Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Mevzuatımızda Nerede Düzenlenmiştir?

    Güveni kötüye kullanma suçu kişilerin mülkiyet hakkının korunması amacıyla ihdas edilmiş bir suçtur. Bu suç 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 155. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metni;

    “Güveni kötüye kullanma

    Madde 155- (1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.[64]

    (2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” şeklindedir.

    Madde metninde güveni kötüye kullanma suçu ta­nımlanmıştır. Söz konusu suçla korunan hukukî değer kişilerin mülkiyet hakkıdır. Bu suçla mülkiyetin korunması amaçlanmaktadır. Ancak, söz ko­nusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen kişi (fail) arasında bir sözleşme ilişkisi mev­cuttur. Bu ilişkinin gereği olarak taraflar arasında mevcut olan güvenin ko­runması gerekmektedir. Bu mülahazalarla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar, cezai yaptırım altına alınmıştır.

    Güveni kötüye kullanma suçunun konusu, taşınır veya taşınmaz mal­dır. Bu mal üzerinde fail lehine zilyetlik tesis edilmiş olmalıdır. Güveni kö­tüye kullanma suçunda fail, suç konusu malın maliki değildir. Bu nedenle, müşterek veya iştirak hâlinde mülkiyete konu olan mallarla ilgili olarak, müşterek veya iştirak hâlinde malik olanlar birbirlerine karşı güveni kötüye kullanma suçunu işleyemezler. Fail, suç konusu şey üzerinde lehine zilyetlik tesis edilmiş olan kişidir. Ancak, bu zilyetliğin mutlaka malik tara­fından tesis edilmesi gerekmez.

    Suçun konusunu oluşturan mal üzerinde belirli bir şekilde kullanmak üzere fail lehine zilyetlik tesisi gerekir. Bu nedenle, güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisinin varlığı gereklidir. Bu hukukî ilişki, örneğin kira sözleşmesi, ariyet sözleşmesi, karz sözleşmesi, vedia sözleşmesi, istisna sözleşmesi, vekalet sözleşmesi, kefalet sözleşmesi, hizmet sözleşmesi, rehin sözleşmesi ile tesis edilmiş olabilir. Bu akdi ilişki, karma veya sui generis bir sözleşme ile de tesis edilmiş olabilir. Örneğin, bir bankada açılan carî hesaba veya bir “özel finans kurumu”nda açılan “katılım ortaklığı hesabı”na ilişkin sözleşme ile de bu hukukî ilişki tesis edilmiş olabilir. Keza, örneğin bir anonim şirket yönetim kurulu üyeleri ile şirket tüzelkişiliği arasındaki hukukî ilişki, hizmet ve/veya vekalet söz­leşmesine dayanmaktadır. Hatta, mülkiyeti muhafaza kaydıyla satın alınmış olan eşyanın meselâ bir üçüncü kişiye satılması durumunda dahi, güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğu kabul edilmelidir.

    Bu zilyetlik devri, malik olmayan kişiye, aradaki hukukî ilişkinin ni­teliğine göre, şey üzerinde belli bazı tasarruflarda bulunma hak ve yetkisini vermektedir. Söz konusu suçun oluşabilmesi için, failin suç konusu mal üze­rinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunması veya bu devir olgusunu inkar etmesi gerekir.

    Güveni kötüye kullanma suçunun soruşturma ve kovuşturması mağdu­run şikâyetine bağlı kılınmıştır.

    Söz konusu suçun işlenmesi suretiyle bir yarar elde edilebileceği dü­şüncesiyle, yaptırım olarak hapis cezasının yanı sıra adlî para cezası da ön­görülmüştür.

    Maddenin ikinci fıkrasında güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hâli düzenlenmiştir. Buna göre, söz konusu suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da, hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkası­nın mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, failin suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile cezalandırılması gerekmektedir.

    Suçun Maddi  Ve Manevi Unsurları Nelerdir?

    Güveni kötüye kullanma suçunun maddi unsuru, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmak veya bu devir olgusunu inkar etmektir. Buna göre örneğin kendisine geçici olarak koruması için emanet edilen bir eşyayı kullanan ya da başkasına kullandıran failin eylemi güveni kötüye kullanma suçuna vücut verecektir. Burada ön koşul, fail ile mağdur arasındaki bir anlaşma gereği, suçun öncesinde, suça konu malın zilyetliğinin, mağdurun geçerli ve sakatlanmamış rızasıyla ve bir hukuki sebeple faile devredilmiş olmasıdır. Ayrıca zilyetlik de gerçek anlamda devredilmiş olmalıdır, aksi halde güveni kötüye kullanma değil hırsızlık suçu oluşacaktır.

    Bir malın güveni kötüye kullanma suçunun konusu olabilmesi için günlük yaşam içinde herhangi bir ihtiyacı karşılamak amacıyla kullanılan şeylerden olması gerekir. Malın ekonomik değeri çok düşük olsa bile güveni kötüye kullanma suçu oluşacaktır. Hayvanlar ve ekonomik değeri bulunan her türlü enerji de mal sayılır. Ceza hukukunda sadece ekonomik değeri olan eşyalar değil manevi değeri olan eşyalar da mal kavramı içinde sayılır.

    Suçun manevi unsuru genel kasttır, taksirle işlenmesi mümkün değildir. Kasttan söz edebilmek için ise failin suçu ve unsurlarını bilerek ve isteyerek hareket etmiş olması gerekir.

    Suçun Faili Ve Mağduru Kimlerdir?

