlenmiştir. Buna göre nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir. Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir. Nafaka ödeme yükümlülüğü bulunan kişinin bu hususa dikkate etmesi gerekir.
İştirak Nafakası Davası Hangi Mahkemede Açılır?
İştirak nafakasında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemeleri nafaka davalarına aile mahkemesi sıfatı ile bakar. Yetkili mahkeme ise genel yetkili mahkeme yani davalının ikametinin bulunduğu yer aile mahkemesidir ancak nafaka davasına özel yetki kuralları da vardır. Buna göre boşanma sonrası açılacak nafaka davalarında yetkili mahkeme nafaka alacaklısının ikametinin bulunduğu yer mahkemesidir. Evlilik dışı doğan çocukların iştirak nafakası taleplerinde yetkili mahkeme ise çocuğun oturduğu yer mahkemesidir.
İştirak Nafakası Geriye Dönük Talep Edilebilir Mi ve Bu Konuda Zamanaşımı Var Mıdır?
Nafaka taleplerinde Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel zamanaşımı süresi geçerlidir. Buna göre geriye dönük olarak 5 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu nedenle de en fazla 5 yıl geriye dönük iştirak nafakası talep edilebilir.
İştirak Nafakasının Artırılması, Azaltılması veya Kaldırılması Mümkün müdür?
TMK m. 331’e göre durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. Zira iştirak nafakası karar tarihindeki tarafların ekonomik ve sosyal durumu ile çocuğun yaşı, eğitimi ile sağlık durumu gibi diğer şartlar da dikkate alınarak belirlenir. Tüm bu şartlarda bir değişme olduysa nafaka miktarı talep üzerine aile mahkemesi kararı ile artırılıp azaltılabilir ya da kaldırılabilir. Nafaka borçlusunun ekonomik durumunda belirgin bir artış ya da azalma olması; nafaka alacaklısı çocuğun eğitim, sağlık yahut barınma giderlerinde artış olması; çocuğun kendisinin gelir elde etmeye başlaması gibi nedenlerle nafakanın yeniden belirlenmesi ya da kaldırılması mahkemeden talep edilebilir. İştirak nafakası hakimce re’sen karar verilebilirken, iştirak nafakasının yeniden belirlenmesi yahut kaldırılmasına mahkeme re’sen karar veremez, başka bir ifade ile bu konuda ancak talep üzerine karar verebilir.
İŞTİRAK NAFAKASI KONUSUNDA YARGITAY UYGULAMALARI
İştirak nafakasının bir yıllık toplam miktarı karar tarihi itibarı ile kesinlik sınırın altında ise temyiz talebi reddedilir
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen iştirak nafakasının bir yıllık toplam miktarı 120.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı- davacı vekilinin iştirak nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. ( Y 2. HD 26.12.2024 T, 2024/9076 E., 2024/10586 K.)
Yargıtayın yerleşik görüşüne göre de, yoksulluk nafakası alan eşten iştirak nafakası talep edilemez
Somut olayda, dosyadaki belgelerden tarafların 27.12.2012 tarihinde boşandıkları, bu karar ile ortak çocukların velayetlerinin babaya verildiği, davalı kadın yararına aylık 250.00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, B.’nın 1998, A’in 2010 doğumlu olduğu, davacının demir döküm fabrikasında işçi olarak çalıştığı, asgari ücret aldığı, kendisine ait evde kaldığı, davalının ise B. Pastanesinde işçi olduğu, asgari ücret ile çalıştığı anlaşılmaktadır.
Davacıdan halen yoksulluk nafakası alan, asgari ücretin üzerinde bir geliri olmadığı belirlenen davalıdan ortak çocuklar yararına iştirak nafakası talep edilemeyeceği, bu nedenle iştirak nafakası istemi yönünden davanın reddi gerektiği halde mahkemece yasal olmayan gerekçeler ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir. ( Y 2. HD 15/02/2016 T, 2015/19221 E., 2016/1784 K.)
İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
olayda, tarafların… Aile Mahkemesinin 23.06.2009 tarihinde kesinleşen …. sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma aşamasında 2003 doğumlu olan müşterek çocuk …lehine tarfların anlaşmaları doğrultusunda nafakaya hükmedilmediği, müşterek çocuk …’un ise tarafların boşanmaları sonrasında 10.11.2009 tarihinde doğduğu, … Aile Mahkemesinin 21.05.2010 tarihinde kesinleşen 2…. sayılı ilamı ile müşterek çocuk …’un velayetinin davacı anneye verildiği ve çocuk lehine aylık 130 TL iştirak nafakasına karar verildiği görülmüştür.
Taraflar hakkında mahkemece yaptırılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında, davacının asgari ücretle çalıştığı, iki çocuğu ile birlikte babası evinde ikamet ettiği, davalının ise şoför olarak çalıştığı, 1.500 TL geliri olduğu, 500 TL karşılığında eşi ve eşinin önceki evliliğinden olan çocuğu ile birlikte kirada oturduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; nafakanın niteliği, nafaka yükümlüsü davalı babanın tespit edilen gelir durumu, müşterek çocuk …için daha evvel hükmedilen nafaka tarihi ile eldeki dava arasında geçen süre, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaçları nazara alındığında, müşterek çocuk …için artırılan iştirak nafakası miktarı ile müşterek çocuk …için ise hükmedilen iştirak nafakası miktarı az olup, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş ve bozmayı gerektirmiştir. ( Y 2. HD 23.06.2016 T, 2016/5656 E., 2016/9825 K.)