    Güveni kötüye kullanma suçunun faili muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere malın zilyetliği kendisine devredilmiş olan kişidir. Yani kendisine malik ya da malikin yetkili temsilcisi tarafından mal teslim edilmemiş olan kişiler bu suçun faili olamaz. Gene bu suçun faili görevi nedeniyle kendisine mal teslim edilen kamu görevlisi olamaz zira onun eylemi TCK m. 247’de düzenlenen zimmet suçunu oluşturur.

    Güveni kötüye kullanma suçunun mağduru  muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği faile devreden kimsedir.

    Suçun Takibi Şikayete Bağlı Mıdır ve Suç İçin Uzlaşma Hükümleri Uygulanır Mı?

    TCK m. 155/1’de düzenlenen başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmak veya bu devir olgusunu inkar etmek şeklindeki güveni kötüye kullanma suçunun takibi şikayete bağlı değildir ve re’sen soruşturulup kovuşturulur. Şikayet süresi suçun işlendiği ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır.

    Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz.

    Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.

    Soruşturma sonrasında kamu davası açılır ve Cumhuriyet savcısı tarafından iddianame tanzim edilir.

    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesi uyarınca TCK m. 155’te düzenlenen güveni kötüye kullanma suçu uzlaşmaya tabidir.

    Suçu Kovuşturmayla Görevli Mahkeme Neresidir?

    Güveni kötüye kullanma suçunun kovuşturulmasında görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.

    Suçun Yaptırımı Nedir?

    TCK m. 155/1’e göre başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.

    TCK m. 155/2’ye göre suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

    Şahsi Cezasızlık Sebebi veya Cezada İndirim Yapılmasını Gerektiren Şahsi Sebepler Nelerdir?

    TCK m. 167 uyarınca güveni kötüye kullanma suçunun haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin; üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın veyahut da aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz. Gene haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

    Etkin Pişmanlık Uygulanır Mı?

    TCK m. 168 uyarınca güveni kötüye kullanma suçu etkin pişmanlık kapsamındaki suçlardandır. Buna göre güveni kötüye kullanma suçu tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.  Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.

    Suçun Tabi Olduğu Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

    Güveni kötüle kullanma suçunun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun nitelikli hallerinin zamanaşımı süresi 15 yıldır. 

    GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNDA YARGITAY UYGULAMASI

    Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu uzlaşma kapsamındadır

    Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden

    Hükümden sonra 24.10.2019 tarihinde 30928 … Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 … Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26 ıncı maddesi ile değişik 5271 … Kanun’un 253 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 … Kanun’un 155 inci maddesinde tanımı yapılan güveni kötüye kullanma suçunun uzlaşma kapsamına alınmış olması karşısında, 5271 … Kanun’un 253 üncü maddesi gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu, bozmayı gerektirmiştir.( Y 11. CD 21.06.2023 T, 2021/14605 E.,  2023/5469 K.)

    Fason kumaş dikim işi yapan sanığın katılandan teslim aldığı 1 ton kumaşı kararlaştırılan sürede dikip teslim etmeyip başkasına satması hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur

    Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

    Fason kumaş dikim işi yapan sanığın katılandan teslim aldığı 1 ton kumaşı kararlaştırılan sürede dikip teslim etmediği ve başkasına sattığı, bu suretle hizmet nedeniyle güveni kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda katılanın aşamalardaki kesilmiş haldeki kumaşların dikimini yapmak üzere sanığa teslim ettiği yönündeki tutarlı ve istikrarlı beyanları, katılanı doğrulayan tanıklar … ve …’in katılana ait kumaşların kesimini yaptıktan sonra dikimini yapmak üzere sanığa verdiklerine ve sanığın bu kumaşların dikimini yapıp teslim etmek yerine bir başkasına sattığına ilişkin anlatımları karşısında sanığa atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu sübut bulduğu halde delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek mahkumiyeti yerine beraatine hükmedilmesi bozma nedenidir. (  Y 15. CD 21/10/2019 T,  2017/27929 E.,  2019/10238 K.)

    Sanığın atılı suçlamayı kabul etmemesi, dosya kapsamında katılanın iddiası dışında başka bir delilin bulunmaması karşısında araştırmalar derinleştirilmeli, deliller toplanmalı ve bilirkişi incelemesi yaptırılmalıdır

    Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

    Sanığın katılan …i.nde satış elemanı olarak çalıştığı dönemde bölgedeki bakkal ve marketlere peşin olarak tekel ürünü satıp parasını tahsil etmiş olmasına rağmen parayı şirkete intikal etmeyerek yaklaşık 25.000 TL civarında katılan şirketi zarara uğratarak hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia olunduğu olayda;

    Sanığın atılı suçlamayı kabul etmemesi, dosya kapsamında katılanın iddiası dışında başka bir delilin bulunmaması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, iddianamede adı geçen ve dosyadaki mutabakat evraklarında borcu kabul etmedikleri gözüken müşterilerin dinlenerek sanıktan mal alıp almadıklarının, almış ise ödemeyi ne şekilde yaptıklarının sorulması ve ellerinde bulunan belgelerin dosya arasına alınması, akabinde belirtilen kişilerle ilgili katılan şirketin kayıtlarında bilirkişi incelemesi yaptırılarak toplanan delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile sanığın mahkumiyetine hükmolunması bozma nedenidir. (  Y 15. CD  05/11/2018 T, 2016/3039 E.,  2018/7601 K.)

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    İlginizi çekebilecek makaleler